Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/543 E. 2021/448 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/543
KARAR NO : 2021/448

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/09/2020
KARAR TARİHİ : 09/09/2021

Mahkememizin … Esas sayılı dosyasından tefrik edilen karşı dava mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiş olmakla dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememizin … esas sayılı dosyadaki cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı tarafça talep olunan bedelin belirsiz olmadığını, istemin hisse bedeli olduğunu, ticaret sicil kayıtlarına göre … şirketindeki davacı-karşı davalı …’ın hissesinin 3900 pay karşılığı 97.500,00 TL olduğunu, … şirketindeki davacı-karşı davalı …’ın payının 900 pay karşılığı 22.500,00 TL olduğunu ve davaya konu her iki hissenin nominal bedelinin 120.000,00 TL olduğunu, davaya mesnet teşkil ettirilen ihtarnamede ise alacağın kesinleştirilip likit ve fix olarak 3.000.000,00 TL olarak belirlendiğini, hal böyle olduğu halde kanunu dolanmaya çalışarak az harç ödemek için belirsiz alacak davası açmasının HMK’na aykırı olduğunu, öncelikle harcın ihtarname ile likit olarak belirlenen 3.000.000,00 TL’yi tamamlaması gerektiğini, görev yönünden her ne kadar ticari şirket hissesi dava konusu ise de davacı ve davalı tarafların, tacir sıfatı bulunmadığını, hissenin devrinin de dava konusu edilmediğini, her iki tarafın ticari olmayan şahıs olması, hisse devri talep edilmeyip, alacak talep edilmesi nedeniyle davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, esas yönünden beyanlarında davacının iddialarının gerçek dışı olup bir plan dahilinde hakkı olmayan sonuçlar elde etmeye çalıştıklarını, öncelikle davacıya söz konusu hisse devrine hiçbir zaman karşı koymadıklarını, defalarca geri alması istendiği halde ısrarla geri almadığını, davacı/karşı davalı …’ın iki şirket için de ne sözlü ne de resmi hiçbir şekilde şirket içindeki hisselerini geri alma isteği olmadığını, bunun nedeninin her iki şirketin aktif-pasif dengesinin olumsuz olması, maddi değerinin negatif olması olduğunu, …’ın şirketten ayırılırken sadece SGK’ya 1.000.000,00 TL civarı borcu olduğunu, şirketin malvarlığının ise bunun yarısı bile olmadığını, davacı/karşı davalının sadece iddia ettiği kişisel borçluluk durumundan değil esas olarak şirketin borçlarından kaçmak için ortaklıktan ayrıldığını, sonrasında hisseleri devralmaya yanaşmamasının da bu yüzden olduğunu, amacı hisse devralmak olsaydı bu davayı terditli olarak öncelikle hissenin devri talebi ile açabileceğini, inançlı işlem vb. hukuki yollarla hisse devrini talep etmesinin mümkün olduğunu, şirket borca batık iken, son bir hamleyle, müvekkilinin borç para temin ederek … 2018 fuarına katıldığını, şirketin ancak buradan müşteri bularak kendisini kurtarabileceğini, davacı/karşı davalının bu süreçte planlı hareket ederek abisine karşı bir oyun içerisine girdiğini, müvekkilinin , kardeşinin bu planının farkına varamadığını, esasen bu işi bilen, kuranın müvekkili olduğunu, müvekkilinin 1990 yılında … olarak kendi işini kurduğunda, davacı/karş ıdavalı kardeşinin henüz 9 yaşında bir çocuk olduğunu, müvekkilinin daha sonra kardeşini iş hayatına kazandırmak, bir kardeşlik desteği oluşturmak için, bedelsiz olarak kardeşini limitede çevirdiği işletmeye ortak ettiğini, ancak davacı/karşı davalının bireysel düşünen hırslı bir yapıya sahip olduğunu, zaman içerisinde davacı/karş ıdavalı ortaklıktan ayrılmadan önce şirketin yukarıda anlatıldığı gibi negatif bakiyeli hale geldiğini, bu anlamda, şirketin maddi değerinin sıfırın altında olduğunu, şirketin yeniden kurtuluşu, bireylerin iş deneyimi ile yeni müşteri kazanarak belki mümkün olabileceğini, bu meyanda, tek kurtuluş ışığının 2018 Şubatında gerçekleşecek olan … fuarı olduğunu, müvekkilinin borç bularak bu fuara imkansıza yakın koşullarda katılmayı başarabildiğini, iyi niyetle kardeşini de yanına alarak bu fuara gittiğini, davacı/karşı davalı kardeşin yabancı dil bilmesi nedeniyle fuar standında müşteri diyalog ve bağlantılarını üstlendiğini, fakat fuar sonrası, bu müşteri bilgilerini cebinde götürüp akabinde şirkete de getirmediğini, müşteri görüşme formları/ciltleri ve kartvizitlerinin davacı/karşı davalının yanında olduğunu, müvekkilinin o güne kadar planlarını su üstüne çıkarmamış olan davacıdan kuşkulanmadığını, ancak davacı/karşı davalının fuar akabinde, bunları şirkete getirmemesi üzerine durumu hissetmeye başladığını, davacı/karşı davalının müvekkilinin şirketinde sigortalılığı devam ederken ,Şubat 2018 … fuarının hemen akabinde, gizlice İstanbul’ da bir şirket kurma hazırlıklarına girişip kısa bir süre sonra Haziran 2018 de şirketini gizlice kurduğunu, bunun 40 gün sonra fark edilmesi üzerine, 31 Temmuz 2018 tarihinde, iş akdine son verildiğini, bu yaşananlardan sonra ayrı şirket olarak devam etmeleri durumunda da aile bağları nedeniyle iki kardeş olarak dürüst ve etik bir biçimde ilişkilerini sürdürmekten yana söz birliği içine girdiklerini, ancak müvekkilinin bütün iyiniyetli yaklaşımlarına rağmen güven ilişkisi nedeniyle şirkete ait olan domain şifresi, Sgk şifresi, şirket aracı, şirketin teknik bilgilerini içeren bilgisayar ve programını, pazarlama bilgilerini içeren laptop ve tabletini, … fuarındaki kartvizit ve müşteri görüşme formlarını şirkete iade etmediğini, davaya konu ettiği … ve … şirketinin en önemli değer ve bilgilerini haksız bir şekilde ele geçirip iade etmediğini, dahası 2007 den beri şirketin tescilli … markasını Türkiye’de tescil edemeyeceğini bildiği için hukuku dolandırarak yurt dışında … markasını tescil ettiğini, yine Türkiye’de haksız olarak ticaret odasına ve ticaret siciline … Şti unvanı ile gizlice kurduğu şirketini devam ettirdiğini, bu davada gerçek hukuki sonuçlara ulaşabilmek için dava konusu … ve … şirketlerinin yanı sıra davacının müvekkili şirketinde çalışırken gizlice kurduğu … Şti.nin de incelenmesi gerektiğini, bu gerekliliğin davacının haksız rekabet kurallarına aykırı biçimde kurduğu bu şirketin zaten sıkıntılı durumda olan … ve …. Şti.’ne ne kadar maddi zarar vererek eksi değerini daha ne kadar eksilttiğinin de tespiti açısından zorunlu olduğunu, halihazırda … Fuarındaki tüm müşterilerin fuara katılan şirketin müvekkilinin değil, davalının haksız rekabet yaparak gizlice kurduğu şirket olduğunu sandığını, davacı/karşı davalının şirket logosunu ve ismini birebir olarak haksız bir şekilde kullanarak, şirketin adını kullanıp üretim ve pazarlama yaptığını, firmanın satışını yaptığı ürün kalıplarını ürettirdiği … firmasına, şirketten ayrıldığını gizleyerek bu firma sahiplerini kandırarak kalıpları onlardan alıp kaçırdığını, şirkete ait olan … plakalı aracı bütün ihtarlarına rağmen halen teslim etmediğini, davacı/karşı davalı …’ın … Şti.ne alımını yaptığı personelleri haksız bir şekilde elinde bulundurduğu muhasebe şifresini kendi şifresi zannederek aldığı 3 personeli şirket hesabına kaydettirdiğini, durumun muhasebe sorumlusunun uyarısıyla fark edildiğini ve İstanbul’da oturan bu elemanların çıkışının yapıldığını, ayrıca davacı/karşı davalının … Tasarım şirketinde bulunduğu dönemde şirketten çektiği 114.879,00 TL borcunu da halen ödemediğini, şirket negatif değerli olduğu için; hisseleri devralmaması nedeniyle edindiği borçtan kurtulma kazancı kadar bedelin yada negatif değerli hisse bedelinin, ayrıca … ve … isimli şirketlerden kaçırdıkları ile kurduğu …. Şti.ndeki hisse değerlerinden müvekkiline isabet eden %55 değer kısmı kadar olan alacaklarının müvekkiline ödenmesi gerektiğini belirterek davacı/karşı davalının haksız, dayanaksız ve kötü niyetli talep ve davasının haklılığı bir yana, somut uyuşmazlıkta müvekkilinin alacaklı olduğunu, davacının müvekkilini hileli ve kötü niyetli eylem ve söylemlerle zarara uğrattığını, hakkı olanı almaktan kaçınmak suretiyle gerek şirket borçlarının üzerine düşen sorumluluğundan kurtulmak gerekse şirketin bünyesindeki bir takım nakdi ve gayri nakdi malvarlığı değerlerine müvekkilinin rızası hilafına kendi uhdesine geçirdiği ve bu saikle hareket ettiği sabit olduğundan davaya cevaplarının yanı sıra karşı dava ile müvekkilinin alacağını talep ve dava etmek zorunluluğunun hasıl olduğunu, bu nedenle müvekkili aleyhine açılan haksız ve dayanaksız asıl davanın reddi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik 100,00 TL değerinde alacaklarının sonradan yasada belirtilen faiz tutarları uygulanmak suretiyle artırılması talepli karşı davalarının kabulüne, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyasının 08/09/2021 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı gereğince karşı dava yönünden davalı/ karşı davacı … tarafından açılan karşı davanın dosyadan tefrik edilmesine ve mahkememizin ayrı bir esasına kaydına karar verildiğinden, mahkememizin 2021/543 Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizin 2021/543 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; mahkememiz dosyasının tefrik edildiği … Esas sayılı dosyasında davalı olan … tarafından cevap dilekçesi ile birlikte karşı davanın açıldığı; her ne kadar Mahkememizin … Esas sayılı dosyasının davalı karşı davacı 11/05/2021 düzenleme tarihli arabuluculuk anlaşamama son tutanağı sunmuş ise de, tutanağın düzenlenme tarihi itibarıyla dava tarihinden sonraki bir tarih olduğu hususu nazara alındığında; karşı dava açılmadan önce karşı dava yönünden dava şartı olan arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’na 06/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Abonelik Sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanunun 20. maddesi ile eklenen 5/A mad. gereğince TTK.’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak getirilmiştir.
HMK’nun 115-(1) mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiğinden araştırırır. … (2) mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir hükümlerini içermektedir.
Somut olayda, mahkememizin … Esas sayılı dosyasında … tarafından … aleyhine alacak davası açıldığı, karşı davacının 14/09/2020 tarihli cevap dilekçesi ile birlikte alacağının tahsili istemli karşı dava açtığı, ve karşı dava harcını yatırdığı, dosya kapsamına göre karşı dava yönünden karşı dava tarihi olan 14/09/2020 tarihi itibariyle karşı davacının arabuluculuğa herhangi bir müracaatın olmadığı, karşı davanın konusu nazara alındığında 7155 sayılı kanunun 20. Maddesiyle 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, HMK 115. madde kapsamında mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında araştırılması ve dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, bu nedenle karşı davadan önce arabulucuya başvuru şartı yerine getirilmeden açılan iş bu davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği , arabuluculuk dava şartı noksanlığının dava açıldıktan sonra giderilebilecek dava şartlarından bulunmadığı incelenen tüm dosya kapsamıyla belirlenerek aşağıdaki karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Türk Ticaret Kanunu 5/A maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından mahkememizin … esas sayılı dosyasına karşı dava harcı olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 4,90 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekil ile temsil edildiğinden, davalı taraf lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 maddesine göre belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 09/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır