Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/654 Esas
KARAR NO : 2022/836
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
BİRLEŞEN İZMİR 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
… ESAS … KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : …
Mahkememizde görülen Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili esas dosyada vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle;”..müvekkil şirket davalılar ile … tarihinde imzalamış olduğu sözleşme uyarınca ‘…” marka ilaçların belirli bölgelerde satış ve pazarlaması için davalılar tarafından yetkilendirildiği, müvekkil şirkette bahse konu olan sözleşmeyi ‘…’ marka ilaçlarının tüm bilimsel mülkiyet ve tescili marka haklarının davalılara ait olduğu inancı ile imzaladığı, bu inanç ve davalılara duyduğu güven duygusu ile sözleşmenin imzaladığı tarihten tarafımızca haklı nedenle fesih edildiği tarihe kadar ülkenin içinde bulunduğu tüm ekonomik zorluklara rağmen büyük bir emek sarf etmek sureti ile satış ve pazarlama faaliyetlerini sürdürdüğü, ancak medikal sektöründe oluşan bir takım söylentiler ve müvekkil şirkete ulaşan şifahi durumlar neticesinde yapılan araştırmalarda sözleşmenin imzalandığı tarihte ‘…’ markasının davalılara ait olmadığı davalıların …nolu başvurusunun marka patent enstitüsü tarafından rededildiği ‘…’ markası için … Limited adında … menşeli şirket tarafından yapılan başvurunun kabul edildiği ve ancak … tarihinde edildiği tespit edildiği, müvekkil şirkette … Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmeyi haklı nedenle ve derhal geçmişe etkili olacak şekilde fesih ettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 12.2/c maddesine göre sözleşmenin davalılardan kaynaklanan nedenlerle sona ermesi halinde müvekkil şirket son 6 aylık mal alım tutarı kadar tazminatı davalılardan talep etme hakkına sahip olduğu müvekkil şirket bahse konu ihtarname ile son 6 aylık alım tutarı olan 45.360,00 TL’nin de tazminat olarak ödenmesini davalılara ihtar ettiği, tazminatın davalılardan tahsili için sayın mahkemenize müracaatımız zorunlu ve kaçınılmaz olduğu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; 45.360.-TL tazminatın ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili tarafından esas mahkemesine verilen cevap dilekçesinde özetle; “..öncelikle ve ivedikle belirtmek isteriz ki müvekkilimiz ilk önce ‘…’ markasının Türkiye’de kullanım hakkının olup olmadığını öğrenmek için Marka Patent Enstitüsü’ne müracaat etmiş bu markanın Türkiye’de kullanım hakkının bir … şirketine ait olduğunu talebinin reddi ile … tarihinde öğrendiği, bahsi geçen markanın Türkiye’de hakkını bulunduran … Limited şirketi ile temasa geçerek … tarihinde karşılıklı olarak Türkiye için taraflar arasında Marka Lisans Sözleşmesi imzalanmış ve müvekkilimiz Türkiye’de yetkili şirket olduğu, bu tarihten yaklaşık 1 yıl 4 ay sonra ise davacı firma ile müvekkilin haiz olduğu yetkilere binaen satış ve pazarlamaya ilişkin anlaşma imzalandığı, üstelik davacının kendi beyanı ile sabit olduğu üzere ortada duyum ve şifai olan ispatsız, kayıtsız, evraksız olan ve muhatabın kendi vehiminden aklınca maddi kazanç sağlama ile borcundan kurtulma niyetinden kaynaklı bir durum olduğu, davacı sözleşmenin 12.2/c maddesi atıfla 45.360,00 TL tazminat alacağı olduğundan bahisle tazminatın varlığından bahsedebilmek için öncelikle somut ve güncel bir zararın ve illiyet bağının varlığının arandığı, oysa somut olayda davacı tazminat talep ettiğini belirtmekte ise de bir zararı olduğunu dava dilekçesinin hiçbir yerinde görünmediği, davacının dava dilekçesinde sanki cezai şart talep eder gibi tazminat sorumluluğuna başvurduğu anlaşılmakta tazminat dava şartları oluşmadığından davacının taleplerinin reddi ile davanın reddinin talep edildiği savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA BAKIMINDAN:
İzmir …Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas-… karar sayılı kararı ile davanın davalısı olduğu bu dava da taraflar arasındaki sözleşmenin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve sözleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkin olduğu her iki davanın dayanak konusunun aynı sözleşme olmuş olması ve aynı sözleşmeden dolayı alacak istemine ilişkin olduğundan mahkememizin 2018/654 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek mahkememiz dosya içerisine gönderildiği anlaşılmıştır.
Birleşen dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle ; Davacı müvekkil fırmalar … ve …. ile davalı … arasında, … tarihinde, davalının, “belirlenen ürünlerin, belirlenen bölgede satışı ve pazarlaması işi ile iştigal edeceğine”, davalının, belirtilen ürünleri sadece davalılardan alacağına” ve davacıların, “bu anlaşma ve ürün eklerinde belirtilen şartlara göre davalının istediği ürünleri sağlayacağına” dair “Anlaşma” imzalandığını Davalının, … Noterliği’nin … yevmiye sayılı ve … tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi haksız ve hukuka aykırı olarak feshettiğine ilişkin evrakın müvekkile tebliğini müteakip, …. Noterliği’nin … yevmiye nolu ve … tarihli ihtarnamesi ile “muhatap ile mevcut sözleşmenin … tarihi itibariyle yenilenmeyeceğini ve sona erdiğini ihtaren bilvekale bildirerek, cari hesaptan kaynaklanan fazlaya ilişkin haklarımız ve sonradan ortaya çıkacak alacakları saklı kalmak üzere, şimdilik 12.993,00TL alacağa ilişkin ödeme talebinde bulunduğunu, Karşı yanın cari hesap borcunu ve sözleşmeden kaynaklanan ödeme
yükümlülüğünü yerine getirmediğini, öncelikle …Arabuluculuk Bürosu’nun … Büro No, …Arabuluculuk No ile “anlaşamama” son tutanağı tutularak,,
zorunlu arabuluculuk yolu tüketildiktten sonra işbu davayı ikame ettiklerini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 74.000 -TL mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödetilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı …. Vekilinin birleşen dava yönünden vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı, davasını şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak bedel ile belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, İşbu da iddia ettiği zararını belirleyebilecek ve tespit edebileceğini, işbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davanın konusu ve davacının iddiasının taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkil tarafından haksız olarak feshedildiği iddiası ile akde aykırılık nedeni ile tazminat talebine ilişkindir. TBK m.72 uyarınca tazminat istemi zarar görenin zararı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıllık sürenin geçmesi ile zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşme müvekkil şirket tarafından haklı nedenle fesh edildiğini bu nedenle ve kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacıların tazminat talep etme hak ve yetkisi olmadığını, sözleşme davacılardan kaynaklanan nedenlerle feshediliği için 12.2 mad. hükmü uygulanmadığını ve müvekkil stoklarını davacılara iade etmediğini, açıklanan haklı ve yasal nedenlerle haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE & NETİCE VE KANAAT:
Davacı tanığı … beyanında özetle; “…ilaç sektöründe uzun yıllardır faaliyet göstermekteyim tarafların bir araya gelmesinde vesile oldum ilk bir yıl sorunsuz olarak taraflar çalıştılar ancak daha sonra … marka ilacın davalı şirket adına tescilli olmadığı, tescil başvurusunun reddedildiği, İrlandalı bir firma olan … firması adına tescil edildiğini öğrendik. Bu nedenle davacı taraf davalı taraftan tescile ilişkin belgeleri istedi davalının sunmaması üzerine aralarındaki sözleşmeyi feshetti. Mevcuttaki ürünlerin son kullanma tarihlerinin yakın olduğunu, bu yüzden davacı tarafından davalıya iade edildiğini biliyoruz. Markanın davalı adına tescili bulunmadığından yeni tarihli ürünler üretememişlerdir. Ayrıca tescilsiz olarak bu markalı ürünü satmaları da yasak olduğundan davacı sözleşmeyi feshetmiştir. Tarafları anlaşmak üzere bir araya getirdiğim sırada davalı taraf … marka ilacın kendi adlarına tescilli olduğunu beyan etmiştir buna istinaden taraflar arasında sözleşme yapıldı ancak daha sonra tescilli olmadığı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … beyanında özetle; “… taraflar arasında söz konusu ürünün alımına ilişkin görüşmelerin yapıldığı sırada ben davalı şirkette satış ve pazarlama sorumlusu olarak görev yapmaktaydım tüm aşamalardan haberim vardır. Biz bu görüşmeler sırasında davacı şirkette çalıştığını bildiğimiz gamze isimli bayanla görüşmelerimizi sürdürdük. Görüşmelerin başlangıcından itibaren tüm aşamalarda yapılan başvurulara ve süreçlere ilişkin bilgileri davacı taraf ile paylaştık. Satışa konu ürünün Türkiye sınırları içinde başka bir firma tarafından aynı isim ile satılmaması için patent enstitüsüne marka tescili için başvurduk. Ancak asıl firmanın … menşeli … firması olduğunu zaten biliyorduk. Biz anlaşmayı zaten o firma ile yapmıştık. Ancak söz konusu markanın patenti … firması adına tescil edildiğinden bizim talebimiz reddolundu. Biz patent enstitüsüne başvuruyu … yılında yaptık davacı ile anlaşmayı ise …yılında yaptık. Davacı taraf anlaşmanın yapıldığı sırada patentin orijin firmaya ait olduğunu ve bizim adımıza tescil olmadığını biliyordu. Hatta konuşma sırasında … markası üzerindeki … işaretinin kullanılmasında bir sakınca olup olmadığını sordular biz de markanın tescil işareti olduğundan kullanılmasında bir sakınca olmadığını kendilerine beyan ettik. Davacı taraf sözleşmeyi bu sebepten dolayı feshetmemiştir. Çünkü o dönemde döviz kurundaki dalgalanmalar nedeni ile … firmasının… firmasına verdiği fiyat ile davalı firmanın davacı ile anlaşma yaptığı tarihteki fiyat arasında büyük fark oluştuğundan bu fiyat farkı yüksek geldiği için taraflar arasındaki sözleşme sona ermiştir. Görüşmelerin yapıldığı sırada tüm klinik çalışmalara ait dokümanlar anlaşmadan önce davacı tarafa verildi ayrıca referans olarak ….com isimli internet sayfası gösterilmiştir. Bu sayfada ürünün … firması adına tescilli olduğuna dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. İnternet sayfasında yapılan klinik çalışmalar ve ürün içeriğine ilişkin açıklamalar mevcuttur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflara ait ticari defter ve dayanakları üzerinde uyuşmazlık konularında dosyanın taraf beyanları ve dosya kapsamındaki hususlara ilişkin açıklamaları da içerecek şekilde SMMM ve Marka Patent uzmanı bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasına karar verildiği, dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, alınan bilirkişi raporunda özetle; yapılan incelemeler neticesinde; mahkeme tarafından … Limited ile …Şirketi arasındaki Marka Lisans Sözleşmesi’nin (yetki, imza vs. itirazlar açısından) hukuken geçerliliği kabul edildiği sürece, Lisans Alan olarak davalı …Şirketi’nin Marka Lisans Sözleşmesi kapsamında … tarihinde Çizelge A kapsamında “… …” markası üzerinde kullanım hakkını edindiği, davacı ile davalılar arasındaki …tarihli Anlaşma kapsamında, davalıların tescilli bir markası olduğuna ilişkin bir ibareye rastlanmadığı, inceleme yapılan taraf ticari defterlerinin zorunlu Noter Açılış ve Kapanış Tasdiklerinin yapılı olduğu ve ibraz edilen, sair vesaikin, muhasebe fişleri ve muhasebe kayıtları, muhasebe fişlerine ekli müsbit evrakların, fatura ve irsaliyelerin (V.U.K. m.229-232) hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiğinin tespit edildiğini,
Taraflar arasında imzalanan …tarihli sözleşme ile taraflar arasında ki ticaretin başladığı, inceleme yapılan taraf ticari defterlerinde tarafların birbirlerinden borç/ alacak kalmadığını ve her iki taraf ticari defterlerinin birbirlerini destekledikleri rapor edilmiştir.
Daha önce tespiti istenen hususlar ve uyuşmazlık noktaları ile tarafların beyanları da nazara alınarak bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyetinden alınan …tarihli ek raporda özetle;
Marka incelemesi açısından; kök raporda yer alan görüşlerinin aynen yinelediklerinin rapor edildiği,
Defter incelemesi açısından; davacı taraf itirazlarında, taraflar arasındaki sözleşmenin 12.2/c bendine göre son altı aylık mal alım tutarı kadar tazminat talep ettiği için bu rakamın hesaplanmasını talep etmiştir.
Sözleşmenin 12.2. maddesi aşağıdaki gibidir;
12.2. İşbu anlaşmanın …de kaynaklanan sebeplerden iptali durumunda;
a) …6 (altı) aylık kesin sipariş miktarı kadar ürünü … dan isteyebilir.
b) İsterse stoklarında bulunan ürünü iade edebilir.
c) Son 6 aylık mal alımı tutarı kadar tâzminatı talep edebilir.
¸Yukarıda ki tablo incelendiğinde davacı tarafın son 6 ay içinde davalıdan toplam 47.360,00 TL tutarında fatura girişi olduğu ancak iş bu faturaların 5 adet 400,00 TL tutarında olan 2.000,00 TL kısmı mal alımı olmayıp depolama hizmet karşılığı olarak düzenlendiğinden hesaplamaya dahil edilmediğinde davacı tarafın davalıdan son 6 ay içinde toplam 45.360,00 TL Mal Alım faturası aldığı tespit edilmiştir. Mahkemenizin davacı tarafın iş bu davasını haklı görmesi halinde hesaplanan tazminat tutarı 45,360,00 TL olduğu Mahkemenin takdirine bırakıldığı rapor edilmiştir.
Dosyanın Marka-patent uzmanı bilirkişiye taraflar arasındaki ihtilafın asli sebebi ve birleşen davada illiyet durumu, ayrıca mevcut bilirkişi raporlarında hadisenin özünü aydınlatmaya kâfi bilgi bulunmaması sebebi ile; … markasının sözleşme tanzim tarihi itibari ile davalılara ait olup olmadığı,tescilli marka hakkının kullanımına sahip olup olmadıkları, bu hususta mevzuata uygun sözleşme, lisans vb evrakın olup olmadığı ile gerekli evsaf ve yeterliliğe haiz olup olmadığı, markanın Türkiye’de tescilli olup olmamasının neticeye müessir olup olmadığı hususlarında ve markaya dair ihtilaf teşkil eden diğer hususlardın aydınlatılması için rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verildiği, alınan … tarihli bilirkişi raporunda özetle; dilekçeler, tarafların beyan ve talepleri, deliller, belgeler, ilgili mevzuat hükümleri ve incelemeler çerçevesinde;
* … markasının taraflar arasında akdedilen …tarihli sözleşme sırasında davalılar adına Türk Patent ve Marka Kurumunda tescilli olmadığı,
* Dosyaya sunulan … tarihli lisans sözleşmesinin imza eden tarafların temsilcilerinin imza yetkisi, imzaları vs gibi hususlarda değerlendirme mahkemeye ait olmak üzere yazılı yapılmış olup, İisans sözleşmesine konu olan ekte çizelge A ile ifade edilen “…” markasının ilgili sözleşme tarihinde Türkiye’de tescilli olmaması İisans sözleşmesinin geçerliliği etkilemediği için belirtilen lisans sözleşmesinin gerekli evsaf ve yeterliliğe sahip olduğu,
* Ancak lisans sözleşmesi Türk Patent ve Marka Kurumundan gelen kayıtlarda sicile kayıt edilmemiş olup, bu husus İisans sözleşmesinin geçerliliği değil üçüncü kişilere olan etkisi açısından önem taşımakta olduğu hususlarının bulunduğu rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; esas dosyadaki uyuşmazlık noktalarının taraflar arasında akdedilen sözleşmenin Borçlar Kanunu 36. Maddesinde gösterilen nedenlere dayalı olarak hata,hile ve iradenin fesata uğratıldığı iddiası ile sözleşmenin haklı nedenle feshi nedeni ile şimdilik 45.360,00 TL alacağın tahsili noktalarında toplandığı,
Birleşen dosyada ise uyuşmazlık noktalarının Davacı ile davalı tarafın taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle fesih edilip edilmediği davacıların sözleşmeden kaynaklı alacağının bulunup bulunmadığı bulunuyor ise miktarı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu hadise analitik olarak incelendiğinde;
Asıl dava konusunun haklı sebeple fesih ve bundan kaynaklı sözleşme şartı mucibince 6 aylık mal alım tutarı meblağın tazminat/alacak olarak talebi,
Birleşen davanın da karşı taraf kaynaklı sözleşme sona erme halinde muhatap taraf için üretilmiş 6 aylık ürün miktarının satın alınması yahut bedel iadesine tekabül eder surette ilgili meblağın tazminat/alacak olarak talebi,
Şeklinde tezahür etmektedir.
Aslı dava açısından davanın özü … markasının ilmi mülkiyet ve tescilli marka haklarının davalı taraflara ait olduğu inanç ve iradesine bağlı olarak sözleşmenin yapıldığı, ancak davalı tarafça bu halin bilinçli surette gizlenerek sözleşme öncesi sorumluluk ihlali ile irade fesadı teşkil edilerek aydınlatma mükellefiyetinin icra edilmediği,sonradan öğrenilen bu hal sebepli haklı fesih ve geçmişe müessir fesih iradesinin kullanılması ve bu iddia ve gerekçeler temelinde mukaveleye istinaden 6 aylık mal alım tutarı meblağın tazminat/alacak olarak talebi olduğu,
Davalı tarafça bu iddia ve taleplere karşı olarak …de akdolunan sözleşme öncesi müvekkillerin evvela … markasının Türkiye’de başka kullanım hakkı olup olmadığına dair Marka Patent Enstitü’sü nezdinde vaki müracaat sonrası İrlandalı … şirketine haiz olduklarını öğrenmeleri üzerine bu şirkete müracaatla …’da akdolunan sözleşme ile Türkiye’de yetkili şirket oldukları, müvekkillerce gizleme-sükut vb bir hâlin söz konusu olmayıp bilakis davacının basiretli tacir olması hasebi ile lazım gelen tedkikatı yapması icap edeceği gibi devam eden sözleşme ve ifalar bağlamında sonradan vaki talep ve davanın hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği, keza irade fesadı açısından da ispat vasıtalarının bulunmadığı, ve bu iddia ve gerekçeler temelinde davanın reddi gerekeceği,
Şeklinde tezahür etmekte olup, birleşen dava bakımından ise;
Mukabil dava olan işbu dava ve taleplerin de ana davadaki talep ve davadaki iddia ve gerekçelerin aksi surette haksız fesih kaynaklı davacıdan kaynaklı sona erme ile sözleşme gereği kesin-geri dönülmez siparişler atfı ve 6 aylık cezai şart muadili maddeye istinaden ilgili meblağın tazminat/alacak olarak talebi,
Cevaben de marka-lisans sözleşmesinin birtakım noksanlar sebebi tarafı bağlamayacağı ve esasen sonradan yapılması, irade fesadı sebepli kusurlu olunmadığından cezai şart mesuliyetinin doğmayacağı, yine akit hükmünün farklı mana yüklenerek karşı davalı taraf için mükellefiyet ihdas etmediği iddia ve gerekçeler temelinde bina edildiği,
Müşahede edilmiştir.
Toplanan deliller de öne çıkan husus “…” markasının sözleşme tarihinde Türkiye’de tescilli olmadığı, lisans sözleşmesinin Türk Patent ve Marka Kurumundan gelen kayıtlarda sicile kayıt edilmediği ve fakat bu hususun lisans sözleşmesinin geçerliliğine değil üçüncü kişilere olan etkisi açısından ehemmiyet arz ettiğidir.
Bir diğer öne çıkan husus ise “…” kelimesi/ibaresi münhasıran sözleşmenin hiç bir yerinde geçmemekte, doğrudan yahut dolaylı zikredilmemekte olup işbu ilaç hakkında mahsus bir kayıt ve şart da bulunmamaktadır.
Culpa in Contrahendo yani sözleşme öncesi sorumluluk hükümleri kural olarak taraflar kaynaklı ya da harici faktörler sebebi ile kurulamayan yahut kurulsa dahi ifasının gerçekleşmediği hallerde tarafların akid öncesi kanun ve/veya sözleşme kaynaklı talep ve dava haklarını tayin etmektedir.
Dava konusu hadisede ise akit kurulup müstenidat mukavele mucibince ifalar gerçekleştirildiğinden hadise irade fesadı ve aydınlatma mükellefiyeti çerçevesinde, bu iddialar şumülünde mütalaa edilebilecektir. Haddizatında mukabil davalar da bu 2 husus ile muadil talep-savunma bağlamında sözleşme serbestisi-tacirin basireti-hakkın kötüye kullanılması iddialarına mebnidir.
Dava dilekçesinde irade fesadı ibaresinin hata ya da hile mi olduğu noktasında muayyen ve sarih bir tespit bulunmamaktadır. Ancak mülga 818 sayılı BK ikrah, yeni 6098 sayılı BK korkutmadan söz edilmediğine göre hata ile hile, yeni tabirleri ile yanılma veya aldatmadan söz etmek gerekecektir.
“G. İrade bozuklukları fasıl başlığı ile 6098 sayılı BK düzenlemeleri tetkik edildiğinde;
I. Yanılma
1. Yanılmanın hükümleri
MADDE 30- Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.
2. Yanılma hâlleri
a. Açıklamada yanılma
MADDE 31- Özellikle aşağıda sayılan yanılma hâlleri esaslıdır:
1. Yanılan, kurulmasını istediği sözleşmeden başka bir sözleşme için iradesini açıklamışsa.
2. Yanılan, istediğinden başka bir konu için iradesini açıklamışsa.
3. Yanılan, sözleşme yapma iradesini, gerçekte sözleşme yapmak istediği kişiden başkasına açıklamışsa.
4. Yanılan, sözleşmeyi yaparken belirli nitelikleri olan bir kişiyi dikkate almasına karşın başka bir kişi için iradesini açıklamışsa.
5. Yanılan, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa.
Basit hesap yanlışlıkları sözleşmenin geçerliliğini etkilemez; bunların düzeltilmesi ile yetinilir.
b. Saikte yanılma
MADDE 32- Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz. Yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması hâlinde yanılma esaslı sayılır. Ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir.
c. İletmede yanılma
MADDE 33- Sözleşmenin kurulmasına yönelik iradenin haberci veya çevirmen gibi bir aracı ya da bir araç tarafından yanlış iletilmiş olması hâlinde de yanılma hükümleri uygulanır.
3. Yanılmada dürüstlük kuralları
MADDE 34- Yanılan, yanıldığını dürüstlük kurallarına aykırı olarak ileri süremez.
Özellikle diğer tarafın, sözleşmenin yanılanın kasdettiği anlamda kurulmasına razı olduğunu bildirmesi durumunda, sözleşme bu anlamda kurulmuş sayılır.
4. Yanılmada kusur
MADDE 35- Yanılan, yanılmasında kusurlu ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Ancak, diğer taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, tazminat istenemez.
Hâkim, hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda, ifadan beklenen yararı aşmamak kaydıyla, daha fazla tazminata hükmedebilir.
II. Aldatma
MADDE 36- Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.
Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.”
Şeklinde olduğu anlaşılmaktadır.
Dava ve mukabil dava bağlamında hadise aydınlatma, gizleme iddiaları ile sözleşme serbestisi-tacirin basireti-hakkın kötüye kullanılması iddialarının karşılıklı yarışması ve toplanan deliller itibari ile aldatma, hile müessesesi muhtevasına uygun düşeceği anlaşılmaktadır. Nitekim dava dilekçesi ekindeki içtihatlar da hileye mütealliktir.
Yukarıda belirtildiği üzere, “…” kelimesi/ibaresi münhasıran sözleşmenin hiç bir yerinde geçmemekte, doğrudan yahut dolaylı zikredilmemekte olup işbu ilaç hakkında mahsus bir kayıt ve şart da bulunmamaktadır.
Bu bağlamda mezkûr ürünün nereden, ne şekilde temin edildiği, marka/lisans hakları, inhisari yetkilere sahip olunup olunmama gibi husus ve mevzuların sözleşmeye derc edilmediği, bu cihetle davanın hukuki ve maddi mesnedi olması itibari ile “…” ilacı ile ilgili doğrudan, dolaylı,atıf ya da zeyl suretli hiçbir düzenleme bulunmadığı sabittir.
Buna mukabil “…” markasının sözleşme tarihinde Türkiye’de tescilli olmadığı, lisans sözleşmesinin Türk Patent ve Marka Kurumundan gelen kayıtlarda sicile kayıt edilmediği vakıası kaynaklı davacı güven ve iyiniyetinin haleldar olduğu ve bu hal kaynaklı hileye maruz kaldığını iddia etmekte olup,
Sözleşmede açıkça kararlaştırılmayan ifa konusu bir ürünün menşei, marka-patent hakları anlamında sözleşme serbestisi-tacirin basireti-hakkın kötüye kullanılması iddiaları karşısında nasıl değerlendirilmelidir?
Müstenidat faturalar incelendiğinde bunların “…” ilacı hakkında olduğu, bilirkişi raporunda da açıkça zikredilmese de son 6 aya esas tayin edilen meblağın bu ilaç bedeli olduğu, yine karşı dava cezai şart mahiyetli talep konusunun bu ilaç olduğu,
Bu itibarla ticari/akdi muamelenin tamami ile “…” ilacı etrafında döndüğü, davanın-talebin ve hakkın özünün bu ilaç olması hasebi ile,
Davacı tarafın sözleşme öncesi sorumluluk, aydınlatma mükellefiyeti bağlamında ürünün menşei, markası, ilmi-teknik hususiyetleri, marka-patent yetkileri ve kullanımı kaynaklı talep olmasa dahi bilgi verme, aydınlatma mükellefiyet olacağı sabit olup sözleşmede ilaç ismi ve her türlü teferruat derpiş edilmese dahi 8/1-2 hükümleri bağlamında uygunluk-durum izleme mükelleiyeti ile davalının davacıyı patent kaynaklı sorumlu tutamayacağı hükmü sebepli davacının davalı tarafça hileye maruz kaldığı kabul edilmiş olup,
” …yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.” şeklindeki kanuni düzenleme bağlamında hilenin esaslı olmayan hallerde dahi mağduru muhafaza ettiği, bu cihetle hakkın/mukavelenin özü ve eesası olan bir halde esaslı yanıltılmak evleviyetle sorumluluğu mucip olacağından;
Açıklanan gerekçelerle davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları kaydıyla, asıl dava bakımından davanın kabulüne,
Birleşen dava bakımından haksız fesihten söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl dava bakımından davacının davasının KABULÜ ile; (davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları kaydıyla)
a-)Alacak olarak… … yönünden, 45.360,00 TL tazminat bedelinin … noter ihtar tebellüğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine
b-) Alacak olarak … yönünden, 45.360,00 TL tazminat bedelinin … noter ihtar tebellüğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Birleşen dava bakımından davacının davasının REDDİNE;
Esas Dosya Yönünden;
Alınması gereken 3.098,54 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 774,64 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 2.323,90 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 70,00 TL tebligat masrafı, 67,50 TL e-tebligat masrafı, 51,00 TL posta masrafı, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 1.788,50 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 774,64 TL peşin harcın toplamı 810,54 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri ve yatırılan delil avansı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
Birleşen dosya yönünden;
Alınması gereken 80,70 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.263,74 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 1.183,04 TL’nin davacıya talep halinde iadesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 11.840,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yatırılan delil avansı ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
Dair ; davacı (birleşen davalı) vekilinin ve davalı (birleşen davacı) vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 s. HMK’nın 341. v.d.maddeleri gereğince ( 2 ) hafta içerisinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı….
Katip …
Hakim …