Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/608 E. 2021/133 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/608 Esas
KARAR NO : 2021/133 Karar

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/11/2020
KARAR TARİHİ : 03/03/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle, Davacı müvekkili 31/12/2018 tarihinde …. plakalı …. markalı aracı 60.700,00-TL bedelle davalı …A.Ş. …. bayisinden satın aldığını, müvekkili aracı alıp kullanmaya başladığından itibaren araç defalarca kez arıza yapmış ve müvekkili araçtan istediği gibi yararlanamadığını, her seferinde başka türlü arıza veren aracın onarımına rağmen arıza giderilmediğini, aracı alan müvekkili daha kullanmaya başladığı süre zarfında birden fazla arıza nedeniyle yetkili servise gitmek zorunda kaldığını, aracı aldığı ilk günden itibaren araç düzgün bir şekilde çalışmamış ve müvekkili tarafından kullanılamadığını, 15/08/2019 tarihinde ” motor arızası lambası yanıyor ” sorunuyla karşılaştığını ve arızanın onarımı için aracı yetkili servis olan …ne bıraktığını, sorunun çözüldüğü söylenip tekrar müvekkiline teslim edildiğini, aracı kullanmaya devam eden müvekkili bu seferde 27/11/2019 tarihinde “arıza lambanı sanıyor ” sorunuyla karşılaştığını ve aynı gün aracı servise götürdüğünü, yapılan inceleme de, arıza kodu silinmiş ve araç tamir edildiğini, müvekkili bunun dışında birden fazla kes aynı sorunlarla yetkili servise gitmiş olup, arızanın çözülmesini istediğini, belirtilen araçta halen arıza lambası yanmakta olduğunu, ara ara gittikten sonra tekrar arıza verdiğini, bu süreçte müvekkilinin almış olduğu aracın sık sık arıza nedeniyle düzgün bir şekilde çalışmadığını, kullanımda büyük sıkıntılar yaşadığını, mahkeme tarafından yapılacak bilirkişi incelemesinde aracın ayıplı olduğunun ortaya çıkacağını, arızası bitmeyen söz konusu araçta birden fazla kez arıza çıktığını, hala arızaların devam ettiğini, aynı dönemlerde müvekkili davaya konu araçla birlikte başka bir araç da aldığını ve benzer arızalar diğer araçta da ortaya çıktığını, bununla ilgili de benzer bir dava açıldığını, açmış oldukları dava İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dava dosyasında görüldüğünü, araçta bulunan gizli ayıplar nedeniyle İzmir Arabuluculuk Bürosu … arabuluculuk numarasıyla başvuru yapılmış ancak görüşmeler sonucunda anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, müvekkilinin yaşanan arıza nedeniyle araçtan tam olarak faydalanamadığının da açıkça ortada iken müvekkilinin talebinin olumlu karşılanmaması açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davaya konu aracı özel bir kampanyadan yararlanarak 60.700,00-TL bedel ile satın aldığını, müvekkilinin günümüzde bu bedel ile davaya konu araç niteliklerinde bir aracı satın alması bir daha mümkün olmayacağını, bu nedenle ilk taleplerinin kabul görmemesi halinde müvekkilinin ödediği bedelin iadesini değil, davaya konu aracın ya da muadil bir aracın gerçek değerinin tespitini ve bu bedelin iadesini talep ettiklerini, müvekkili tarafından satın alınan aracın garanti süresi içerisinde arızasının ikiden fazla tekrarlandığı ve arızaların niteliği itibariyle araçtan beklenen faydayı sağlamadığını ve anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, öncelikle; müvekkiline ait … plakalı 2018 model …. marka ve modeldeki aracın ayıpsız bir misli ile değişimine, mahkemece bu talebin kabul edilmemesi halinde ise muadil araç bedelinin tespiti ile tespit edilen değerin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesine,(şimdilik 1.000-TL fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla), yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkili şirket … …. AŞ.’ye husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili … A.Ş.’nin davacı ile arasında herhangi bir satım akdi bulunmadığını, diğer yandan, satıcı ile üretici ya da ithalatçının müteselsil sorumluluğu sadece 6502 sayılı Kanun’da tüketiciler lehine düzenlendiğini, dava konusu uyuşmazlıkta ise, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uygulama alanı bulamayacağını, ayrıca, müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir hizmet akdi de bulunmadığını, bu itibarla, imalatçı olan söz konusu müvekkili firmanın müteselsil sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, diğer taraftan, davada TTK m.23’ün atfıyla TBK m.219 ve devamı hükümlerinin uygulama alanı bulacağı dikkate alındığında, alıcının seçimlik haklarını düzenleyen TBK m.227 hükmünde, söz konusu seçimlik hakların sadece satıcıya yöneltilebileceği belirlenmiş olup, üretici/ithalatçının sorumluluğundan bahsedilmemiş olduğu gözden kaçırılmaması gerektiğini, dava konusu aracın satıcısı, müvekkili şirket … … A.Ş. olmadığını, müvekkili şirket dava konusu aracın satış işlemine taraf olmadığını, bu itibarla, müvekkili şirketin taraf olmadığı bir sözleşmenin konusunu teşkil eden maldaki ayıp iddiasından dolayı sorumlu tutulması hukuken mümkün olmadığını, dava konusu araç ticari garanti şartlarına tâbi bulunduğunu, … … ve Servis Kılavuzu’nda belirtildiği üzere, satın alınan …. aracın ticari veya mesleki amaçlı kullanılması halinde, “Ticari Garanti Şartları” geçerli olacak ve malın garanti süresi içinde, gerek malzeme, gerekse montaj ve tasarım hatalarından dolayı arızalanması halinde, işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep edilmeksizin tamiri yapılacağını, ticari garanti kapsamında, müvekkili şirket, sadece aracın ücretsiz onarımından sorumlu olduğunu, ticari bir satım söz konusu olduğu için, davada davacının, aracı satın alırken kabul etmiş olduğu ticari garanti esasları gereği hiçbir zaman için araç değişimi ya da bedel iadesi talep etme hakkının bulunmadığı gözden kaçırılmaması gerektiğini, bununla birlikte, dava konusu araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp bulunmadığı üzere müvekkili şirketlerin sorumluluğuna gidilmesi ise esasen mümkün olmadığını, dava konusu araçta üretimden kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmadığını, her şeyden önce, bir malın ayıplı olduğunun kabulü için, iddia edilen eksikliğin, üretimden kaynaklanması; yani ayıbın veya ayıbı yaratan nedenin, yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması gerektiğini, ister açık ister gizli ayıp olsun, satıcının sorumlu tutulabilmesi için, bu ayıbın üretimden-satımdan önceki bir nedenden- kaynaklanmış olması gerektiğini, somut olayda, dava konusu araç, üretim bandından sağlam bir şekilde çıktığını, gereken tüm kontrolleri eksiksiz bir biçimde yapılarak ayıptan ari olarak davacıya satıldığını ve teslim edildiğini, … araçlarda, aracın nasıl kullanıldığına bağlı olarak motor yağının ne zaman değiştirilmesi gerektiğini belirleyen bir “Akıllı Yağ Ömrü İzleme” (Intelligent Oil-Life Monitor – IOLM) donanımı bulunduğunu, sürüş stiline ve koşullarına bağlı olarak bazı araçlar için bir sonraki periyodik bakımı gelmeden önce (yağ ömrü tamamen bittiği için) motor yağı değişimi gerektiğini, bu doğrultuda, sürücüyü uyarmak için aracın donanımına göre gösterge tablosunda yağ ömrü bitmeye yakın ve yağ ömrü bittiğinde bir uyarı lambası veya uyarı lambası ile birlikte “Motor yağını değiştirme zamanı”, vb. Gibi uyarı mesajı geldiğini, somut olayda da araç kullanıcı el kitabı’ndaki tarife uygun kullanılmadığı için de uyarı mesajı verdiğini ve ücretli yağ değişimi gerektiğini, markadan ve modelden bağımsız dizel motorlarda yasal mevzuat gereği emisyon şartlarını sağlamak için nasıl kullanılması gerektiği kullanıcı el kitabı’nda tariflendiğini, üretici gibi tüketici de bu mevzuata uymaya mükellef olduğunu, dava konusu araçta iddia edildiği şekilde üretimden kaynaklı bir arıza bulunmadığını, aracın kullanım kılavuzunda da araç sahiplerine bilgi verildiği üzere, araç kısa mesafelerde kullanacak veya seyahat sırasında sıkça durma-kalkma yapacaksa kurum yakma (rejenerasyon) işlemi için gerekli sürüş koşullarını oluşturması gerektiğini, bu sürüş koşulları oluşmaz ise kurum yakma işlemi gerçekleşmediğinden dolayı uyarı verir hatta yağ çoğaltması dahi oluştuğunu, davacının aracı hangi koşullarda ve amaçlarla ne şekilde kullandığı dikkate alındığında iddia edilen sorunların kaynağının kullanımdan kaynaklı olduğu açıkça görülebileceğini, davacının iddialarının aksine araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını, nitekim aracın halihazırda kullanımına engel teşkil eden veyahut ondan fayda sağlanmasının önüne geçen herhangi bir durum da olmadığını, davacının aracını kullanım kılavuzunda belirtilen şartlarda kullanmamasından doğan sorunlardan/kullanıcı hatalarından müvekkili firmaların hiçbir şekilde sorumlu tutulması mümkün olmadığını, dava konusu araçta üretimden kaynaklı bir sorun bulunmadığını, kullanımın belirtilen şekilde sağlanması gerektiğini, dava konusu aracın ayıplı olduğunun kabulü anlamına gelmemek üzere tüketici onarım hakkını kullandığını, davacı, dava konusu şikâyet nedeniyle seçimlik hakkını, aracın onarımı yönünde kullandığını, seçimlik haklar, yenilik doğurucu nitelikte olduğunu, bir kez kullanıldıktan sonra bu haktan dönmek hukuken mümkün olmadığını, doktrinde de, yenilik doğuran hakların sadece bir defa kullanmaya müsait haklar olduğu, bu hakların sadece bir defa kullanmaya müsait olduğu, muhatabın da hakkın kullanılması ile birlikte meydana gelen yeni hukuki durumun kesin olduğuna güvenebileceği, onun bu hususta korunmaya layık bir menfaati olduğu, bu nedenle bir kez kullanılan yenilik doğuran hakkın, beyanın muhataba varmasından sonra geri alınmasının ve tekrar hakkın kullanılmasından önce mevcut olan hukuki duruma dönülmesinin kural olarak mümkün olmadığı savunulduğunu, davacının taleplerinin karşılanmasını gerektirecek teknik bir çözümsüzlükle karşılaşılmadığını, dava konusu araçta üretim hatası olmadığı gibi, onarım neticesinde değer kaybı oluşturacak bir aksaklık da söz konusu olmadığını, yetkili servis, müşteri kurum yakılmasını sağlayamadığı takdirde kullanım kılavuzuna uygun kullanmayan kullanıcılar yerine bu işlemi gerçekleştirerek aracı teslim ettiğini, dava konusu araçta üretimden kaynaklı bir sorun söz konusu olmadığını, somut olayda davacının aracını kullanım talimatlarına uygun şekilde kullanmamış olması nedeniyle yaşanan sorunlar üretimden kaynaklı ayıp olarak nitelendirilemeyecek, müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, gerek dava konusu araçta üretimden kaynaklı herhangi bir ayıbın bulunmaması, gerek giderilemeyecek herhangi bir teknik çözümsüzlük olmaması nedeniyle davacının işbu dava ile ileri sürdüğü talepler MK m.2 ve TBK m.227’ye aykırı olduğunu, dolayısıyla, davacının haksız işbu ile müvekkili firmalara karşı ileri sürdüğü taleplerin kabulü kabil olmadığını, davacının yaşadığı sorunun iddiası aksine üretimden kaynaklı bir ayıp olarak nitelendirilemeyeceği araçların yasal olarak sahip olması gereken donanımı ihtiva ettiğini, diğer pek çok marka ve model araçta da aynı özelliğin söz konusu olduğu ve kullanıcıların araçlarını kullanım kılavuzlarına uygun uygun şekilde kullanmaları halinde bu durumun külfet haline gelmeyeceği açıkça ortaya konulduğunu, davacının terditli talepte bulunması haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, mümkün değilse muadil araç bedelinin tespiti ile bu değerin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili şeklinde terditli talepte bulunduğunu terditli olarak ileri sürülen taleplerin her halükarda reddi gerektiğini, zira, ayıp nedeniyle seçimlik haklar yenilik doğurucu nitelikte olduğunu, bu haklardan birine başvurulması halinde hak tükenecek ve diğer seçeneklere başvurmak mümkün olmayacağını, bu itibarla, davacının terditli talebi hukuken kabul edilemeyeceğini, TBK’da muadil araç bedelinin tespiti şeklinde bir seçimlik hak da mevcut olmadığını, 2018 yılından bu yana kullanılarak beklenen faydayı sağlamış olan ve halihazırda davacı tarafça kullanılmakta olan dava konusu araç bakımından davacı tarafın taleplerinin iyiniyetli olmadığını, davacının aracından, kullandığı süre boyunca elde etmiş olduğu menfaati iade etmesi zorunlu