Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/65 E. 2021/286 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/65 Esas
KARAR NO : 2021/286

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/01/2021
KARAR TARİHİ : 28/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 30.01.2018 tarihinde beş yıllık franchise sözleşmesi akdedilmiş olup, bu sözleşme ile müvekkilinin; sahip olduğu ad, marka gibi gayri maddi malların kullanımını franchise alan davalıya devredildiğini, bu sözleşme doğrultusunda müvekkili tarafından, müvekkiline ait marka, know-how, iş görme ve teknik yöntemleri, iş görme sistemleri dahil olmak üzere işletme ve pazarlama sistemini oluşturan her türlü fikri ve sınai haklar üzerinde davalı franchise alana münhasır olmayan kullanma (lisans) hakkı tanınmış olup; franchise alan tarafındansa, müvekkilince belirlenen ilkelere uymak ve verilen fikri sınai haklardan faydalanmak suretiyle kendi nam ve hesabına olacak şekilde iş yapılmakta ve karşılığında franchise verene ücret (reklam ve royalty bedeli) ödenmesi gerektiğini, sözleşme uyarınca müvekkili tarafından; reklam ve tanıtım yapma, franchise alana eğitimler verme (ki ilk eğitimler ücretsiz verilmektedir), personellere … sertifikası verme, spor faaliyetinde kullanılmak üzere makinelerin temini, franchise alanlar arasında bütünlüğün sağlanması, markanın bir bütün olarak temsili adına gerekli yükümlülükler eksiksiz bir şekilde yerine getirilirken; 07.02.2023 tarihinde sona erecek olan sözleşme ilişkisinin, davalı tarafça haksız suretle feshedildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 11.3. hükmü ile franchise alanın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmesi veya sona erdirmesi halinde işbu sözleşme nedeniyle her ne nam altında olursa olsun ödenmiş olunan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini, işbu sözleşme süresince ödenmesi taahhüt edilen tüm bedellerin tahakkuk edeceğinin kaleme alındığını, davalı tarafça sözleşme haksız suretle feshedilmiş olup, bu feshin doğal bir sonucu olarak tahakkuk eden reklam ve royalty bedellerinin tahsil edilemediğini, bunun üzerine alacakların tahsili amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak yapılan ödeme emrine itirazın iptali ile İzmir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı ilâmsız icra takibinin kaldığı yerden devamına, borçlu, başlatılan ilâmsız icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden, davalının 26.280,00 TL takip çıkışı bedelinin yüzde 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, vekâlet ücreti ile arabuluculuk vekalet ücretinin KDV hariç olarak hükmedilerek yargılama giderleri ile birlikte davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın 556 Sayılı KHK kapsamında çözülmesi gereken bir uyuşmazlık olup görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Hakları Mahkemesi olduğunu, sözleşmede franchise alanın adresinin “…” adresi olarak gösterilmekle birlikte açık adresinin … olduğunu, müvekkil tarafından kiralanan taşınmazda su sızması ve buna bağlı aşırı rutubetten dolayı işyerinin faaliyet gösteremez hale geldiğini, kiralanan mecurda meydana gelen aşırı rutubet ve su sızıntısı sebebiyle müşterilerin bazılarının kayarak düştüğünü ve hatta müşterilerden bir tanesinin de ciddi şekilde yaralandığını, bunun üzerine müvekkili tarafından mecurdaki ayıbın tespiti için Diyarbakır … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, akabinde bu konuyu da kapsayacak şekilde Diyarbakır …Hukuk Mahkemesi’nin … E sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu davanın halen derdest olduğunu, bunun üzerine davacı tarafla görüşerek durumun anlatıldığını ve işyerinin franchise hak ve yükümlülükleriyle birlikte başka bir adrese transfer edilmesinin önerilerek bunun kabul edilmemesi halinde bedelsiz olarak davacının tayin edeceği bir kişiye devir etmeyi dahi kabul ettiğini, müvekkilinin belirtilen sorunlardan dolayı işyerini işletemez duruma geldiğini, işyerinin işlememesi ve franchise sözleşmesindeki franchise vereni tek taraflı olarak koruyan düzenlemelerden kaynaklanan ağır ekonomik yükümlüklerden dolayı dayanma gücü kalmayan müvekkilinin, Diyarbakır … Noterliği’nin … yevmiye numaralı, 24/01/2020 tarihli ihtarnamesiyle gerekçelerini de belirtmek suretiyle sözleşmeyi fesih ettiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, incelenmesinde; alacaklı … vekili tarafından borçlu … aleyhine 11/02/2020 tarihinde 26.280,00 TL 30/01/2018 tarihli franchise sözleşmesinden doğan cari hesap ve faturalar ile ceza tutarına ilişkin alacak iddiasına dayalı olarak ilamsız takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğine müteakip süresi içerisinde borçlu …’in 09/03/2020 tarihinde borcun tamamına, faiz oranına, ferilere itiraz ettiği, ayrıca ödeme emrinden de anlaşılacağı üzere İzmir İcra Daireleri yapılan takipte yetkisiz olduğundan yetkiye itiraz ettiğini, yetkili icra dairesinin Diyarbakır İcra Daireleri olduğundan bahisle vaki itirazı sebebiyle takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Davalının tacir sıfatının tespiti bakımından Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odasına yazılan müzekkere cevabında davalı …’in kaydının bulunduğu, vücut geliştirme üzerine faaliyetinin devam ettiğine dair cevap verildiği, Diyarbakır Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkere yanıtında da davalının gelir vergisinden muaf olmayıp, işletme hesabına esasına göre defter tuttuğu, VUK’nun 177. maddesi uyarınca 1. sınıf tacir sayılmadığı ve en son gelir vergisine esas yıllık alımların tutarının ve bir yıl içinde elde ettiği gayri safi iş hasılatının 24.454,47 TL olduğu bildirilmiştir.
Davaya konu takibe ilişkin uyuşmazlığın taraflar arasındaki 30/01/2018 tarihli franchise sözleşmesine dayalı olarak cari hesap ve faturalardan doğan alacak ile ceza tutarına ilişkin olarak 26.280,00 TL nin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır. TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır.
Somut olayda, Diyarbakır Vergi Dairesi ve Diyarbakır Esnaf ve Sanatlar Odası müzekkere cevaplarına nazaran davalının tacir sıfatının bulunduğu hususunun kanıtlamadığı, bu nedenle taraflar arasındaki 30/01/2018 tarihli franchise sözleşmesinin 12.maddesinde düzenlenen yetki şartının işbu uyuşmazlıkta uygulanamayacağı, HMK’nun 6.maddesinde genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanını açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olarak düzenlendiği, davalı …’in yerleşim yeri adresinin Diyarbakır ili olduğu, öte yandan uyuşmazlığın franchise sözleşmesine dayalı olması sebebiyle HMK’nun 10. maddesinde düzenlenen, “Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmü uyarınca da sözleşmenin ifa edileceği yerin de Diyarbakır ili olduğu, bu itibarla davaya konu icra dairesinin Diyarbakır İcra Müdürlüğü olması gerekmekle davaya konu takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı ve davalının 09/03/2020 tarihli itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz ederek Diyarbakır İcra Dairelerinin yetkili bulunduğunu beyan ettiği görülmekle, davacı tarafından açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
Davaya konu takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı anlaşılmakla davanın USULDEN REDDİNE,
Peşin alınan 317,40 TL harçtan alınması gerekli 59,30 TL nin mahsubu ile bakiye 258,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Davacının yapmış olduğu yargılama harç ve giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
Davalının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca, takdir ve tayin edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen davacıya iadesine,
Zorunlu arabuluculuk kapsamında suçüstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/04/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza