Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/743 E. 2022/138 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/743 Esas
KARAR NO : 2022/138

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/12/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalı arasında 02.02.2019 tarihinde 400.000,00 TL “… Eczanesi’nin Satış ve Devir Sözleşmesi” yapıldığını, sözleşmenin 3. Maddesinde taraflar ” Eczane ruhsat varisleri alınan para karşılığı eczanenin satış ve devrinin eczacı …’ya eczane ruhsatının süresinin bitiş tarihi olan 14.10.2019 tarihine kadar yapacaklarını taahhüt ederler” şeklinde anlaştıklarını, davacının sözleşmede öngörülen 400.000,00 TL yi davalı tarafa eksiksiz ödediğini, ancak davalının eczane devrini en geç 14.10.2019 tarihine kadar yerine getirmesi konusunda taahhüdünü yerine getirmediğini, “her ne kadar … Eczanesinin Satış ve Devri Sözleşmesi” imzalanmış ise de bu sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunu, Eczane Devri Sözleşmesinin 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanununda belirtilmiş olduğunu, kanunun 11. Maddesinin ” Bir eczaneyi devir veya satın alan kimse eczane açmak için bu kanunda yazılı şartları haiz olduğu takdirde, namına ruhsatname verilir. Bu satışlar Hükümet tabibinin huzuriyle ve noterlikçe yapılır.” olduğunu, eczane devrinin hükümet tabibi huzurunda ve noter aracılığıyla yapılması gerektiğini, hukuken geçerli bir sözleşme olmadığından davalının aldığı ödemeleri iade etmesi gerektiğini, resmi geçerlilik şartına uygun yapılmayan sözleşmelerin hukuken bağlayıcı olmadığına ve sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde taraflarn aldıklarını iade etmesi gerektiğine yönelik çok sayıda Yargıtay kararı bulunduğunu, davalı tarafın sözleşmeye ayrıkı hareket ettiğini, sözleşmesel edimini yerine getirmemesi ve her halükarda sözleşmenin geçersiz olması üzerine 02/02/2019 tarihli sözleşme kapsamında ödenen 400.000,00 TL nin davacıya iadesi bakımından hakkının güvence altına alınması için öncelikle ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, İzmir 15. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ……… Değişik İş Esas ………. Karar sayılı karar ile 08/11/2019 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğini, bunun üzerine İzmir …….. İcra Müdürlüğünün ………Esas sayılı dosyası ile söz konusu ihtiyati haciz kararının icrası için davalı hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini, davalı tarafından yapılan borca itirazın, icra takibini sürüncemede bırakarak ödemeyi geciktirmeye yönelik haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle takibin devamı, likit olan alacağın en az %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilin cevap dilekçesinde; davalı ile davacı taraf arasında 02.02.2019 tarihli “… Eczanesinin Satış Ve Devri Sözleşmesi” imzalandığını, ilgili sözleşme davacı ve davalı taraflar yanı sıra şahit olarak Atilla Akdora tarafından da imzalandığını, davacı tarafça başlatılan İzmir……… İcra Müdürlüğü’nün ………. E. Sayılı icra takibi dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, tarafınca süresinde itiraz ettiklerini, davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında imzalı davaya konu eczane satış ve devrine ilişkin sözleşmenin geçersiz olduğunu, ilgili sözleşmenin “hükümet tabibi huzurunda ve noter aracılığıyla” yapılması gerektiğini iddia etmiş ise de, bu iddia dayanak gösterilen 6197 saylı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunu’nda iddia edildiği şekilde düzenlenmediğini, davacı tarafça yanlış ve eksik yorumlandığını, ilgili kanun maddesinde açıkça ” bir eczaneyi devir veya satın alan kimse eczane açmak için bu kanunda yazılı şartları haiz olduğu takdirde namına ruhsatname verilir ve bu satışlar hükümet tabibinin huzuru ile ve noterlikçe yapılır” denilmekte ise de madde 11’de bahsedilen noter huzurunda satış yapılarak ruhsatname verilmesi işlemi, İl Sağlık müdürlüğü’nün eczane devrine veya satışına kuruma sunulan belgeleri inceleyerek onay vermesinin ardından gerçekleşecek son aşama olduğunu, davaya konu devir sözleşmesi bu anlamdaki son aşamada yapılacak sözleşme olmadığını, bir eczanenin devri; 6197 sayılı Kanunun 5. Maddesine ve Yönetmeliğin “Eczane Açılması, Nakli ve Devrine İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı Üçüncü Bölüm’ünde yer alan düzenlemeler gereği Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen belgelerle birlikte bulunduğu yerin il sağlık müdürlüğüne başvurulması, yapılan başvurunun işleme konmasıyla il sağlık müdürlüğü ve eczacı odasının değerlendirmesine tabi olup bu değerlendirme sonucunda il sağlık müdürlüğünce görevlendirilen bir yetkili ile eczacı odası yetkilisi huzurunda tanzim olunacak bir tutanak ile gerçekleşebileceğini, devralanın devir başvurusuyla birlikte ibraz etmesi gereken belgeler ise Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün 2010/47 sayı ve 23.06.2010 tarihli Eczanelere İlişkin İşlemler Hakkında Genelgesinde ayrıntılı olarak belirtidiğini, noter huzurunda yapılma resmi geçerlilik şartına tabi satış sözleşmesi ancak ve ancak İl Sağlık Müdürlüğü’ne eczane devri için gerekli, devir sözleşmesi, devralacak eczacı tarafından yapılmış olan eczanenin bulunduğu mecura ait yeni kira sözleşmesi ile yönetmelikte yazılı ve eczacılar odasınca belirlenen ilgili tüm belgelerin ibrazı sonrası yapılan denetim, değerlendirme ve başvuru kabulü sonrasında yapılabileceğini, davalı tarafından gerekli tüm belgeler İl Sağlık Müdürlüğü’ne ibraz edildiğini, devir sözleşmesi de ibraz edildiğini, davacı ile eczanenin bulunduğu taşınmaz maliki ile kira kontratı dahi yapılarak İl Sağlık Müdürlüğü’ne sunulduğunu, davalı müvekkil sözleşme gereği 14.10.2019 tarihinden önce eczaneyi tamamen boşaltarak faaliyetine son verdiğini ve sözleşme şartlarına uyduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede edimini yerine getirmemesi halinde ödemekle yükümlü olduğu bir para borcuna ilişkin düzenlemenin yer aldığını, Türk Borçlar Kanunu veya genel anlamda Sözleşme Hukuku kapsamında borçlunun temerrüdü ve sözleşmenin feshi gibi para borcu doğuran hukuki olgular meydana gelmediğini, sözleşmeye konu devir işlemlerinin sadece taşınmaz zilyetliğinin devrinden ibaret olmadığını, İl Sağlık Müdürlüğü nezdinde bir işlem de olduğunu bilmesine ve davalının sözleşmeden doğan edimlerini tam olarak yerine getirmesine, İl Sağlık Müdürlüğü nezdindeki işlemlerin devam ediyor olmasına rağmen davalıya karşı herhangi bir bildirimde bulunmaksızın icra takibi başlatıldığını, taraflar, dosyada mevcut eczanenin satışı ve devri konulu sözleşmenin 1. Ve 2. maddeleriyle davacı …’nın davalı müvekkile toplamda 400.000,00.-TL ödeme yapması, buna karşılık davalı müvekkilin de sözleşmenin 3., 4. ve 7. Maddeleri gereği eczaneyi mevcut tüm demirbaş malzemelerle birlikte 14.10.2019 tarihine kadar talepte bulunana devretme, eczanenin devir işlemine kadar yeni ruhsat alabilmesi için devralana devir işleminden önce gereken evrakları temin etme ve bu konuda yardımcı olma yükümlülüğünü üstlendiklerini, sözleşmenin 10. Maddesiyle taraflar, eczanenin devir ve ruhsat işlemleri sırasında olası bir sorun durumunda mevcut eczanenin kapanışının verileceği, alıcının daha sonra tekrar deneyebilmesi için eczanenin kendisine teslim edileceği, alıcı tarafından ücret iadesi talep edilemeyeceği hususlarında mutabık kaldıklarını, sözleşme gereği davacı tarafa devir başvurusu için gerekli tüm belgeleri temin ettiğini, resmi kurumlar nezdinde imzadan imtina etmediğini, kurumlar nezdindeki işlemleri geciktirecek şekilde hareket etmediğini, eczanenin bulunduğu taşınmazı boşaltmış ve devralan karşı taraf taşınmaz sahibi ile yeni bir kira sözleşmesi dahi imzalandığını, davalı, sözleşme gereği tüm demirbaş eşyaları da bırakarak kiralanan taşınmazdan ayrılmış ve taşınmazın anahtarını da mülk sahibine teslim edildiğini, ayrıca, karşı taraf da taşınmaz sahibi ile yeni bir kira sözleşmesi düzenlediğini, karşı taraf ile eczanenin bulunduğu taşınmazın maliki arasında imzalanan ve taşınmaz sahibi kiraya verenden temin edebildiğimiz kira sözleşmesi nüshası işbu dilekçe ekinde yer aldığını, Anılan kira sözleşmesi nüshasında bazı kısımların boş bırakıldığı görüldüğünü, ancak kira sözleşmesi eczane devir başvurusunda ibrazı zorunlu belgelerden olduğunu devir başvurusu esnasında İl Sağlık Müdürlüğü’ne ibraz edildiğini, davalının Eczane Devir Sözleşmesi gereği tüm edimlerini yerine getirmesine ve taraflar arasında imzalı 02.02.2019 tarihli devir sözleşmesinin 10. Maddesine aykırı hareket ederek işbu huzurdaki davaya konu icra takibini başlatması hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, Sözleşmeye konu eczanenin devri işlemi için İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvuru yapılmış olup, halen değerlendirmede olduğunu, taraflar arasında imzalı sözleşme ile müvekkil sadece kanun gereği devir işlemlerini yapmak taahhüdünde bulunduğunu, davacı tarafta sözleşme gereği devir karşılığı ücreti ödediğini, eczanenin bulunduğu mecur maliki ile yeni sözleşme yapıldığın, davalı da aylık ortalama 150.000,00 TL cirosu olan eczanenin faaliyetine son vererek, eczaneyi tüm demirbaşlarıyla birlikte teslim ettiğini, tarafların eczanenin devir ve ruhsat işlemleri sırasında olası bir sorun durumunda eczanenin kapanışının verileceği, karşı tarafın yeni eczane açılış başvurusunda bulunabilmesi adına eczanenin kendisine teslim edileceği, alıcı tarafından ücret iadesi talep edilemeyeceği konusunda anlaşmalarına rağmen talepte bulunan bu sözleşme maddesini yok sayarak sözleşmeye, hukuka, hakkaniyete aykırı şekilde ve kötüniyetle icra takibine başlattığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. Maddesinde “Eczane devir ve ruhsat işlemleri sırasında olası bir sorun durumunda mevcut eczanenin kapanışı verilip, alıcının daha sonra tekrardan deneyebilmesi için eczane kendisine teslim edilir. Alıcı tarafından ücret iadesi talep edilmez ve yapılmaz.” düzenlemesi ile davacının sebepsiz zenginleşmeye yönelik iddialarının davaya dayanak teşkil etmediğini, davalı müvekkil de işbu devir sözleşmesi neticesinde faaliyetini durdurduğunu, eczaneyi başka eczacıya devretme hakkından vazgeçtiğini, eczanenin karından mahrum kaldığını, bu nedenlerle dava kötü niyetli olup reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin…….esas sayı dosyasında yapılan yargılama sonunda verilen 16/09/2021 tarih ve……..esas ………..sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın gönderildiği görülmüştür.
Türk Ticaret Kanunu’na 06/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Abonelik Sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanunun 20. maddesi ile eklenen 5/A mad gereğince TTK nun 4. maddesinde ve diğer Kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan itirazın iptali talebi hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak getirilmiştir.
HMK 115/1 md. gereğince ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır…” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı Yasa’ya 06/12/2018 tarihli 7155 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile eklenen 5/A maddesi uyarınca:
Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. 6325 sayılı Yasa’ya 06/12/2018 tarihli 7155 sayılı Yasa’nın 23. maddesi ile eklenen 18/a maddesinde ise, dava şartı olarak arabuluculuk düzenlenmiş olup,
(1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir, hükmünü amirdir.
İşbu davanın dava şartı niteliğinde olan arabuluculuğa tabi olduğu, taraflarca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı, arabuluculuğa müracaat edildiğine dair belge sunulmadığı, taraf vekillerinin Mahkememizin 16/02/2022 tarihli son oturumunda taraflarca arabuluculuğa gidilmediğini beyan ettikleri, bu hali ile özel dava şartı niteliğindeki bu husus yerine getirilmeden açılmış olan davanın usulden reddi gerektiği, özel dava şartının sonradan giderilebilmesinin mümkün olmadığı nazara alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesisinen karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USUL YÖNÜNDEN REDDİNE,
Peşin alınan 4.817,19 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.736,49 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 7. maddesine göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/02/2022
Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza