Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/93 E. 2022/856 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/93
KARAR NO : 2022/856

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 01.02.2022
KARAR TARİHİ : 05.10.2022

Mahkememizde görülen Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekilinin 11.02.2022 harç tarihli dilekçesinde; müvekkili sigortalısı … sigorta sicil numaralı …’nun silisyum içeren tozlara bağlı “Pnömokonyoz” meslek hastalığı nedeniyle Kurum Sağlık Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile meslekte kazanma gücünü % 32 oranında kaybettiğini, yapılan incelemede bu rahatsızlığa neden olacak işyerinin sigortalının diş teknisyeni olarak çalıştığı, … Diş Protez Lab. San. Tic. A.Ş. ünvanlı işyeri olduğu ve işverenin olayda % 100 oranında kusurlu bulunması sebebiyle İzmir 1.İş Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasıyla 42.660,30 TL kurum alacağının tahsili ile şirket aleyhine rücuen tazminat davası açtığını, dava aşamasında şirket kaydının 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. Maddesi uyarınca sicil resen silindiği belirterek … Diş Protez Lab. San. Tic. A.Ş.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … 21.02.2022 tarihli cevap dilekçesiyle; sicil kayıtlarının tetkikinde … Diş Protez Laboratuarı San. ve Tic. A.Ş.’nin 22.09.1986 tarihinde Müdürlüğümüze tescil edildiği, en son tescil edilen genel kurulun 29.09.1999 tarihinde tescil edildiği bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığı, 6102 sayılı T.T.K’nın geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ m. 5/ç uyarınca 01.04.2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğu, bu hususun 25.04.2013 tarih … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, yasal süresi içerisinde ihtarımıza yanıt verilmemesi nedeniyle 04.09.2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, bu hususun 11.09.2013 tarih … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığı belirlendiği, dava konusu ihyası talep edilen şirketin sicil kaydı 04.09.2013 tarihinde silindiğinden yasal süresinde açılmadığı, TTK geçici m. 7/15’e göre silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak ihya istenmesi gerektiği, 04.09.2013 tarihinde silinme olduğundan bu tarihten itibaren 5 yıl geçmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yine silinme şartları yönünden tebliğ hükümlerinin uygulandığını, ihtarnamelerin keşide edildiğini, buna rağmen şirket yetkililerinin yasal süresi içerisinde müdürlüğe herhangi bir başvuruda bulunmadığı, TTK geçici m. 7/4 bendi gereğince ihtar ve ilanların usulüne uygun yapıldığını, bu maddenin “a” bendine göre tebligatın yapılmış sayıldığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesini istediklerini, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından süre yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; … Diş Protez Laboratuarı Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ihyasına ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İhyası istenen … Diş Protez Laboratuarı Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ticaret sicil kaydı, İzmir 1. İş Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir 1. İş Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı SGK Başkanlığının, davalı … A.Ş. aleyhine açtığı davada dava dışı sigortalı …’nun 04.11.2016 tarihinde tutulduğu meslek hastalığı nedeniyle %32 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, sigortalının silisyum içeren tozlara bağlı pnömokonyoz meslek hastalığına yakalandığı, davalı işverenin olayda %100 oranında kusurlu bulunması nedeniyle davacı kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan ödemeler nedeniyle oluşan 42.660,30 TL kurum zararının tahsiline yönelik açtığı davada davalı şirketin ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi nedeniyle davacı tarafa 25.01.2022 tarihinde ihya dava açmak için süre verildiği, davacı şirketin süresi içerisine ihya davasını açtığı, dosyanın halen derdest olduğu belirlenmiştir.
Davacının ihyasını istediği … Diş Protez Laboratuarı Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 22.09.1986 tarihinde sicile tescil edildiği, en son tescil edilen genel kurulun 29.09.1999 tarihinde tescil edildiği ve bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığını, 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin m. 5 / ç bendi uyarınca 01.04.2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarat yapıldığı, 25.04.2013 tarihinde … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, 04.09.2013 tarihinde resen silindiği ve 11.09.2013 tarih … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tespit edilmiştir.
Derdest İzmir 1. İş Mahkemesinde ki dava sicilden silinmeden sonra açılmış olmakla davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün bu davayla ilgili bilgisinin bulunmaması ve şirketi sicilden 6102 sayılı Kanun geçici 7. Maddeye uygun silmesi gerekli olmakla birlikte bu işlemin aynı m. 4. fıkrasına uygun olarak şirketin kayıtlı son adresine ve aynı zamanda şirketi temsile yetkili kişilere ve denetçiye (m.6-1) ihtar yapılması gerekli olduğu belirlenmiştir. Somut olayda da bu ihtarların yapıldığı belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK geçici m.7/15 son cümlesine göre ticaret sicilden kaydı silinen şirket ve kooperatif alacaklılarının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, davacının, şirketin ihyasının istediği, ancak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7/16. fıkra gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin davacının hukuki menfaat sahibi olarak şirketin ihyasının istemesi için silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya şirketin ihyasını istemesi mümkündür. TTK m. geçici m. 7/1 hükmü gereğince 01.07.2015 tarihine kadar en geç bu tarihe kadar silinme koşulları gerçekleşen şirketleri sicilden silmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasada yapılan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun m. 38 ile yapılan değişiklikle Yasanın yürürlük tarihinden itibaren geçerli olan sürenin 01.07.2015 tarihine kadar uzatılması ile bu tarihten itibaren dahi davacının dava açma süresini yani hak düşürücü süreyi geçirdiği ve davanın 01.02.2022 tarihinde açıldığı, böylece hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenmiştir.
Somut olarak dava konusu şirket sicil kaydı 04.09.2013 tarihinde ticaret sicilden silinmiş olup bu karar İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabı yazı ile belirlendiği üzere 11.09.2013 tarihinde … numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Bu tescilin 3. kişilere etkisi ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Bu nedenle mahkememizce TTK m. 36 ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı Ticaret Sicil Gazetesinden itibaren hak düşürücü süre başlayacaktır. İlanın tamamı 11.09.2013 tarihli … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirtilmiştir. Buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15 e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre 11.09.2018 tarihinde dolmuştur. Davacı ise 01.02.2022 tarihinde dava açmıştır.
Sicilden silinme koşullarında usulsüzlük bulunması halinde dahi bu usulsüzlüğün tespiti için yasada yer alan süre hak düşürücü süre olmakla hak düşürücü sürelerin genel niteliği olarak talep ve dava hakkını da ortadan kaldırdığından (1) artık bu süre geçtikten sonra dava açılması mümkün değildir. Hak düşürücü süre talep hakkını ortadan kaldırıp dava açmaya engel olduğundan yasada yer alan koşulların oluşup oluşmadığı yani 6102 sayılı TTK geçici m. 7’ye istinaden çıkarılan Ticaret Sicil Müdürlüğünün İhyası istenen şirketin Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendine uygun olarak tebligat yapılıp yapılmadığı incelenmesi mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle davacının davasının hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek davacının davasının (Yargıtay 11. HD’nin 2020/288 Esas 2020/1181 Karar sayılı 11.02.2020 tarihli kararında da yer aldığı üzere) reddine karar vermek gerekmiştir._____________________________________________________________________________
(1) Yargıtay HGK 2017/19-1651 E. 2019/707 K. “… İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)…”–
Yargıtay 11. HD 2020/288 ESAS – 2020/1181 K “…TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. bendine göre ihya davası açma süresinin 5 yıl olduğu, ihyası istenen şirketin 21.06.2013 tarihinde re’sen silindiği, davanın ise 20.09.2018 tarihinde açıldığı, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, mevcut deliller kapsamında ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir…”
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirlenmiş olmakla davanın REDDİNE,
Davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır