Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/738 E. 2021/220 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/738 Esas
KARAR NO : 2021/220

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 05/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; taraflar arasında 24/12/2019 tarihinde beş yıllık franchise sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşme ile müvekkilinin sahip olduğu ad, marka gibi gayri maddi malların kullanımına franchise alan davalıya devrettiğini, bu sözleşme doğrultusunda müvekkili tarafından müvekkile ait marka, …-…, iş görme ve teknik yöntemleri , iş görme sistemleri dahil olmak üzere işletme ve pazarlama sistemini oluşturan her türlü fikri ve sınai haklar üzerinde davalı franchise alana münhasır olmayan kullanma hakkı tanındığını, franchise alan tarafındansa, müvekkilince belirlenen ilkelere uymak ve verilen fikri sınai haklardan faydalanmak suretiyle kendi nam ve hesabına olacak şekilde iş yapılmakta ve anılan sözleşme uyarınca müvekkili tarafından reklam ve tanıtım yapma, franchise alana eğitimler verme, personellere sertifika verme, franchise alanlar arasında bütünlüğün sağlanması, markanın bir bütün olarak temsili adına gerekli yükümlülüklerin eksiksiz bir şeklide yerine getirildiğini, 24/12/2024 tarihinde sona erecek olan sözleşme ilişkisinin davalı tarafça Bornova … Noterliğinin 28/08/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile covid-19 salgını, tanıtım faaliyetlerinin yapılmaması vb. Gerekçe gösterilerek haksız suretle feshedildiğini, oysa ki sözleşmenin 9.maddesi gereği sözleşmenin imza tarihinden itibaren 5 (beş) yıl süre ile geçerli olduğunu, ahde vefa ilkesi görmezden gelinip sözleşmenin feshinin talep edilmesinin mümkün olmadığını, davalı tarafın temerrüde düştüğünü, iş bu davada Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 76.200 TL tutarındaki müspet zararın davalının temerrüde düştüğü 03/11/2020 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine göre işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, açık hesap bakiyesine ilişkin olarak ödenmeyen 4.953,68 TL’nin davalının temerrüde düştüğü 03/11/2020 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine göre işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmenin haksız feshi sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL tutarındaki cezai şartın davalının temerrüde düştüğü 03/11/2020 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine göre işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, noter masrafının yargılama giderlerine dahil edilerek dava tarafa yükletilmesine, vekalet ücreti ile arabuluculuk vekalet ücretinin KDV hariç olarak hükmedilecek yargılama giderleri ile birlikte davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili ile davacı şirket arasında 03/08/2016 tarihinde devir alan franchise sözleşmesi ve akabinde 24/12/2019 tarihinde yeniden franchise sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin … şubesinde franchise alan sıfatıyla faaliyetlerini yürüttüğünü, franchise ilişkisine konu işin müvekkiline okul öncesi ve okul çağı çocukların aktivite ve oyun merkezi şeklinde tanıtıldığını ve sözleşme de bu kapsamda oluşturulduğunu, gerekli izinlerin alınamaması neticesinde fiilen yürütülmüş işin “form tutma ve vücut geliştirme salonları” faaliyeti olduğunu, aylarca sözlü olarak yürütülen talep ve müzakere süreçlerinin sonuç vermemesi üzerine müvekkili tarafından keşide edilen Bornova … Noterliğinin 28/08/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmede yer alan Reklam ve … Bedellerinin 7 gün içinde TBK m.138 uyarınca uyarlanarak bu bedellerden indirime gidilmesinin talep edildiğini, buna karşılık yaklaşık 1 ay süre ile sessiz kaldıktan sonra davacı şirket tarafından İzmir … Noterliğinin 21/09/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkilinin uyarlama talebinin rededildiğine dair ihtarname cevabının keşide edildiğini, müvekkilinin esnaf olduğunu, müvekkilinin tacir olmadığını bu nedenle davanın görev yönünden reddine, usule ilişkin ise davacı şirketin müspet zarar cari hesap alacağı ve cezai şart ve buna bağlı faiz taleplerinin hukuka aykırı olması nedeniyle müvekkilinin temerrüde düşmediğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkememizce doğrultusunda İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne, Esnaf Sanatkarlar Odasına ve Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmış olup davalıların tacir olup olmadığı yönünden araştırma yapılmıştır.
Şirinyer Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen yazı cevabında; davalı …’ın işletme usulü defter tuttuğu bildirilerek gelir vergi beyannamesinin gönderildiği anlaşılmıştır.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabında davalı …’ın yapılan sorgulamasında tacir kaydına rastlanılamadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Buca Esnaf Sanatkarlar Odasından gelen yazı cevabında davalı …’ın esnaf işletmesi olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, taraflar arasında düzenlenen franchise sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshi iddiası ile alacak istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Somut olayda, davalı …’ın tacir kayıtlarının bulunmadığı, davalının işletmesinin Esnaf işletmesi kapsamında kaldığı ve işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, davalının tabi olduğu defter niteliği ve beyan edilen vergi matrahı itibariyle tacir olma sınırının altında kaldığı, bu haliyle davalıların tacir niteliğinde bulunmadığı gözetildiğinde eldeki davanın TTK 4/1 maddesi kapsamında nispi ticari bir dava olmadığı, davanın çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, mahkememizin görevli bulunmadığı kanaatine varıldığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli Nöbetçi İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Aksi takdirde HMK 20/1.maddesi son cümlesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair ek karar düzenlenmesine,
3- HMK’nun 331/2.maddesi gereğince;
a-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
b-Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi halinde, 3b hükmüne göre karar verildiğinde talep halinde yargılama giderlerine mahkememizce hükmedilmesine,
4-Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemesince karar verilmesine,
Dair karar HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulden anlatıldı. 05/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır