Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/4 E. 2022/564 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/4 Esas
KARAR NO : 2022/564

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/01/2021
KARAR TARİHİ : 27/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/09/2019 tarihinde … sevk ve idaresindeki belediye otobüsünün çarpması sonucu yaya olan…’ın vefat ettiğini, davalı sigorta şirketinin belediye otobüsünün ZMMS sigorta poliçesini keşide eden sigorta şirketi olduğunu, davalı … hakkında İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla taksirle ölüme neden olma suçundan kamu davası açıldığını ve davalının ceza aldığını, ceza dosyasındaki kusur tespitine katılmadıklarını ve kararı istinaf ettiklerini, dosyanın halen istinaf incelemesinde olduğunu, davalı sürücünün durakta yolcu indirip bindirme işlemi sırasında sol tarafından otobüsün önüne doğru gelen yaayı fark etmediği, bu nedenle etkin fren ve direksiyon manevrasını yapmadığı, kontrolsüzce seyrine devam ederek yayaya çarpıp üzerinden geçtiği, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini bu nedenle kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, …’ın emekli olup söz konusu kaza öncesi aylık 1.600,00 TL emekli maaşı aldığını, aynı zamanda köyde tarımcılık faaliyetleri ile uğraşmakta olup oradan da yıllık 30.000,00 TL gelir elde ettiğini, müteveffanın müvekkili …….nun baabsı, …’ın ise eşi olduğunu, müvekkili …’ın eşini kaybetmesi nedeni ile hem derin bir ıstırap içine girip hem de herhangi bir işte çalışmadığı için eşinin maddi desteğinden yoksun kaldığını, ayrıca müvekkili ve müteveffanın evlilik birliği içinde edindikleri Sarıgöl’deki bağ işlerinin tamamı ile müteveffanın ilgilendiğini ve geçimlerinin büyük kısmını buradan sağladıklarını, yine müvekkili …’nun da babasını kaybetmenin yarattığı manevi yıkımın yanı sıra babasının maddi desteğinden de yoksun kaldığını, müteveffanın vefat ettiği güne kadar müvekkilinin şuanda 8 yaşında olan çocuğunun tüm eğitim giderleri ile müvekkilinin diğer giderlerini karşılamak sureti ile destek olmak için hayattaki tek çocuğu olan müvekkiline her ay düzenli olarak aylık 1.000,00 TL yardımda bulunduğunu, ayrıca müvekkillerinin müteveffanın defin masrafları ile cenaze masraflarına da katlanmak zorunda kaldıklarını, müvekkillerinin hiç beklenmedik bir anda kayıp yaşamaları nedeni ile derin kedere ve yasa boğulduklarını, iş bu davayı açmadan önce 19/03/2020 tarihli dilekçeleri ile davalı sigorta şirketine başvuru yaptıklarını ancak müvekkillerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, yine arabulucuya da başvurduklarını ancak anlaşma sağlanamadığını, sürücü …’ın da müvekkillerine herhangi bir maddi yardımda bulunmadığı gibi manevi olarak da müvekkillerini hiç arayıp sormadığını belirterek fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle telafisi imkansız zararlar duçar kalmamak için davalı sürücü adına kayıtlı araçların ve taşınmazların kaydına ve kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın kaydına karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir ve/veya teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, şimdilik müvekkillerinden … için 1.000,00 TL ve … için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.500,00 TL maddi tazminatın (destek tazminatının ) kazanın gerçekleştiği 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi yönünden poliçe limitiyle sınırlı olarak ihbar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle) müştereken ve müteselsilen tahsiline, cenaze ve defin giderleri için şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan (sigorta şirketi yönünden poliçe limitiyle sınırlı olarak ihbar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle) müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilleri … için 50.000,00 TL diğer müvekkili … için 40.000,00 TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; teminat limitinin 390.000 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun, sürücünün kusurlu olduğu oranda olduğu, kazada müteveffanın kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiği, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmeleri için desteği ispat etmeleri gerektiği, davacıların , müteveffanın desteğine ihtiyaç duyup duymadığının da araştırılması gerektiği, davacıların müteveffanın mirasından menfaat elde edip etmediğinin SGK’dan herhangi bir ödemenin olup olmadığının araştırılması gerektiği, davalı şirketin temerrüde düşmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı Eshot Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın niteliği itibari ile belirsiz alacak davasına konu edilebilecek bir alacak türü barındırmadığından davanın reddi gerektiği,kazanın oluşmasında idarenin bir kusurunun bulunmadığı, kazada müteveffanın asli ve tam kusurlu olduğu, destekten yoksun kalma tazminatının koşullarının oluşmadığı,davacı Hatice’nin 36 yaşında ve evli olduğu müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını kabul etmenin mümkün olmadığı, müteveffanın 1.600 TL emekli maaşı ile ayda 1.000 TL yardımda bulunmasının mümkün olmadığı, davacı Şerife’nin ölüm aylığı alıp almadığının SGK’dan sorulması gerektiği,davacıların milli değerlerine göre yaptıkları özel giderlerin davalı idareye yükletilemeyeceği, teminat içerisinde kalan zarar için ZMM sigortasına başvurulması gerektiği,manevi tazminat miktarının fahis olduğu belirtilerek davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …, İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü’nde otobüs şoförü olarak çalıştığını, 19.09.2019 tarihinde saat 19:40 sıralarında, idaresindeki … plakalı belediye otobüsü ile Toros Meydan durağında yolcu almak için durmuş ve yolcusunu alıp kapıları kapatıp hareket ettiği sırada; yaya…, otobüse binmek için otobüsün sol ön kısmından geçmeye çalışırken çarpma ile otobüsün altında kalarak yaralanmış ve hastanede hayatını kaybettiğini, kaza sonrası İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde … E. Sayılı dosyası üzerinden ceza davası açıldığını, mahkemenin … E.- … K. Sayılı ilamı tarafımızca istinaf edilmiş olup henüz kesinleşmediğini, dava belirsiz alacak davası olarak açılmışsa da davaya konu olan zarar belirlenebilir olduğu için bu mümkün olmadığını, müvekkili sürücü …’ın kusursuz ve müteveffa…’ın asli ve tam kusurlu olduğunu, davacı yan, müteveffanın eşi …’ın eşinin vefatının ardından herhangi bir işte çalışmadığı için maddi destekten yoksun kaldığını, adlarına kayıtlı bağ ve tarımsal faaliyetler müteveffa tarafından yapıldığından tarımsal kazançlarını kaybettiklerini ve müteveffa, …’nun 8 yaşındaki çocuğunun eğitim giderlerine destek olduğu için bundan da mahrum kaldıklarını iddia ederek maddi tazminat talep ettiğini, …’ın ölümü öncesinde böyle bir emeklilik aylığı aldığına ilişkin bilgi bulunmadığını, bununla beraber müteveffanın böyle bir emekli aylığı aldığı düşünüldüğünde ölümünün ardından eşine “ölüm aylığı” bağlanması gerektiğini, davacının ölüm aylığı alıp almadığının araştırılması gerektiğini ve bu cevap maddi tazminat alacağı hesaplanırken göz önünde bulundurulması gerektiğini, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan İzelman Genel Hiz. Otopark Özel Eğitim İtfaiye ve Sağlık Hiz. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı Eshot Genel Müdürlüğü davanın müvekkili şirkete ihbarını talep etmiş, hizmet alım ihalesi nedeniyle müvekkili şirkete rücu edilebileceğini belirttiğini, ancak bahse konu olan kazada müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bu üzücü kaza müteveffanın dikkatsizliği ve tedbirsizliği nedeniyle meydana geldiğini, her ne kadar davacı tarafça açılan dava belirsiz alacak davası olarak açılmışsa da davaya konu olan zarar belirlenebilir olduğu için bu mümkün olmadığını, davacı taraf talebi belirleyecek tüm imkanlara sahip olduğunu, kazanın meydana gelişinde sürücü …’ın kusuru bulunmadığını, yaya… yolcu alan otobüsün sol ön kısmından ve otobüse çok yakın mesafeden geçmeye çalışmış, bu sırada sağ tarafında bulunan duraktan yolcu alan davalı şoför, yayanın soldan gelişini görmemiş, havanın karanlık olması ve yayanın otobüsün görüş mesafesi dışında kalması sebebiyle kaza meydana geldiğini, dava konusu kaza tam olarak yayanın bu dikkatsiz hareketleri sonucu meydana geldiğini, davacı yan, müteveffanın eşi …’ın eşinin vefatının ardından herhangi bir işte çalışmadığı için maddi destekten yoksun kaldığını, adlarına kayıtlı bağ ve tarımsal faaliyetler müteveffa tarafından yapıldığından tarımsal kazançlarını kaybettiklerini ve müteveffa, …’nun 8 yaşındaki çocuğunun eğitim giderlerine destek olduğu için bundan da mahrum kaldıklarını iddia ederek maddi tazminat talep ettiğini, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat tutarı kabul anlamına gelmemekle birlikte, kusur durumu, olayın oluş biçimi, tarafların mali ve sosyal durumları ile bağdaşmayacak ölçüde fahiş olduğunu, dava konusu olayda herhangi bir şekilde müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığı yönündeki beyanları kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
Davacı tanığı … beyanında; “…ben davacı …’nun eşi …’yu arkadaşım olması nedeni ile tanırım. Müteveffa… …’nun kayınpederi olur. …’ın vefatından sonra başka çocukları olmadığı için … müteveffanın eşi olan kızı ve kendi çocuğu ile ilgilenmek zorunda kaldı bu nedenle bir fabrikada boya işi yapmakta iken işinden çıkartıldı. … vefat etmeden önce torununun kreş ve anaokulu masraflarını karşılamaktaydı. Damadına ve kızına maddi destekte bulunmaktaydı. Benim çocuklarımın da kreşe gönderilme durumları olduğu için bu konuda muhabbet ederken Abdrurahman Kuşçu bana kayınpederinin çocuğunun okul masrafını ödemekte yardımcı olduğunu, seçtikleri okulun iyi olduğunu belirterek bana tavsiyede bulunmuştu. Başkaca maddi destek sağlayıp sağlamadığı hususunda bilgim yoktur, müteveffa hatırladığım kadarıyla 8-10 gün hastanede yattı. Bu sırada … hastaneye gidip geldiği için işinden çıkartıldı. Kaza tarihinde … çalışıyordu bu nedenle çocuğu kreşe gönderiyorlardı…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında: “…davacı … benim eşim olur. Kaza tarihinde ben Katmerciler isimli şirkette montaj yardımcısı olarak görev yapmaktaydım. 3.000,00 TL maaş almaktaydım ayrıca fazla mesaiye kaldığım için ek olarak 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL maaşım vardı. Ancak kazanın meydana gelmesi nedeni ile bir hafta hastanede yatan kayınpederimin tedavisi ile ilgilenmek zorunda olduğum için sonrasında da cenaze işleri ile ilgilendiğimden işe gidemedim bu nedenle işimden atıldım. Cenaze masraflarını karşılamak üzere kredi çekmiştik işsizliğim nedeni ile kredi borçlarımı da ödeyemedim. Kaza tarihinden bu yana işsizin asgari ücrete iki defa zam geldi. Kayınpederim… bizimle yaşamıyordu ancak ziyarete gelirdi. Kaza tarihinde 7 yaşında olan oğlumun okul masraflarını karşılardı. Emekli olduğu için bayramda emeklilere ödenen ikramiyeleri çocuğum için kullanılmak üzere ikramiyelerin hepsini bize vermekteydi ayrıca pazar masrafımızı karşılamaktaydı. Ayrıca çocuğun okul servisi parasını da kayınpederim ödemekteydi. Yine üzüm bağları olduğu için tarım işiyle de uğraşmaktaydı buradan elde ettiği gelirden eşime para yardımı yapmaktaydı. Altın almaktaydı. Benim sigortalı olarak sabit işim olmadığı için evimiz de kira olduğu için bize yardım etmekteydiler. Kaza sonrasında kazayı yapan şahsa telefonla ulaşarak hastanede yatan kayınpederimi en azından ziyaret etmesini talep ettik ancak bir kere ziyaret etti. Bu da benim ısrarım üzerine oldu. Kendisinden kan parası talep etmedik ayrıca 42 günlük bebeği olduğu için eşime şikayetçi olmaması hususunda telkinde bulundum. Sürücü işine hayatına devam etmekte olup parasını kazanmaktadır ancak bu kaza bizim hayatımızı kötü yönde etkilemiştir, kaza tarihinde eşim taşeron olarak hemşirelik görevi yapmaktaydı. Ancak kazanın olduğu meydanın evimize yakın olması ve nereye gidilecekse kazanın olduğu meydandan geçilmesi gerektiğinden eşim büyük psikolojik sorunlar yaşadı. Hatta bu nedenle evimizi değiştirdik. Esasen eşimin psikolojik destek alması gerektiği halde maddi imkansızlık nedeni ile tedavi ettiremedik. Eşim halen büyük üzüntü duymakta ve ağlamaktadır. Bugün duruşma olacağı için mahkeme evraklarına baktığımda kaza tarihini görmesi üzerine hiç konuşmaksızın durarak ağladı. Benim ailemin evinin de kaza meydanına yakın olması nedeni ile kazadan sonra oraya da gitmek istememektedir. Şu an eşim ve ben işsisiz kazadan sonra geçimimizi kendi ailem iki kez kredi çekerek bize destek sağladılar bunun dışında ara ara 50-100 TL harçlık vermekteler. Ancak annem baypas ameliyatı olduğu halde üç haftadır yanına gidemedim yanına gitmem halinde bana harçlık vermek zorunda olduğunu düşüneceği için ziyaretine gidemedim yaşımın 47 olması nedeni ile bana iş vermemektedirler. Eşya taşıma işi dışında bir işte çalışma şansım yok onu da Suriyeliler genellikle yaptığı için iş bulamıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … beyanında özetle; “..kazanın olduğu sırada ben akşam vakti işimden eve dönmekteyken alışveriş merkezinin yakınında yürüdüğüm sırada ” dur dur ” şeklinde yüksek sesli bağrışma sesi duydum. Bunun üzerine sesin geldiği tarafa baktığım anda bir şahsın belediye otobüsünün altına doğru gittiğini gördüm. Hemen o tarafa doğru yöneldim. Bağırma ve uyarılar üzerine otobüs şoförü durdu. Durduğunda henüz ne olduğunun farkında değildi. Kamera kayıtlarında da görüleceği üzere müteveffa otobüsün altına girerek 7-8 metre bu şekilde sürüklendiği halde otobüs şoförü otobüsü durdurduktan sonra birinin otobüsün altında kaldığını fark etmemişti. Kendisine biz anlattık. Otobüsün altına baktığımızda şahsın otobüsün diferansiyel kısmına yakın bir yerde sıkıştığını gördük. Otobüsün ağır olması nedeni ile çıkartma imkanı yoktu bu nedenle yolcular boşaltıldı otobüsün hafiflemesinden sonra orada bulunan diğer şahıslar otobüsün altından çekerek şahsı çıkarttılar. Bu arada şahıs halen yaşamaktaydı ambulans alarak hastaneye götürdü başkaca bilgim yoktur, ben kaza anını gördüğümde otobüs kalkış yönüne doğru yolun ortasında bir yerdeydi yani durağın dışındaydı. Kazanın sağda olması halinde yoldan iki araç geçebilirdi. Ancak kaza nedeni ile yoldan hiç bir araç geçemedi. Ben kaza anını tam olarak görmedim. Yaya şahsın nereden yürüdüğünü ne şekilde kazanın olduğunu görmedim. Sadece baktığımda şahsın otobüsün altına girme anını gördüm. Ben ölen şahsı tanımam ancak arkadaşım ölen şahsın damadı olur. Abdurrahman benim çocukluk arkadaşım olur. Kaza tarihinde kendisi çalışmaktaydı ancak kaza tarihinden bir süre sonra hastane işleri ile uğraştığı için işten çıkartıldı. Sohbetlerimiz esnasında kayınpederinin kendisine yardımcı olduğunu söylüyordu ancak ne kadar yardım ettiğini, hangi hususlara ilişkin destek olduğu hususunda detaylı bir bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Adli Trafik Bilirkişisi …’dan alınan 25/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı … plakalı Eshot otobüs sürücüsü …’ın davranışı 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 58. Maddesinde İndirme ve Bindirme Kuralları başlığı altında düzenlenen “Sürücüler aksine bir işaret bulunmadıkça, araçlarını gidiş yönlerine göre en sağ kenarında durdurmaya… zorunludurlar.”, aynı kanunun 67. Maddesinde ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 137. maddesinde belirtilen: “Araç sürücülerinin: park etmiş araçlar arasından çıkarken, taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, şerit değiştirirken, sağa, sola, geriye dönerken, geri giderken ve bunlara henzer hallerde; karayolunu kullananlar için tehlike ve engel yaratmamaları ve manevraları sırasında aşağıdaki esas ve üsüllere uymaları mecburidir.” ve yine aynı kanunun 47. maddesinde düzenlenen: “d) Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya vükümlülüklere, uymak zorundadırlar, (Dikkatsiz ve ön tedbirsiz araç kullanmak) ” Şeklindeki kuralın ihlali niteliğinde olduğunu, mütevaffa…’ın davranışı; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 68. maddesinin (a) bendinde ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 138. maddesinin (a) bendinde düzenlenen: “d) Yaya yollarında geçitlerde veya mecburi hallerde taşıt volu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek, tehlikeye düsürecek davranışlarda bulunmaları, dikkatsiz hareket etmeleri yasaktır.”, yine aynı kanunun 68. maddesi ile Karayolları Trafik Maddesinin (b) bendinin 3. fıkrasında düzenlenen: “Yollarda güvenli geçiş. önce sola sonra sağa bakılarak sakınca voksa taşıt yoluna girmek, geçiş sırasında sola ve sağa bakılarak yürüyüşe devam etmek, taşıt yoluna girmeden güvenle duramayacak kadar yaklaşmış taşıtlar varsa, ilk geçiş hakkını onlara verip geçişlerini beklemek suretiyle yapılır.”, “şeklindeki kuralı ihlali niteliğinde olduğu bildirilmiş,
Tarafların kök rapora ilişkin beyan ve itirazları doğrultusunda alınan 30/11/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davalı … plakalı eshot otobüs sürücüsü … zararlı sonucun oluşmasına katkıda bulunan davalının davranışının: 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 58. Maddesinde İndirme ve Bindirme Kuralları başlığı altında düzenlenen:“ Sürücüler aksine bir işaret bulunmadıkca, araçlarını gidiş yönlerine göre yolun en sağ kenarında durdurmaya…..zorunludurlar.” ve 47. maddesinde düzenlenen: “d) Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere, uymak zorundadırlar. (Dikkatsiz araç kullanmak) “ Şeklindeki kuralın ihlali niteliğinde olduğu kanaatine varıldığı, maktül yaya… zararlı sonuca neden olan davranışının: 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 68. maddesinin (a) bendinde ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 138. maddesinin (a) bendinde düzenlenen: “d) Yaya yollarında, geçitlerde veya mecburi hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek, tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunmaları, dikkatsiz hareket etmeleri yasaktır.“ ve “Yollarda güvenli geçiş, önce sola sonra sağa bakılarak, sakınca yoksa taşıt yoluna girmek, geçiş sırasında sola ve sağa bakılarak yürüyüşe devam etmek, taşıt yoluna girmeden güvenle duramayacak kadar yaklaşmış taşıtlar varsa, ilk geçiş hakkını onlara verip geçişlerini beklemek suretiyle yapılır.“ ve c) Yaya yolu bulunmayan yollarda yürümek zorunda kalan yayalar, araç sürücülerine karşı görünürlüklerini sağlamak, can güvenliklerini daha olumlu yönde artırmaları için alaca karanlık ve gece karanlığında üzerlerinde reflektif aksesuar bulundurmak, uyarıcıaçık renk elbise giymek veya ışık taşımak gibi tedbirlerialmak zorundadırlar.” şeklindeki kuralı ihlali niteliğinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Aktüerya bilirkişisi …’den alınan 28/04/2022 tariihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu kaza nedeni ile davacı … için 252.095,73 TL destek zararı hesaplandığı, hesaplanan destek zararında yapılacak olan kusur indirimi ve dvacıların manevi tazminat taleplerine ilişkin değerlendirme mahkemenin takdirinde olduğu, davacı …’nun, müteveffanın desteği kapsamında olamayacağı değerlendirildiğinden davacının destek zararı hesaplaması yapılmadığını, davacıların cenaze giderlerine ilişkin dosyada somut veri olmadığından ve cenaze gideri hesaplaması uzamnlık alınım dışında olduğundan, bu talebe ilişkin hesaplama yapılmadığını, Mahkeme tarafından müteveffanın defnedildiği yer Mezarlıklar Müdürlüğünden cenaze giderlerinin sorularak bu talebin belirlenebileceği bildirilmiştir.
Dava; Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) tahsili istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilip incelenmelidir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun m. 3/f.1 -bend (l) ile tüketici işlemi tanımlanmış, bu tanıma göre, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak açıklanmış, yine (k) bendinde ise tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak düzenlenmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde tüketicinin, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici işleminin, ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 fıkrasında da tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
Toplu taşıma araçlarının karıştığı kazalar ve bu anlamda toplu taşıma araçlarının ve dolayısıyla kamu taşımacılığı yapan kamutüzelkişisi yahut özel hukuk tüzel kişisi şirketlere vaki davalara dair davacının yolcu olması yahut yolcu olmaması ile diğer birtakım kriter ve hususiyetlere göre muhtelif değerlendirmeler yapılagelmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin Esas No:…..-karar No:……. sayılı ilamın konu ilk derece mahkemesi kararı olan Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1461-2016/112 E.-K. Sayılı ilamında bu hususta muhtelif irdeleme ve değerlendirmeler yapılmış olup, buna göre;
“….. EGO yasal mevzuatı gereğince ticari hükümlere tabi olduğundan davalı EGO’nun Taşıyıcı olarak kabul edilmesi ve 6502 Sayılı yasa gereğince işlemin tüketici işlemi kabul edilmesi halinde “satıcı” olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Davada, davacı yolcu olarak bulunduğu aracın tek taraflı yaptığı kazaya istinaden yaralandığını iddia etmektedir. 6502 Sayılı Yasa 2. Maddesi ” Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” demek suretiyle 6502 sayılı yasanın kapsamını belirlemiş, bir tarafın tüketici olduğu her türlü hizmet sözleşmesi de yasa kapsamına alınmıştır. Bu çerçevede; Yasanın 3/J maddesinde Tüketici işlemi: “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” ifade eder düzenlemesine yer verilmiştir. Öte Yandan 6502 Sayılı Yasanın 73. Maddesinde tüketici işlemlerinden kaynaklanan davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlmiş Yasanın 83/2 Maddesinde ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, davacının taşımacı olan davalı EGO hakkında açtığı davada da uyuşmazlık taşıma sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Diğer yandan ZMMS sigortası yönünden ise davacı ile davalı arasında doğrudan tüketici ilişkisi bulunmamakta ise de, sigortanın sorumluluğu, EGO’nun sözleşme ilişki içerssinde bulunduğu kişileride kapsayacak şekilde geniş kapsamlıdır. Yargıtay 17. HD bir kısım kararlarında davacı ile sigorta şirketi arasında sözleşme olmaması, sigortanın zorunlu yapılması gibi nedenlerle sigorta yönünden tüketici mahkemesinin görevli olmayacağını belirtmiş ise de, süreçte zorunlu olmakla birlikte zorunlu ferdi koltuk ve zorunlu taşımacılık mali mesuliyet sigortalarında sigorta hakkındaki davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğunu kabul etmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere sigortalı işletenin araç içersinde bulunmayan kişilerin uğradıkları zararlar nedeniyle ZMMS sigortası hakkında açılan davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilebilir ise de; ZMMS hakkında, kazada zarar görenin tüketici olduğundan bahisle açılan davalarda ZMMS’nin işletenin mesuliyetini üstlenmesine göre ve uyuşmazlığından işleten yönünden tüketici işlemi olmasına göre tüketici mahkemesi görevlidir. Öte yandan 6502 Sayılı yasa yönünden taraflardan birinin tüketici olması da tüketici mahkemesinin görevli olması yönünden yeterli olduğu gibi, HMK’nun 57/c maddesi gereğince aynı temele dayalı olarak açılan davaların birlikte açılabileceğinin kabul edilmesine, bu durumda 6502 Sayılı Yasanın 83 ve 73 maddeleri de değerlendirildiğinde özel yetkili mahkemenin tüketici mahkemesi olmasına göre mahkememizin sigorta yönünden de görevsiz olduğuna kanaat getirilmiştir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/9974 E. 2015/9594 K. Sayılı 29/09/2015 tarihli kararında, Otobüste yolucu olarak bulunan kişinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemli 3 ayrı sigorta şirketine, İşletene ve taşımacıya karşı açılan davadan yerel mahkemece Tüketici mahkemesine verilen görevsizlik kararını onayarak bu konunda emsal oluşturmuştur.
Bu nedenle Uyuşmazlığın niteliğine göre tüketici mahkemesinin görevine girdiğinden mahkememizin göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddi ile talep halinde dosyanın görevli Ankara Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. …”
Somut olayda, davacıların babasının yaya olduğu, davalı …’ın hadise esnasında şoförlüğünü yaptığı, davalı ESHOT’a ait toplu taşıma aracının müteveffanın karşıdan karşıya geçmesi esnasında çarpma nedeniyle vefat ettiği, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı ve davacı ile davalılar arasında tüketici işlemi ve tüketici ilişkisi niteliğinde bulunduğu,
Zira davacının hadise esnasında yolcu olmamasına rağmen davalı şirketin taşıma hizmeti icra edilirken kazanın meydana geldiği, bu hizmetin de mahiyeti itibari ile tüketici işlemi olduğu, hadisenin özellikte durakta vuku bulması, yolcu indirme-bindirme esnasında olması, yine . Asliye. Ceza. Mahkemesi’nde devam eden yargılama ve deiller muvacehesinde vefat edenin bir başka otobüse binmek üzere hareket ettiğine dair tespitlerin de bulunması sebebi ile hdisenin mahiyeti itibari ile vefat eden şahıs ayya olmasına rağmen tüketici ilişkisi geniş anlamda ele alınmıştır.
Aynı gerekçelerle davalı şirketin sigortasına vaki davanın da tüketici hukukuna tâbi olacağı, zira 6502 sayılı Kanun’un tüketici tanımı ve muhtevasını ” tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” suretindeki tarifi ile geniş yorumladığı, esasen bir davalı bakımından işlemin tüketici diğeri bakımından da ticari sayılmasının da kanunun ruhuna aykırı düşeceği ve uygulama birliği oluşturmayacak hatalı bir neticeye yol açacağı;
Bu cihetle İETT, ESHOT, EGO gibi üç büyük kentte ve sair kentlerimizde, şehirlerimizde belediye bünyesinde hizmet veren kara ve diğer taşımacılık, toplu taşımacılık, şehir içi taşımacılık ve benzeri vasıftaki sözleşmeler de vatandaşların durumu hizmet alan taraflar hizmet sunan olup iş bu ilişki özü itibari ile tüketici ilişkisi şeklinde kabul edilmekte, bu doğrultuda halihazırda istinaf mahkemeleri de Tüketici Mahkemesi’nce veyahut bu sıfatla bakılmayan davalarda esasa girmemekte, usulden görevsizlik sebepli kaldırma kararı vermekte, tüketici mahkemesi yahut bu sıfatla verilen kararları esastan incelemektedirler.
Bu itibarla somut olayda ihtilaf Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre, dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan 6502 sayılı yasanın 3 ve 73 maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Mahkememizin görevli bulunmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1- Davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeni ile, davanın göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından HMKnın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, yasal süre içerisinde başvuru yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi halinde bu husus belirtilerek mahkememize başvurulması halinde harç ve yargılama giderleri konusunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair ; davacı vekilinin ve davalı Eshot ile … vekillerinin yüzüne karşı verilen karar, HMK’nın 341. v.d.maddeleri gereğince ( 2 ) hafta içerisinde,İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı., 27/06/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza