Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/749 E. 2022/139 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/749 Esas
KARAR NO : 2022/139

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/11/2021
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından Selçuk İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı borçlu vekili tarafından verilen borca itiraz dilekçesinde hiçbir gerekçe öne sürmediğini, ekte sunulan sözleşme uyarınca davalı şirketle adi ortaklık kurulacağı vaadiyle, davacı müvekkil tarafından davalı şirkete 2016-2017 tarihlerinde banka havalesi ile toplam 459.650,00 TL gönderildiğini, davalı tarafın ödeme emrine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini, davalı tarafın davacı müvekkilinden yüklü bir para aldığı açık olduğunu, bu paranın ortaklık kurmak amaçlı olarak davalıya verildiğini, ortada bir sözleşme bulunmakta olup davalının bu sözleşmede üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, ayrıca TTK. 18. maddesinde tacir olmanın yükümlülüklerinin düzenlendiği, davalı tarafın ticaret şirketi olup tacir sıfatına sahip olduğunu, davalı limited şirketin kendi üzerine düşen borcu ödemediğini ve borçlu olduğu icra dosyasında kötüniyetli olarak borca itirazda bulunduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile, davanın kabulüne, Selçuk İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, alacağımıza ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi yürütülmesine, davalı borçlunun takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak hakkında icra inkâr tazminatına, kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, vekâlet ücreti ve sâir yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin HMK hükümlerine uygun hazırlanmamış olup, HMK madde 119/f gereği iddialar ile delilleri arasında irtibat kurulmadığını, bu nedenlerle söz konusu dava dilekçesinin usulden reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için davacının bu davayı açma hakkı olduğu düşünülse de, davanın zamanaşımına uğradığını, olayın haksız fiil olduğunu, olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir adi ortaklık sözleşmesi olduğunu, bu nedenle davacının, dava dilekçesinde taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi “Limited şirket pay devir vaadi sözleşmesi” şeklinde tanımlamasının hatalı olduğunu, davacı tarafından davalı şirkete gönderildiği iddia edilen tutarların, şirkete ortak olmak için gönderilmesinin TTK kapsamında mümkün olmadığını, davacının, davalı şirkete hissedar olmasının ancak davalı şirket ortaklarından hisse devir alması ile mümkün olduğunu, davalı şirketin, davacıya hiçbir borcu olmadığını, açıklanan nedenlerle öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, müvekkilinin, davacıya borcu olmadığından dolayı haksız ve dayanaktan yoksun itirazın iptali davasının esastan reddine, icra takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, işbu dava nedeniyle yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptaline ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır.
Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilip incelenmelidir.
Davacının tacir sıfatının tespiti bakımından Selçuk Vergi Dairesine, Selçuk Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğine, Selçuk Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereler yazılmış, yazı içeriklerinden davacının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı tarafından açılan itirazın iptaline ilişkin davada, 6102 sayılı TTK nun 4/1 maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağının hüküm altına alındığı, buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerektiği, Selçuk Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkere cevabı dikkate alındığında, vergi kimlik numaralı mükellefi …’nın, Dairenin…… Gıda İnş. Hed. Eşya ve Tem. Ür. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Adi
Ortaklığının hissedarı olup, adına adi ortaklığından kaynaklanan yıllık gelir vergisi, gelir geçici vergi mükellefiyet kaydının 28/01/2016 tarihinde açılmış olup 30/06/2017 tarihi itibariyle adreste bulunamadığından vergi kaydının re’sen terk ettirildiği, ilgili ortaklık nedeniyle 2016, 2017 ve 2018 yıllarında işletme defteri tuttuğu ve mükellefin gelir vergisinden muafiyeti bulunmadığı, VUK’nun 177. maddesi uyarınca 2016, 2017 ve 2018 yılları için 2. sınıf tacir durumunda olduğu, 01-12/2017 ve 01-12/2018 dönemlerine ait ve birer örnekleri yazı ekinde gönderilen yıllık gelir vergisi beyannamelerinde dönem içinde elde edilen hasılat ile dönem içinde satın alınanemtia miktarı ile 0,00 TL olduğu anlaşılmakla, işbu davanın TTK 4/1 maddesi kapsamında nispi ticari bir dava da olmadığı, davanın çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, mahkememizin görevli bulunmadığı kanaatine varıldığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli Mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,

2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Aksi takdirde HMK 20/1. maddesi son cümlesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar düzenlenmesine,
3- HMK’nun 331/2.maddesi gereğince;

a-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi halinde, 3b hükmüne göre karar verildiğinde talep halinde yargılama giderlerine mahkememizce hükmedilmesine,
4-Sair hususların görevli mahkemede değerlendirilmesine,
5-İş bu kararın taraflara tebliğine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/02/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza