Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/67 E. 2022/112 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/67
KARAR NO : 2022/112

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 09/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.01.2017 tarihinde müvekkili … oğlu ile beraber … otobüsüne bindiği esnada yerine dahi oturamamış iken otobüsün seyir haline geçmesiyle … şöförü …’ ın kusurlu olarak aniden fren yapması sonucu otobüs içerisinde yuvarlanmak suretiyle yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda müvekkilinin vücudunda kırık (8 adet kaburga kemiği ) ve çatlaklar oluştuğunu, müvekkili ağır derecede yaralanmış ve hastanede tedavi gördüğünü, hastanede yapılan kontrolünde vücudunda ciddi yaralanma olduğu belirlenmiş, hayati tehlikesi olması sebebiyle yoğun bakım ünitesine yatırıldığını, Adli Tıp Kurumu tarafından verilen raporda ayrıntılı bilgiler yer aldığını, müvekkili kaza nedeniyle yoğun bir tedavi süreci geçirmiş, dolayısıyla psikolojik olarak da oldukça yıprandığını, araç maliki işletenin sorumluluğu bir tehlike sorumluluğu olarak düzenlendiğini, … şoförünün kusuruyla meydana gelen kazada asli sorumlu olduğunu, o halde … Genel Müdürlüğü meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, 08.01.2017 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı araç davalı şirket nezdinde …/… nolu ve 13.02.2016- 2017 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta nedeniyle davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, verilen cevap talebi karşılamadığı için 5684 sayılı Kanun çerçevesinde 14.01.2020 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulmuş, 12.05.2020 tarihinde başvuru dava şartı yokluğu nedeniyle başvurularının usulden reddedildiğini, sigorta şirketiyle arabuluculuk yoluna gidilmiş olup, bu süreçten de olumlu bir sonuç alınamadığını, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL, maddi tazminatın davacı sürücü ve işletenden kaza tarihinden , davalı sigorta şirketinden başvuru tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili için 20.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davacı sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen plaka sayılı araç, müvekkili şirkete 13/02/2016-2017 tarihleri arasında … Numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalılarının kusuru oranında olmak üzere, ölüm/sakatlık halinde azami 310.000,00-TL. ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere sigorta poliçesi bir zenginleşme aracı olmayıp, sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığını, sigorta poliçesinin bir zenginleşme aracı olmayıp, sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığı ve bu nedenle, poliçe üzerinde azami teminat tutarının yazılmış olmasının, tamamının ödeneceği anlamını taşımadığı, sadece zarar tutarı açısından ödenebilecek üst sınırın ifade edildiği belirtilmelidir.
davaya konu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü kusursuzdur, dolayısıyla müvekkili şirketin poliçe kapsamında hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kaza, İdarelerinin kusuru dışında meydana gelmiş olup, İdarelerinin ve aracı kullanan İdaremiz sürücüsünün herhangi bir kusuru bulunmamaktadır. İdaremizde görev yapan araç sürücüleri periyodik olarak psiko-teknik testlerden ve sağlık kontrollerinden geçirildiklerini, toplu ulaşımda kullanılan otobüslerimizin sürekli ve düzenli olarak tamir ve bakımları yapıldığını, otobüs sürücüsü trafik kurallarına uymasına, tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen kazaya engel olamadığını, davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) tahsili istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilip incelenmelidir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun m. 3/f.1 -bend (l) ile tüketici işlemi tanımlanmış, bu tanıma göre, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak açıklanmış, yine (k) bendinde ise tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak düzenlenmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde tüketicinin, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici işleminin, ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 fıkrasında da tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
Toplu taşıma araçlarının karıştığı kazalar ve bu anlamda toplu taşıma araçlarının ve dolayısıyla kamu taşımacılığı yapan kamutüzelkişisi yahut özel hukuk tüzel kişisi şirketlere vaki davalara dair davacının yolcu olması yahut yolcu olmaması ile diğer birtakım kriter ve hususiyetlere göre muhtelif değerlendirmeler yapılagelmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin Esas No:2016/8255-karar No:2016/7389 sayılı ilamın konu ilk derece mahkemesi kararı olan Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1461-2016/112 E.-K. Sayılı ilamında bu hususta muhtelif irdeleme ve değerlendirmeler yapılmış olup, buna göre;
“… … yasal mevzuatı gereğince ticari hükümlere tabi olduğundan davalı …’nun Taşıyıcı olarak kabul edilmesi ve 6502 Sayılı yasa gereğince işlemin tüketici işlemi kabul edilmesi halinde “satıcı” olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Davada, davacı yolcu olarak bulunduğu aracın tek taraflı yaptığı kazaya istinaden yaralandığını iddia etmektedir. 6502 Sayılı Yasa 2. Maddesi ” Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” demek suretiyle 6502 sayılı yasanın kapsamını belirlemiş, bir tarafın tüketici olduğu her türlü hizmet sözleşmesi de yasa kapsamına alınmıştır. Bu çerçevede; Yasanın 3/J maddesinde Tüketici işlemi: “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” ifade eder düzenlemesine yer verilmiştir. Öte Yandan 6502 Sayılı Yasanın 73. Maddesinde tüketici işlemlerinden kaynaklanan davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlmiş Yasanın 83/2 Maddesinde ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, davacının taşımacı olan davalı … hakkında açtığı davada da uyuşmazlık taşıma sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Diğer yandan ZMMS sigortası yönünden ise davacı ile davalı arasında doğrudan tüketici ilişkisi bulunmamakta ise de, sigortanın sorumluluğu, …’nun sözleşme ilişki içerssinde bulunduğu kişileride kapsayacak şekilde geniş kapsamlıdır. Yargıtay 17. HD bir kısım kararlarında davacı ile sigorta şirketi arasında sözleşme olmaması, sigortanın zorunlu yapılması gibi nedenlerle sigorta yönünden tüketici mahkemesinin görevli olmayacağını belirtmiş ise de, süreçte zorunlu olmakla birlikte zorunlu ferdi koltuk ve zorunlu taşımacılık mali mesuliyet sigortalarında sigorta hakkındaki davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğunu kabul etmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere sigortalı işletenin araç içersinde bulunmayan kişilerin uğradıkları zararlar nedeniyle ZMMS sigortası hakkında açılan davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilebilir ise de; ZMMS hakkında, kazada zarar görenin tüketici olduğundan bahisle açılan davalarda ZMMS’nin işletenin mesuliyetini üstlenmesine göre ve uyuşmazlığından işleten yönünden tüketici işlemi olmasına göre tüketici mahkemesi görevlidir. Öte yandan 6502 Sayılı yasa yönünden taraflardan birinin tüketici olması da tüketici mahkemesinin görevli olması yönünden yeterli olduğu gibi, HMK’nun 57/c maddesi gereğince aynı temele dayalı olarak açılan davaların birlikte açılabileceğinin kabul edilmesine, bu durumda 6502 Sayılı Yasanın 83 ve 73 maddeleri de değerlendirildiğinde özel yetkili mahkemenin tüketici mahkemesi olmasına göre mahkememizin sigorta yönünden de görevsiz olduğuna kanaat getirilmiştir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/9974 E. 2015/9594 K. Sayılı 29/09/2015 tarihli kararında, Otobüste yolucu olarak bulunan kişinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemli 3 ayrı sigorta şirketine, İşletene ve taşımacıya karşı açılan davadan yerel mahkemece Tüketici mahkemesine verilen görevsizlik kararını onayarak bu konunda emsal oluşturmuştur.
Bu nedenle Uyuşmazlığın niteliğine göre tüketici mahkemesinin görevine girdiğinden mahkememizin göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddi ile talep halinde dosyanın görevli Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. …”
Somut olayda, davacının binmiş olduğu davalı …’ın hadise esnasında şoförlüğünü yaptığı, davalı …’a ait toplu taşıma aracında düşmesi nedeniyle yaralandığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı ve davacı ile davalılar arasında tüketici işlemi ve tüketici ilişkisi niteliğinde bulunduğu, zira davacının davalı şirketten taşıma hizmeti aldığı ve bu hizmetin de mahiyeti itibari ile tüketici işlemi olduğu,
Aynı gerekçelerle davalı şirketin sigortasına vaki davanın da tüketici hukukuna tâbi olacağı, zira 6502 sayılı Kanun’un tüketici tanımı ve muhtevasını ” tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” suretindeki tarifi ile geniş yorumladığı, esasen bir davalı bakımından işlemin tüketici diğeri bakımından da ticari sayılmasının da kanunun ruhuna aykırı düşeceği ve uygulama birliği oluşturmayacak hatalı bir neticeye yol açacağı;
Bu cihetle , …, … gibi üç büyük kentte ve sair kentlerimizde, şehirlerimizde belediye bünyesinde hizmet veren kara ve diğer taşımacılık, toplu taşımacılık, şehir içi taşımacılık ve benzeri vasıftaki sözleşmeler de vatandaşların durumu hizmet alan taraflar hizmet sunan olup iş bu ilişki özü itibari ile tüketici ilişkisi şeklinde kabul edilmekte, bu doğrultuda halihazırda istinaf mahkemeleri de Tüketici Mahkemesi’nce veyahut bu sıfatla bakılmayan davalarda esasa girmemekte, usulden görevsizlik sebepli kaldırma kararı vermekte, tüketici mahkemesi yahut bu sıfatla verilen kararları esastan incelemektedirler.
Bu itibarla somut olayda ihtilaf Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre, dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan 6502 sayılı yasanın 3 ve 73 maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Mahkememizin görevli bulunmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c.maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, yasal süre içerisinde başvuru yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi halinde bu husus belirtilerek mahkememize başvurulması halinde harç ve yargılama giderleri konusunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda verilen karar, HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek açıkça okunup usulden anlatıldı. 09/02/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza