Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/587 E. 2023/87 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/587
KARAR NO : 2023/87

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 05/07/2022
KARAR TARİHİ : 08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili 05.07.2022 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkilinin, ihyası talep edilen … Sanayi Mamülleri Pazarlama Dağıtım ve İhracat Anonim Şirketinde 02.01.1985 tarihinden itibaren 1 yıl boyunca çalıştığını, sigorta primlerinin ödenmemesi sebebiyle Nazilli İş Mahkemesinde dava açtıklarını, yargılama sırasında ihyası talep edilen şirketin 6102 Sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi uyarınca sicil kaydının 20.08.2013 tarihinde re’sen silindiğinin tespit edildiğini, asıl davalı sıfatı bulunan … Sanayi Mamülleri Pazarlama Dağıtım ve İhracat Anonim Şirketi’nin davada temsil edilmesi zorunlu olduğundan şirketin ihyası ile şirkete yasal temsilci atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü 19.07.2022 tarihli cevap dilekçesiyle; Merkez-… sicil numarasına kayıtlı … Sanayi Mamülleri Pazarlama Dağıtım ve İhracat Anonim Şirketinin 03.02.1982 tarihinde tescil edildiğini, sermayesinin 10 TL olduğunu, 6103 sayılı Kanun m. 20/1F uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı TTK geçici m. 7 uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5/a uyarınca 21.03.2013 münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 25.04.2013 tarih 8307 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, yasal süresi içerisinde ihtarımıza yanıt verilmemesi nedeniyle 20.08.2013 tarihinde sicil kaydının re’sen silindiğini, bu hususun 29.08.2013 tarih 8394 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, 6102 sayılı TTK geçici 7/15 gereğince 5 yıl içinde dava açılması gerektiği, ihyası talep edilen şirketin 12.08.2014 tarihinde silindiğinden yasal süresinde açılmayan davanın öncelikle süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, TTK geçici m. 7/4 bendi gereğince ihtar ve ilanların usulüne uygun yapıldığını, bu maddenin “a” bendine göre tebligatın yapılmış sayıldığını, 6102 sayılı TTK m. 31 gereğince sicilde meydana gelen her türlü değişikliğin tescil ettirilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, bu zorunluluğun yerine getirilmediğini belirterek ticaret sicil müdürlüğü aleyhine harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini beyan etmiştir.
Dava; şirketin ihyasına ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Sicil kayıtları incelenmiştir.
İhyası istenen Merkez-… sicil numarasına kayıtlı … Sanayi Mamülleri Pazarlama Dağıtım ve İhracat Anonim Şirketi’nin sicil kayıtları, Nazilli İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile davacının dilekçesinde ekli belgeler ve diğer kayıtlar incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Derdest Nazilli İş Mahkemesinin 2021/71 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı …, davalı … San. Mam. A.Ş. ve feri müdahil SGK Başkanlığı aleyhine açtığı 25.07.2018 tarihli davada; davacının, davalı işyerinde 02.01.1985 tarihinde işe başladığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davanın halen derdest olduğu belirlenmiştir.
Davacının ihyasını istediği Merkez-… sicil numarasına kayıtlı … Sanayi Mamülleri Pazarlama Dağıtım ve İhracat Anonim Şirketi’nin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7 uyarınca sicil kaydının resen silindiği belirlenmiştir.
Davacının ihyasını istediği … Sanayi Mamülleri Pazarlama Dağıtım ve İhracat Anonim Şirketi’nin 03.02.1982 tarihinde sicile kayıtlandığı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün İhyası istenen şirketin “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-d fıkrası uyarınca 21.03.2013 tarihinde tescilli adresine ihtarda bulunularak münfesih olma sebebini ortadan kaldıracak ispatlayıcı belgelerle Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurulması istendiği halde başvurmadığı ve şirketin 20.08.2013 tarihinde sicilden TTK geçici m.7 gereğince resen silindiği belirlenmiştir.
Derdest Nazilli İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının şirketin sicilden silinmesinden sonra açılmış olmakla davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün bu davayla ilgili bilgisinin bulunmaması ve şirketi sicilden 6102 sayılı Kanun geçici 7. Maddeye uygun silmesi gerekli olmakla birlikte bu işlemin aynı m. 4. fıkrasına uygun olarak şirketin kayıtlı son adresine ve aynı zamanda şirketi temsile yetkili kişilere ve denetçiye (m.6-1) ihtar yapılması gerekli olduğu belirlenmiştir. Somut olayda da bu ihtarların yapıldığı belirlenmiştir.
Davacının ihyasını talep ettiği … Sanayi Mamülleri Pazarlama Dağıtım ve İhracat Anonim Şirketinin 03.02.1982 tarihinde tescil edildiğini, sermayesinin 10 TL olduğunu, 6103 sayılı Kanun m. 20/1F uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı TTK geçici m. 7 uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5/a uyarınca 21.03.2013 münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 25.04.2013 tarih 8307 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, yasal süresi içerisinde ihtarına yanıt verilmemesi nedeniyle 20.08.2013 tarihinde sicil kaydının re’sen silindiğini, bu hususun 29.08.2013 tarih 8394 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK geçici m.7/15 son cümlesine göre ticaret sicilden kaydı silinen şirket ve kooperatif alacaklılarının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, davacının, şirketin ihyasının istediği, ancak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7/16. fıkra gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin davacının hukuki menfaat sahibi olarak şirketin ihyasının istemesi için silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya şirketin ihyasını istemesi mümkündür. TTK m. geçici m. 7/1 hükmü gereğince 01.07.2015 tarihine kadar en geç bu tarihe kadar silinme koşulları gerçekleşen şirketleri sicilden silmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasada yapılan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun m. 38 ile yapılan değişiklikle Yasanın yürürlük tarihinden itibaren geçerli olan sürenin 01.07.2015 tarihine kadar uzatılması ile bu tarihten itibaren dahi davacının dava açma süresini yani hak düşürücü süreyi geçirdiği ve davanın 05.07.2022 tarihinde açıldığı, böylece hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenmiştir.
Somut olarak dava konusu şirket sicil kaydı 20.08.2013 tarihinde ticaret sicilden silinmiş olup bu karar İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabı yazı ile belirlendiği üzere 29.08.2013 tarihinde 8394 numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Bu tescilin 3. kişilere etkisi ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Bu nedenle mahkememizce TTK m. 36 ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı ticaret sicil gazetesinden itibaren hak düşürücü süre başlayacaktır. İlanın tamamı 29.08.2013 tarihli 8394 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirtilmiştir. Buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15 e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre 29.08.2018 tarihinde dolmuştur. Davacı ise 05.07.2022 tarihinde dava açmıştır.
Sicilden silinme koşullarında usulsüzlük bulunması halinde dahi bu usulsüzlüğün tespiti için yasada yer alan süre hak düşürücü süre olmakla hak düşürücü sürelerin genel niteliği olarak talep ve dava hakkını da ortadan kaldırdığından (1) artık bu süre geçtikten sonra dava açılması mümkün değildir. Hak düşürücü süre talep hakkını ortadan kaldırıp dava açmaya engel olduğundan yasada yer alan koşulların oluşup oluşmadığı yani 6102 sayılı TTK geçici m.7 ye istinaden çıkarılan Ticaret Sicil Müdürlüğünün İhyası istenen şirketin Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendine uygun olarak tebligat yapılıp yapılmadığı incelenmesi mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle davacının davasının hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek davacının davasının (Yargıtay 11 HD nin 2020/288 Esas 2020/1181 Karar sayılı 11.02.2020 tarihli kararında da yer aldığı üzere) reddine karar vermek gerekmiştir.
________________________________________________________________________
(1) YARGITAY HGK ESAS NO 2017/19-1651 KARAR NO: 2019/707 “… İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)…”

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirlenmiş olmakla davanın REDDİNE,
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08.02.2023

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı