Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/687 E. 2021/173 K. 15.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/296 Esas
KARAR NO : 2021/178

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2018
KARAR TARİHİ : 17/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın uzun yıllar boyunca davalı …. A.Ş.’ye ait alışveriş merkezi ve şubelerine, çeşitli kalemlerde yaş ve kuru meyve ve sebze tedariki sağladığını, ancak şu anda taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davalı firmaya teslim edilen ürünlerin müvekkili tarafından faturalandırıldığını ve cari hesap şeklinde ticaret yapıldığını, ne var ki, kanuna aykırı olarak, asıl ve büyük firma olma durumunu kötüye kullanarak, davalı yan tarafından “ciro primi, kasa yıkama bedeli, nakliye bedeli, denetim bedeli, analiz bedeli, mağaza açılış bedeli, fiyat farkı, miktar farkı, reklam, iade bedeli ve benzeri” ve açıklamasız olarak faturalar kesildiğini ve işbu faturaların cari alacaktan düşülerek ödemeler yapıldığını, ancak belirtildiği üzere, çeşitli isimler altında taraflarına gönderilen ve cari hesaptan düşülen söz konusu faturaların ve bunlara ilişkin bedellerin kanuna aykırı olduğunu, zira; 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6. Maddesinde, (1) Büyük mağaza ve zincir mağazalar ile bayi işletme ve özel yetkili işletmeler; üretici veya tedarikçiden mağaza açılışı ve tadilatı, ciro açığı, banka ve kredi kartı katılım bedeli ve benzeri adlar altında ürün talebini doğrudan etkilemeyen herhangi bir prim veya bedel talep edemez. (2) Birinci fıkrada sayılan perakende işletmeler, satışa konu ürünün talebini doğrudan etkileyen reklam, anons veya raf tahsisi gibi hizmetlerden dolayı üretici veya tedarikçiden, sözleşmede türü ve oranı belirtilmedikçe prim ya da bedel talebinde bulunamaz. Bu hâlde, prim veya bedel talebinin sözleşme süresiyle sınırlı olması ve prim ya da bedel talebine konu olan ürünün sözleşme süresince rafta satışa sunulması zorunludur.” denildiğini, 6585 sayılı kanunun 6. maddesinde yer alan hükmün emredici nitelikte olduğu ve düzenleme amacının, hakim durumdaki zincir mağazaların, mal satışını doğrudan etkilemeyen haksız ve kötüniyetli uygulamalarının önüne geçmek olduğunun açık olduğunu, Tedarik ve Genel Satın Alma Sözleşmeleri’nde yer alan “ciro primi, analiz bedeli v benzer faturaların düzenlenmesine imkan veren düzenlemenin” 6585 sayılı Perakende Ticareti’nin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6. maddesinde yer alan emredici kanun hükmüne aykırı olduğu ve düzenlemenin TBK m. 27 hükmü uyarınca kesin hükümsüz olduğunun açık olduğunu, ayrıca, 5957 sayılı Sebze Ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a dayalı olarak çıkarılan; Sebze Ve Meyve Ticareti Ve Toptancı Halleri Hakkında Yönetmelik’in 34. maddesinin 11. bendinde de yine “Toptan veya perakende satmak üzere üretici, üretici örgütü, komisyoncu veya tüccardan mal satın alanlar, satın alınan malların alış bedelinden kanuni kesintiler dışında reklâm, stant, zayi ve diğer gerekçelerle herhangi bir kesinti yapamaz.” denildiğini, belirtildiği üzere, davalının sayılı emredici hükümde olan kanun maddelerine aykırı olarak, çeşitli kalemler altında, müvekkilinden yasal olmayan kesintileri tarafımıza fatura ettiğini ve cari hesaptan düştüğünü, Kanun maddelerinden anlaşıldığı üzere, büyük mağaza ve zincir mağazaların, küçük çapta tedarikçilerden aldığı ürünlere ilişkin olarak yapabileceği kesintilerin yasal olması gerektiğini, ürünün talebini doğrudan etkileyecek nitelikte olması gerektiğini, davalı yanca müvekkilinden talep edilen bedellerin hiçbirinin yasal unsurları taşımadığını, ürünün talebini doğrudan etkilemediği gibi yasal unsurları da barındırmadığını, sayılı sebeplerle müvekkilinden talep ve tahsil edilen işbu faturaların hiçbir dayanağı olmadığından davalıdan tazmini gerektiğini, bu nedenlerle müvekkili şirketten yasaya aykırı olarak yapılan kesintilere ilişkin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL alacağın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında akdolunan sözleşmelerinde, sözleşme hürriyeti çerçevesinde İzmir Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili kılındığını, bu meyanda taraflar arasındaki ihtilafların çözümü hususunda İzmir Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu halde, davacı tarafça usule, hukuka ve sözleşmeye aykırı şekilde yetkisiz olan Karşıyaka Mahkemelerinde dava açıldığını, yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesini, müvekkili şirketin defter ve kayıtları uyarınca davacının herhangi bir alacağının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davacının 2006 yılından 12/02/2014 tarihine kadar süren ticari ilişki gereği kesilen ve bugüne kadar herhangi bir itirazda bulunmadığı faturalara kötü niyetli itiraz ettiğini, davacı tarafın iddialarının aksine müvekkili davalı tarafından kesilen bir kısım faturaların kanuna aykırı olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı şirket ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkinin 12/02/2014 tarihinde, 6585 Sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten bir sene öncesinden sona ermiş olduğundan, ilgili yasal düzenlemeye dayalı olarak söz konusu faturaların düzenlenmesinin Kanuna aykırı olduğundan bahsedilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle müvekkili şirket tarafından davacı şirkete düzenlenen faturaların ticari hayatın içinde kullanılan ve yasal düzenlemelere aykırı olmayan faturalar olduğunu, ancak davacının faturaları, mal satışını doğrudan etkilemeyen, kanun emredici düzenlemesine aykırı faturalar olduğu şeklindeki değerlendirmesinin tamamen varsayım ve yorum yolu ile yapılan bir tespit olup, hiçbir somut veriye dayalı olmadığını, her ne kadar davacı tarafça alacak davasının mebdei olarak, “cari hesap alacağı” açıklaması yapılmış ise de, müvekkili davalı şirketin davacı tarafa cari ilişkiden kaynaklanan hiçbir borcunun bulunmadığını, alacaklı olduğunu iddia eden davacının bu mesnetsiz iddiasını ispatla mükellef olduğunu, müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak tetkikler neticesinde hakikatin ortaya çıkacağını, açıklanan nedenlerle davacı tarafın haksız ve mesnetsiz davasının reddine, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/11/2018 tarih ve …. esas, …. karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine dosyanın mahkememize tevzi olduğu ve mahkememizin 2019/296 E. Sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu, bu ilişki kapsamında davalı tarafın davacı cari hesabında kesintiler yaptığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın mahkememizin yetkili olup olmadığı, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, 6585 sayılı Yasa uyarınca davacı tarafın yapılan kesintilerin iadesini isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecek ise miktarı yönünde uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasında davacı tarafından Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılan davada davalı olarak “… PAZ. TİC. LOJ. VE GIDA SAN. A.Ş.” belirtildiği, davalı vekilinin 25/06/2019 tarihli cevap dilekçesi ile …. A.Ş.’nin hisselerinin müvekkili …. A.Ş. tarafından satın alındığını, 31.08.2018 tarihi itibariyle … A.Ş.’nin müvekkili şirket ile birleştiğini ve bu hususun Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce tescil edildiğini belirtmiş olmakla mahkememizin 12/06/2019 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereğince “Davalı tarafın …. AŞ olarak uyap sistemine kaydedilmesine” karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 14/10/2019 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile dosya ve davacıya ait ticari defter ve dayanakları üzerinde uyuşmazlık konularından SMMM bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmak üzere Sarıgöl Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) talimat yazıldığı, Sarıgöl Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Talimat sırasına kaydının yapıldığı, talimat mahkemesince dosyanın bilirkişi ….’e tevdi edildiği, bilirkişinin ayrıntılı ve gerekçeli raporunda özetle; 6585 sayılı kanunun 29/01/2015 tarihinde yürürlüğe girdiğini, bu tarihten önceki faturaları bu kanun kapsamında dikkate alınmadığını, 5957 sayılı kanunun toptancı hallerinin kurulması, işletilmesi, taşınması ve kapatılmasını, yönetim ve denetimini, sebze ve meyve ticareti ile iştigal edenlerde aranılacak nitelikleri, bunların çalışmalarını, yapacakları satışları, haklarını ve uymakla yükümlü bulundukları kuralları, bildirim işlemleri ve bildirimcileri, hal rüsumu ve paylaşımını, hal kayıt sistemini toptancı hal yönetim birimleri ile diğer idarelerin görev, yetki ve sorumlulukları ile toptancı hallerine ve sebze ve meyve ticaretine ilişkin diğer hususları kapsadığından dolayı davacının iddialarının bu madde kapsamında dikkate alınamadığını, zaman aşımının bu ihtilaf Ticaret Kanunu açısından değerlendirildiğinden dolayı dava tarihinin 24/07/2018 olduğundan dolayı geriye dönük 5 yıl zaman aşımının söz konusu olduğundan dolayı 24/07/2019 tarihinden sonraki faturaların dikkate alındığını, Ticaret Kanunu Madde 21 ile “(1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. (2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. (3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.” şeklinde hüküm bulunduğu, Borçlar Kanunu 26.maddeye göre taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. 6585 sayılı kanun 29/01/2015 tarihinde yürürlüğe girdiğinden önceki cari hesap alışverişi sözleşme hükümlerine göre geçerlidir. Faturalara da itiraz süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı, bundan dolayı sonuç olarak iki firma arasında sadece fatura ve ödeme uyuşmazlığı olabileceği ancak davacı vekilinin böyle bir talebi bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkememiz dosya kapsamı, Sarıgöl Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Talimat sayılı dosyasınca alınan bilirkişi raporu ve tüm deliller incelenmek suretiyle 6585 sayılı kanunun 29/01/2015 tarihinde yürürlüğe girdiğini, bu tarihten önceki faturaları bu kanun kapsamında dikkate alınmadığını, 5957 sayılı kanunun toptancı hallerinin kurulması, işletilmesi, taşınması ve kapatılmasını, yönetim ve denetimini, sebze ve meyve ticareti ile iştigal edenlerde aranılacak nitelikleri, bunların çalışmalarını, yapacakları satışları, haklarını ve uymakla yükümlü bulundukları kuralları, bildirim işlemleri ve bildirimcileri, hal rüsumu ve paylaşımını, hal kayıt sistemini toptancı hal yönetim birimleri ile diğer idarelerin görev, yetki ve sorumlulukları ile toptancı hallerine ve sebze ve meyve ticaretine ilişkin diğer hususları kapsadığından dolayı davacının iddialarının bu madde kapsamında dikkate alınamadığını, zaman aşımının bu ihtilaf Ticaret Kanunu açısından değerlendirildiğinden dolayı dava tarihinin 24/07/2018 olduğundan dolayı geriye dönük 5 yıl zaman aşımının söz konusu olduğundan dolayı 24/07/2019 tarihinden sonraki faturaların dikkate alındığını, Ticaret Kanunu Madde 21 ile “(1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. (2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. (3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.” şeklinde hüküm bulunduğu, Borçlar Kanunu 26.maddeye göre taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. 6585 sayılı kanun 29/01/2015 tarihinde yürürlüğe girdiğinden önceki cari hesap alışverişi sözleşme hükümlerine göre geçerlidir. Faturalara da itiraz süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı, bundan dolayı sonuç olarak iki firma arasında sadece fatura ve ödeme uyuşmazlığı olabileceği ancak davacı vekilinin böyle bir talebi bulunmadığı, Türk Ticaret Kanununun 101. Maddesinde belirlendiği üzere cari hesap alacaklarından kaynaklı zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, Borçlar Kanunun 146. Maddesinde belirlendiği üzere de her türlü alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu göz önünde bulundurularak, dava tarihinden geriye dönük alacaklardan zamanaşımına uğramış olanların dikkate alınmaması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 2006 tarihli olduğu, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü olan davacının 2006 yılından beri sürdürdüğü sözleşmesel ilişki gereği söz konusu sözleşmeyi ve yıllık anlaşma formunu imzaladığı ve 2006 senesinden 12/02/2014 tarihine kadar herhangi bir itirazda bulunduğu ve kesilen faturaları ikrar etmediği anlaşılmakla davalı vekilinin zaman aşımı itirazının kabulü ile davacı tarafça açılan davanın reddine karar verilmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınan 170,78 TL peşin harçtan 59,30 TL maktu karar ve ilâm harcının mahsubuyla, bakiye 111,48 TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip talep halinde davacıya iade edilmesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama harç ve giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen iadesine,
5-Davalı, kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm gününde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Dair karar HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulden anlatıldı. 17/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır