Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/633
KARAR NO : 2021/782
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/11/2020
BİRLEŞEN İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2020/744 ESAS – 2021/241 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ: 29/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla, dava dışı …Sağlık ve Tur. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin kullandığı kredi sebebiyle müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak, müvekkilinin de aralarında olduğu borçlular aleyhine takip başlatıldığını, müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla İcra Dairesince hesaplanan borç tutarını 16/05/2012 tarihinde icra dosyasına ödediği halde, davalı tarafından müvekkilinin çek yaprakları bedelinden de sorumlu olduğu iddiasıyla takibe devam edilmesi üzerine müvekkili tarafından menfi tespit davası açıldığını, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …….E., …… K. sayılı dosyasıyla görülen menfi tespit davasında, davalı tarafın 07.05.2015 tarihli davaya cevap dilekçesinde çek yaprakları sebebiyle sadece asıl borçlu şirketin sorumlu olduğu, kefillerin sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmiş olup mahkemece davanın kabulü ile müvekkilinin 33.921,35-TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. H.D.’nin 10.07.2020 T. ….E. ……. K. Sayılı kesin olan kararıyla, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, müvekkilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E., …. K. sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, müvekkilinin davasının kabulüne, 36.675,40-TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, kesin olan bu kararda ayrıca, müvekkilinin sorumlu olduğu borcun tamamını 16.05.2012 tarihinde ödediği ve hatta 2.014,64-TL fazla ödemek suretiyle borcunu bitirmesine rağmen, 22.02.2015 tarihinde de 2.134,50-TL fazladan ödeme yaptığının tespit edildiğini, müvekkilinin icra dosyasına toplam 4.149,14-TL fazladan ödeme yaptığını bu kararla öğrendiğini, davalı bankanın müvekkilinin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla yersiz olarak yapmak zorunda kaldığı 4.149,14-TL fazladan ödeme oranında sebepsiz zenginleştiğini, arabulucuya başvurulmuş ise de, arabuluculuk aşaması anlaşmazlıkla sonuçlandığından işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek davanın kabulü ile 4.149,14-TL alacağın, 2.014,64-TL’sına ödeme tarihi olan 16.05.2012 tarihinden, 2.134,50 TL’sına ödeme tarihi olan 22.02.2015 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiş, birleşen dava dilekçesinde özetle; İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla, dava dışı …Sağlık ve Tur. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin kullandığı kredi sebebiyle müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak, müvekkilinin de aralarında olduğu borçlular aleyhine takip başlatıldığını, müşterek borçlu ve müteselsil kefiller olan … ile müvekkili …….’nun sorumlu oldukları borcun aynı olduğunu, müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan borçlulardan ……. tarafından İcra Dairesince hesaplanan borç tutarı 16.05.2012 tarihinde icra dosyasına ödediği halde, davalı tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin çek yaprakları bedelinden de sorumlu olduğu iddiasıyla takip ve haciz işlemlerine devam edildiğini, bunun üzerine müşterek borçlu ve müteselsil kefil … tarafından menfi tespit davası açıldığını ve İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/163 E., 2018/502 K. sayılı dosyasıyla görülen davasında, davalı tarafın 07.05.2015 tarihli davaya cevap dilekçesinde çek yaprakları sebebiyle sadece asıl borçlu şirketin sorumlu olduğu, kefillerin sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmiş olup mahkemece davanın kabulü ile …’nun 33.921,35-TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. H.D.’nin 10.07.2020 tarih 2018/1817 E. 2020/641 K. Sayılı kesin olan kararıyla, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı …’nun istinaf başvurusunun kabulüyle, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/163 E., 2018/502 K. sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne, müşterek borçlu müteselsil kefil …’nun 36.675,40-TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, kesin olan bu kararda ayrıca, müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan borçlulardan …’nun sorumlu olduğu borcun tamamını 16.05.2012 tarihinde ödediği ve hatta 2.014,64-TL fazla ödemek suretiyle borcunu bitirmesine rağmen, 22.02.2015 tarihinde de 2.134,50-TL fazladan ödeme yaptığının tespit edildiğini, icra dosyasında, müşterek borçlu ve müteselsil kefiller olan … ile müvekkili …’nun sorumlu oldukları borç aynı olup, müşterek borçlu müteselsil kefillerin sorumlu olduğu borç tutarının borçlulardan … tarafından ödenmesiyle, müvekkili yönünden de dosya borcunun sona erdiğini, müvekkilinin haciz tehtidi altında olduğundan 29.07.2020 tarihinde 6.026,33-TL tutarı yersiz olarak icra dosyasına ödemek zorunda kaldığını, arabulucuya başvurulmuş ise de, arabuluculuk süreci anlaşmama ise sonuçlandığını belirterek davanın kabulü ile, müvekkilinin borçlu olmadığı halde ödediği 6.026,33-TL’nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte istirdat hükümleri çerçevesinde davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı Özel Sağlık ve Tur. Hiz. San. ve Tic. Ltd.Şti. arasındaki ilişkinin, dava dışı şirketin müvekkili bankadan kullandığı kredili mevduat hesabından kaynaklandığını, davacının ise bu krediye müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, söz konusu krediye ilişkin İzmir 29. Noterliği’nin 01.10.2010 tarihli ve 07317 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından genel haciz yolu ile takip başlatılmış olup takibe itiraz olmaksızın takibin kesinleştiğini, takibe devam edilmiş ve bu sırada bazı tahsilatların da sağlanmış olduğunu, takip işlemleri devam ederken; 22.01.2015 tarihinde davacı tarafça İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/163 E. Sayılı dosyasından menfi tespit davası ikame edildiğini, işbu davada davacı tarafın sadece söz konusu takipten dolayı borcunun kalmadığının tespitini talep ve dava ettiğini, davacının işbu davada herhangi bir başka talebi olmadığını, esasen takipten yıllar önce haberdar olan davacının süresi içerisinde menfi tespit davasını ikame etmemesine rağmen davanın görüldüğünü ve mahkemenin 2018/502 Karar ve 17.04.2018 tarihli kararı ile davacının 2.289,81 -TL dava borcunun olduğuna karar verildiğini, işbu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduklarını, davacı tarafça da katılma yolu ile istinafa başvurulduğunu, söz konusu davanın Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/1817 E., 2020/641 K. ve 10.07.2020 tarihli kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine ve davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek yeniden hüküm tesis edildiğini, söz konusu istinaf incelemesinde davacı banka alacaklı iken borçlu konumuna düştüğünü, oysa yerel mahkemenin almış olduğu tüm bilirkişi raporlarında müvekkili bankanın davacıdan alacaklı olduğunu, İstinaf mahkemesinin ise başkaca rapora ihtiyaç duymaksızın müvekkili bankayı borçlu çıkarttığını, bu kararın miktar yönünden temyiz sınırının altında olması sebebi ile kesin hüküm niteliğinde olduğunu, bu sebeple temyiz edilemediğini, davacının 22.01.2015 tarihinde süresinde olmamasına rağmen menfi tespit davası açtığını ve bu davada borçlu konumunda olduğunu, dava dilekçesinde borcunun tespitini istediğini ve yerel mahkemece de borcun büyük bir kısmının ödendiğine dair karar verildiğini, istinaf mahkemesi eksik inceleme yapmasına rağmen temyiz edilemediğini, hal böyle iken açılan menfi tespit davası ödemenin tespiti neticesine istirdat davasına dönüşerek iade edilecek miktar var ise bu miktarın talebinin yine menfi tespit davasında tespit edilmesi gerektiğini, davacının da istirdat hükümleri uyarınca söz konusu davadan alacağını talep etme hakkı kazanacağını, davacının ancak ve ancak istirdat davası açma hakkına sahip olup bu tarihten sonra işbu davayı da ikame etmesinin mümkün olmadığını, davacının bu davayı ikame etmekte hukuki yararı ve hakkı da olmadığını, ayrıca tüm bilirkişi raporlarında davacının halen müvekkili bankaya borçlu olduğunun tespit edildiğini, davacının menfi tespit davasında da faize ve temerrüde itirazının mevcut olmadığını, İstinaf Mahkemesinin resen yapmış olduğu incelemelerle müvekkili bankayı borçlu çıkarttığını, davacının da bu davada yapılan tespiti sanki fazladan ödeme yapmışçasına işbu davaya taşıdığını, davacının işbu davayı açmakta kötüniyetli olduğunu belirterek davacının davasının öncelikle usulden reddine, bu talepleri kabul görmez ise hukuki yarar yokluğu sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu talepleri kabul görmez ise davanın reddine, haksız ve kötüniyetli ikame edilen davada davacının % 20 den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, davanın açılmasına müvekkili banka sebebiyet vermediğinden ve herhangi bir kusuru olmadığından, davanın kabulü halinde müvekkili banka aleyhinde masraf ve vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini arz ve talep etmiştir..
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas ……Karar sayılı dosyası mahkememiz dosyası ile birleştirilerek dosya içine gönderilmiştir.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ….. Karar sayılı dosyası fiziken celp edilmiş, incelemede davacı Ahmet … tarafından …… Bankası A.Ş.aleyhine 09/02/2015 tarihinde açılan menfi tespit davası olup, 17/04/2018 tarihli ilam ile davanın kısmen kabulü ile İzmir 11. İcra Dairesinin … sayılı takip dosyası nedeniyle davacının davalıya 33.921,35 TL borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği, tarafların istinaf yoluna başvurması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 10/07/2020 tarih ….. Esas …… Karar sayılı ilamıyla davacının istinaf talebinin esastan kabulü ile İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kaldırılmasına , davalı bankanın istinaf talebinin esastan reddi ile davacının davaya konu 36.675,40 TL borcunun bulunmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonunda;
İzmir …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla, dava dışı …Sağlık ve Tur. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin kullandığı kredi sebebiyle davacıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak takip başlatıldığı, davacı … tarafından menfi tespit davası açıldığı,
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… E., ….. K. sayılı dosyasıyla görülen menfi tespit davasında mahkemece davanın kabulü ile davacının 33.921,35-TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, istinaf yoluna başvurulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 10.07.2020 tarih ……E. ….. K. Sayılı kesin olan kararıyla, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… E., ….. K. sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, müşterek borçlu müteselsil kefil …’nun 36.675,40-TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiği,
Kesin olan bu kararda ayrıca, müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan borçlulardan …’nun sorumlu olduğu borcun tamamını 16.05.2012 tarihinde ödediği ve hatta 2.014,64-TL fazla ödemek suretiyle borcunu bitirmesine rağmen, 22.02.2015 tarihinde de 2.134,50-TL fazladan ödeme yaptığının tespit edildiği görülmektedir.
Hukuk sistemimizde ve esasen evrensel hukuk açısından da borcun en bilinen, klasik sona erme şekli ödemedir. Buna dair olarak gerek mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu gerekse de halen mer’i 6098 sayılı Borçlar Kanunu bu hususu “Asıl borç tediye ile veya sair bir suretle sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer’i haklar dahi sakıt olur. ” ile “Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.” şeklinde düzenlemek sureti ile 113 ve 131.maddede hükme bağlamışlardır.
Va’z-ı kanun (kanunkoyucu) bu suretle ana borcun nihayeti, sukutu açısından ödemeyi esas aldığı gibi temel borca tâbi olan fer’iler açısından da aynı prensibi esas almıştır. Bu itibarla asıl ve birleşen davanın davacılarının taleplerinin esası bir mahkeme ilamı ile borçtan fazlasına dair ödeme sebepli hukuki temel ve gerekçeleri itibari ile sebepsiz zenginleşmeye dair olduğu anlaşılmış olup taleplerinin ana borcun son bulmuş olması ve buna dair mahkeme ilamının varlığı şeklinde maddi ve hukuki delillerin mevcut olduğu münakaşasızdır.
Esasen davalı tarafça da ilgili veriler ışığında safahat ve toplanan deliller kabul görmekte, önceki yargılama süreci ile zamanaşımına yönelik savunmalar getirilmektedir.
Evvelki icra ve takip dosyaları ile yargılama süreçleri, mevcut davadaki deliller ile beraber ayrıca ödeme belgelerinin sunulması ile alacağın varlığı-miktarında münazaa, ihtilaf bulunmaması sebepli bilirkişi incelemesi yaptırılmamış olup toplanan deliller ışığında dava konusu meblağın miktar bakımından ihtilafsız olduğu tespit edilmiştir.
Borçlar Kanunu 82.madde mucibince “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.”; bu bağlamda mezkur hükmün dava konusu hadisede tatbik ve tefsiri açısından;
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 10/07/2020 tarih … Esas ….. Karar sayılı ilamıyla her iki davacı taraf açısından da fazla ödemenin yapılması ve bundan kaynaklı olarak ta “geri isteme hakkı”nın doğmasının başlangıç tarihi olmaktadır. Teknik manada birleşen davanın ödeme yapılmış olması sebepli istirdat, asıl davada temel ilişkiye istinaden 2 parça ödemenin iadesi bağlamında alacak olarak açılması neticeyi değiştirmemektedir. Zira davaların hukuki sebebi ihtilafın özü itibari ile sebepsiz zenginleşme teşkil etmektedir.
Keza sebepsiz zenginleşmeye konu alacak kalemleri muhtelif alacak kalemi hesaplamaları sonrası ortaya çıkan fark bedeller olduğundan başlangıçta bilinme ,değerlendirilme imkanı bulunmadığı gibi ayrıca Borçlar Kanunu 154-157.maddeleri mucibince işbu dava konusu alacakların bağlı olduğu temel borç açısından da asıl alacağın evvelce de ihtilafa, yargılamaya konu olması ve bu yargılamadaki kesici muamelelerin varlığı nazara alındığında asıl borç için kesici muamelenin fer’i borçlar için de teşmil edilebilir olduğu dikkate alındığında zamanaşımının davacılar aleyhinde dolmadığının kabulü yerinde olacaktır.
İcra dosyasında müşterek borçlu ve müteselsil kefiller olan … ile …’nun sorumlu oldukları borç aynı olup, müşterek borçlu müteselsil kefillerin sorumlu olduğu borç tutarının borçlulardan … tarafından ödenmesiyle borcun itfasının sabit olduğu, idfa-tediye sebepli sona erdiği ve buna rağmen farklı tarihlerde 2 kalem fazla alacak sebepli ödeme yapıldığı,
… yönünden de dosya borcunun sona ermesine rağmen haciz tehtidi altında olduğundan 29.07.2020 tarihinde 6.026,33-TL tutarı icra dosyasına ödemiş olduğu ve işbu ödeme kaleminini de netice itibari ile hakka, sebebe dayanmayan ödeme olduğu anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
Davanın KABULÜ ile,
I-)Asıl dava yönünden (2020/633 Esas )
4.149,14 TL alacağın
a) 2.014,64 TLlik kısmının ödeme tarihi olan 16/05/2012 tarihinden itibaren
b) 2.134,50 TL’lik kısmının ödeme tarihi olan 22/02/2015 tarihinden itibaren
işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
c)Alınması gereken 283,43 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 70,86 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 212,57 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
d)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.149,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 70,86 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 22,00 TL e-tebligat masrafı, 0,60 TL müzekkere KEP masrafı toplamı 155,66 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f)HUAK 18/A Maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk kapsamında suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL ara buluculuk giderinin 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
g)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
h)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
II-)Birleşen dava yönünden (2020/744 Esas)
a)6.026,33 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Alınması gereken 411,66 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 102,92 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 308,74 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
c)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 102,92 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 11,00 TL e-tebligat masrafı, 19,00 TL tebligat masrafı toplamı 195,12 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)HUAK 18/A Maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk kapsamında suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL ara buluculuk giderinin 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
f)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
g)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/11/2021
Katip …
¸e-imza
Hakim ….
¸e-imza