Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/155 E. 2023/121 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/165 Esas
KARAR NO : 2022/913

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 13/03/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kardeşi …’ün 21.11.2017’de davalı bankanın Torbalı şubesinden çektiği … kredi referans numaralı ticari krediye kefil olduğunu, ticari finans teminatlı kredinin 200.000 TL tutarlı olduğunu, 44.959,46 TL eşit taksit ödemeli olarak toplam 269.756,80 TL geri ödemeli kullanıldığını, …’ün TR…… nolu virman hesabı ile kullandığı kredi ödeme tablosunun ekte olduğunu, kredi çekilirken hayat sigortası yapılması zorunlu tutulduğunu, müvekkilinin kardeşine kefil olduğu için kendini de güvence altına almak adına sigorta primlerini kendi hesabından kardeşinin hesabına gönderdiğini, …’ün 29.09.2018 tarihinde vefat ettiğini, riziko gerçekleştiğinde banka tarafından … için yapılan hayat sigortasına başvurulması ve poliçe teminat tutarının sigortadan alınması gerekirken davalı banka tarafından sigortaya başvurulmadığını, hayat sigortası varken bankanın kredi alacağının tahsili için müvekkiline gitmesinin sigorta hukuk ve sigorta amacına aykırılık sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı zedeler nitelikte olduğunu, …’ün ölümü üzerine banka hesabında işlem yapılması talep edilene dek herhangi bir işlem yapılmadan hesabın dondurulup mirasçılarına ve kefillere ihtar çekilmesi gerekirken, müvekkiline hiçbir ihtar çekilmeden şifaen kredi notunun düşürüleceği söylenip korkutularak …’ün çektiği krediyi, bankaya olan eksi bakiyesini gecikme faizini vs tüm giderleri ödemesi sağlandığını, müvekkilinin esnaf olduğunu, işi gereği sürekli kredi kullandığını, davalı bankanın müşterisi olan müvekkilinin kredi notunun düşürüleceği isminin kara listeye alınarak diğer bankalardan kredi çekilmesinin engelleneceği şeklinde sıkıştırılarak müvekkilinin kefil olduğu tutarın tamamının, hayat sigortası olmasına ve riziko gerçekleşmesine rağmen bankanın kendi acentesi olan sigorta şirketine gitmek yerine müvekkiline giderek ödeme sağladığını, müvekkilinin son kredi taksitini 14.12.2020 tarihinde ödediğini, mirasçılara rücu için bankadan 18.12.2021 tarihinde kredi sözleşmesi ve krediye ilişkin belgeler, müvekkilinin ödediği taksitler, hayat sigortası poliçesinin taraflarına gönderilmesi ile ilgili kredinin çekilmiş olduğu davalı bankanın Torbalı şubesine müvekkilinin vekaleti gönderildiğini, ancak taraflarına belgelerin verilemeyeceğinin söylendiğini, hayatın olağan akışı içinde müvekkili tarafından ödenen kredinin evraklarının ve sözleşmenin teslim edilmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olması sebebiyle müvekkilinin elinde olan ödeme dekontu taraflarınca incelendiğini ve müvekkilinin tüm bu süreçte bankanın yönlendirmesi ile ölen kardeşi …’ün hesabına ödeme yaptığını, bankanın ölen kişinin hesabından mirasçılarının onayı olmadan para çektiğinin görüldüğünü, fiili olarak bankaya gidildiğinde ödeme planı, banka hesaplarının bir kısmının dökümü ve müvekkili ile …’ün daha önceden imzaladığı kredi sözleşmesinin teslim edildiğini, …’ün bankada bulunan eksi bakiyesinin müvekkilinden alındığını, öldükten sonra banka hesabında işlem hareketliliği yapılmaya devam edip dondurulmadığı için bankanın 2,5 yıl boyunca hesap işletim ücreti gibi giderleri müvekkilinden aldığını, müvekkilinin kefil olduğu kredi borcunu ödemesine ilişkin ihtar çekilmemesine ve borcun muaccel hale getirilmemesine rağmen müvekkilinden gecikme faizi alındığının görüldüğünü, ancak banka tarafından …’ün banka hesabından sigorta şirketine … nolu finansör uzun süreli grup hayat sigortası açıklaması ile gönderilen sigorta evraklarının müvekkiline teslim edilmediğini, bunun üzerine vekaletname ile davalı bankanın hayat sigortasını yaptırdığı şirkete başvurulduğunu,dava ile ilgisi bulunmayan belgelerin gönderildiğini, hayat sigortası bedelinin bilinmemesi nedeniyle davanın kısmi olarak açıldığını, kredi çekilirken hayat sigortası yapılmasının banka tarafından zorunlu tutulduğunu, müvekkili kardeşine kefil olduğu için kendini de güvence altına almak adına primleri kendi hesabından kardeşinin hesabına gönderdiğini, müvekkilinin sigorta primlerinin ödenmesi için …’ün banka hesabına, 21.12.2017 tarihinde 150 TL gönderdiğini, gönderilen paranın banka tarafından müşterisi ve kendi haklarını korumak için prim ödemesi amacıyla sigorta şirketine göndermesi gerekirken bankanın basiretli davranmadığını, bu tutardan 63,61 TL hesap işletim ücreti ve 3,18 TL bsmv için çekildiğini, müvekkilinin ocak ayı primi için kardeşi ile iletişime geçtiğinde bankasında 80 TL kaldığını öğrenip poliçe prim ödemesi için 22.01.2018 tarihinde kardeşine 70 TL gönderdiğini, aynı gün banka tarafından sigorta şirketine 150 TL sigorta primi gönderildiğini, 20.02.2018 tarihinde müvekkilinin 150 TL sigorta primini kardeşinin banka hesabına gönderdiğini, …’ün hesabından bankanın 150 TL’yı sigortaya gönderdiğini, müvekkilinin prim ödemelerinin aksamaması için taksitleri unutmamak adına 21.03.2018 tarihinde kardeşinin hesabına 1.420 TL gönderdiğini, müvekkilinin gönderdiği paraların daha önce direkt sigortaya gönderilirken bu tutardan bankanın bu sefer 114,29 TL hesap işletim ücreti,5,21 TL bsmv, 1.092,19 TL kredi tahsis ücreti 54,61 TL bsmv.aldığını, …’ün 200.000 TL kredi çektiğini, tahsis ücretinin 2.000 TL olduğunu, banka tarafından kredi kullanılırken alındığını, hesaba 198.000 TL yatırıldığını, banka tarafından 2 kere tahsis ücreti kesildiğini ve …’ün hesabının -1.848,30 TL bakiyeye düştüğünü, 02.04.2018, 24.04.2018 26.04.2018 tarihlerinde müvekkilinin kardeşinin hesabına 1.800 TL, 150 TL yatırdığını, davalı bankanın bu tutarları sigorta primi için ödemesi gerekirken basiretli tacir gibi davranmadığını, bu tutarları kendi borcuna mahsup ettiğini, iş bu nedenle de kusurlu olduğunu ve rizikodan sorumlu olduğunu, müvekkilinin kefil olarak kendini güvenceye almak adına her ne kadar sigorta primlerini kardeşinin hesabına göndererek kendini güvence altına aldığını sanmışsa da davalı bankanın basiretli davranmadığını, öncelikle sigorta primlerinin ödenmesi gerekirken bankanın öncelikle kendi alacaklarını mahsup ettiğini, Yargıtay kararında görüldüğü üzere bankanın güven kurumu olarak müşterisinin haklarını koruma altına alabilmek adına öncelikle sigorta primlerini ödemesi gerektiğini,bu şekilde davranması halinde bankanın kendini de güvence altına almış olacağının açık olacağını, hal böyle olmasına rağmen müvekkilinin 20.03.2018 tarihinde ödediği 1.420 TL’den banka işletim ücretini ve mükerrer olarak ise kredi tahsis ücreti alındığının görüldüğünü, müvekkilinin 06.04.2018 tarihinde ödediği 1.800 TL’yi ise bankanın kendi alacağına mahsup ettiğini, bankanın primleri ödememesi nedeniyle kusurlu kabul edilmesi ve kefil olan müvekkilinin uğradığı zararları gidermesi gerektiğini, …’ün daha önceki banka kayıtları incelendiğinde banka hesabında para olmasa dahi bankanın hesaba borç kaydederek sigorta primlerini ödediğinin görüldüğünü, ancak sonrasında bankanın müvekkilinin kefil olduğu borcun sigorta primlerinin ödenmesi adına yatırdığı paraları sigortaya göndermediği gibi özen yükümlülüğüne aykırı davranarak daha önce yapmış olmasına karşın hesaba borç kaydederek dahi prim ödemelerini yapmadığını, bir an için müvekkilinin sigorta primlerinin ödenmesi amaçlı kardeşinin banka hesabına para gönderdiği göz ardı edilse bile banka aynı kredi sözleşmesi kapsamında daha önce çekilen kredinin sigorta primleri için …’ün banka hesabından primleri borç kaydederek kişide primlerinin ödendiğine dair güven oluşturduğunu, prim tahsilatlarının hesaba borç kaydedilmek suretiyle dahi yapılmış olmasının kredi kullanıcısında güven oluşturduğuna dair Yargıtay 17.HD. 2016/7826 e, 2019/2459 k, 05.03.2019 tarihli ilamında belirtildiğini, bankanın, müvekkilinin gönderdiği primlere ilişkin bedelleri kendi borcuna mahsup ederek veya hesaba borç kaydetmemek suretiyle kusurlu davrandığı gibi sigorta primlerinin ödenmemesi sebebiyle poliçenin iptal olduğu iddiasında bulunuyorsa … adına yeni bir hayat sigortası sözleşmesi yapmayarak kendi yükümlülüklerini ve esasen sözleşmeye kendini garantiye almak için koyduğu maddeleri yerine getirmediğini, davalı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası yaptırmasındaki asıl amacın kredi borcunu teminat altına almak olduğunu, bankanın hayat sigortası yapmakta menfaati bulunduğunu, hayat poliçeleri ihtiyari nitelikte poliçeler olmasına rağmen, kredi kuruluşu olan hayat poliçesi yaptırma zorunluluğu, kredi tahsisi için işbu maddeye şart koşulduğunu, ayrıca sözleşme 21.md.hükmü gereğince davalı bankanın aynı zamanda rizikoya karşı kendini güvence altına alma yükümlülüğünün de bulunduğunu, ancak davalı banka tarafından sözleşme yükümlülüğü de yerine getirilmediğini, banka ile imzalanan kredi sözleşmesinde banka ile …’ün aralarında hayat sigortası yapılması, yenilenmesi hususunda mutabık kalındığını, bu mutabakat kredinin çekilmesi için zorunlu tutulduğunu, Hayat Sigortası TTK’nın 1487 md.”hayat sigortası ile sigortacı, belli bir prim karşılığında , sigorta ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması halinde sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.” şeklinde tanımlandığını, TTK 1495.md. “lehdarın, sigortacıya karşı istem hakkını kazanamaması halinde, bu hak sigorta ettirene, onun da ölmüş olması halinde mirasçılarına geçer.” denildiğini, müvekkilinin kardeşinin ölümünden sonra tüm kredi borcu sorumluluğu olmamasına karşın müvekkiline ödetilmiş olması nedeniyle iş bu davada dava açma hak ve yetkisi borcun tamamını ödeyen müvekkili olduğunu, … vefat ettiğinde kredi borcu için mirasçılarına başvurulmadığını, müvekkili kefil olsa da kendisine kredi borcu için ihtarname çekilmediğini, iş bu nedenle de kredi borcunun müvekkili açısından muaccel hale gelmediğini, bankanın öncelikle sigorta şirketine başvurması gerekirken yada mirasçılarına gitmek yada ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna gitmesi gerekirken evrak işleri ile uğraşmamak için kendi müşterisi olan müvekkilinden kredi borcunu baskı altında ve yönlendirmesiyle ölen kardeşinin hesabına yatırmak suretiyle müvekkilinin ödemekle yükümlü olmadığı hesaba ilişkin çıkan giderleri de ödeterek banka hesabına yatırılan parayı kendisinin aldığını, davalı bankanın müvekkiline ihtar çekmeden haksız olarak gecikme faizi almış olması nedeniyle gecikme faizinin tahsili için mahkemenize başvurulduğunu, …’ün banka hesabının ölüm tarihi itibariyle mirasçılarının bilgisi ve izni olmamasına karşın dondurulmayıp işlem yapılmasına neden olan banka tarafından 2,5 yıl boyunca hesap işletim ücreti ve diğer giderlerin hesaptaki eksi bakiye de bankaca müvekkilinden tahsil edildiğini, müvekkilinin gönderdiği sigorta primlerinin de borca mahsup edildiğini, müvekkilinin kardeşi hesabına 14.12.2020 tarihinde 1.040 TL , 21.05.2019 tarihinde 1.200 TL gönderdiğini, sonuç olarak davanın kabulüne, müvekkilinin kefili olduğu ve tamamını ödediği kredinin borçlusu … tarafından çekilen … kredi nolu ticari kredinin … nolu finansör uzun süreli grup hayat sigortasından karşılanmayarak muaccel hale gelmeyen borç için müvekkilinden zorla tahsil edilen kredi borcunun sigorta bedeli kadarının fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL’sinin arabuluculuk anlaşmama tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsilini, müvekkiline ihtar çekilmeden ve dolayısıyla borç muaccel hale getirilmeden müvekkilinden tahsil edilen gecikme faizi için fazlaya dair talep ve haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100 TL’nin arabuluculuk anlaşmama tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsilini, bankanın müvekkilinden hukuka aykırı olarak aldığı giderlerin , fazla ödediği sigorta primleri dahil olmak üzere fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100 TL’nin arabuluculuk anlaşmama tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılması, yargılama giderleri içindeki arabuluculuk vekalet ücretinin de değerlendirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili bankanın Torbalı şubesinden müteveffa …’ün kullanmış olduğu 21.11.2017 tarihli genel kredi sözleşmesini imzalayarak aynı tarihte 200.000 TL tutarlı teminatlı ticari kredi kullandığını, krediyi davacının kefil olarak imzaladığını, kullandığı kredi nedeniyle davacıdan taraflar arasında akdedilen sözleşmelere ve hukuka uygun olarak masraf tahsil edildiğini, müteveffanın vefatı sonrası kredi borcu geçerli ve aktif bir poliçe bulunmadığı için sigortadan temin edilemediğini bu suüretle de müteselsil kefil sıfatıyla davacı yana başvurulduğunu, muris …’ün müvekkili banka ile kredi ilişkisine girmeden önce banka şubesinden kredi bağlantısız … poliçe nolu sigorta yaptırdığını, bu poliçenin kredi bağlantılı bir poliçe olmadığından ve murisin vefat tarihinde aktif olduğundan sigortalının kanuni varislerine tazminat ödemesi yapıldığını, ilgili poliçenin daini ve mürtehini banka olmadığını, nedeninin kredi bağlantılı sigorta olmayışı olduğunu, yine muris tarafından müvekkili bankadan kredi kullanıldıktan sonra … nolu kredi bağlantılı dava konusu finansör poliçesi düzenlendiğini, ancak murisin sigorta ödemesi yapmadığı için 3 ay sonra bu poliçenin tahsilatsızlık sebebiyle iptal olduğunu, bu nedenle tazminat ödemesi gerçekleştirilemediğini, usule ilişkin itirazda bulunduklarını, davacı yanın, dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddia ve delillerle bağlı olduğunu, 6100 sayılı HMK gereğince iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırı davranamayacağını, kısmi dava açılamayacağını, davanın ihbarı talepleri olduğunu, davacının delilleri arasında yer verdiği tanık deliline muvafakat etmediklerini, husumet itirazları olduğunu, esasa ilişkin olarak ise; hak düşürücü süre itirazları olduğunu, müteveffa …’ün 21.11.2017 tarihinde 800.000 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmeye istinaden 21.11.2017 tarihinde 200.000 TL tutarlı 6 ayda bir ödemeli ticari finans teminatlı kredi kullandığını, bu krediye bağlantılı olarak teminat altına almak için dava dışı … … Emek. ve Hayat A.Ş. ile finansör uzun süreli grup hayat sigortası düzenlendiğini, müteveffa tarafından imzalandığını, ancak primler ödenmediği için sigorta şirketi tarafından iptal edildiğini,müteveffanın tacir olduğunu basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunduğunu, gerek kanunen gerekse sözleşmesel olarak müvekkili bankanın kredi kullanan müşterilerine hayat sigortası yaptırma ve yenileme zorunluluğu bulunmadığını, davacının müteselsil kefil olduğunu, zaten ödemesi gereken ve sorumlu olduğu bir tutarı ödediğini, bunun iadesi için müvekkili bankaya dava açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, rücu ve halefiyet haklarını kullanmayarak müvekkili bankadan ödenen kredi tutarının tahsile çalışılmasının ise hakkın kötüye kullanılması olduğunu, bankanın dava dışı müteveffaya usulüne uygun olarak kredi kullandırdığını, kredili müşterinin vefatı üzerine yasal olarak borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu hale geldiğini, dolayısıyla davacının aksi yöndeki beyan ve itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu, sonuç olarak, öncelikle davanın … … Emek. ve Hayat A.Ş.’ye ihbarına, davanın husumet yönünden reddine, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığından davanın reddine, haksız ve dayanaksız işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiş ve savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
Mahkememizin 07/07/2021 tarihli duruşmasında; davanın ticari finans teminatlı kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunduğundan davacının davalıya husumet yöneltebileceği; taraflar arasında ödemelere ilişkin uyuşmazlık bulunduğundan davanın kısmi dava olarak açılabileceği; davanın konusu itibarıyla dava tarihi itibarıyla hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususlardaki itirazları hakkında ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İhbar olunan … Sağlık Hayat ve Emek. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde müteveffa sigortalının … … A.Ş. Torbalı şubesinden kullandığı kredi sebebiyle müvekkili şirket nezdinde … nolu poliçe ile sigortalandığını, sigortalının 29.09.2018 tarihinde vefat etmesine rağmen müvekkili şirketçe vefat tazminatının ödenmediğini, kredi borcunun kefil davacıdan tahsil edildiğini iddia ederek vefat tazminatının ödenmesini talep ettiğini, … nolu finansör uzun süreli grup hayat sigortası poliçesinin … ref.nolu krediye istinaden düzenlendiğini, prim borçları tahsil edilemediği için iptal edildiğini, vefat tarihi itibariyle geçerli olmadığını, davacının açmış olduğu davada adı geçen sigorta poliçesi gereği kredi borcunun ödenmesi gerektiğini iddia ettiğini, oysa ki … nolu poliçenin tahsilatsızlık nedeniyle iptal edilmesi nedeniyle vefat tarihinde yürürlükte olmadığını, … … Torbalı şubesine müzekkere yazılarak … ref nolu kredi borcuna bağlı düzenlenmiş olan … nolu finansör uzun süreli grup hayat sigortası poliçesine ait prim borçlarının ödendiği banka hesap numarası kayıtlarının istenmesini, ayrıca poliçenin tahsilatsızlık nedeni ile iptal edilmesine ilişkin bilgisi olup olmadığının sorulmasını talep ettiklerini, zira, poliçenin sigorta ettireni, … … Torbalı şubesi olduğunu, poliçe primlerinin tahsil edilmediği kendisine ve bunun bilgisi dahilinde usul ve yasaya uygun olarak poliçenin iptal edildiğini, özetle, Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı, Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği, Emsal mahkeme kararı ve emsal bilirkişi raporuna uygun olarak müvekkili şirketin sigorta ettiren, … … A.Ş. ile aralarındaki anlaşmaya ve mevzuattaki süreye uygun olarak davaya konu sigorta poliçesini ödenmeyen prim tarihinde itibaren 30 gün daha yürürlükte tuttuğunu, aynı zamanda ödenmeyen prim tutarını sigorta ettiren , … … A.Ş’den talep ettiğini, buna rağmen primin ödenmemesi üzerine Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin rehin başlıklı kısmını 11.md.” daini ve mürtehin bulunan sigortanın herhangi bir nedenle fesh edilmesi, iptali, zamanında yenilenmemesi, teminat içeriklerinin değiştirilmesi ve iştira edilmesi gibi durumlarda şirket, en geç 3 iş günü içinde daini mürtehin sıfatına haiz kredi kuruluşunu elektronik ortamda yada yazılı olarak bilgilendirir.” hükmüne dayanarak sigorta ettiren daini mürtehin sıfatına haiz … … A.Ş: elektronik ortamda bilgilendirildiğini, onun onayı doğrultusunda sigorta ilişkisinin sona erdirildiğini, sigortalının, önceki poliçeleri var ise vade dolumu nedeniyle yasal mevzuata uygun olarak kendiliğinden ortadan kalktığını, bu nedenle yürürlükte olan geçerli bir poliçe olmadığından davanın reddini talep ettiklerini savunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında özetle; “abimle ben diğer kardeşimiz …’e kefil olduk ancak müteveffanın alkol problemi olduğu için ödemeleri yapıp yapmayacağından emin olamadığımızdan kendimizi garantiye almak için prim ödemelerini abimle ben yaptık. Daha sonra kardeşim trafik kazasında vefat etti. Banka hayat sigortasından karşılamayıp parayı bizden istedi. Önce biz ödeme yapmayı reddettik. Ancak haciz ve takip korkusu kredi notu endişesi sebebi ile ödemeyi yaptık. Daha doğrusu banka abimi mirasçılar yerine doğrudan parayı bizden istemiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İhtilaf konusu miktarın tespit ve tayini ayrıca kefilden tahsili noktasında rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek dosya kapsamı, taraf beyanları, uyuşmazlık noktaları da nazara alınmak suretiyle değerlendirilerek ayrıntılı ve açıklayıcı rapor düzenlenmesi için bankacı bilirkişiye dosya tevdi edilmiş, alınan raporda özetle; uzmanlık alanı bankacılık olup, sigortacılık mevzuatı uzmanlık alanı dışında olduğunu,
Sözleşmelerin hukuki takdiri mahkemeye ait olmak üzere bankacılık uzmanlık alanı ile ilgili yapılan tespitlerin detayları üst kısımda açıklanmıştır. Buna göre;
-Hayat sigortası primleri ile ilgili tespitte, Muris … vefat teminatlı sigorta poliçe primlerini … …/Torbalı şubesinde bulunan … … numaralı vadesiz mevduat hesabından tahsil edilmesi için talimat verdiği belirlenmesine karşın …’ün Torbalı şubesinde ayrıca … numaralı kredili mevduat hesabının da bulunduğu, bu hesabında kullanıldığı, bankanın bu hesaba da (2.300-2.500 TL ye kadar) limit tanımladığı, hesabın özelliği gereği limit dahilinde her türlü ödemeyi gecikmeye düşmeden yapılabilme olanağı sağladığı, muris …’e ait kredili mevduat hesabının prim ödeme tarihlerinde gerektiğinde 150,00 TL prim tutarı ödemeye müsait olduğu, takdir mahkemeye ait olduğunu,
Davalı bankanın, …’e ait ödenmeyen “vefat teminatı” prim tutarlarının ödeme tarihlerinde (vefatına kadar ve/veya vefatından sonra da) … numaralı kredili mevduat hesabından (… nolu hesaba aktarılmamasında) karşılamamasının yerinde olmadığı görüş ve kanısına varıldığını,
-İhtar çekmeden haksız olarak gecikme faizi almış olması hususu ile ilgili olarak;
Taraflar bu sözleşmedeki “temerrüt faizinin kefiller bakımından da uygulanacağını beyan ederler.” maddesine göre geciken taksitin/taksitlerin geç ödenmesi sebebiyle gecikme faizi,bsmv.si alındığı belirlenmiştir.
-Banka tarafından 2,5 yıl boyunca hesap işletim ücreti ve diğer giderlerin hesaptaki eksi bakiye de bankaca müvekkilinden tahsil edildiği hususu ile ilgili olarak;
Kredi taksitleri ödemesi süresince hesapların kapatılmaması sebebiyle masraf alındığı, kredi son taksitinin (davacı) kefil … tarafından ödenmesi sonrası hesapların işlem görmediği belirlenmiştir.
-Kredi tahsis ücretinin 2 kere kesildiği ile ilgili olarak yapılan değerlendirme;
Bankanın 21.11.2017 tarihindeki 200.000,00 TL/’lık kredi kullandırımı ile ilgili 2.000,00 TL “Kredi Tahsis Ücreti” adı altında ücret tahsil ettiği, 20.03.2018 tarihinde muris …’ün … nolu kredili mevduat hesabından da “Kredi Limit Tahsis Ücreti” adı altında 1.146,80 TL (ücret ve bsmv.si) Ücret tahsil ettiği, 20.03.2018 tarihinde “Kredi Limit Tahsis Ücreti” adı altında alınan ücretin sözleşmede açıkça yer alığı belirlenemediğinden takdir mahkemeye bırakıldığı rapor edilmiştir.
Sigorta bilirkişisinden alınan raporda özetle;
1-Davacının kardeşi …’ün 21.11.2017 tarihinde davalı bankanın Torbalı Şubesinde 200.000,00.-TL ticari kredi kullandığı, davalı banka ile dava dışı … … Emeklilik ve Hayat A.Ş. arasında akdedilen 21.11.2017 başlangıç tarihli 3 yıl süreli krediye bağlı grup hayat sigortası ile sigortalandığı, poliçede vefat teminatının 200.000,00. TL olduğu,
2-Davacı …’ün kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı,
3-Sigorta poliçesinin 05.06.2018 tarihinde sigorta primi ödenmediği gerekçesi ile iptal edildiği,
4-Sigorta priminin ödenmesi için sigortalıya noter veya iadeli taahhütlü mektupla yapılan bir bildirimin dava dosyasında bulunmadığı,
5-Sigortalı müteveffanın da sigorta primlerinin ödenip ödenmediğini takip etmediği,
6-Sigortalının 29.09.2018 tarihinde vefat ettiği,
7-Davacının kredi borcunun tamamını ödediği,
8-Sigorta poliçesinin iptalinde tacir olan sigorta ettiren-sigorta acentesi olan davalı banka ile sigortalı müteveffanın müterafık kusurlu olduğu,
9-Mahkemece belirlenecek kusur oranı tutarındaki hayat sigortası vefat teminatından ve mükerrer ödeme olan 1.146,80.-TL.sı kredi limit tahsis ücretinden davalı bankanın sorumlu olacağı,
10-Temerrüt tarihinin arabuluculuk anlaşmama tarihi olan 02.02.2021 olduğu,
11-Taraflar tacir olduğundan temerrüt faizinin ticari faiz olacağı, görüş ve kânaatine varıldığı rapor edilmiştir.
Davacı ve davalı vekilinin kök rapora ilişkin itiraz ve beyanları da nazara alınarak itirazlara ilişkin açıklama ve değerlendirmeler içeren; dosyada mevcut bankacı ve sigortacı bilirkişisinin heyet teşkili suretiyle bilirkişilerden müşterek alınan 22/08/2022 tarihli ek raporda özetle; daha önce tanzim edilen raporlarında ki görüşlerinde bir değişiklik bulunmadığı rapor edilmiştir.
Davacı vekili 25/10/2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; her kalem için fazlasını talep ve dava hakkımızı saklı tutarak, ıslah taleplerinin kabulü ile, sigorta bedeli alacağında; 5000,00-TL’sinin arabuluculuk anlaşmama tarihi 02.02.2021 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle, kalan 195.000-TL’sinin ıslah tarihi olan 25.10.2022 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini; bankanın kusuruyla sigorta poliçesinin iptal olması nedeniyle müvekkilin fazladan ödediği faiz ve ferilerine ilişkin alacağın 100,00-TL’sinin arabuluculuk anlaşmama tarihi olan 02.02.2021 tarihinde itibaren ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini, dava dilekçesinde 100,00-TL olarak talep edilen bankanın müvekkilden hukuka aykırı olarak aldığı giderlerden bilirkişi raporuyla tespit edilen mükerrer alınan kredi tahsis ücretinin; 100,00-TL’sinin arabuluculuk anlaşmama tarihi olan 02.02.2021 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle, bakiye 1046,80-TL’sinin ıslah tarihi olan 25.10.2022 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve yasal vekalet ücretinin davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, talebini harçlandırmış ve taraflara tebliğe çıkartıldığı anlaşılmıştır.
Dava, bankanın mükerrer kredi tahsis ücreti alması ve murisin hesabının eksi 2500-TL bakiyeli olmasına rağmen prim ödemesinin banka tarafından yapılmaması, aynı sözleşme ve kefillerle çekilen kredinin; 23.09.2012 tarihinde … poliçe numaralı sigortasının primi için murisin banka hesabından eksi bakiyeye düşülerek prim ödemesi yapılmasına rağmen bankanın prim ödemelerini sigorta kurumuna yapmaması nedeniyle iptal olan sigorta bedelinin iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın Dava konusu alacağın varlığı ve miktarı, davalının yapmış olduğu kesintilerin Bankacılık Mevzuatına uygun olup olmadığı, davalının uhdesinde tuttuğu ve tahsil ettiği alacağın haksız fiil ve/veya sebepsiz zenginleşme kapsamında davacı açısından talep edilebilir olup olmadığı ve muaccel olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmektedir.
Dava konusu hadise analitik olarak incelendiğinde;
Davanın özünün vefat eden şahsa ait krediye kefil olan murisin kardeşi davacının iş bu kefalet kaynaklı bir kısım tahsil ettiği alacak kalemlerinin talep ve tahsilinde haklı olup olmadığı, bu anlamda haksız fiil veyahut sebepsiz zenginleşme kapsamında iade borcunun doğup doğmadığı noktalarında toplandığı,
Bu itibarla dava borç kaynağı ve sebebinin nevi açısından haksız fiil veyahut sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davası,
Şeklinde tezahür etmektedir.
Davalı bankanın savunmasında özü itibari ile kefilin asıldan kaynaklı doğrudan yahut dolaylı doğacak her nevi borçtan sorumluluğuna vurgu yapılmış olup davacının miracçılara rücuu gerektiği ile ticari kredi kefili olduğu için basiretli tacir mesuliyetinin doğacağına dair olduğuı
Müşahede edilmiştir.
Sigorta bedeli alacağı, poliçenin iptali nedeniyle davacının ödediği faiz ve ferileri ile kredi tahsis ücretine dair talepler noktasında 3 kaleme mahsusu inceleme neticesinde;
Sigorta bedeli alacağı, ticari kredi kaynaklı dava dışı sigorta ve banka arasındaki 200.000 TL vefat teminatı olan sigorta ile ilgili bankacı bilirkişinin hesap hareketlerine dair tetkikleri ve tablo dökümün incelenmesinde gerek murisin vefat tarihinden önce gerekse de sonra yapılan ödemeler bulunduğu,
Dolayısıyla sigortadan temin edilecek olan alacak kalemlerinin kefaletten tahsilinin haksız ya da haklı olup olmadığı hususunun ehemmiyet arz ettiği görülmüş olup,
Keza ölüm öncesi döneme dair de ödemeler bağlamında sağlık dönemine dair kefile rücu, kefil açısından esas borcun muacceliyeti vb durumlar ayrıca talep ve dava konusu olmayıp bu hsusuta taraflar arasında da ihtilaf bulunmamakla;
Netice-i talepte “…zorla tahsil edilen kredi borcunun sigorta bedeli kadarının “şeklindeki ifade ile sigorta bedeline dair talep olması ve bu anlamda davacının kredi borcunun tamamını ödemesi, ayrıca ödenmeyen prim kaynaklı poliçenin iptalinde kusurlu, davacının ise sözleşme dışı olması ve esasen vefat edenin de vefat öncesi ya da sonrası bilgilendirilmesine dair ihbar, ihtar bulunmayıp bu yönlerden de kusurlu olmakla müterafik kusur değil tam kusur olduğu değerlendirilmiş,
Bu bağlamda davalı bankanın ölüm sebepli riziko halinde ilk hak sahibi olarak talep imkanı ve hakkı sebebi ile de poliçenin devamında menfaati bulunmakta iken kusurlu olarak poliçenin sona ermesine sebebiyet vermesi ciheti ile,
Bilirkişilerce açık ve net bir surette poliçe bedelinin davacıya intikali ve talep edilebilirliğine dair tespitler bulunmasa da,
Ölüm öncesi ya da sonrası döneme dair davalı tarafça vazıh ve net bir surette hukuki dayanaklarını da gösterir surette bir açıklama ve cevap verilmemesi, bu hususta mübrez bir delil olmaması, kanun ve sözleşme ile sigorta tatbikatı açısından da neticeten sigortadan talep edilmesi icap eden alacak kalemlerinin sigortanın kusurlu olarak sona erdirilmesi ile kefilden talep ve tahsil edilmesi,
… nolu vadesiz hesap ile … nolu kredili mevduat hesabına yatırılan miktarın toplamda 200.000 TL nin biraz altında olduğu görülse de sigortanın kusurlu sona ermesi kaynaklı olarak kefil olan davacının vefat eden kardeşinden dolayı mirasçılık sıfatı olmasa da kardeşinin borcuna kefil olması ve yaptığı ödemeler itibari ile sigortanın kusurlu sonlanması sebepli sigorta bedelinin kendisi kadar ,sigortanın teminatı miktarınca, teminat olsa idi kendisine müracaat vaki olmayacağından ve esasen ödemeler sebepli olarak bütün ödemeyi de kendisi yaparak lehdar olan müteveffanın yerine geçtiğinden sigorta bedeli üzerinden yapılan ıslah miktarınca davanın kabulüne,
Yine 100 TL poliçe iptali sebepli olarak ve kredi tahsis ücretinin haksız olması açısından da iptaldeki ksuura dair yukarıdaki açıklamalr ile vefat edenden vaki ücret sonrası mükerreren ücret tahsiline dair tespitler muvacehesinde davanın kabulüne,
Dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1- Davacının davasının KABULÜ ile;
a-) -Sigorta bedeli alacağında; 5000,00-TL’sinin arabuluculuk anlaşmama tarihi 02.02.2021 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle, kalan 195.000-TL’sinin ıslah tarihi olan 25.10.2022 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline;
b-) Sigorta poliçesinin iptal olması nedeniyle davacının fazladan ödediği faiz ve ferilerine ilişkin alacağın 100,00-TL’sinin arabuluculuk anlaşmama tarihi olan 02.02.2021 tarihinde itibaren ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline,
c-) Bankanın davacıdan aldığı kredi tahsis ücretinin; 100,00-TL’sinin arabuluculuk anlaşmama tarihi olan 02.02.2021 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle, bakiye 1046,80-TL’sinin ıslah tarihi olan 25.10.2022 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline,
2-Alınması gereken 13.753,99 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 88,81 TL peşin harç ve 3.350,00 TL ıslah harcın toplamı 3.409,30 TL’den mahsubu ile kalan 10.344,69 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir ve tayin edilen 31.188,55 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 125,50 TL e-tebligat masrafı, 21,00 TL posta masrafı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 2,40 TL KEP ücreti toplamı 1.375,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 88,81 TL peşin harç, 3.350 TL ıslah harcın toplamı 3.498,11 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri ve delil avansı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
8-HUAK 18/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk kapsamında suçüstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabulucuk giderinin 6831 sayılı yasa hükümlerine göre davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair ; davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı ve ihbar olunan vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 341. v.d.maddeleri gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/12/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza