Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/653 E. 2022/141 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/653
KARAR NO : 2022/141

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/11/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin, … plakalı aracı kusurunun bulunmadığı 04/11/2018 tarihinde meydana gelen kazada aracının çarpılması sonucu maddi hasara uğramıştır. Davalı sigortacıya 12/11/2018 de ihbar yapılmış, evraklar teslim edilmiştir. … Sigorta A.Ş den teminat altına alınan kusur konusunda anlaşmazlık bulunmayan … plakalı araç … nolu trafik poliçesinden … nolu dosya açılmıştır. … Sigorta A.Ş tarafından gönderilen sigorta eksperi raporu incelendiğinde tespiti yaptığı 395,00 TL yedek parça tutarı ve işçilik 2.070,00 TL ile toplamda kdv dahil 2.837,90 TL tespit yaptığı fakat gerek yedek parçaların orijinal olarak tedarik edilmediği gerekse işçiliklerin yetersiz olduğu görülmektedir. Araç özel servis olan”… -… sok No:… … mah Karabağlar-İZMİR” de onarılmıştır. Davalı 03/11/2020 tarihinde 2.425,00 TL olarak hesabımıza ödeme yapmış olup yetersizdir.Servis ile yaptığımız görüşmede parça veya işçilik hakkında iskonto kabul edildiği gibi bir beyanları olmadığı bilgisi öğrenilmiştir.Kaldı ki sigortacı servis ile anlaşsa dahi mağdur olan 3.kişi konumundaki müvekkili bağlamamaktadır. 2 gün içinde mağdur olan müvekkilime bildirim yapılmamıştır. (Sigortacılıkta bildirimler TTK m. 1423 ve 1416 gereği yazılı yapıldığı sürece geçerli olup bildirim yapılmamıştır.Söz konusu uyuşmazlık müvekkilin hasar tespitine karşı oluşmuş ve bu ücretler ve eksik tespit ile aracının yapmasının mümkün olmadığı anlaşılması üzerine müvekkil tarafından 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesine dayanılarak İzmir Adli Bilirkişi listesinde kayıtlı bilirkişiden uzman görüşü raporu alınmıştır. Bu rapora göre hasar tutarı kdv dahil 7.186,20 TL olarak hesaplanma yapmıştır. Uzman görüşü raporu incelendiğinde yedek parça tutarının 1.340,00 TL işçiliğin 4.750,00TL olduğu kdv dahil 7.186,20 TL görülmektedir. İki ayrı ekspertiz rakamı farklı çıkmış ve söz konusu uyuşmazlık meydana geldiği, davalı 2.425,00 TL ödeme yaptığı görüldüğünden fark olarak 4.761,20 TL daha ödemeyi 26/11/2018 tarihi olan ekspere tüm belgelerin verilmesinden sonra ki bunu kusur tespiti için belgelerin tramer sistemine gidildiğinde görüyoruz.Tüm belgelerin sigorta eksperine verildiği kabulü gerrektiğinden bu tarihten sonra en çık TTK 1446 mad göre 45 gün sonra temerrüde düştüğü kabulü ile 11/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini için işbu davanın açılma zarureti doğduğu…” beyan ederek talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılması mümkün olmadığını, kabul anlamında gelmemekle birlikte, davacının zararı, davadan evvel alınan ekspertiz raporu ile belirlenmiş olduğundan huzurdaki davanın belirsiz alacak şeklinde açılmasında hukuki yarar olmadığını, bu husus dava dilekçesinde de açıkça belirtilmiş olmasına rağmen davanın belirsiz olarak açılması HMK m.107 hükmünün amacına aykırı olduğunu, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, alacak miktarının taraflar arasında uyuşmazlık bulunması ya da tartışmalı olmasının belirsiz alacak davası açılması için yeterli sayılması halinde, neredeyse tüm davaların belirsiz alacak davası olarak kabulü gerekeceğini, bu da kanunun amacına aykırı olduğunu, zaten uyuşmazlık bulunduğu için dava açılmakta ve uyuşmazlık mahkeme önüne geldiğini, önemli olan davacının talebini belirli kılacak imkâna sahip olup olmadığı gerektiğini, davacının talep ettiği alacağı belirlenmesi objektif olarak mümkün, ancak belirleyebildiği alacağını ispat etmesi, kanunun öngördüğü şekilde ispatı ( elindeki delillerle ) mümkün değilse, burada da belirsiz alacak davası açılacağından söz edilemeyeceğini, çünkü, bir alacağın belirlenmesi ile onun ispatı ayrı şeyler olduğunu, davacı, talep konusu yaptığı alacağını çok net şekilde belirleyebilir; ancak her zaman onu ispat edecek durumda olmayabileceğini, aksinin kabulü, her ispat güçlüğü olan alacağı belirsiz alacağa dönüştürmek gibi, hem kanunun amacına hem de genel ilkelere aykırı bir durumu ortaya çıkartabileceğini, talepler zamanaşımına uğradığını, KTK m.107 hükmüne göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar”, davaya konu kaza 04.011.2018 tarihinde meydana gelmiş olup 2 yıllık zamanaşımı süresi dava tarihinde dolduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin genel müdürlük adresi … İstanbul olduğunu, bu nedenle dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirketin hak kaybına uğramaması açısından esasa dair beyanlarının davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkili şirket nezdinde … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile 15.10.2018-2019 tarihleri arasında sigortalı olduklarını, müvekkili şirketin Karayolları Trafik Kanunun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçe limiti maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını, poliçeye müstenit sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber; masraf, vekâlet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, dava haksız fiile dayalı olup davacı tarafın sigortalı araç sürücüsüne raci kusur ve zararı kanıtlayamaması halinde müvekkil şirketin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine, her halde yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
Bilirkişi adli Birimler Uzmanı … ve Makine Mühendisi …’dan alınan 14/10/2021 havalı tarihli heyet bilirkişi raporunda; dosyadaki tüm deliller beyanlar kaza tutanağı, kaza fotoğrafları birlikte değerlendirildiğinde davacı yan ekspertiz raporu incelendiğinde ATO işçilik listeleri, internet ve serbest piyasada yaptığım araştırmaya göre yedek parça fiyatlarının ve boya, onarım vs. İşçilik bedellerinin kaza tarihi olan 04.11.2018 tarihine göre piyasa rayiçlerinin üzerinde olduğu, hasarlanan parçaların kaza ile uyumlu olduğu, 04.11.2018 tarihindeki dava konusu kazada … Plaka sayılı 1973 Model, Renault 12 TL marka aracın kaza tarihi itibari ile oluşan hasarı; Yedek parça bedeli 18 KDV dahil 1097,40 TL, İşçilik bedeli 418 KDV dahil 2.419,00TL, Toplam hasar bedeli 3.516,40 TL, ödenen miktar 2.425,00 TL, kaza tarihinde ödenmesi gereken bakiye hasar tutarı 1.091,40 TL. olduğu bildirilmiştir.
Davalı tarafça yapılan yetki itirazının, davalı şirketin bölge temsilciliği bulunmakla usul ve yasaya uygun bulunmadığından reddine karar verilerek yargılamaya yukarıdaki esas üzerinden devam olunmuştur.
Davacı vekili 16/11/2021 tarihli tezyid-i bedel dilekçesiyle ;davalıdan hasar tazminatı farkı için 1.091,40 TL nin temerrüt tarihi olan 11/01/2019 itibari ile avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi ve HMK 323. Madde gereği yargı giderlerinden; dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan AAÜT’ne (16/2 madde) göre tayin olunacak yargılama gideri niteliğindeki vekâlet ücretinin davalı Sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi talepleri ile talep miktarını, müddeabihi arttırarak söz konusu talebini harçlandırmış ve davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Dava, 04/11/2018 tarihli trafik kazasından kaynaklı davacı aracında oluşan bakiye hasar onarım bedeli ücreti talebine ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Taraflardan birinin tacir olmayışı ve hasar gören aracın da kullanım amacının hususi olması nedeniyle davacı tarafından talep edilen ticari faiz yerine yasal faize hükmedilmiş; davacının davalı şirkete yaptığı başvuru neticesinde 26/11/2018 tarihinde kısmen ödeme yapıldığı,
Bu nedenle TTK 1446.maddesi mucibince 45 gün sonra davalı sigorta şirketinin 11/01/2019 tarihinde temerrüte düştüğü anlaşıldığından, davalının temerrüt tarihi bu tarihten itibaren sekiz iş günü olarak belirlenerek 11/01/2019 tarihi faiz başlangıç tarihi olarak esas alınmıştır.
Mahkememizce toplanan deliller, bilirkişinin hükme esas alınacak nitelikte kabul edilen denetime elverişli raporu, davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile davalı tarafından davalıya yapılan kısmi ödemelerine ilişkin belgeler dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek; 04/11/2018 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında davalı sigorta şirketinin, kazanın meydana gelmesinde sürücüsü tam ve asli kusurlu olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu ve kazanın sigorta poliçesi teminat süresi içerisinde meydana geldiği, bu nedenle davalı sigorta şirketinin sigortalı aracın sürücüsünün kusuruyla neden olduğu hasar ve değer kaybı bedelinden sorumlu olduğu; davacının aracında Yedek parça bedeli 18 KDV dahil 1097,40 TL, İşçilik bedeli 418 KDV dahil 2.419,00TL, Toplam hasar bedeli 3.516,40 TL hasar meydana geldiği, davalı şirkete yapılan başvuru üzerine 2.425,00 TL kısmi ödeme mahsup edildikten sonra davalının eksik ödenen bakiye toplam 1.091,40 TL tazminat alacağından sorumlu olduğu, ancak davacı vekilinin ıslah dilekçesi 1.091,40 TL talep ettiği anlaşıldığından, davacının talebi ile bağlı kalınarak davanın kabulüne; 1.091,40 TL hasar bedeli tazminatının davalının temerrüt tarihi olan 11/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
Arabuluculuk vekalet ücreti bakımından değerlendirme:
Davacı vekilince dava şartı arabuluculuk görüşmelerinde davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan AAÜT’ne (16/2 madde) göre tayin olunacak yargılama gideri niteliğindeki vekâlet ücretinin davalı Sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi talep edilmiş ise de;
Ekteki örnek İstanbul Bam 28. H.D. İlamı da örnek kabilinden ibraz edilmiş ise de mezkur karara Türkiye’de hemen hemen bütün istinaf mahkemelerinin arabuluculuk vekalet ücretine dair ret kararı verdikleri anlaşılmakla bu yönden talebe ve emsal karardaki görüşe iştirak edilmemiştir.
Hatta bu hususta bir Yargıtay yahut Hukuk Genel Kurulu kararı da çıkmış değildir. Öyle ki uyap Yargıtay hukuk daireleri aramasında “arabuluculuk vekalet ücreti” aramasında bir arama sonucu dahi çıkmamaktadır.
Açıklayıcı örnek kabilinden bir diğer istinaf ilamına kararda yer verilmiştir.
“…Dava konusu somut olayda davanın 7155 Sayılı Yasa ile TTK 5.maddesine eklenen 5/A-1 maddesi uyarınca, arabuluculuk dava şartına tabi olan bir dava olduğu, davacı tarafça arabuluculuk başvurusunda bulunulup tarafların anlaşamadığına yönelik tutanağın dava dilekçesi ekinde sunulduğu, davanın mahkemece kabulüne karar verildiği ve kabul kararının istinaf konusu edilmediği ve esasa ilişkin kısmın arabuluculuk vekalet ücreti dışında kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın istinaf etmiş olduğu arabuluculuk vekalet ücreti yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve özellikle 6325 sayılı arabuluculuk kanunu hükümleri gereğince dava açılmadan önce arabulucu olarak görevlendirilen vekile hazine tarafından ödenen bir ücret olup HMK 323/1-ğ maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılması gerektiği ve buna göre davanın sonunda aleyhe hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği açık olup bu vekalet ücretinin arabuluculuk aşamasında hazine tarafından karşılandığı ve buna göre hazine tarafından karşılanan bu ücretin davanın tarafları olan vekillere ilişkin bir ücret olmayıp arabuluculuk yasası kapsamında arabuluculuk hizmetini ifa eden avukata verilen bir ücret olup bu ücretin haksız çıkan taraftan karşılanarak aynen harçlarda olduğu gibi ödemeyi yapan hazineye verilmesinde usul ve yasaya bir aykırılık bulunmamaktadır.
6325 sayılı arabuluculuk kanunu gereğince hükmedilen vekalet ücreti dava açılmazdan önce arabulucu ücreti olarak ödendiğinden ve davanın bir şartı bulunduğundan bu ücret davanın tarafı olan vekiller lehine ödenecek vekalet ücretlerinden sayılamaz anılan nedenlerle mahkemece davacı tarafın arabulucu vekalet ücretlerindeki talebinin reddine ve ayrıca bu arabuluculuk ücretinin hazine lehine tahsiline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir…”
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2022/448-2022/443 E.-K. Sayılı ilamı.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
1.091,40 TL hasar bedeli tazminatının davalının temerrüt tarihi olan 11/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 74,55 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL peşin harç ve 18,50 TL ıslah harcı toplamı 72,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1,65 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.091,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 18,50 TL ıslah harcı, 33,00 TL e-tebligat masrafı, 63,00 TL müzekkere posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 0,60 TL KEP ücreti toplamı 1.231,7‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
7-HUAK 18/A mad gereğince zorunlu arabuluculuk kapsamında suçüstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabulucuk giderinin 6831 sayılı yasa hükümlerine göre davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair ; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 341. v.d.maddeleri gereğince ( 2 ) hafta içerisinde,İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)