Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/81 E. 2021/709 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/81 Esas
KARAR NO : 2021/709

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacı tarafça yapılmayan iş nedeniyle verilen peşinatın iadesi talebiyle İzmir …İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalı borçlunun takibe, faiz ve ferilerine itiraz ettiğini, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, davanın yabancı para cinsinden açıldığını ve TL karşılığının dava dilekçesinde gösterildiğini, taraflar arasında TBK 520-525 maddeleri arasında düzenlenen simsarlık sözleşmesi kurulduğunu, takibe dayanak teşkil eden imzası borçlu davalı tarafından inkar edilmeyen borç senedinin adi senet hükmünde olduğunu, somut olayda davalı borçlunun senetteki imzayı inkar etmediğini, sadece borçlu olmadığını ifade ettiğini, bunun yanı sıra anılı belgeye karşı herhangi bir şikayette bulunmadığını, bu nedenle haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, duran takibin 10.000 GBP (sterlin) üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının sterlin ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz işletilmesine, davalı borçlunun hakkında %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kredi aracısı olduğu, … Bankasından Kredi kullanımına aracılık edeceği” gibi yazılı verilere dayanmayan soyut iddialarla davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığını, müvekkilinin böyle bir anlaşması olmadığını, kendisinin Fuar ve Tanıtım işleriyle uğraşmakta olan küçük ölçekli bir adi şirket statüsünde olduğunu, söz konusu şahıs şirketinin ise kanunen kredi simsarlığı yapmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin Kalkınma Bankasından kredi temin edecek gücü ya da bu konuda faaliyet gösteren bir ticari şirketi bulunmadığını, davacı firma ile müvekkili arasında simsarlık (aracılık) sözleşmesi kurulduğuna ayrı söz konusu durumun ticari iş niteliğinde olduğuna itiraz ettiklerini, bu nedenle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmişlerdir.
Mahkememizce ara karar gereği Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne, Esnaf Sanatkarlar Odasına ve Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmış olup davalının tacir olup olmadığı yönünden araştırma yapılmıştır.
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nden gelen yazı cevabında; davalı …’in birliğin sicil müdürlüğünde kaydı bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Kordon Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen yazı cevabında; davalı …’in Bilanço esasına göre defteri tuttuğu, davalının 213 sayılı V.U.K’nuna göre 1.sınıf tüccar olduğu bildirilerek gelir vergi beyannamesinin gönderildiği anlaşılmıştır.
Dava, İİK nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Somut olayda, davacı tarafın takibe ve davaya konu ettiği 23/01/2019 tarihli sözleşmenin Simsarlık Hizmeti karşılığında alındığını gerek ilgili sözleşme gerekse verilen süre içerisinde belgelendirmediği gibi davacı şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğünce alınan yazısında faaliyet konusu içerisinde Simsarlık faaliyetinin bulunmadığı dolayısıyla ticari dava olmadığı, 23/01/2019 tarihli adi sözleşmesinde alacağın varlığı ve miktarına ilişkin hususların yargılamasının çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, mahkememizin görevli bulunmadığı kanaatine varıldığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli Nöbetçi İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Aksi takdirde HMK 20/1.maddesi son cümlesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar düzenlenmesine,
3- HMK’nun 331/2.maddesi gereğince;
a-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi halinde, 3b hükmüne göre karar verildiğinde talep halinde yargılama giderlerine mahkememizce hükmedilmesine,
4-Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemesince karar verilmesine,
Dair karar HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulden anlatıldı. 10/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)