olduğunu, davacının iddialarının haklılığına ve araç değişimine karar verilmesi halinde (ki bu, hukuka aykırı olacağını), davacının da araçtan elde ettiği menfaati iadesi gerektiğini, TBK’nun 205. maddesi gereğince, davacı, satım konusu şeyi ve o şeyden elde ettiği semereleri iade ile yükümlü olduğunu, davacının, araç değişimi talebi Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, reddedilmesi gerektiğini, ayrıca aracın tramer kaydı sorgusunun da yapılarak, herhangi bir kazaya karışıp karışmadığı ya da değer kaybına sebebiyet verecek bir durumun oluşup oluşmadığının da ayrıca tetkik edilmesi gerektiğini, tüm itirazlarının reddi ile davacının talebinin kabulüne karar verilmesi halinde, eğer ki araçta müvekkili şirketlerin kusurlu bir eylemi ya da fiili olmaksızın meydana gelmiş bir değer kaybı var ise bunun tespit edilerek müvekkili şirketlere iadesi gerekecek, aksi durum davacının sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet vereceğini, dava konusu araç üzerinde takyidat sorgusunun yapılması gerektiğini, sözleşmeden dönme ile araç değişimi haklarının ileri sürülebilmesi için, aracın her türlü borçtan ve takyidattan ari bir şekilde müvekkili şirketlere iade edilebilir durumda olması gerektiğini, aksi durumda seçimlik hakların daralması nedeniyle bu seçimlik hak zaten ileri sürülemeyeceğini, dava konusu araçta herhangi bir takyidat mevcut ise, davacının sözleşmeden dönme ile araç değişimi ya da bedel iadesi gibi talepleri zaten kabul edilemeyeceğini, sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanan araç sahiplerinin, birlikte ifa kuralı gereğince ayıplı olduğunu iddia ettikleri araçlarını takyidatsız biçimde teslimle yükümlü olacaklarını, ancak bu halde, satıcı, ayıplı aracı iade almakla yükümlü tutularak, bedelin iadesi ya da aracın ayıpsız mislini teslim ile sorumlu olacağını, üzerinde takyidat bulunan ayıplı bir araç için ise, bedelde indirim ya da onarım hakkı dışında bir seçimlik hakkın kullanılması hukuken mümkün olmadığını, 30.9.2015 tarihli bir Hukuk Genel Kurul Kararında da, araç üzerinde rehin bulunup bulunulmadığının incelenmesi gerektiğini belirtildiğini, davacının haksız ve hukuka aykırı olan işbu davasının reddedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davanın taraflarının dosyamız davacısı ve davalıları ile aynı olduğu, uyuşmazlığın aynı marka ancak yakın tarihlerdeki farklı plakalı araçların satışına ilişkin ayıplı mal iddiası nedeniyle muadil araç bedelinin tespiti ile aracın aynı nitelikteki ayıpsız bir araç ile misli ile değişimi bunun mümkün olmaması halinde muadil araç bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile ödenmesine ilişkin olduğu, dosyada bilirkişi incelemesi yapılmadığı ve dosyanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz 2020/608 Esas sayılı dosyası kapsamına göre, mahkememiz dosyası ile İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, incelenen dosyanın halen derdest olduğu ve henüz bilirkişi incelemesinin yapılmadığı, her iki dosyanın yargılamasının birlikte yapılıp sürdürülmesi gerektiği incelenen belgelerden anlaşılarak, mahkememizin dosyasının İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin iş bu dava dosyası ile İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası arasında, dosyanın tarafları ve dava konusu itibariyle sıkı fiili ve hukuki irtibat bulunması nedeniyle, iş bu dava dosyasının HMK 166. maddesi gereğince İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamanın birleştirilen dosya üzerinden yürütülmesine, iş bu dosya esasının bu şekilde kapatılmasına,
3-Birleştirme kararı verildiği hususunun derhal ilgili mahkemeye bildirilmesine,
4-Harç ve yargılama giderlerinin birleşen dosyada değerlendirilmesine,
5-Davalılar vekilinin husumet, görev, yetki, zamanaşımı, derdestlik itirazının birleştirme kararı verilen dosyada değerlendirilmesine,
İlişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, karara karşı esas nihai kararla birlikte İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır