Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/8 E. 2022/532 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/8
KARAR NO : 2022/532

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 04/01/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili 04.01.2022 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkilinin dava konusu … Ltd. Şti’nin ortağı olduğunu, adı geçen şirketin … Müdürlüğünün Merkez … sicil numarasında kayıtlı iken … Müdürlüğü tarafından 18.08.2014 tarihli.. sayılı ticaret sicil gazetesinde resen terkin edildiğini, şirketin üzerine kayıtlı … plakalı bir Renault marka araç bulunduğunu şirketin malik olduğu bu aracın satışının yapılabilmesi için şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiğini belirterek bu araçla ilgili işlem yapmak üzere tasfiye memuru atanmaksızın şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Müdürlüğü 03.02.2022 tarihli cevap dilekçesiyle; dava konusu olan Merkez- … sıra numarasına kayıtlı … n Ltd. Şti. 18.05.1993 tarihinde tescil edildiği, sermayesinin 100.000 TL olduğu ve 6103 sayılı Kanun m. 20/1 uyarınca sermayesinin zorunlu miktara yükseltilmemesi nedeniyle 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğunu, ihtarın iade edildiğini, bunun üzerine 15.04.2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, bu ihtara da yanıt verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini ve 18.08.2014 tarihinde 8633 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15’e göre silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak ihya istenmesi gerektiği, 12.08.2014 tarihinde silinme olduğundan bu tarihten itibaren 5 yıl geçmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yine silinme şartları yönünden tebliğ hükümlerinin uygulandığını, ihtarnamelerin keşide edildiğini, buna rağmen şirket yetkililerinin yasal süresi içerisinde müdürlüğe herhangi bir başvuruda bulunmadığı, TTK geçici m. 7/4 bendi gereğince ihtar ve ilanların usulüne uygun yapıldığını, bu maddenin “a” bendine göre tebligatın yapılmış sayıldığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesini istediklerini davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından süre yönünden reddine karar verilmesini talep ettiği belirtmiştir.
Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Davacının ihyasını istediği … Ltd. Şti’nin 12.08.2003 tarihinde Merkez- … sicil numarası ile kurulduğu, sermayesinin 100.000-TL olduğu ve 6103 sayılı Kanun m. 20/1 uyarınca sermayesinin zorunlu miktara yükseltilmemesi nedeniyle 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğunu, ihtarın iade edildiğini, bunun üzerine 15.04.2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, bu ihtara da yanıt verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini ve 18.08.2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirlenmiştir.
Şirketin ihya sebebi olarak gösterilen … plakalı aracın trafik kaydının sicilden terkin edilen … Ltd. Şti. ait olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar TTK geçici 7/10 maddesi gereğince terkinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde dava açılabileceği ve bu sürenin hak düşürücü süre olduğu anlaşılmakta ise de, bu düzenleme kooperatif ya da şirketler konusunda bunlardan alacaklı olan tarafların alacak istemlerine ilişkin davalar yönünden geçerli olduğu değerlendirilmelidir.Yargıtay 11. H.D’nin 14.10.2021 tarih… E.- … K sayılı ilamında da belirtildiği üzere tasfiyesi yapılmamış ya da unutulmuş şirket ya da kooperatif mal varlıkları için hak düşürücü sürenin aynı yasanın 7/15 fıkrasının son cümlesi uyarınca 10 yıl olarak değerlendirilmelidir.
Dava konusu şirketin 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini ve 18.08.2014 tarihinde 8633 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirlenmiştir. TTK m. 36 uyarınca ilanın tamamının yayınlandığı günden itibaren hak düşürücü sürenin başlayacağı ilan tarihinden itibaren TTK geçici m. 7/15 2. cümle hükmüne uygun olarak mahkememiz nezdinde ise davanın 04.01.2022 tarihinde açıldığı tespit edilmiş, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu ve mal varlığının tasfiyesi amacı ile sınırlı olarak açılan davada ihya istemekte hukuki yarar bulunduğu gözetildiğinden 6102 sayılı TTK m. 547/2 doğrultusunda şirket üzerinde bulunan … plakalı aracın tasfiye edilmesiyle sınırlı olarak Ticaret Sicile kayıt ve ilanına ilişkin uyuşmazlık ve ek tasfiye için Ticaret Sicil kaydına tesciline karar verilmiş, ayrıca işlemlerin takibi için tasfiye memuru olarak davacı tarafından bildirilen …’ın tasfiye memuru olarak atanmasın karar verilerek oy çokluğu ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
… Memurluğunun Merkez 67668 sicil no’su ile ticaret sicilinde kayıtlı olan … Dekarasyon Ltd. Şti’nin Ticaret Sicilinden terkin kaydının silinmesine, yeniden ticaret siciline kayıt ve tesciline, ihyasına,
6102 sayılı TTK m. 547/2 doğrultusunda şirket üzerinde bulunan … tasfiye edilmesiyle sınırlı olarak Ticaret Sicilde kayıt ve ilanına ilişkin uyuşmazlık ve ek tasfiye için Ticaret Sicil kaydına tesciline,
Tasfiye memuru olarak davacının talebi gereği, … atanmasına, tasfiye memuruna 3.000,00 TL ücret takdirine davacıdan karşılanmasına,
Kararın bir örneğinin Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, Ticaret Sicil Müdürlüğüne kaydına ve ticaret sicil gazetesinde ilanına,
Tasfiye işlemi tamamlandıktan sonra TTK m. 545 e göre şirketin sicilden silinmesine, bu konuda Ticaret Sicil Müdürlüğüne tasfiye memurunun başvuru yapmasına,
Yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasına,
Davalı … Memurluğu yasal hasım olduğundan yargılama gideri, vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulmamasına,
Davacının yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2022

Başkan …
Muhalif
Üye …

Üye …

Katip …

MUHALİF ŞERHİ

Davacının ihyasını istediği … Ltd. Şti’nin 12.08.2003 tarihinde Merkez-… sicil numarası ile kurulduğu, sermayesinin 100,00 TL olduğu ve 6103 sayılı Kanun m. 20/1 uyarınca sermayesinin zorunlu miktara yükseltilmemesi nedeniyle 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğunu, ihtarın iade edildiğini, bunun üzerine 15.04.2014 tarihinde 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, bu ihtara da yanıt verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini ve 18.08.2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirlenmiştir.
Şirketin sicilden 6102 sayılı Kanun geçici 7. Maddeye uygun silmesi gerekli olmakla birlikte bu işlemin aynı m. 4. fıkrasına uygun olarak şirketin kayıtlı son adresine ve aynı zamanda şirketi temsile yetkili kişilere ve denetçiye (m.6-1) ihtar yapılması gerekli olduğu belirlenmiştir. Somut olayda da bu ihtarların yapıldığı belirlenmiştir. 6102 sayılı TTK geçici m.7/15 son cümlesine göre ticaret sicilden kaydı silinen şirket ve kooperatif alacaklılarının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, davacının, şirketin ihyasının istediği, ancak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7/16. fıkra gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin davacının hukuki menfaat sahibi olarak şirketin ihyasının istemesi için silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya şirketin ihyasını istemesi mümkündür. TTK m. geçici m. 7/1 hükmü gereğince 01.07.2015 tarihine kadar en geç bu tarihe kadar silinme koşulları gerçekleşen şirketleri sicilden silmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasada yapılan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun m. 38 ile yapılan değişiklikle Yasanın yürürlük tarihinden itibaren geçerli olan sürenin 01.07.2015 tarihine kadar uzatılması ile bu tarihten itibaren dahi davacının dava açma süresini yani hak düşürücü süreyi geçirdiği ve davanın 04.01.2022 tarihinde açıldığı, böylece hak düşürücü sürenin geçtiği de belirlenmiştir. Dava konusu şirket sicil kaydı 12.08.2014 tarihinde ticaret sicilden silinmiş olup bu karar … Müdürlüğünden gelen cevabı yazı ile belirlendiği üzere 18.08.2014 tarihinde 8633 numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Bu tescilin 3. kişilere etkisi ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu nedenle mahkememizce TTK m. 36 ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı ticaret sicil gazetesinden itibaren hak düşürücü süre başlayacaktır. İlanın tamamı 18.08.2014 tarihinde 8633 numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirtilmiştir. Buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15 e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre 18.08.2019 tarihinde dolmuştur. Davacı ise 04.01.2022 tarihinde dava açmıştır. Sicilden silinme koşullarında usulsüzlük bulunması halinde dahi bu usulsüzlüğün tespiti için yasada yer alan süre hak düşürücü süre olmakla hak düşürücü sürelerin genel niteliği olarak talep ve dava hakkını da ortadan kaldırdığından (1) artık bu süre geçtikten sonra dava açılması mümkün değildir. Hak düşürücü süre talep hakkını ortadan kaldırıp dava açmaya engel olduğundan yasada yer alan koşulların oluşup oluşmadığı yani 6102 sayılı TTK geçici m.7 ye istinaden çıkarılan Ticaret Sicil Müdürlüğünün İhyası istenen şirketin Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendine uygun olarak tebligat yapılıp yapılmadığı incelenmesi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle davacının davasının hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek davacının davasının (Yargıtay 11 HD nin 2020/288 Esas 2020/1181 Karar sayılı 11.02.2020 tarihli kararında da yer aldığı üzere) reddine karar verilmesi gereklidir. Bu nedenle karara muhalifim.

Başkan …

—————————————————————————————————————–
(1) YARGITAY HGK ESAS NO 2017/19-1651 KARAR NO: 2019/707 “… İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)…”