Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/666 E. 2022/654 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/666 Esas
KARAR NO : 2022/654

DAVA : Tazminat (haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2018
KARAR TARİHİ : 26/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine İzmir 9 İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında 25/03/2016 tarih 10.000 tL bedelli senede dayalı icra takibi yapıldığını, müvekkilinin süresi içinde imzaya itiraz ettiğini, sahte senet nedeni ile şirket yetkilileri hakkında suç duyurusundu bululduğunu, davalı şirketin itiraz ve savcılık soruşturmalarının sonuçlarını beklemeden müvekkilinin adresine iki kez hacze geldiklerini, müvekkilinin menkul mallarının haczedildiğini, ayrıca müvekkilinin banka hesaplarına ve 4 adet araç kaydına haciz şerhi konulduğunu, imzaya itiraz davasının sonuçlandığını, senet üzerindeki imzaların sahte olduğunun ve imzaya itirazın kabulüne karar verildiği, kararın kesinleştiğini, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şirket yetkilisi … hakkında İzmir 6 Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, icra dosyasından konulan hacizlerin alacağın çok üzerinde olduğunu, müvekkilinin ticari itibarının kalmadığını, nakit sıkıntısı çektiğini, müvekkilinin bu nedenle bir işyerini kapatmak zorunda kaldığını, vergi borçlarını ödeyemediğini, müvekkilinin tüm araç ve banka kayıtlarına haciz konulması nedeni ile çözüm üretmesinin engellendiğini, ticari hayatı sekteye uğrayan müvekkilinin manevi olarak etkilendiğini, bu nedenle 20.000 TL manevi tazminat ile fazlaya dairhakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000 TL maddi tazminatın 08/06/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların tacir olduğu bu nedenle görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, müvekkili şirketin ticari merkezinin Kiraz ilçesinde olması nedeniyle yetkili mahkemelerin Kiraz Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, davanın 2 yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığı, müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişkiden kaynaklanan cari alacağa mahsuben takibe dayanak ve davaya konu senedin müvekkili şirket çalışanı …’a verildiği, müvekkilinin alacağını tahsil etmek için hak arama özgürlüğü kapsamında icra takibine geçtiği, bahsi geçen bu senetten dolayı hala alacağın tahsil edilemediği, senetteki imzaların müvekkili şirket ve çalışan huzurunda atılmadığı, senedin daha önceden doldurulmuş olarak müvekkili şirket çalışanına verildiği, icra hukuk mahkemesince aksine bir karar verilmediği için icra mahkemesi kararına kadar takibin durmadığı, davacı tarafça da takibin durdurulması talebinde bulunulmadığı, davacının maddi zarara uğradığına yönelik iddialarının gerçekçi olmadığı, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli …… Esas – …… Karar sayılı kararı ile davacının ikametgahının ……. mahallesi …..Bul.n.30 Karşıyaka olduğu, İzmir 9 İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından haciz işlemlerinin bu adreste yapıldığı, HMK 16 maddesine göre zarar gören davacının ikametgahının Karşıyaka ve hacizlerin bu adreste yapıldığı anlaşılmakla yetkisizlik kararı verildiği, karar istinaf edilmiş, İzmir B.A.M.4 HD 09/06/2020 tarih ……. …sayılı kararı ile davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu, dosyanın görevsizlik kararı ile İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere iade edildiği ve İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/09/2020 tarih ve ….. esas-….. karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize tevzi edilmekle mahkememizin …. esasına kaydı yapılmıştır.
Davalı vekilinin yetki itirazı hususunda mahkememizin 31/03/2021 tarihli duruşmasında “da konusu maddi ve manevi tazminat talebinin haksız fiile dayanması ve HMK.nın 16.maddesi gereğince zararın gerçekleştiği ve gerçekleşmesine sebep olan olayın meydana geldiği yer mahkemesinin yetkili olduğu, davacı aleyhine yapılan icra takibinin İzmir 9. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında yapıldığı ve bu dosyada haciz kararı verildiği, davacının haciz uygulanan mal varlığı değerleri itibarıyla, ayrıca davalı vekilinin süresi içerisinde yapmış olduğu yetki itirazında yetkili Asliye Ticaret Mahkemesi olarak Kiraz Asliye Ticaret Mahkemelerini gösterdiği, dosya kapsamına göre de davalının adresinin bulunduğu Kiraz Mahkemelerinin yetkili olmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin yetki itirazının reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı tanığı … beyanında özetle; “… Ben ……te çalışıyorum, gıda çarşısı şubesinde, alacaklı olduğu müşterisi … olduğunu biliyorum, buna istinaden senet alındığını ve senedin karşılıksız çıktığını konuşmalardan biliyorum, senet hakkında işlem yapıldığını biliyorum, senet üzerinde oynama yapıldığını duydum, ben duyuma ilişkin bilgi sahibiyim, muhasebede çalışmıyorum, senet üzerinde oynama yapan kişinin adının … olduğunu biliyorum…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında özetle; “…davalıyı ticari alanda yapılan alışverişler nedeniyle ismen tanırım, yakın bir tanışıklığımız yoktur, davalı şirkette ön muhasebe elemanı olarak çalıştığım için zaman zaman senetler tahsil amacıyla tarafımıza verildiğinde buna ilişkin işlemleri yapmaktayız, yine aynı şekilde çalıştığım şirket davacıdan tahsil edilmek üzere tarafımıza senetleri verdi, muhasebe bürosu olarak gerekli işlemleri yaptık, davacı taraf senetteki bedeli ödemediği için davalı şirketçe hakkında icra takibi başlatıldığı, dava konusuna ilişkin bilgim bundan ibarettir, icra takibi açıldıktan sonra senetteki imzalara ilişkin incelemeye gidildiğinde senetteki imzaların dava dışı davalı şirket çalışanı plasiyer … tarafından atıldığı ortaya çıktı, bu olay üzerine …’un benzer şekilde başka firmalara ilişkin belgelerde de oynama yaptığı ortaya çıktı, ancak bu süreçten sonra ben doğum izninde ayrıldığım için sonrasında gelişen olaylara ilişkin fazlaca bilgim yoktur..” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce dosyanın zarar tespiti yapılması için SMMM bilirkişiye tevdine karar verildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen ayrıntılı ve gerekçeli bilirkişi raporunda özetle; davalı tarafın 6102 sayılı TTK.’na göre tutulması zorunlu olan ticari defterlerinden elektronik ortamda tutulmuş olan 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait yevmiye ve büyük defterlerin açılış ve kapanış beratlarının süresi içerisinde Gelir İdaresi Başkanlığına gönderilmiş olduğu, fiziki ortamda tutulmuş olan 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait envanter defterlerinin Noterden açılış onaylarının süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, davalı tarafın 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait ticari defterlerinin TTK’na göre usulüne uygun olarak tutulduğu, ticari defterlerdeki kayıtların birbirini doğruladığı, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere sahibi lehine delil olma özelliği taşıdığı, davalı tarafın 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait ticari defterlerinde; davacı taraf …’e ait herhangi bir kayıt bulunmadığı, davalı tarafın dava dışı taraf ……arasındaki ticari ilişkinin 120.02.723 Nolu … cari hesabında açık hesap ilişkisi olarak takip edildiği, davalı tarafından dava dışı tarafa 21.01.2016-28.01.2016 tarihleri arasında düzenlenmiş olan toplam 2 adet 16.157,00 TL tutarındaki faturalar karşılığında dava dışı tarafın borçlandırıldığı, dava dışı tarafından davalı tarafa 8.500,00 TL tutarında ödemeler yapılarak dava dışı tarafın alacaklandırıldığı, 31.12.2016 tarihi itibarıyla davalı tarafın dava dışı taraftan 7.657,00 TL tutarında alacaklı olduğu şeklinde kayıt bulunduğu, dava dışı … tarafından davalı tarafa düzenlenmiş, kefil kısmında davacı … ismi yazılı olan 19.01.2016 düzenleme tarihli 10.000,00 TL. tutarındaki senedin davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, davacı …’in 2016-2017-2018 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK.64/3.maddesine göre Noterden açılış onaylarının süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, 2016-2017-2018 yıllarına ait yevmiye defterlerinin Noterden kapanış onaylarının süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, davacı tarafın 2016-2017-2018 yıllarına ait ticari defterlerinin TEK’na göre usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacı tarafın 2016-2017-2018 yıllarına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliği taşıdığı, davacı tarafın 2016-2017-2018 yıllarına ait ticari defterlerinde davalı tarafa ait herhangi bir kaydın bulunmadığı, dava dışı … tarafından davalı tarafa düzenlenmiş kefil kısmında davacı … ismi yazılı olan 19.01.2016 düzenleme tarihli 10.000,00 TL. tutarındaki senede ilişkin olarak da herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacı tarafından icra dosyalarına haricen 62.827,50 TL. tutarında yapılmış olan ödemelerin, 28.405,78 TL. tutarının icra dosyalarındaki faizler, harçlar, masraflar ve vekalet ücretleri karşılığında olup, 34.421,72 TL. tutarının ise asıl alacaklar için yapılmış olduğu, ayrıca, davacı tarafın ticari defterlerinde Ödenecek Vergi Fonlar ile Sosyal Güvenlik Kesintiler toplamının (7.471,2348.562.,81)=16.034,04 TL.tutarında olduğu görülmüş olup, ödenmeyen vergiler ve sosyal güvenlik kesintilerine ait gecikme zamları ve faiz tutarlarının davacı tarafın bağlı bulunduğu Vergi Dairesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hesaplanması gerektiği, davacı tarafından icra dosyalarına faizler, harçlar, masraflar ve vekalet ücretleri karşılığında haricen ödenmiş olan 28.405,78 TL. tutarındaki ödeme ile davacı tarafın bağlı bulunduğu Vergi Dairesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hesaplanması gereken gecikme zamları ve faiz tutarlarının davacı tarafın maddi zararı olup, olmadığı konusunun hukuki yönden değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davacı tarafın manevi tazminat talebi konusunun hukuki yönden değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu hususları tespit edildiği bildirilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; 28.405,78-TL maddi tazminatın 08/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 20.000,00-TL manevi tazminatın 08/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve dava vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş, talebini harçlandırmış ve ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğe çıkartılmıştır.
Tüm dosya kapsamına ve Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarına göre;
Davanın ihtiyati haczin haksızlığı hususuna dair olduğu, bu anlamda toplanan deliller muvacehesinde;
Davacı, bonoda kefil sıfatiyle yer alan … bakımından sahne senet kaynaklı olarak evine 2 kez hacze gidildiği, menkul mal haczi yapılması ile adına kayırlı araçlara şerh verilmesinden sadır ihtiyati haczin tesirlerine dair olduğu,
İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin istinafta İZMİR BAM 12. H.D. …/…..E.-K. Sayılı ilamı ile esastan ret ile neticelenen yargılamada senette yer alan imzanın davacı ile dava dışı senet borçlusunun elinden çıkmadığının sabit olduğu,
Bu itibarla aleyhine vaki icra takibatına konu senedin sahteliği kaynaklı maruz kalınan haciz işlemlerinin haksızlık teşkil ettiğinde ve bu halden davalının sorumluluğunun doğduğunun münakaşasız olduğu;
Zira senedin kendisine intikali ile takibe koyma noktasında davalının da kusurlu olduğu,
Haddizatında davalının da aynı gerekçelerle İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamada müdahil sıfatı ile yer aldığı, işbu davada sanık … …”un hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) ve resmi belgede sahtecilik (TCK 204/1)suçlarından mahkumiyetine karar verildiği,
İstinaf üzerine münhasıran hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma (TCK 155/2) suçu bakımından usule dair uzlaşam ve ek savunma hakkı verilmemesi kaynaklı bozmanın gerçekleştiği, diğer resmi belgede sahtecilik (TCK 204/1) suçuna dair mahkumiyetin esastan ret ile kesinleştiği,
İstinaf ilamında uzlaşmaya tâbi olmayan resmi belgede sahtecilik (TCK 204/1) suçu ile beraber işlenen diğer suçla ilgili ek savunma dışındaki diğer bozma sebebi fiilin mağdurlarının mı farklı olması yahut hükmün sair yönleri incelenmeden mi verildiği noktasında yapılan incelemede;
“başkaca yönleri incelenmeyen hükmün bozulması” şeklindeki tespite istinaden olduğu. ( İZMİR BAM 13 .C.D. 2020/855-2020/1778 E.-K.)
Bu bağlamda sahteciliğin sabit olmasına rağmen icrai takibata devam eden mevcut hacizleri devam ettiren yenileyen tahsilat yapan ve mevcut tahsilatı iade etmeyen davalının fiillerinin tamamı ile kusurlu olduğu,
Keza davalının iade ya da hukuk veya ceza yargılaması neticesini bekleme, takibi bekletme, durdurma gibi bir muameleye de tevessül etmediği anlaşılmıştır.
Davalı açısından hadise tetkik edildiğinde sahteliği bilebilecek durumda olmaması, bunun kendisinden beklenememesi ile davacının takip dosyasında dosyayı teminat yatırmayarak durdurmadığı, imza ve borca itirazda da tedbiren durmayı talep etmediği için zararlı neticede kusurlu olduğu hususlarına dayandığı ve illiyet bağının kesildiği gerekçelerine temellenmiştir.
Ancak hadisenin kendi hususiyetleri bağlamında münhasıran haklarını kullanmamak hali kusur veyahut müşterek kusur olarak nitelense de özellikle alınan bilirkişi raporları muhtevası itibari ile takibin durdurulması, tahsilatın iadesi gibi bir işleme tevessül etmemek kusur ve sorumluluğu tamamı ile değiştirmiş bulunmakta;
Bu yönü ile davalı değişen delil durumu ve yargılamalara rağmen üzerine düşen yükümlülüğü yapmadığı için davacının takipte kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi kaynaklı kusur ve sorumluluğu kesen illiyet bağını tamamen bertaraf etmiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda yargılama dosyası itibari ile davalının kusurlu ve davacı kusurunu bertaraf eden vaziyeti itibari ile ayrı bir hukukçu bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.
Davacı vekilinin ıslahı ile bilirkişi raporunda yer alan masraf kalemleri yekûnu 28.405,72 TL ıslaha konu edilmiş olup bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Diğer vergi borçları ve sosyal güvenlik kesintileri açısından davacı talebi incelendiğinde davacının başka türlü de olsa ödeme gücü ve imkanı bulunup bulunmadığı, bu anlamda mevduat hesapları vb haricinde de davacının ödeme gücü ve imkanı,
Davacının haksız ihtiyati haciz kaynaklı tamamiyle ödeme güçlüğüne düşmesi, sair hukuki işlemlerde sözleşmelerde de aczinin bulunup bulunmadığı anlamında ispat yükü anlamında şümullü ve muhtevası itibari ile maddi-fiili delil durumu ile vakıalar ile desteklenen, bunlara istinad eden bir durum olmadığından, bu doğrultuda dava dilekçesinde iddia tebellür edilip müstenid delilleri bulunmadığından bu yönden müzekkere yazılması talebine itibar edilmemiş,
Salt ihtiyati haciz kaynaklı vergi borçları ve sosyal güvenlik kesintiler ana para ve zam, faiz vb alacak kalemlerinin araştırılması ile bunun ihtiyati hacizden kaynaklanıp kaynaklanmadığı yönünde araştırmaya tevessül edilmemiştir.
Esasen bu hususun illiyet ve delilleri ile ispatının yanısıra ihtiyati haczin net olarak başladığı ve bittiği tarih aralığına tekabül eden vergi borçları ve sosyal güvenlik kesintileri ana para ve fer’ileri açısından ilgili tarih aralığı itibari ile zarar hesaplaması yapılabilecek olup dosyada bu doğrultuda ispat vasıtaları ve deliller istikametinde araştırılabilecekti.
Haksız ihtiyati hacizden mütevellit manevi tazminat bakımından maddi tazminata dair açıklamalar ve gerekçeler muvacehesinde davalının değişen delil durumu karşısında sorumluluk ve mükellefiyetlerine göre borç ilişkilerinde lazım gelen icabatları, ana para ve feri ödemelerini, icra dosyasında davacının yaptığı ödemelerin tamamını iade etmediği için ağır kusurlu olup bu yönüyle manevi tazminat açısından haksız ve yersiz takip süreci ile sonrasında davalının kusurlu hareketinin zahmeti, elem ve ızdırabının mahiyeti itibari ile bu yönden de talep üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle hadisede maddi ve manevi tazminat kalemleri ayrı ayrı sübut bulmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1- Davanın KABULÜNE,
a-) Maddi tazminat olarak 25.405,78 TL alacağın 08.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-) Manevi tazminat olarak 20.000,00 TL alacağın 08.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi Tazminat istemine ilişkin davada;
Manevi tazminat istemine yönelik davada alınması lazım gelen 1.366,2‬0‬ TL den peşin harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Maddi Tazminat istemine ilişkin davada;
Maddi tazminat istemine ilişkin davada Harçlar Yasası gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.735,46 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 392,79 TL nispi harç ve değer arttırım nedeniyle alınan 434,00 TL ıslah harcı toplamı 826,79 TL indirildikten sonra kalan 908,67‬ TL harcın davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 80,00 TL tebligat gideri, 39,50 TL e-tebligat masrafı, 167,50 TL posta masrafı, 1.100,00 TL bilirkişi ücreti, 50,00 TL tanıklık ücreti, 0,50 KEP ücreti toplamı 1.437,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca,
Maddi Tazminat yönünden takdir ve tayin edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi Tazminat yönünden takdir ve tayin edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ancak sarf edilmeyen gider avansından kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde taraflara resen iadesine,
6-Davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 392,79 TL peşin harç ve 5,20 TL vekalet harcı, 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 54,40 TL istinaf karar harcı, 434,00 TL ıslah harcı toplamı 1.070,89‬ TL.nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Hüküm kesinleştiğinde İcra Mahkemesi dosyasının merciine iadesine,
Dair ; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı
Dair karar HMK 341 vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer mahkemeye verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurabileceği belirtilerek; Açıkça okunup usulden anlatıldı. 26/09/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
e-imza ¸