Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/719 E. 2021/270 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/719
KARAR NO : 2021/270

DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
DAVA TARİHİ : 24/12/2020
KARAR TARİHİ : 19/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan zayi belgesi verilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi’ne kayıtlı … Vergi Kimlik Numarası ile Serbest Meslek Erbabı/Avukat olarak, …/İZMİR adresinde faaliyet göstermekte iken; İzmir ilinde 30 Ekim 2020 günü meydana gelen şiddetli deprem sonucunda, işyerinin bulunduğu binanın ağır hasar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini, akabinde ağır hasara uğramış olan bina hakkında İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından resen acil yıkım kararı verildiğini binanın yıkımından bir süre önce işyerinden kolluk kuvvetlerinin gözetiminde kısıtlı sürede işyeri balkonuna asansörlü vinç dayamak suretiyle işyerinde bulunan belge ve kayıtların, yığma şekilde çuvallar içerisine doldurulup işyerinden çıkartılarak yeni işyerine taşıdığı gün Hatay ilinde bulunan babasının Covid-19 hastalığına yakalandığını öğrenmesi üzerine acilen İzmir ilinden Hatay iline gittiğini ve babasının 02/12/2020 günü vefat ettiğini,12 Aralık 2020 tarihine kadar Hatay’da kalıp 13 Aralık 2020 günü tekrar İzmir’e dönebildiğini, İzmir’e döndükten sonra, deprem nedeniyle yıkılan eski işyerinden çıkardığı eşyaları, işyerini taşıdığı yeni büroya yerleştirmek için çuvalları açtığımda; kanunen 10 yıl süre boyunca saklamakla yükümlü olduğu “Serbest Meslek Kazanç Defterleri, KDV ve Muhtasar Beyannameleri ile Tahakkuk Fişleri ve Ödeme Dekontları, SGK Tahakkuk Fişleri, Bordroları, Ücret Tediye Bordroları ile Ödeme Dekontları, Gelir Makbuzları ile Gider Fatura ve Fişleri şeklindeki tüm defter, belge ve kayıtların zayi olduğu hususunu öğrendiğini belirterek 2010 Yılı Vergi Dönemi ile 2019 Yılı Vergi Dönemi arasındaki 10 yıllık döneme ait ve 10 yıl süreyle saklamakla yükümlü olduğu, “serbest meslek kazanç defterleri, KDV, Muhtasar Beyannameleri ve Tahakkuk Fişleri ile Ödeme Dekontları, SGK Tahakkuk Fişleri ve Aylık Ücret Bordroları, Ücret Tediye bordroları ile Ödeme Dekontları, Gelir makbuzları ile Gider Fatura ve Fişlerinin deprem sonucunda zayi olduklarına dair belge verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, 6102 Sayılı TTK nun 82/7 maddesi uyarıca zayi nedeniyle zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Anılan Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
TTK’nın 82. maddesinin birinci fıkrasının (7) bendi ” (1) Her tacir;
“… (7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.
…” Hükümlerini havidir.
6102 sayılı TTK’nun 82/7 maddesine göre, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgelerin saklama süresi içinde ziyaa uğraması halinde, işletmenin bulunduğu yerdeki yetkili mahkemesinden kendisine belge verilmesini isteyebileceği, davanın hasımsız olarak görüleceği düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 4.maddesinde ticari davaların çekişmesiz yargı işlerinin de Ticaret Mahkemesinin görevi içinde olduğu belirlenmiştir.
Buna göre değerlendirme yapıldığında; ticari defterler ve belgelerin kaybı halinde zayi belgesi istenmesine ilişkin davalara bakmaya ticaret mahkemesi görevlidir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 382. maddesinde, “çekişmesiz yargı işleri” düzenlenmiş, aynı Kanunun 383. maddesinde de çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olacağı hükmüne yer verilmiştir.
Maddede çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek daha sonra da mümkün olduğunca sayılarak belirtilmiştir.
Somut olayda, zayi belgesi istemine ilişkin davada, 6100 sayılı Kanunun 382/2-e maddesinde sayılmamakla birlikte, Kanunun 382/1. maddesinde sayılan ölçütlere göre çekişmesiz yargı işi niteliğinde olup, görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde avukat olduğunu belirtmiş olduğundan tacir olmayan davacının talebinin genel görevli sulh hukuk mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Görev, kamu düzeni ile ilgili olduğundan yargılamanın her aşamasında res’en değerlendirilir.
Davanın, 6102 Sayılı TTK nun 82/7 maddesi uyarınca zayi nedeniyle zayi belgesi verilmesi istemiyle hasımsız olarak açıldığı, dava 6100 sayılı HMK uyarınca çekişmesiz yargı işi kapsamında bulunduğundan ve dosya kapsamına göre davacı tacir olmayıp avukatlık mesleğini icra ettiği, bu nedenle davanın çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşıldığından, Mahkememizin görevli bulunmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
Davaya bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeni ile, davanın göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından HMKnın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde veya kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, yasal süre içerisinde başvuru yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına,
HMK 331/2 maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi halinde bu husus belirtilerek mahkememize başvurulması halinde harç ve yargılama giderleri konusunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair ; davacının yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 341. v.d.maddeleri gereğince ( 2 ) hafta içerisinde,İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır