Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/36 E. 2023/163 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/36 Esas
KARAR NO : 2023/163

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/01/2021
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 20/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle; davacı şirket nezdinde … numaralı özel işyeri paket sigorta poliçesi ile sigortalanan …’a ait iş yerinde meydana gelen zararın davalının kusurundan kaynaklandığını, sigorta şirketince aldırılan ekspertiz raporu doğrultusunda sigortalıya 8.413,39 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemenin tahsili için İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak borçlu tarafından icra takibine itiraz edildiğini, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında kötüniyetli olan davalı yönünden alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; meydana geldiği iddia edilen zarar ile davalı idare arasında illiyet bağı bulunmadığını, aynı tarihte dava konusu taşınmazın bulunduğu sokak ve civarında su baskınına uğrayan başka bir konut ve işyeri bulunmadığı gibi, işyeri sahibinin de idareye herhangi bir şikayet başvurusunda bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
TTK’nın 1472/1. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’lerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği gibi eylemin haksız fiîlden kaynaklandığı açıktır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 06/12/2018 tarihli, Dosya No: 2018/1516 Karar No: 2018/2205 sayılı ilamı)
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli, 37 E. – 9 K. R. G. 3.7.1944 sayılı kararı “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin E: 2015/7184 K: 2015/9262 sayılı ilamı)
Somut olayda uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta, şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili isteminden ibarettir. Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp bu nedenle ticari dava sayılamaz. Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta olup, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacı tarafından açılan işbu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Aksi takdirde HMK 20/1.maddesi son cümlesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar düzenlenmesine,
3-HMK’nun 331/2.maddesi gereğince;
a-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi ve dava açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde talep halinde yargılama giderlerine mahkememizce hükmedilmesine,
4-Sair hususların görevli mahkemede değerlendirilmesine,
5-İş bu kararın taraflara tebliğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/03/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza