Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/399 E. 2021/379 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/399 Esas
KARAR NO : 2021/379

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 01/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in 2019-2020 öğretim yılında … Üniversitesi İzmir … Bilgisayar Programcılığında öğrenim görmeye hak kazandığını, davalı şirkete ait erkek öğrenci yurdunda kalmak için 26/09/2019 tarihli yurt sözleşmesini imzaladığını, diğer davacı …’in, davacı …’in annesi olup 9.600 TL’lik sözleşmeye kefil olduğunu, müvekkilinin Eylül 2019 ve Ekim 2019 bedelleri olan 1.600 TL’yi davalıya ödediğini, müvekkilinin öğrenim görmekte olduğu okuldan ekonomik ve ailevi sebeplerden dolayı 08/11/2016 tarihinde ayrıldığını, müvekkili ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin feshine ve sözleşmenin iadesinin istenmesi ile ilgili davalı şirkete ihtar çekmelerine rağmen belgenin iade edilmediği gibi ihtarnameye cevap verilmediğini, davalı şirket tarafından müvekkilleri aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … numaralı dosyası ile kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığını, senedin kambiyo senedi olmamasından dolayı öncelikle teminatsız olarak İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinin durdurulmasını, müvekkillerinin davalı şirkete 7.320,00 TL borcu olmadığının tespitini, özel yurtların işletmesi ve denetiminden … Bakanlığının sorumlu olması dolayısıyla … Bakanlığına davanın ihbar edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından takip borcuna ilişkin İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinde 15/01/2020 tarihli ve … esas sayılı borca itiraz davası açıldığını, İzmir …. İcra Hukuk mahkemesinde görülmüş olan bu dava sonucunda … sayılı kararın verilerek kesinleştiğini dolayısıyla mahkememiz dosyasında görülmekte olan davanın konusu ve tarafları bakımından öncesinde bir başka mahkemece verilmiş ve kesinleşmiş bir hüküm bulunduğunu, bu durumda 6100 sayılı HMK m. 114/1-i gereğince dava şartı eksikliğinin olduğunu, ayrıca konusu, tarafları aynı olan öncesinde hakkında öncesinde verilmiş bir kesin hüküm bulunan davayı bir başka mahkemede bir başka dava türü adı altında açmakta herhangi bir hukuki yarar bulunmamakla birlikte bu durumun da HMK m. 114/1-h maddesinde bahsi geçen dava şartının eksikliğine sebebiyet verdiğini, bu sebeple açılmış olan bu davada dava şartı eksikliklerinin mevcut olması nedeniyle davanın esasına girilmeden usulden reddedilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davanın esasına girilmesi halinde de davanın hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkili ve davacı yan arasındaki borç ilişkisinin 25/09/2019 tarihinde davacı … ile imzalanan ve diğer davacı …’in de kefil olduğu özel yurt sözleşmesine dayandığını, yapılmış olan sözleşmede yurt asıl ücretinin 26.000,00 TL olup bu fiyat üzerinden 16.400,00 TL iskonta uygulanıp 9.600,00 TL indirimli yurt ücreti belirlendiğini, indirimli yurt ücreti öğrencinin her ne sebeple olursa olsun yurttan ayrılmayacağı taahüdü durumunda uygulandığını, öğrencinin yurttan ders yılı içinde kendi isteğiyle ayrılması halinde hizmet sunum taahütnamesi 9. maddede belirtilen %30 luk bedelin indirimsiz yurt ücreti üzerinden müvekkili kurumca alınacağını, davacının sadece 1.600,00 TL ücret ödemesi yaparak okuldan ayrıldığı gerekçesi ile yurttan da ayrılıp yurt ödemelerine devam etmediğini, hizmet sunum taahütnamesi genel hususlar madde 9 gereğince 15 eylül sonrası kurumdan kaynaklı bir sorun olmaksızın yurttan çıkılması durumunda barınma hizmetini aldığı aylar ve içinde bulunulan ayın ücretinin tamamı ve kalan aylara ait ücretin %30’unun kurumca alınacağını, yurt ödemesi için kalan tutar 24.400,00 TL olup %30’unun 7.320,00 TL olduğunu, bu doğrultuda bakıldığında İzmir …. İcra Müdürlüğünde davacı aleyhine başlatmış oldukları … dosya numaralı takibin bedeli açısından yerinde olduğunu, … tarafından 28.03.2020 tarihinde … başvuru numarası ile …’e yurt ödemelerinin iadesi içerikli yapılan başvuru sonucunda … tarafından verilen cevapta ;özel öğrenci barınma kurumlarındaki ücret iadelerinin, Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliği madde 20 gereğince öğrenci ve kurum arasında imzalanmış olan Hizmet Sunum Taahütnamesi’ndeki hükümler çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerektiğinin ifade edildiğini, müvekkilinin davacının ve diğer öğrencilerin yurtta kalacağını düşünerek planlama yapmış olup sezon devam ederken bir öğrencinin yurdunu değiştirmesi olası olmadığından anılan davacının kontenjanının açık kaldığını, her ne kadar davacı taraf okul ile ilişiğini 08/11/19 tarihinde kestiğini ve yurda bu dönemde öğrenci kayıt ettirme olasılığının yüksek olduğunu belirtmiş ise de eğitim öğretim döneminin 3. ayı içerisinde böyle bir ihtimalin yüksekliğinden bahsetmenin gerçekçi olmadığını, sözleşme ekinde alınan senedin sözleşmesel alacağın tahsilini temin amacıyla alındığını belirterek davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası Uyap üzerinden celp edilmekle incelenmesinde; dosyamız davalısı tarafından dosyamız davacıları aleyhine 7.320,00 TL bono ve 14,64 TL bono komisyonu olmak üzere 7.334,64 TL alacak için kambiyo senetlerine mahsus örnek no 10 ile takip başlatıldığı, İzmir …. İcra Hukuk Mahkemesinin 02/04/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kesin kararı ile dosyamız davacıları hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin iptaline karar verildiği, verilen kesin karar uyarınca icra müdürlüğünün 30/04/2020 tarihli kararı ile takibin iptali ile dosyanın kapatılmasına karar verdiği anlaşıldı.
Dava, İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe esas alacak yönünden borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, 15.01.2021 tarih 2020/291 esas, … karar sayılı kararı ile “…görülmekte olan davanın 17/01/2020 tarihinde açıldığı, İzmir …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 02/04/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kesin kararı ile dosyamız davacıları hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin iptaline karar verildiği, kesin kararı uyarınca icra dairesince 30/04/2020 tarihinde takibin iptali ile dosyanın kapatılmasına karar verilmiş olması nedeni ile davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre, yargılama giderlerinin davalı tarafından karşılanmasına ve dava konusu uyuşmazlığa ilişkin İzmir …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 02/04/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kesin kararı ile 21/12/2020 tarihli ön inceleme duruşmasından önceki bir tarihte icra takibinin iptaline karar verilmiş olması nedeniyle 02/04/2020 tarihinde davanın konusuz kalmış sayılacağı..” anlaşıldığından davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, karar davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 24.06.2021 tarih ve … esas, … karar sayılı kararı ile “Davalının istinaf talebinin kısmen kabulüne, İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2020 günlü ve … Esas, … K. sayılı kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine” karar verilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Görev hususu yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilip incelenmelidir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun m. 3/f.1 -bend (l) ile tüketici işlemi tanımlanmış, bu tanıma göre, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak açıklanmış, yine (k) bendinde ise tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak düzenlenmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde tüketicinin, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici işleminin, ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 fıkrasında da tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davacı …’nin davalı şirkete ait yurtta kalması için sözleşme imzalandığı ve davacı tarafından davalı aleyhine İzmir …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasından icra takibine konu senedinde bakiye borç için düzenlendiği, bu kapsamda davacının 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici, davalının ise hizmet sağlayıcı olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı ve davacı ile davalı arasında tüketici işlemi ve tüketici ilişkisi niteliğinde bulunduğu, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre, dava tarihi itibarıyla yürürlükte olan 6502 sayılı yasanın 3 ve 73 maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Mahkememizin görevli bulunmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
Davanın göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından HMKnın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, yasal süre içerisinde başvuru yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına,
HMK 331/2 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi halinde bu husus belirtilerek mahkememize başvurulması halinde harç ve yargılama giderleri konusunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair ;tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 341. v.d.maddeleri gereğince ( 2 ) hafta içerisinde,İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/07/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır