Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/527 E. 2022/326 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/527
KARAR NO : 2022/326

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2021
KARAR TARİHİ : 11/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı, 07/03/2016 tarihinde müvekkili şirket nezdinde çalışmaya başladığını, iş akdi davalı tarafından 16/06/2021 tarihinde yasal önellere uymaksızın haksız şekilde feshedilmiş olup davalı yan bu tarihe kadar proje mühendisi unvanlı olarak çalıştığını, davalı yanın iş akdini feshettiğini bildirdiği Bornova … Noterliği’nin 16.06.2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi müvekkili şirkete 21/06/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı yanın taraflar arasındaki Gizlilik ve Rekabet Yasağı Sözleşmesini ihlali nedeniyle, müvekkili şirket tarafından 09.07.2021 tarihli, İzmir … Noterliği’nin … yevmiye numarasına kayıtlı ihtarname gönderilmiş olup ilgili ihtarname 13.07.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı yanın iş akdini feshi, haksız ve kötüniyetli olduğupnu, davalı işçi, başka bir iş bulduğunu ve bu nedenle işi bırakacağını, müvekkili şirket nezdinde operasyon müdürü statüsüyle çalışan …’a işi bırakmadan birkaç gün öncesinden bildirmiş ve ayın 15’inde tarafına ödenen avans ücretini aldıktan sonraki günlerde haber vermeksizin işe gelmediğini, bu süreçte is seyahati nedeniyle müvekkili şirket tarafından davalı işçi adına vize ve uçak bileti alınmış, ancak davalı yanın habersiz işten ayrılması sebebiyle seyahat gerçekleştirilememiş, proje yarım kalmış ve müvekkil şirketin zararı doğduğunu, buna rağmen çalışma süresi boyunca tüm hak ve alacakları müvekkil tarafından davalı yana ödenmediğini, müvekkil şirket nezdinde beyaz yakalı olarak çalışan davalı işçinin, fazla çalışma, ulusal bayram-genel tatil günleri çalışması, hafta tatili çalışması gibi çalışmaları, diğer beyaz yakalı çalışanlarda da olduğu üzere kural olarak bulunmadığını, dolayısıyla davalı yanın iş akdini feshi haksız ve geçersiz bir fesih niteliği taşıdığını, müvekkili şirket ile davalı arasında, 30/03/2021 tarihinde iş sözleşmesinin eki niteliğinde “Gizlilik ve Rekabet Yasağına İlişkin Ek Anlaşma” imzalandığını, sözleşmenin C.l. maddesine göre davalı işçi, müvekkili şirketin yasal temsilcisinin muvafakati dışında, hizmet akdinin devamı süresince ve bu hizmet akdinin bitiminden itibaren 3 yıl süre ile “Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde faaliyet gösteren, Ticari İşletmeye rakip olan ve olma ihtimali bulunan veyahut bu konumda bulunan şirketlerde ve/veya bu şirketlerle aralarında gizli ya da açık ortaklık ilişkisi bulunan ya da aynı şirketler grubu içerisinde yer alan yerli veya yabancı şirketlerde veya işletmelerde veya şubelerinde, hizmet veya vekalet sözleşmesi ile veya bunun dışında herhangi bir şekilde çalışmayacağını…. peşinen kabul, beyan ve taahhüt” ettiğini, davalı yan, müvekkili şirket nezdinde çalışması devam etmekte iken, işverenin piyasadaki en büyük rakibi olan İtalyan menşeili … SPA (… Group) firması ile gizliden iş görüşmesi gerçekleştirdiğini, Müvekkili ile olan iş sözleşmesini kötüniyetli ve haksız şekilde feshetmesinin hemen akabinde iş bu rakip firmanın %70 hissedarı ve ortağı olduğu … Teknik Hizmetler San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde işe başladığını, bu husus SGK kayıtları ve … Teknik Hizmetler firmasına yazılacak müzekkere ile doğrulanacağını, … Teknik Hizmetler firmasına yazılacak müzekkere ile şirketin iştigal konusunun ne olduğu, davalı işçinin şirketleri nezdinde çalışıp çalışmadığı ve eğer çalışıyorsa hangi pozisyonda çalıştığının sorulmasını talep ettiklerini, davalı yanın gizlilik ve rekabet yasağını ihlal ettiği açık olduğunu, bu durumda sözleşmenin 7. Maddesinde yer alan Cezai Tazminat kısmı gündeme geleceğini, buna göre davalı yan, “bu sözleşmede belirlenen taahhütlerinin herhangi birinin ihlali halinde kendisine ödenen son brüt (aylık) ücretin 20 katı tutarında maktu cezai tazminatı başkaca bir şarta, ihtara ve hir zararın ispatına gerek olmaksızın ödemeyi… peşinen kabul beyan ve ettiğini, davalı yanın son maaşı, aylık bi’üt 10.490,83-TL olduğunu, dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulmuşsa da; yapılan görüşmeler neticesinde taraflar anlaşamadığını, davalı yan aleyhinde müvekkili şirket adına ihbar tazminatıv .talepli olarak İzmir 22. İş Mahkemesi’nin …/… E. sayılı dosyasıyla da dava açılmış olup henüz dilekçeler teatisi devam ettiğini, Anılan sebeplerle, davalı yanın TBK 444.vd maddeleri ile ekte sunulu Gizlilik ve Rekabet Yasağına İlişkin Ek Anlaşma. maddelerine aykırı eylemleri ‘nedeniyle doğmuş olan cezai tazminatın tahsili ve rekabet yasağına aykırı fiilin sona – erdirilmesi amacıyla mahkemeye başvurma zorunluluğu doğduğunu, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik; 100.000,00 TL kısmi cezai tazminatın, ihtarname tarihi itibariyle yasal faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline, gizlilik ve rekabet yasağına aykırı fiilin sona erdirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan gizlilik ve rekabet yasağının ihlal edildiği iddiasına dayalı sayın mahkemenin önündeki dava tıpkı dava dilekçesinde belirtildiği gibi “İş Sözleşmesinin Eki” niteliğinde olduğunu, yani taraflar arasındaki dava konusu iş sözleşmesinden kaynaklandığını, 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. Maddesine göre görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu, Türk Borçlar Kanunu 444. Ve devamı maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı, iş ilişkisinden doğan rekabet yasağına ilişkin bir düzenleme olup dayanağı iş ilişkisi olduğunu, iş ilişkisine göre feri nitelikte yükümlülük doğuran bir sözleşme tipi olduğunu, bu durumda rekabet yasağının dayanağı işçinin hizmet akdinden kaynaklanmakta olup işçinin akdinden kaynaklanan herhangi bir anlaşmazlıkta ise iş mahkemeleri görevli olduğunu, davacının hiçbir iddiasını kabul etmemekle birlikte görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu gözetildiğinde mahkemece görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davalı hakkında açılmış bulunan işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
Borçlar Kanunu 348 ve devamı maddelerinde düzenlenen rekabet yasagı sözlesmesine aykırı davranıs iddiasına dayalı, sözlesmede kararlastırılan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde; Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın: Borçlar Kanununun, rekabet memnuiyetine dair 348 ve 352,maddelerinde;tanzim olunan hususlardan dogan hukuk davaları ticari dava sayılır. hükmü bulunmaktadır. Aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca, ticari davalara bakma görevi ticaret mahkemelerine aittir.
Öte yandan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 1. maddesi uyarınca; İş Kanununa göre isçi sayılan kisilerle isverenler arasında is akdinden yada İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından dogan hukuk davalarına is mahkemelerinde bakılır.
Anılan Kanun hükümleri gözetildiginde Borçlar Kanununun 348 ve devamı maddelerinden kaynaklanan davalarda görevli mahkemenin belirlenmesi zorunlulugu ortaya çıkmaktadır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu madde 5/1-a maddesinde; 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemi adamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına bakmakta görevli mahkeme İş Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
Hizmet akdinin sonlanması ve sonraki döneme dair rekabet yasağına dair mevzuatın ve tatbikatın analiz edildiği örnek birkaç istinaf ilamı incelenecek olur ise;
“…Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 444/1. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği düzenlenmiştir.
25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesindeki düzenleme ile, (…) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere İş Mahkemelerinin bakacağı hüküm altına alınmıştır. Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümü, hizmet sözleşmelerine ilişkin olarak 393 ve 469. maddeler arasındaki düzenlemelerden oluşmaktadır. İşçinin rekabet yasağına ilişkin 444. madde de bu bölümde düzenlenmiştir.
İşçinin hizmet akdinin sonlanmasından sonra oluşan rekabet yasağının, haksız rekabet ve gizlilik yükümlülüklerine aykırılık nedeni ile açılan tazminat davalarının Yargıtay’ın istikrarlı içtihatlarına göre ticaret mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu kabul edilmekteydi. Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-c maddesinde Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447. maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olarak kabul edilmiş ve TTK’nın 5/1. maddesinde de aksine hüküm bulunmadıkça, tüm ticari davaların asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. Ancak Mahkemelerin görevi davanın açıldığı durum ve koşullara göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesine göre işçinin rekabet yasağının da yer aldığı TBK’nın Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine ilişkin işçi ve işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 7036 sayılı yasanın 5. maddesinin gerekçesinde yapılan değişiklikle, iş mahkemelerinin görev alanının genişletildiği ve böylece iş mahkemelerinin işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilafları çözmekle görevlendirilerek tam bir ihtisas mahkemesi olarak kabul edildiği, bu yaklaşımla işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda istikrarlı kararların verilmesinin sağlanacağı ve uzmanlık sebebiyle kısa sürede daha güvenilir sonuçlar elde edileceği ve yargı yoluna başvuranların haklarının daha iyi korunacağı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi her ne kadar iş sözleşmesinden sonraki döneme ilişkin ise de TBK’nın 444/2. maddesinde açıkça; rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre rekabet yasağının konusunu, işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK’nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu ve işçinin kararlaştırılmışsa cezai şarttan da sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Yürürlük tarihi Türk Ticaret Kanunundan daha sonra olan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan özel nitelikteki 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. Maddesinde, iş sözleşmesinin devamı veya sona ermesinden sonra açılan davalar ayırımı yapılmamıştır.Buna göre, temelinde iş akdine bağlı olan sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde İş Mahkemesi görevlidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115. maddelerine göre görev, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Bu nedenle, mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ..”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi .Dosya No: 2021/649 -Karar No: 2021/1584
“…Davalılardan …’nun davacı şirkette belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile yurt dışı satış bölümünde pazarlama uzmanı olarak, SGK. Kaydına göre ise pazarlama uzmanı olarak çalıştığı, 11/09/2018 tarihinde işten ayrıldığı anlaşılmıştır.
Davalılardan …’in davacı şirkette belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile satış pazarlama bölümünde marka yöneticisi olarak, SGK. Kaydına göre ise marka uzmanı olarak çalıştığı, 07/09/2018 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin özel şartlar bölümünde işçinin işten ayrıldıktan sonra rekabet yasağının ihlali halinde son bürüt ücretin 10 katı tutarında cezai şartın ödeneceğinin düzenlendiği görülmüştür.
Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444-447. maddeleri arasında yer almaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır.
7036 sayılı kanun, yeni ve özel kanun olarak 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemenin uygulanma imkanını ortadan kaldırmıştır.
Dolayısıyla, davacı vekilinin istinafına dayanak teşkil ettirdiği iş akdi kapsamında işçinin rekabet yasağına aykırılık iddiasına dayalı davalarda, Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki önceki tarihli Yargıtay kararlarının da 7036 sayılı kanundaki belirtilen düzenlemeye göre (rekabet yasağına aykırılığın iş akdinin devamı veya feshinden sonra olup olmadığına bakılmaksızın) somut olaya uygulanma imkanı bulunmadığından, uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan, Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevli olup mahkemece iş mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 9 HD.’nin 01/06/2021 tarih ve 2021/3076 Esas – 20219789 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.)…”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi .Dosya No: 2021/1660 -Karar No: 2021/1568
Davaya konu somut olay; davacı şirketin kendi bünyesinde proje mühendisi sıfatı ile çalışan davalıya karşı 30.03.2021 tarihli gizlilik ve rekabete dair ek anlaşma hükümleri ile genel olarak iş sözleşmesi hükümleri uyarınca işini sebepsiz olarak bıraktığı, bilgibirikimi-müşteri çevresine hakim oluşu ile diğer hususlar bağlamında rekabet yasağının ihlal edilmiş sayılacağı iddialarına müsteniddir. Brüt aylığın 20 katı cezai şarta esas olmak üzere fazlaya dair haklar mahfuz tutularak 100.000 TL üzerinden dava açılmıştır.
Bu cihetle davacı davasında, işçinin sadakat borcunun özel bir görünümü olan sır saklama yükümlülüğü ve rekabet yasağına dayandığı, 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanun uyarınca hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına bakmakta görevli mahkeme İş Mahkemeleri olduğu, uyuşmazlıkların çözüm yerinin iş mahkemelerinin olduğu nazara alınarak davaya bakma görevinin İzmir İş Mahkemelerine ait olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu dikkate alınarak dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c.maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir İş Mahkemesi’ne gönderilmesine, yasal süre içerisinde başvuru yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi halinde bu husus belirtilerek mahkememize başvurulması halinde harç ve yargılama giderleri konusunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar, HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek açıkça okunup usulden anlatıldı. 11/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza