Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/351 E. 2022/496 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/351 Esas
KARAR NO : 2022/496

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ : 06/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2017 yılından bu yana faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, Ticari faaliyetleri kapsamında borçlarına ilişkin hukuki bir sürece dahi girmeyen şirketin … adresindeki işyerine 14/04/2021 tarihinde İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile ilgili haciz işlemi uygulamak üzere gelindiğini, söz konusu icra dosyasının alacaklısının Davalı … Yönetim A.Ş. borçlusunun ise müvekkil Şirketle hukuki bir ilgisi olmayan dava dışı … olduğunu, …’in müvekkil şirketin yetkilisi …’nun Kayınbiraderi olduğunu ve haciz günü ziyarete geldiğini, haciz esnasında davalı vekilinin söz konusu iş yerinin …’in eski adresi olduğu için hacze devam edilmesini talep ettiği, Alacaklı vekilinin beyanı yanlış olup, Dosya borçlusu …’in yetkilisi olduğu … adlı şirket hiç bir suretle Haciz Mahallinde ticari faaliyet göstermediğini, Alacaklının beyanı ile İcra Memurunun Hukuksuz olarak haciz ve muhafaza işlemine geçtiği esnada, müvekkili şirketin Yetkilisi … Haciz mahalline gelmiş ve haczedilen iş yerinin Müvekkili Şirkete ait olduğunu beyan etmiş, Müvekkili Şirketin Kira sözleşmesini dosyaya ibraz etmiş olmasına karşın Haciz işlemlerine devam edildiğini, bu nedenle davalı tarafından yapılan haksız haciz nedeniyle ödenmek zorunda kalınan ve uğranılan zarar olan 95.000,00 TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ve Vekalet Ücretinin Davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sebepsiz zenginleşme davasında ispat yükünün davacıda olduğunu, borçlanılmadığı edimi kendi isteği ile yerine getiren kişinin, bunu, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini, davacının borçlu olmadığını bildiği halde icra dosyasına yaptığı ödemeyi isteyemeyeceğini, haciz mahalline ilk girildiğinde çalışana borçlu sorulduğunda çalışan, borçlu …’in mahalde bir üst katta olduğunu beyan ederek haciz ekibini üst kata yönlendirdiğini, üst katta dosya borçlusunun hazır bulunduğunu ve işlemlerin dosya borçlusunun huzurunda gerçekleştirildiğini, sonuç olarak davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı takip dosyası ile dava dışı … Bankası tarafından dava dışı …’in aleyhine kredi alacağının tahsili amacıyla 44.862,83 TL kredi alacağı ve 12.278,35 TL kredi kartı alacağı için icra takibi yapıldığı, borcun … Yönetim A.Ş’ye devredildiği, haciz mahalinde borçlu …’in de katılımıyla haczin gerçekleştiği, … tarafından dosyaya yatırılan miktarın alacaklıya ödendiği, herhangi bir dava veya ihtiyati tedbir kararının bulunmadığına ilişkin icra dairesince tensip düzenlendiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; icra müdürlüğünce yapılan haciz işleminde davacının ödediği paranın cebri icra tehditi altında ödeyip ödemediği, icra dosyası borçlusu ile organik bağının bulunup bulunmadığı, haciz işlemleri nedeniyle zarar meydana gelip gelmediği, bu zararın davacı tarafça haksız fiil, davalı tarafça da sebepsiz zenginleşme bakımından ihtilaf bulunmakla yapılan haciz işlemleri bakımından ihtilaf bulunmakla iş bu davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davalı tarafından İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası ile yapılan icra takibi sonucu yapılan haciz nedeniyle borçlu olmadıkları halde davalı alacaklı … Yönetim A.Ş’ye ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümleri nedeniyle borçlu olmadıkları icra müdürü ve alacaklı vekilinin kasten davacıyı zarara uğratmak kastıyla haciz işlemine devam edilmesinin hakszı fiiil teşkil ettiği ve ödene paranın iadesi talep edilmiş ise de dosya kapsamına göre; 14/04/2021 tarihli haciz tutanağında: “Haciz mahallinde çalışan kişiye sorulduğu ve takip borçlusu olan Umut Durmaz’erin yukarı katta bulunduğu Umut’unda bu iş yerinde öncesinde sigortalı çalıştığı şimdi ise sigortasının bulunmadığı ve iş yerinin kayınbiraderi olan davacıya ati olduğu, davacının muhafaza işlemine muvafakat etmediği, istihkak iddiasında bulunup malların şirketine ait olduğu ve icra dosyasına itirazı kayıtla para yatırdığına ilişkin haciz tutanağında ki kayıtla anlaşılmıştır”. Yapılan haciz işleminin haksız fiil teşkil edip etmediği hususu incelendiğinde;
2004 Sayılı İİK 97/a maddesie göre: Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. (Ek üçüncü ve dördüncü cümle:24/11/2021-7343/8 md.) Bu hâlde üçüncü şahıs yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. Ancak 97 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca takibin devamına karar verilmesi hâlinde mal muhafaza altına alınabilir. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer denilmektedir. ( Yargıtay 8. HD 2019/4010, 2020/507 K. BAM İst. 21 HD 2018/701 E., 2018/1717 K sayılı ilamlarında özetle; borçlunun haciz mahallinde bulunmasının İİK 97/a maddesi kapsamında olduğu belirtilmiştir).
Alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda icra memurluğunca yapılan haciz işleminin, haciz esnasında haciz mahallinde hazır bulunan (dosya borçlusu dava dışı …’in 05/12/2019-27/04/2020 tarihleri arasında davacı firmada sigortalı olarak çalıştığı) mülkiyet karinesi İİK 97/a gereğince alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda icra memurluğunca işlem yapılması kanuni bir hükmün ifa ve icrası olup haksız fiil niteliği taşımadığı ve yasaya uygun olarak yapılan işlem sonucunda ödenen paranın ise sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermediği kanaati hasıl olmakla açılan davanın reddine karar verilmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının REDDİNE
2-Alınan 1.622,37 TL peşin harçtan 80,70 TL maktu karar ve ilâm harcının mahsubuyla, bakiye 1.541,67‬ TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iade edilmesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama harç ve giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davacıdan 6183 sayılı kanun hükümleri kapsamında tahsiline,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen iadesine,
6-Davalı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm gününde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 12.975,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Dair karar HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek davacı vekilinin yüzüne karşı okunup usulden anlatıldı.06/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır