Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/803 E. 2022/1027 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/803
KARAR NO : 2022/1027

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 01/02/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili 1. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu 29.03.2022 harç tarihli dava dilekçesiyle; … Sigorta İl Müdürlüğünün … sicil sayılı dosyada işlem gören … Protez Laboratuvar San. Tic. Ltd Şti ‘ne ait iş yeri sigortalılarından … sigorta sicil nolu …’ın meslek hastalığına maruz kalması sonucu meslekte kazanma gücünü kaybettiğini, sigortalı müvekkilinin maluliyeti nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili amacıyla İzmir 12. İş Mahkemesinin …/… Esas sırasına kayden açılan davanın yapılan yargılaması sırasında … Protez Laboratuvar Sanayi Ticaret Limited Şirketine ticaret sicil müdürlüğünden bildirilen adrese Tebligat Kanunu 35. Maddeye göre tebliğ yapılarak dosyanın karara çıktığı ve kesinleştiğini, bu karar akabinde bakiye kurum alacağının tahsili için İzmir 1 İş Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasından rücuen tazminat davası açıldığını, dava sırasında şirket kaydının resen terkin edildiğinin Ticaret Sicil Memurluğu kayıtlarının tetkiki sonucu anlaşıldığını, yerel mahkemece şirketin ihyası için taraflarına süre verildiğini, davalı şirketin ihyası ve ticaret sicil kaydına tescilinin sağlanması için taraflarına süre verilmiş olduğundan iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, aynı şirket hakkında İzmir 1. İş Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası sebebiyle açılmış ihya davasının halen İzmir 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasında halen devam ettiğini, usul ekonomisi açısından davanın bu dosya ile birleştirilmesi gerektiğini belirtmiş, şirketin ihyasına yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ticaret Sicil Müdürlüğü 09.05.2022 tarihli cevap dilekçesiyle; sicil kayıtlarının tetkikinde … Diş Protez Laboratuarı Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’nin 22.09.1986 tarihinde tescil edildiği, en son tescil edilen genel kurulun 29.09.1999 tarihinde tescil edildiği bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. Maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ m. 5/ç uyarınca 01.04.2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğu, bu hususun 25.04.2013 tarih 8307 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, yasal süresi içerisinde ihtarımıza yanıt verilmemesi nedeniyle 04.09.2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, bu hususun 11.09.2013 tarih 8402 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı belirlendiği, dava konusu ihyası talep edilen şirketin sicil kaydı 04.09.2013 tarihinde silindiğinden yasal süresinde açılmadığı, TTK geçici m. 7/15’e göre silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak ihya istenmesi gerektiği, 04.09.2013 tarihinde silinme olduğundan bu tarihten itibaren 5 yıl geçmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yine silinme şartları yönünden tebliğ hükümlerinin uygulandığını, ihtarnamelerin keşide edildiğini, buna rağmen şirket yetkililerinin yasal süresi içerisinde müdürlüğe herhangi bir başvuruda bulunmadığı, TTK geçici m. 7/4 bendi gereğince ihtar ve ilanların usulüne uygun yapıldığını, bu maddenin “a” bendine göre tebligatın yapılmış sayıldığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesini istediklerini davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından süre yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; şirketin ihyasına ilişkindir.
Sicil kayıtları incelenmiştir.
İhyası istenen … Diş Protez Laboratuarı Sanayi ve Ticaret A.Ş. Merkez-… sicil kayıtları, İzmir 12. İş Mahkemesinin …/… E sayılı dosyası, İzmir 1. İş Mahkemesinin …/… E sayılı dosyası incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir 12. İş Mahkemesi’nin …/… Esas – …/… karar sayılı dosyası incelendiğinde; Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin açmış olduğu alacak (Sosyal Güvenlik Hukukundan Kaynaklanan) davasına ilişkin, … Diş Protez Laboratuvarı Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın reddine, Birleşen 9 İş Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacının davasının kabulüne karar verildiği, Davalı …’ın 03.10.2017 tarih, …/… esas ve …/… K sayılı kararının istinaf etmesiyle İZMİR BAM 10. Hukuk Dairesi…/… E- …/… K sayılı kararıyla HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca KALDIRILDIĞI, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, 12.02.2019 tarihinde temyiz yolu kapalı ve kesin olmak üzere karar aynı tarihte kesinleştiği belirlenmiştir.
İzmir 1. İş Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili 23.11.2021 tarihinde davalılar …, …, …, …, … A.Ş ve … Ltd Şti aleyhine açmış olduğu alacak davasında, meslek hastalığı sonucunda sürekli iş göremez durumuna düştüğü ve kendisine 32.955,62 TL peşin değerli gelir bağlandığı, 283,49 TL geçici iş göremezlik ödemediği ödendiği ve 573,93 TL tedavi gideri ödemesi yapıldığı, toplam kurum zararının 33.813,04 TL olduğundan bahisle açılan davada mahkemenin 10.3.2022 tarihli 1 nolu ara kararla … A.Ş aleyhine dava açması için 2 haftalık süre verildiği, davacının 2 haftalık süre içerisinde İzmir 1. ATM’de dava açtığı, belirlenmiştir.
İzmir 1 ATM tarafından …/… Esas …/… 05.04.2022 tarihli kararla derdest dosyanın mahkememizdeki …/… Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş ise de; SGK’nın dava konusu yapmış olduğu iş dosyalarının birbirinden farklı olması, zarar kalemlerinin farklı davalılardan kaynaklanan tazminata ilişkin olması, her iki davanın ayrı ayrı tahsili ile dava konusu olan şirketin sicilden silinme prosedürlerinin birbirlerinden farklı taleplere dayandığı tespit edildiğinden birleştirme kararından dönülerek HMK m. 167 gereğince tefrik kararı verilmiş dosya mahkememizin 2022/803 Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Davacının ihyasını istediği … Diş Protez Laboratuarı Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 22.09.1986 tarihinde sicile tescil edildiği, en son tescil edilen genel kurulun 29.09.1999 tarihinde tescil edildiği ve bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığını, 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5.maddesinin ç bendi uyarınca 01.04.2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarat yapıldığı, 25.04.2013 tarihinde 8307 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, 04.09.2013 tarihinde resen silindiği ve 11.09.2013 tarih 8402 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tespit edilmiştir.
Derdest İzmir 1. İş Mahkemesinde ki dava sicilden silinmeden sonra açılmış olmakla davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün bu davayla ilgili bilgisinin bulunmaması ve şirketi sicilden 6102 sayılı Kanun geçici 7. Maddeye uygun silmesi gerekli olmakla birlikte bu işlemin aynı m. 4. fıkrasına uygun olarak şirketin kayıtlı son adresine ve aynı zamanda şirketi temsile yetkili kişilere ve denetçiye (m.6-1) ihtar yapılması gerekli olduğu belirlenmiştir. Somut olayda da bu ihtarların yapıldığı belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK geçici m.7/15 son cümlesine göre ticaret sicilden kaydı silinen şirket ve kooperatif alacaklılarının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, davacının, şirketin ihyasının istediği, ancak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7/16. fıkra gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin davacının hukuki menfaat sahibi olarak şirketin ihyasının istemesi için silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya şirketin ihyasını istemesi mümkündür. TTK m. geçici m. 7/1 hükmü gereğince 01.07.2015 tarihine kadar en geç bu tarihe kadar silinme koşulları gerçekleşen şirketleri sicilden silmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasada yapılan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun m. 38 ile yapılan değişiklikle Yasanın yürürlük tarihinden itibaren geçerli olan sürenin 01.07.2015 tarihine kadar uzatılması ile bu tarihten itibaren dahi davacının dava açma süresini yani hak düşürücü süreyi geçirdiği ve davanın 29.03.2022 tarihinde açıldığı, böylece hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenmiştir.
Somut olarak dava konusu şirket sicil kaydı 04.09.2013 tarihinde ticaret sicilden silinmiş olup bu karar … Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabı yazı ile belirlendiği üzere 11.09.2013 tarihinde 8402 numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Bu tescilin 3. kişilere etkisi ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Bu nedenle mahkememizce TTK m. 36 ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı ticaret sicil gazetesinden itibaren hak düşürücü süre başlayacaktır. İlanın tamamı 11.09.2013 tarihli 8402 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirtilmiştir. Buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15 e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre 11.09.2018 tarihinde dolmuştur. Davacı ise 29.03.2022 tarihinde dava açmıştır.
Sicilden silinme koşullarında usulsüzlük bulunması halinde dahi bu usulsüzlüğün tespiti için yasada yer alan süre hak düşürücü süre olmakla hak düşürücü sürelerin genel niteliği olarak talep ve dava hakkını da ortadan kaldırdığından (1) artık bu süre geçtikten sonra dava açılması mümkün değildir. Hak düşürücü süre talep hakkını ortadan kaldırıp dava açmaya engel olduğundan yasada yer alan koşulların oluşup oluşmadığı yani 6102 sayılı TTK geçici m.7 ye istinaden çıkarılan Ticaret Sicil Müdürlüğünün İhyası istenen şirketin Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendine uygun olarak tebligat yapılıp yapılmadığı incelenmesi mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle davacının davasının hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek davacının davasının (Yargıtay 11 HD nin 2020/288 Esas 2020/1181 Karar sayılı 11.02.2020 tarihli kararında da yer aldığı üzere) reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirlenmiş olmakla davanın REDDİNE,
Davacı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

___________________________________________________________________________
(1) Yargıtay HGK 2017/19-1651 E. 2019/707 K. “… İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)…”