Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/31 E. 2021/543 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/31
KARAR NO : 2021/543


DAVA : İtirazın iptali
DAVA TARİHİ : 15/01/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, İzmir ili Ödemiş ilçesinde uzun yıllardan beri patates – soğan ticareti yapmakta olup davalı ile de bu faaliyetler kapsamında ticari satım gerçekleştirdiğini, davalı/borçlu …’ın, toptan patates soğan ticareti yapan müvekkilinden farklı dönemlerde patates, soğan satın aldığını, davalı/borçlunun satın almış olduğu malların eksiksiz teslim edildiğini, malların alındığına ve teslim ediliğine ilişkin faturalar bulunduğunu, davalının müvekkili ile olan cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 24.491,66 TL borcunu ödemediğini, davalının borcunu ödememesi üzerine müvekkili şirketin alacağının tahsili için İzmir ….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında borçlu hakkında cari hesaba dayalı genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlunun … tarihli itirazı ile takibin durduğunu, davalı borçlunun takibe itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu, takibe itiraz ederek borcu ödemek için zaman kazanmaya çalıştığını, icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde müvekkili ile aralarında yıllardır alışveriş olduğunu, borç olarak manav malzemesi satın aldığını kabul ettiğini ancak bu ilişkinin varlığından bahsetmesine ve ilişkiyi kabul etmesine rağmen müvekkilden elden para almadığı bu nedenle borcunun olmadığı şeklinde beyanla itiraz ettiğini, oysa takibe konu borcun davacıya elden ödenen bir paraya ilişkin değil, senelerdir süren ve davalı borçlu tarafından da kabul edilen cari hesap ilişkisine dair olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap dökümü ve dilekçe ekindeki faturalar ile müvekkili şirketin ticari defterleri incelendiğinde davalı borçlunun kötü niyetli ve haksız olarak borca itiraz ettiğinin anlaşılacağını, davalının talep edilen faize de itiraz ettiğini, ancak müvekkili ile davalı arasında süregelen ticari ilişki ile ilgili avans faizi talep edilmesinin mevcut yasalara uygun olduğunu, davalının faize ilişkin itirazlarının yasal dayanağı bulunmadığını, davalının borca haksız yere itiraz etmiş olmasının borcu ödemede zaman kazanma çabasında olduğu ve mal kaçırma ihtimali bulunduğunun kanıtı olduğunu, İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1 hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı konusunda kanaat getirmiş olmasının yeterli olduğunu, bu durumda taraflar arasındaki banka kayıtları, ticari defter kayıtları ve cari hesapları, İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile taraflara ait ticari defter ve kayıtların alacağın varlığı hakkında kanaat getirmeye yeterli olduğunu, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü gerektiğini, dava açmadan önce yapılan zorunlu arabuluculuk görüşmesi sonucunda davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığını belirterek öncelikle davalı borçlu hakkında borca yeter tutarda menkul, gayrimenkul ve 3.kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, davalı borçlunun itirazının iptali ile İzmir…. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibin, takip tarihinden itibaren takip dosyasında belirtilen faiz oranı uygulanmak suretiyle icra dosyasında belirtilen şartlarla aynen devamına, haksız ve kötü niyetli olarak takibin durmasına neden olunduğu için borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen, cevap vermemiştir.
Dava; İİK nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Somut olayda, Mahkememizce yapılan araştırmada Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğünün cevabi yazısında davalının gerçek usulde vergilendirildiği, 2. Sınıf tüccar olduğu ve işletme hesabına göre defter tuttuğunun bildirildiği, yapılan araştırmada davalının ticaret sicilinde kaydının olmadığı, Esnaf ve Sanatkarlar Odasında kaydının bulunduğu , bu nedenle görülmekte olan davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gereken bir dava olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Belirtilen gerekçeye göre , taraflardan birinin tacir olmaması ve davanın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı; Türk Ticaret Kanunu’nun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusuna göre de görülmekte olan davanın mutlak veya nîspi ticarî dava olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle davanın çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşıldığından, Mahkememizin görevli bulunmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1- Davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeni ile, davanın göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından HMKnın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, yasal süre içerisinde başvuru yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına,
HMK 331/2 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi halinde bu husus belirtilerek mahkememize başvurulması halinde harç ve yargılama giderleri konusunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 341. v.d.maddeleri gereğince ( 2 ) hafta içerisinde,İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/10/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza