Emsal Mahkeme Kararı İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/178 E. 2022/420 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/178
KARAR NO : 2022/420

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 29/01/2019
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin İzmir Ticaret Müdürlüğü’ne … Ticaret Sicil Numarası ile kayıtlı bulunan davalı … Sistemleri İnş. ve …. San. ve Tic. AŞ’nin ortaklarından olduğunu, davalı şirketin hisselerinin %10’unun müvekkiline, %20’sinin ….’a, %70’inin ise ….’a ait olduğunu, davalı şirketin bir bakıma aile şirketi olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı şirketin çoğunluk hissesine sahip …’ın 29/12/2015 tarihli genel kurul ve yönetim kurulu kararların uyarınca 3 yıllığına münferiden temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu başkanı seçildiğini, ancak söz konusu tarihten sonra davalı şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından usulünce yönetilmediği için müvekkili açısından ortaklık ilişkisinin devamının imkansız hale geldiğini, müvekkiliyle ortaklar arasında yaşanan huzursuzluğun had safhaya ulaştığını, ve ortaklığının sürdürülmesinin müvekkili açısından imkansız hale geldiğini, davalı şirketin çoğunluk pay sahibi ve Genel Müdür olan … tarafından kötü yönetildiğini ve bu sebeple mali sıkıntı içinde bulunduğunu, şirketin iç işleyişinde hiçbir düzen bulunmadığını, şirketin yapmış olduğu işlerden elde etmiş olduğu gelirlerin kimi zaman …’ın banka hesaplarının aktarıldığını, hatta şirket çalışanlarının hesaplarının dahi kullanıldığını, ayrıca şirket çalışanlarının kredi kartları kullanılarak şirkete nakit sağlandığını ve bunların geri ödemelerinin herhangi bir düzen olmadan belgesiz olarak yapıldığını, bu nedenle şirket mali durumunun saptanmasının da mümkün olmadığını, şirketin çöküşüne sebep olacak kötü yönetilmesinin TTK 531 Madde kapsamında haklı sebep teşkil ettiğini, şirket kasasının çoğunluk pay sahibi tarafından sistematik bir şekilde boşaltıldığını, yönetim kurulu başkanının sahip olduğu diğer şirketlere davalı şirket üzerinden maddi menfaat sağladığını, yönetim kurulu başkanının kendisinin ortağı olduğu başka firmalara fatura kestiğini, … San. ve Tic Ltd. Şti. davalı şirket ile herhangi bir ticari ilişki olmamasına rağmen fatura keserek ödeme yaptığını, müvekkilinin şirketin mali ve finansal durumuyla ilgili olarak hiçbir şekilde bilgi alamadığını, mali açıdan hiçbir geçerli sebep öne sürülmemesine rağmen davalı şirketin uzun bir süredir kar payı dağıtımı yapmadığını, şirketin genel kurullarının da hiçbir zaman yapılmadığını, ayrıca şirket çoğunluk hissesini haiz yönetim kurulu başkanı tarafından müvekkilinin ticari itibarını zedeleyici beyanlarda bulunulduğunu, müvekkili açısından ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin artık mümkün olmadığını, ortaklıktan ayrılmasını gerektirir haklı nedenlerinin bulunduğunu, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini ve şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlık meydana geldiğini, şirketin devamlı olarak zarar ettiğini ve kar sağlayamadığından dolayı şirket yönetiminde yolsuzluklar yapıldığı kanaatinin güçlendiğini, şirketin …’ın tekelinde geçtiğini ve şirket yönetiminin şirket menfaatlerine kararlar alamadığını, …’ın katılımıyla şirketin zararının yükseldiğini, bu nedenle müvekkilinin davalı şirket ortaklığından esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin hesaplanarak şirket ortaklığından çıkarılmasın karar verilmesini birincil olarak değerlendirilmesini ayrıca yargılamanın devam ettiği müddetçe müvekkilinin ortaklık haklarının kullanılması ve borçlarının yerine getirmesini konumuna uygun düşmeyeceğini bu bağlamda ortaklıktan doğan hak ve borçlarının dondurulmasının gerektiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin … Esas … karar sayılı ilamıyla mahkemenin istem üzerine davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarının bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği kararını verdiğini, bildirerek davalı şirketin bulunduğu mahalle defter ve kayıtları ile taşınır taşınmaz mal varlığının tespitine yönelik uzman bilirkişi heyetini marifetiyle tespit yapılmasına davayı sonuçsuz bırakabilecek davalı şirketin davranışlarını engellemeye yönelik banka kayıtları ve mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkilinin davalı şirket ortaklığında esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesi ödenerek ayrılmasına izin verilmesine bunun mümkün olmadığı taktirde davalı şirketin feshine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, ortaklık ve iş yetkilerini kötüye kullanarak kendi hesaplarına para aktardığını ve şirketin zarar etmesine sebep olduğunu, …’ın şirketin %70 hisse ile ortağı olduğunu, davacının şirketin hem pazarlamacısı hem satış sorumlusu olduğunu, sorumlu olduğu işin niteliğine bakıldığında müşteriler ile birebir muhatap parasal giriş çıkışları en iyi bilen kişi olduğunu, müvekkili …’ın adına kayıtlı başka şirketlerin olması ve işlerinin yoğun olması nedeniyle tüm işleyişle davacıyı görevlendirdiğini, müvekkilinin davacıya güvendiğini ve şirketi bir nevi kendisine emanet ettiğini, ancak bir süre sonra yapılan işlerin fazlalığına rağmen şirket kazancının artmadığını hatta zarar ettiğini, işler ve alacaklar kontrol edildiğinde bir çok işin teslim edilmesine rağmen alacakların tahsil edilmediğinin ortaya çıktığını, alacakların tahsili için borçlu müşterilere tek tek ulaşılması sonrasında işin karşılığının kimi elden kimi davacının hesabına olmak üzere ödenildiklerinin öğrenildiğini, bu ödemelere ilişkin müvekkili şirkete makbuzlar gönderildiğinde gerceğin ortaya çıktığını, davacının aradaki güveni ve ortaklığı kötüye kullanarak şirkete zarar ettirmek suretiyle kendisine kazanç sağladığını, davacının eşi ile kurdukları … Sistemlerine müvekkili şirketin şubesi olarak tanıttıklarını ve yapılan işleri bu şirkete mal ettiklerini, yapılan işler sonrası müvekkili şirket adına hem davacının abisi adına kayıtlı …, hem davacının eşiyle birlikte kurduğu hemde eşinin adına kayıtlı …. Sistemleri tarafından faturalar kesildiğini, durumun şirket yetkililerince tespit edilmesi sonrasında 07/01/2019 tarihinde davacının iş yerinden ayrıldığını, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin … değişik iş sayılı dosyasıyla bunun sabit olduğunu, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, 09/02/2017 tarihinde davacının katıldığı genel kurul toplantısında şirketin sermayesinin arttırıldığını, davalının ödenmemiş 26.250,00 TL sermaye borcu olduğunu, TTK uyarınca sermaye borcunu yerine getirmemenin ortağın ortaklıktan çıkarılması için haklı bir sebep olduğunu, ortağın sermayenin semeresi oranında elde ettiği geliri şirkete aktarmadığını, bu zararlardan taahhüdünü yerine getirmeyen ortağın sorumlu olduğunu, davacının tüm genel kurul kararlarına katıldığını ve istediği bilgilere şirkette aktif rol alması sebebiyle istediği zaman ulaşabildiğini, müvekkili şirketin iddia edildiği gibi kötü yönetim nedeniyle zarar etmediğini, TTK uyarınca şirketin kötü yönetildiğinden, mali durumunun kötü olduğundan bahsedilebilmesi için bazı durumların gerçekleşmesi gerektiğini, yapılan işlerin gelirlerini müvekkili şirketin %70 hissedarı olan …’ın hesaplarını aktarıldığı yönündeki iddiaların soyut olduğunu, … ın aynı zamanda başka sektörde de aktif ticari hayata sahip olması sebebiyle kesilen faturaların tamamının gerçek ticari ilişkilere dayandığını, davacının asıl amacının %10 ortak olarak kalmak yerine durumu lehine çevirerek davacının hem şirketin kazancından hem müşterilerinden yararlanarak kendine sermaye edindiğini ve yeni bir şirket kurduğunu, ve sonrasında dava açarak ortaklıktan asılsız iddialarla kendine haklı sebepler yaratarak ayrılmaya çalıştığını, davacının tutum ve davranışlarının tamamının haksız rekabet teşkil ettiğini ve müvekkili şirket açısından davacının ortaklıktan çıkarılmasını gerektiren pek çok haklı nedenin bulunduğunu, davacının benzeri bir şirketi faaliyete sokarak aynı zamanda müvekkili şirketin müşterilerini kullanarak bağlılık yükümlülüğüne ve rekabet yasağına aykırı davrandığını, bildirerek müvekkili şirketin %10 payına sahip davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmemiş olması şirketi kasten zarara uğratarak kendisine para aktarması, ayrıca şirketin sıralrının açığa çıkardığı müşteri ilişkilerini bozarak zarara uğrattığından ayrılma akçesi adı altında hiçbir alacağının olmadığı aksine borçlu olduğunun kabulüyle şirket ortaklığından çıkarılmasına, davacıya ait %10 payın şirkete devrine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafın TTK 437.maddesi gereğince bilgi ve inceleme hakkı bulunduğundan davalı şirketin defter ve kayıtları ile taşınır taşınmaz varlığının tespitine yönelik tespit talebinin reddine, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin davalı şirketin malvarlığına yönelik taleplerini somutlaştırdıktan ve İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirketin sicil dosyası geldikten sonra değerlendirilmesine karar verilmiş, aşamada davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin 19/09/2019 tarihli ara karar ile kısmen kabulü ile UYAP sistemi üzerinden tespit edilen davalı şirket adına kayıtlı … plakalı araçların trafik kayıtları üzerine başkalarına devir ve temlikinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin ihtiyati tedbir talebinin araç kaydı tespit edilemediğinden ve banka kayıtlarına yönelik tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı şirketin sicil dosya örneği celp edilerek dosya içerisine alınmış, İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasında davalı şirket tarafından müvekkili iş yerinde bulunan ve …’in kullanmış olduğu şirketlerine ait bilgisayardaki veriler ve watsap yazışmalarının tespitinin talep edildiği dosyaya 25/01/2019 havale tarihli bilirkişi raporunun verildiği belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun davacının davalı şirketten ayrılma akçesi ödenerek ayrılma şartlarının mevcut olup olmadığı, şirketin fesih şartlarının mevcut olup olmadığı hususunda olduğu belirlenmiş, davalı şirketin … Bankası ve …Bankasından hesap hareketlerini gösterir kayıtlar celp edilmiş, davalı şirket yönünden Gaziemir Vergi Dairesi Müdürlüğünden gelen yazı cevabında adı geçen şirketin 24/07/2015 tarihinde ” Aliminyum Kapı, Pencere, Bunların Kasaları, Kapı Eşiği, Panjur vb.imalatı-demir kapı, pencere, bunların kasaları, kapı eşiği, panjur v.b imalatı” faaliyetine başladığı ve halen mükellefiyetinin devam ettiğinin tespit edildiği bildirilmiştir.
Davalı beyanlarında adı geçen … Doğrama şirketinin failiyet durumu yönünden Balçova Vergi Dairesinden gelen yazı cevabında … Doğrama isimli şirketin …’a ait olduğu ve 01/06/2004 tarihinden itibaren “Aliminyum Kapı Pencere, Bunların kasaları, Kapı Eşiği Panjur vb. imalatı ” faaliyetine devam ettiği bildirilmiştir.
… Sistemleri firmasının faaliyet durumu yönünden Menderes Vergi Dairesine yazılan 06/12/2019 tarihli yazıya gelen 12/12/2019 tarihli cevapta, 25/12/2018 tarihinden itibaren …’ın demir kapı ve pencere imalatı faaliyetinde bulunduğu ve mükellefiyetinin devam ettiğinin bildirildiği belirlenmiştir.
Dava dışı … firmaları ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle keşfen bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmış, Makine Mühendisi, SMM, Ticari İşletme ve Şirket Muhasebesi Bilirkişi ve Elektronik Mühendisi tarafından oluşturulan bilirkişi heyeti dosyaya 02/07/2020 tarihli ön rapor, 15/02/2021 tarihli rapor ve 05/07/2021 tarihli ek raporlarını ibraz etmişler; 15/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda, şirketin 2018 yılında satışlarında artış olmasına rağmen 2018 yılının zararla kapatıldığının görüldüğünü, zararın kaynağının maliyet artışlarından kaynaklandığının anlaşıldığı, para aktarımları ile bağlantı kurulamadığı, 2019 ve 2020 yıllarında ise satışlarda büyük oranda düşme olduğu, 2019 yılı ve 30/09/2019 tarihi itibariyle şirketin zarar ettiğinin tespit edildiği, kar dağıtımı yapılmasının genel kurul kararları ile bağlı olduğu, bu konuda herhangi bir genel kurul kararının bulunmadığı ve kar dağıtımı yapılmadığı, taraflarca sunulan defter ve belgelerde şirketin kötü yönetildiği konusunda net bir tespit ve değerlendirme yapılmasının mümkün bulunmadığı, davalı şirketin 2019 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerinde ortaklık yapısının %70 hisse oranı ile …, %20 hisse oranı ile … ve %10 hisse oranı ile …’e ait olduğu, davalı şirketin 2019-2020 yıllarına ait yasal defterlerinin Noter açılış onaylarının yasal süresinde yaptırıldığı, 2019 yılı yevmiye defterinin bir sonraki yılın 6. ayının sonuna kadar yapılması gereken Noter kapanış tasdikinin yasal süresi içerisinde yaptırılmadığının tespit edildiği, şirketin kayıtlı değerlere göre özvarlık toplamının menfi 4.595.437,68 TL iken rayiç değerlere göre menfi 4.853.266,44 TL olarak hesaplandığı, özvarlığı bulunmadığı, borca batık durumda olduğu, davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılması için yasal şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, ortaklıktan çıkartılması kanaatine varılması halinde şirketin kaybı ve rayiç değere göre özvarlık mevcudu olmaması ve borca batık olması nedeniyle ortaklara şirketten ödenecek çıkma payı bulunmadığı, aksine ortakların şirkete ödeme yapmasının gerektiğinin tespit edildiği, bu hesaplamaya göre davacı …’ın şirkete kaydi değere göre 459.543,77 TL, rayiç değere göre 485.326,64 TL ödemesi gerektiği, davacının ortaklıktan çıkarılması kanaatine varılması halinde davacının şirkete 26.250 TL sermaye taahhüt borcunun da tahsil edilmesi ve davacının şirketten olan 124.250 TL alacağının ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı bildirilmiş, 05/07/2021 tarihli ek raporlarında kök raporun sonuç bölümünde ulaşılan kanaatte bir değişiklik olmadığı, mali yönden incelemede davalı şirkete …’ın 29/12/2015 tarihli genel kurul ve yönetim kurulu kararları uyarınca 3 yıllığına münferiden temsil ve izam yetkisine sahip yönetim kurulu başkanı olarak seçildiği, dava dışı … otomasyon ve … firmalarının kayıtlarında … ile ortak müşteri memnuniyeti belirlenmesine rağmen bu müşterilere gelir yaratıcı işin içeriğine ilişkin bilgi bulunmadığı, … firmasının kayıtlarında 2019 yılı dönem sonu emtia olarak 308.300 TL tutarlı tevsiki zaruri olmayan gelir kaydedildiği, 2020 yılı başında bu gelir kaleminin tevsiki zaruri olmayan gider olarak kayda alındığının belirlendiği, 2020 yılı dönem sonu emtia olarak 284.872,08 TL tutarlı tevsiki zaruri olmayan gelir kaydedildiği, tutar yüksekliği ve içeriği hakkında bilgi verilmemesi nedeniyle söz konusu tahsilatlarla ilgisinin bulunup bulunmadığı yönünde yorum yapılamadığı, davalı şirketin kredi borcu bulunmasına rağmen ticari ilişki dışında yapılan para transferleri nedeniyle dava dışı şirketlerden 729.157,52 TL alacaklı kaldığının tespitine göre şirketin finansman akışının iyi yönetilemediği sonucuna varılması mümkün olup nihai takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, teknik inceleme ile rayiç değerlerde bir değişikliğin tespit edilemediği, davalı şirketin kaydi ve rayiç değere göre özvarlık mevcudu olmaması ve borca batık olması nedeniyle ortaklara şirketten ödenecek çıkma payının bulunmadığı, aksine ortakların şirkete ödeme yapmasının gerektiğinin tespit edildiği, bu hesaplamaya göre davacı …’ın şirkete kaydi değere göre 459.543,77 TL, rayiç değere göre 485.326,64 TL ödemesi gerektiği, davacının ortaklıktan çıkarılması kanaatine varılması halinde davacının şirkete 26.250 TL sermaye taahhüt borcunun da tahsil edilmesi ve davacının şirketten olan 124.250 TL alacağının ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Somut olayda davacı tarafça davalı şirket hakkında davacının davalı şirket ortaklığından esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin hesaplanarak ödenmesi suretiyle şirket ortaklığından çıkartılması, bunun mümkün olmaması halinde davalı şirket ortaklığının haklı sebeple feshine karar verilmesi istemi ile işbu davanın açıldığı, davacının davalı şirkette %10 oranında ortaklık payı bulunduğu, alınan bilirkişi raporunda şirketin aktif varlıkları ile borçların karşılanamadığı, özvarlığının bulunmadığı ve borca batık durumda olduğu, davalı şirketin zarar ettiği, ancak satışlardaki düşme nedeninin belirlenemediği, ortaklara şirketten ödenecek çıkma payının bulunmadığı, aksine ortakların şirkete ödeme yapmasının gerektiği, kredi borcu bulunmasına rağmen ticari ilişki dışında yapılan para transferleri nedeniyle davalı şirketin dava dışı şirketlerden 729.157,52 TL alacaklı kaldığı tespitine göre şirketin finansman akışının iyi yönetilmediği sonucuna varılmasının mümkün olup değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu , davacının kaydi değere göre 459.543,77 TL rayiç değere göre 485.326,64 TL ödeme yapmasının gerektiği, dava dışı … ait işletme defterlerine göre firmanın gelirlerinde … oldukça yüksek bir paya sahip olduğunun belirlendiği, dava dışı iki firmanın da kayıtlarında ortak müşterilerden elde edilen gelirlerin aynı işe ait olduğuna dair kanıt bulunmadığı, … kayıtlarında 2019 dönem sonu emtia olarak 308.300 TL nin tevsiki zaruri olmayan gelir kaydedildiği ve 2020 yılı başında bu kalemin tevsiki zaruri olmayan gider olarak kayda alındığı, ayrıca 2020 yılı sonunda dönem sonu emtia olarak 284.872,08 TL tevsiki zaruri olmayan gelirin kaydedildiğinin belirlendiği, tutarın yüksekliği ve içeriği hakkında bilgi verilmemesi nedeniyle söz konusu tahsilatlarla ilgisinin bulunup bulunmadığı hususunda yorum yapılamadığının bildirildiği, davacı tarafın işbu davadaki asıl talebinin davalı şirket ortaklığından eser sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin hesaplanarak ödenmesi suretiyle şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin olduğu, Türk Ticaret Kanununda Anonim Şirket ortaklığından çıkma hususunun düzenlenmediği, TTK’nun 531.maddesi uyarınca Anonim Şirketin haklı nedenlerle feshinin talep edilebileceği, TTK’nun 531.maddesinde hangi hallerin haklı sebep sayılacağının belirlenmediği, haklı nedenlerle fesih davalarında davacı tarafça diğer ortaklardan daha az kusurlu olduğunun ispat edilmesi gerektiği, TTK’nun 437 ve 438.maddeleri gereğince davacının bilgi alma, inceleme ve özel denetim isteme hakkını kullanabileceği ve davacının bu haklarını kullanmasına engel olunduğu hususunun ispat edilemediği, TTK’nun 408/2.maddesi kapsamında kar payı, kazanç paylarının belirlenmesinin genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında olduğu, davacının TTK’nun 411 ve devamı maddeleri kapsamında genel kurula müracaat ederek kar payı dağıtımını talep etmesi ve talep reddedildiği takdirde kararın iptaline yönelik dava açması gerektiği, davacının davalı şirkete 26.250 TL sermaye taahhüt borcunu yerine getirmediğinin tespit edildiği, sermaye taahhüt borcunu yerine getirmeyen ortağın TTK’nun 531.maddesi gereğince fesih davası açamayacağı sonucuna ulaşılarak sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Reddine
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacı tarafça tamamlanmasına,
3-Davalı taraf lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiyesinin karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren iki haftalık süre içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12.05.2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır