Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/543 E. 2023/115 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/543
KARAR NO : 2023/115

DAVA : 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan yönetici seçimi ve ana
sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı ile yönetim kurulunun 21.09.2016
tarihinden itibaren yapılan işlemlerin iptaline ilişkin açılan butlan/yokluk ve iptal davası
DAVA TARİHİ : 26/05/2017
KARAR TARİHİ : 15/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekilinin 26.05.2017 harç tarihli dava dilekçesiyle; Davalılardan İzmir … Eğitim AŞ nin müvekkili ile davalılar …, … ve müvekkili … ‘ün özel okul işletmesi amacıyla kurulduğunu, okul işletmemeliğini icra edebilmek amacıyla dava dosyasında yer alan İzmir ili, … ilçesi, … ada … parsel de kayıtlı taşınmazın satın alındığını ve üzerinde 12.000 m2 kullanım alanlı okul yapıldığını, arsanın alımı ile ilgili … Gazi Bulvarı şubesinden kredi kullanıldığını ve taksitlerinin ödenmekte olduğunu, müvekkilinin şirket yönetimi ile ilgilenemediğini, 2016 yılı Olağan genel kurul öncesi ve sonrasında şirketin mali durumu hakkında bilgi istediğini, davalılar … ve … ‘ın şirketi zarara uğrattıklarını, şahsi harcamalarını şirket hesabından yaptıklarını, davalılardan …’ın tek ortağı olduğu … … Eğitim Ltd Şirketinin banka hesaplarına para yatırdığını ve öğrencilerin ücretlerini bu hesaba yatırtıldığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen hiçbir yönetim kurulu toplantısına katılmadığını, şirket temsil ve imza yetkilisi … ve … ın usulsüz kredi kullandığını, şirketin hiçbir borcunun ödenmediğini, okuldan elde edilen tüm gelirlerin ve kredilerin davalılardan … ve … tarafından şahsi ve kendi şirketlerine ait hesaplara aktarıldığını, tüm bunlardan okulun satışı sonrası müvekkilinin haberdar olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen hiç bir yönetim kurulu toplantısına ve genel kuruluna davet edilmediğini, davacının dava dışı …’a 18.05.2016 tarihli sözleşme ile şirketteki sahip olduğu payının %80’inini sözleşme şartlarında devretmeyi taahhüt ettiğini, işbu devir sözleşmesine karşılık olarak sadece 30.000,00 TL nakit ve toplam 60.000,00 TL bedelli 2 adet senet aldığını, sözleşmede bahsi geçen 6.000.000,00 TL’sını hiç bir zaman alınmadığını, bu devre karşılık olarak …’ın okuldaki hatalı ve eksik imalatları da tamamlayacağını, bu amaçla davalı ortaklardan … ve …’ın da belirli hisselerini devrettiğini, daha sonra davalılar … ve … tarafından …’ın pay devri sözleşmesi gereği edimlerini yerine getirmediğinin müvekkiline bildirildiğini, şirketin ve müvekkilinin şahsi avukatı olan …’a aynı şartlarda devrin istenmesi üzerine Av. …’ın bürosunda … ile yapılan hisse devir protokolünün Noter aracılığıyla feshedildiğini ve müvekkilinin 25.07.2016 tarihli protokol ile …’a devretmeyi taahhüt ettiği hisseleri aynı şartlarla …’a devretmeyi taahhüt ettiğini ve bu devir protokol hükümlerinin yerine getirileceği inancıyla …’ın pay defterine ortak olarak kayıt edildiğini, müvekkilinin …’dan almış olduğu 30.000,00 TL nakit ile 2 adet bononun iadesi için Av. …’a bırakıldığını ve …’ın görevlendirildiğini, ancak söz konusu para ve senetlerin iadesi için resmi bir girişim olmadığını müvekkili daha sonra öğrendiğinde kendisine verilen para ve senetleri …’ın inkar ettiğini, ancak söz konusu para ve senetlerin kendisine olduğunu ve bunları alması için …’ı aradığı …’ın ifadesi ile sabit olduğunu, …’tan 25.07.2016 tarihli protokolde geçen hisse devir bedeli olan 4.130.000,00 TL’nin hiçbir zaman alınmadığını, …’ın hisse devirlerine karşılık şirkete para koyduğunu ve bir takım eksik ve hatalı imalatları yaptığını müvekkilinin öğrendiğini ancak çok uzun zamandan bugüne kadar şirketi temsil ve imzaya yetkili olan … ve …’a hiçbir şekilde ulaşamadığından bunu teyit edemediğini, gerek dava dışı …’ın gerekse müvekkilinin diğer ortaklar … ve … tarafından açıkça kandırıldığını ve dolandırıldığını, davalılar …, … ve şirket mali müşaviri … ile şirket avukatı …’ın şirketin içini boşaltmak amacıyla birlikte hareket ettiklerini, şirketin borçlarını ödemedikleri gibi yeni krediler çekerek … ve … tarafından şahsen zimmetlerine geçirildiğini, müvekkilinin satıştan hemen sonra Av. …’ı ve mali müşavir …’i aradığını ancak her ikisinin de hisselerini devrettiklerini, satış ile ilgili bilgilerinin bulunmadığını beyan ettiklerini, davalı ortakların TTK m. 408’e aykırı olarak genel kurul kararı alınmaksızın, söz konusu şirketin sahip olduğu ve eğitim faaliyetlerini yürüttüğü …’de bulunan … Koleji adı altında işletilen taşınmazı 22.500.000,00 TL’sına … Eğitim ve Yayıncılık Hizmetleri A.Ş’ye kısmen peşin, kısmen vadeli olarak sattıklarını müvekkilinin haricen öğrendiğini, satışla ilgili hiçbir belgeye şuana kadar ulaşılamadığını, taşınmazın bedelinin resmi senette 2.300.000,00 TL olarak gösterildiğini, bu devir işleminin açıkça muvazaalı, yoklukla ve butlanla malül olup iptali gerektiğini, 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin Ticaret Sicil Kayıtlarında bildirilen adres ile 21.03.2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinin … sahife ve … sayısında çıkan ilanda yer alan adresin farklı olduğunu, diğer davalı …’e 2016 yılında ortak ve yönetici olmadığı gibi şirketle hiçbir hukuki ve fiili ilişkisi olmadığı halde 09.09.2016 tarihinde genel kurula davet gönderildiğini, 01.03.2017 tarihli genel kurul ve bu genel kurulda alınan kararlın yok hükmünde olduğunu, usulsüz ve kaçak yapılan bu olağanüstü genel kurulda yönetici olarak atanan …’in bu toplantıya iştirak dahi etmediğini, davalı …’in yönetici ve ortak olduğundan haberi ve bilgisinin olmadığını düşündüklerini, şu an davalı şirkette hukuken yönetici bulunmadığını bu nedenle şirkete acilen kayyum tayininin zorunlu olduğunu, tüm bu nedenlerle, davalılar aleyhine talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik davalı şirketin 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul ve kararlarının yoklukla maluliyetinin tespitine ve iptaline, şirket yönetim kurulunun 21.09.2016 tarihinden sonra aldığı tüm kararların yoklukla maluliyetinin tespitine ve iptaline, davalı şirketi temsil eden yönetim kurulu üyeleri … ve …’ın 21.09.2016 tarihinden itibaren şirket nam ve hesabına yapmış olduğu tüm iş ve işlemlerin yokluk ve butlanla maluliyetinin tespiti ile iptaline, 10.02.2017 tarihli yönetim kurulu kararı ile temsilci olarak atanan ve yine 01.03.2017 tarihli ve usulsüz genel kurul tarafından yönetici olarak atanan …’in şirket ad ve hesabına yapmış olduğu tüm iş ve işlemlerin iptaline, davalı şirkete dava sonuna kadar tedbiren kayyum tayinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
Dava; davalı şirkete ait 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan yönetici seçimi ve ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı ile yönetim kurulunun 21.09.2016 tarihinden itibaren yapılan işlemlerin iptaline ilişkin açılan butlan/yokluk ve iptal davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Davalı şirkete ait sicil kayıtları, toplantı tutanakları, pay defterleri, tutanaklar, ilanlar incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma nolu dosyası incelendiğinde; Müşteki … ın ve … in şüpheli İzmir … Eğitim Hizmetleri San ve Tic AŞ , … Eğitim Kurumu AŞ … Eğitim ve Yayıncılık Hizmetleri AŞ yönetimi ve vekaleti görevini yapanlar aleyhine kamuyu zarara uğratma, şirket belgelerinden sahtecilik ve belgeleri resmi mercilerde kullanma ve sahte genel kurul yapma iddialarına dayalı olarak yapmış olduğu suç duyurusunda müvekkillerinin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sırasında kayıtlı İzmir … Eğitim AŞ’ye ortak olduklarını, %48,767 ( 585.200/1.200.000 ) hisse sahibi olduğunu, şirketin 18.09.2016 tarihli genel kurulunda %10 pay sahibi olduğunun belirtilmesiyle bu karara itiraz ettiğini, en son payı devir aldığı … ile yapılan hisse devir sözleşmesini ve yönetim kurulu kararını ibraz etmesine rağmen genel kurulda bu talebinin kabul edilmediğini, yapılan bir takım usulsüzlüklerle şirket hissedarlarının paylarının yanlış yazıldığını, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında genel kurulun kararın iptali, kayyum atanması talepli 25.11.2016 tarihli dava açıldığını, şirketin okul binası ve arsasını 07.02.2017 tarihinde … Eğitim AŞ’ye sattığını ve devrettiğini, bedelin çok düşük tutularak şirketin zarara uğratıldığını, yine mahkemenin verdiği tedbir kararına rağmen söz konusu devir ve işlemlerin gerçekleştirildiğini belirterek sanıkların cezalandırılmasını talep ettiği, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmayla 24.05.2017 tarihinde iddiaların soyut olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karara 02.06.2017 tarihinde itiraz edildiği, belirlenmiştir.
İzmir 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı 25.11.2016 tarihli davada; dosyasının mahkememize 14.07.2017 tarihinde gönderilmesiyle yapılan incelemede; Davacı … ın davalı İzmir … Eğitim AŞ , … aleyhine açtığı davada İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasına kayıtlı davalı şirketin %48,767 oranında pay sahibi olduğu, 18.09.2016 tarihli genel kurulda listede %10 pay sahibi olarak yer aldığının görüldüğü, müvekkilinin 18.05.2016 tarihinde … ten hisse devri aldığını, buna rağmen hissesinin eksik yer aldığını, şirket kayıtlarının usulüne uygun olarak düzenlenmesi için şirkete talepte bulunulduğunu, ortakların cevap vermediğini, 18.09.2016 tarihli genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunu belirterek şirkete tedbiren kayyım atanması, müvekkilinin hissesinin %48,767 ( 585.200/1.200.000 ) olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece tedbir talebi konusunda 02.01.2017 tarihinde şirket yönetici ve yöneticileri aleyhine daha önceden 27.12.2016 tarihinde karar verildiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davacının geçici yönetici atanması talebi üzerine mahkemece 09.03.2017 tarihli ara kararla ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile Özel Okul İşletme Ruhsatının devri işleminin yapılabilmesi için davacı ortağın onayına bağlı tutulmasına karar verildiği, davacı vekilinin 20.03.2017 tarihli dilekçesi üzerine davalı … Eğitim AŞ nin unvanının değiştiği ve okulun el değiştirdiğinin bildirilmesiyle şirkete ait tüm kayıtların istendiği, bilahare gelen kayıtların incelenmesi üzerine 02.03.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında İzmir ili … … Mah. … ada .. parselde bulunan taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde tedbir kararı verildiği, 11.05.2017 tarihli celsede de davalı şirkete kayyım atanması talebi ve beyanı üzerine 12.05.2017 tarihli kararda İzmir … Eğitim Hizmetleri AŞ ye ilişkin olarak mahkemece 27.12.2016 tarihli red kararı ve bu kararın istinaf yoluna gidilerek henüz bu yolun sonuçlanmadığı, mevcut durum itibariyle bu kararın ortadan kaldırılmasını gerektirecek nedenlerin bulunmadığı gerekçesiyle davacının kayyım atanması talebinin reddine karar verildiği, 02.06.2017 tarihli ara kararla da davacının yeniden kayyım atanmasına ilişkin talebinin reddedildiği ve duruşmanın 26.10.2017 tarihine bırakıldığı belirlenmiştir.
Davacıların iddialarının yargılamayı gerektirdiği, davalı şirketin 01.03.2017 tarihinde olağanüstü genel kurulda alınan şirkete yeni yönetici atanması ve ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilmesine dair kararların iptaline ilişkin talebinin ibraz edilen delillerle yaklaşık ispat kurallarına göre ispatlanamadığı, yönetici görevinde bulunduğu belirtilen davacıların TTK m. 392 ve devamına göre şirketin tüm işlem ve işlemleri hakkında bilgi isteyip soru sorup, inceleme yapma defter ve kayıtları inceleme ve bilgi almakla hak sahibi olduğu, yönetim kurulu üyelerinin bu maddeden doğan hak ve yetkilerinin kısıtlanamayacağı, bu nedenle talep sahiplerinin bu taleplerini şirket işleyişi içerisinde sorumluluk sahibi olan yöneticileri de bağladığı, iddia edilen hususların ise delillerin toplanmasıyla değerlendirilebileceği, mevcut dosyadaki delillerin (dosyaya dilekçeye eklenerek ibraz edilen) iddiayı ispatlamaya yeterli olmadığı tespit edilmekle dava sonuna kadar şirkete tedbiren kayyım atanması talebinin şartları gerçekleşmediğinden 14.07.2017 tarihli ara karar ile reddine karar verilmiştir.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak Bilirkişiler … ve …’den alınan 13.12.2018 tarihli raporda; davalı tarafın defter ve kayıtları ile yönetim kurulu defter ve kayıtları incelenerek davacı iddiaları değerlendirilmiş, 2015, 2016 ve 2017 yılı defterlerinin incelendiği, davalı şirketin defterlerin açılış / kapanış tasdiklerinin bulunduğu, ancak 2016 ve 2017 hesap dönemine ait defterlerin kapanış tasdikinin yapılmadığı, davalı şirketin 30.10.2012 tarihinde kurulduğu ve ortaklarının …, … ve … olduğu, 26.02.2016 tarihinde 2016/1 Yönetim Kurulu kararı ile şirket sermayesinin 30.000.000 TL’ne yükseltildiği ve unvanın İzmir … Eğitim Hizmetleri A.Ş. olarak değiştirildiği, sözleşmenin 7. maddesinde yönetim kurulu üyeleri olarak …, … ve …’ın 3 yıllığına seçildiği, yönetim kurulu görev dağılımı ve temsile yetkili olanlar ve temsil şekli kısmında 9. maddede …’ün temsil ve imzaya yetkili olmadığı, diğer iki ortağın ise temsil ve imzaya yetkili kılındığı, şirketin 2015 ve 2016 dönemine ait Olağan Genel Kurul Toplantısının 18.09.2016 tarihinde yapıldığı …, … ve …’nın 1 yıllığına yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, hazirun cetvelinde …’ın hisse payı oranına doğru yazılmadığını belirterek itiraz ettiği, 31.08.2016 tarihli sicil gazetesinde bu toplantının ilan edildiği ve usulüne uygun olarak yapıldığı, 21.09.2016 tarihli 2016/12 numaralı yönetim kurulu kararında ise 18.09.2016 tarihinde yapılan genel kurulda alınan karar kapsamında …’ın yönetim kurulu başkanlığını, …’ın yönetim kurulu başkan yardımcılığını, …’nın yönetim kurulu üyeliğine seçildiğini, bu durumun 31.12.2016 tarihinde sicil gazetesinde yer verildiği, 10.02.2017 tarihli 5 numaralı yönetim kurulu kararında şirket ortaklarından …’in 1 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçilmesine, şirket adına münferit imzayla şirketi temsil ve ilzam etmesine karar verildiği, bu kararında 14.02.2017 tarihinde şirket siciline işlendiği, …’in İzmir ticaret Sicil müdürlüğüne başvurarak bu kararı tescil ettirdiği, 21.02.2017 tarihinde 2017/6 nolu kararla yönetim kurulu maddesinin değiştirildiği, ana sözleşmenin 7. maddesinde yapılan değişiklikle yönetim kurulunun bir üyeden oluşması ve görev süresinin bir yılla üç yıl arasında olarak yapılmasına karar verildiği, bu kararın genel kurul tarafından onanmadığı, 01.03.2017 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı ve gündem maddeleri hakkındaki işlemde üçüncü gündem maddesinin ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilmesine ilişkin yönetim kurulu seçimi, ücret ödenmesi, gerekli yetki ve izinlerin verilmesine ilişkin olduğu, 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında ise, bu toplantının yapılmasına ilişkin nama yazılı pay sahiplerine iadeli taahhütlü mektupla toplantı gün ve saatinin bildirildiğine ilişkin not düşüldüğü, ancak böyle bir tebligatın yapılmadığı, dolayısıyla 01.03.2017 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının usulüne uygun olmadığı, toplantıya sadece … ve …’ın katıldığı, 03.05.2017 tarihli 2017/7 nolu yönetim kurulu kararıyla yönetim kurulu başkanı …’in isim ve imzasının bulunduğu, davacı tarafın iddiaları değerlendirildiğinde TTK m. 408’e aykırı olarak genel kurul kararı alınmaksızın şirketin sahibi olduğu … Koleji adı altında işletilen taşınmazın 22.500.000 TL … Eğitim A.Ş.’ne satılması ile bu işlemin muvazaalı yoklukla malul olduğunun tespiti istendiği, şirket defterleri üzerinde yapılan incelemede okul arazisinin 31.01.2017 tarihinde 47 nolu yevmiye maddesinde KDV dahil 23.128.000 TL … Eğitim A.Ş.’ne satıldığı, … Eğitim A.Ş.’nin cari hesap kayıtlarını borç hesabı olarak yazıldığı, şirket defterleri üzerinde yapılan incelemede şirketin bina ve demirbaşlarının … Eğitim A.Ş.’ne ve … Eğitim Kurumlarına satılarak şirket dışına çıkarıldığı ve herhangi bir nakit tahsilat yapılamadığı, defter kayıtlarına göre satış bedelinin KDV dahil 23.128.000 TL’den 07.02.2017 tarihinde satış gösterilerek yapıldığı, davacının yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen yönetim kurulu toplantısına davet edilmediği iddiasının doğru olduğu, 18.09.2016 tarihli ve 01.03.2017 tarihli olağan ve olağanüstü genel kurulu toplantılarına çağrılmadığı, 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılmadığı ve TTK m. 416/1’e göre çağrısız genel kurul şartlarının gerçekleşmediği, pay sahiplerinden sadece sermayenin %58,77’sini elde tutan iki ortağın toplantıya katıldığını, yönetim kurulunun 21.09.2016 tarihinden itibaren yapılan tüm işlemlerinin yoklukla sakat olup olmadığı konusunda … ve … ile birlikte davacı …’ten meydana gelen yönetim kurulunun 01.03.2017 tarihine kadar görev yaptığı, bu tarihten önce kararların geçersizliğini gerektiren herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, şirketin tek taşınmazının TTK m. 408/2 fıkranı aykırı olarak genel kurul kararı olmaksızın satılmasının ise takdirinin mahkemeye bırakıldığı belirlenmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirme ve alınan bilirkişi raporu kapsamında; davacının taleplerinin 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararının iptali, şirket yönetim kurulunun 21.09.2016 tarihinden sonra aldığı tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespiti, şirketi temsil eden yönetim kurulu üyesi … ve …’ın 21.09.2016 tarihinden sonra şirket nam ve hesabına yapmış olduğu tüm işlemlerin yokluk ve butlanla malul olduğunun tespiti, 10.02.2017 tarihli yönetim kurulu kararıyla temsilci olarak atanan 01.03.2017 tarihli ve usulsüz genel kurul tarafından yönetici olarak atanan …’in şirket ad ve hesabına yapmış olduğu iş ve işlemlerin iptali ile şirkete kayyum atanmasını talep ettiği belirlenmiştir.
Yapılan bilirkişi incelemesinden de belirlendiği üzere şirketin 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılmadığı, TTK m. 416 hükmüne göre çağrısız genel kurul toplantı şartlarının oluşmadığı, tüm ortakların toplantı sırasında bulunmadığı ve hatta toplantı için ortaklara ihtarat gönderilmediği, bu nedenle 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla malul olduğu tespit edilmiştir.
Davacının bu talebi dışında kalan diğer talepleri değerlendirildiğinde özellikte 01.03.2017 tarihinden önce yönetim kurulu üyelerinin 3 kişiden oluştuğu ve …, …, …’nın yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, 18.09.2016 tarihli genel kurul kararıyla bu kararın alındığı, daha sonra yönetim kurulunun 10.02.2017 tarihli 5 nolu, 21.02.2016 tarihli 6 nolu kararlar ile şirketin ana sözleşmesinin 7. maddesinin değiştirilmesi konusunda genel kurul yapılması yönünde kararlar verdiği, ancak 7. maddenin değişikliğinin 01.03.2017 tarihli genel kurulun iptal edilmesi nedeniyle geçersiz olduğu tespit edilmiştir.
Davacının özellikte talepte bulunduğu ve şirketin tek taşınmazı olan …’deki … Koleji adı altında işletilen taşınmazın 22.500.000 TL’ne … Eğitim A.Ş.’ne satılması işleminde herhangi bir yönetim kurulu ve genel kurul kararı olmaksızın satıldığı, bu satışın geçersiz olduğu tespit edilmiştir. Ancak davacı taraf bu işlemin iptali için davalı olarak … Eğitim A.Ş.’ni göstererek muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescili davası açmamış olduğundan mevcut durumda verilen karar sadece bir tespit niteliği taşımakta olup, yönetim kurulunun karar almaksızın ve genel kurul kararı olmasızın taşınmazın satışı ve diğer işlemlerden dolayı doğan sorumlulukları için ayrı bir yöneticilerin sorumluluğu davası açma imkanı bulunmaktadır. Mevcut davada böyle bir talep yoktur. Bu nedenle davacının 21.09.2016 tarihinden sonra yönetim kurulunun aldığı tüm kararların iptaline ilişkin talebi somut bir talebi kapsamadığından ve diğer alınan kararlarında 01.03.2017 tarihine kadar görevde olan … ve … ile …’ten meydana gelen yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu ve oy birliği ile alınmış olduğundan iptal edilecek bir kararın bulunmadığı tespit edilmiştir.
Yine … 01.03.2017 tarihinde yönetici olarak atanmış olmasına dayalı olarak yaptığı işlemlerin iptali istenmiş olmakla birlikte bu genel kurulun geçersiz olması nedeniyle bu kişinin yönetici olarak atanması da söz konusu olmamıştır.
Sonuç olarak davacının 01.03.2017 tarihli genel kurul iptali davasının şartları gerçekleştiği çağrısız genel kurul şartlarının bulunmadığı belirlendiğinden 01.03.2017 tarihli genel kurulun yoklukla sakat olduğunun tespitine karar verilmiştir. Diğer talep olan şirkete ait taşınmazın satışını usulüne uygun olmadığı iddiasının da TTK m. 408/2 gereğince genel kurul kararı alınmadan yapıldığından bu işleme ait bir karar olmaksızın yapıldığından iptal edilecek bir karar bulunmadığı tespit edilmiştir. İşlemin iptali için ise satın alan üçüncü kişi ye husumet yöneltilerek bir tapu iptali davası yoktur. Bu halde işlemin muvazaa sebebi ile iptali için 3. kişi davalı gösterilmelidir. Bu kişiye karşı muvazaaya dayalı iptal davası açılması veya sorumluluk davası açılması mümkündür. Yönetim kurul üyelerini temsil yetkisi ile yaptığı işlemler yönetim kurulu kararı değildir. Bu nedenle sadece genel kurul kararı iptal edilmiştir.
Ayrıca davacı şirket dışında diğer ortaklara karşı husumet yöneltmiş olmakla bu davalılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının kayyum atanması talebinin kabul edilerek şirkete yeni bir genel kurul yapılarak yönetici seçimi ve şirketin dava konusu olan tek taşınmazını satarak elden çıkarmış olduğu tespit edildiğinden bu yönde toplantı yaparak yeni yöneticilerin seçilmesi ve şirketin temsiliyle gerekli davaların açılması için kayyum … ve …’in seçilmesine ilişkin olarak mahkememizce 22.02.2019 tarihinde …
K sayılı karar ile karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu kararın davayı takip etmeyen ve davaya cevap vermeyen aynı zamanda haklarında açılan davada pasif husumet yokluğu nedeniyle açılan davanın reddine karar verilen, davalı … ve … istinaf etmiştir. İstinaf dilekçelerinde 01.03.2012 tarihli genel kurul kararlarında yoklukla malul olmadığını, çağrının Ticaret Sicil Gazetesinin 14.02.2017 tarih ve … nüshasında ilan edildiğini, 01.03.2017 tarihli Genel Kurul Toplantısının yoklukla malul olduğu yönündeki kararı kabul etmediklerini, kayyım atanması yönündeki kararı itiraz ettiklerini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir.
Kararın istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi … Esas – … Karar sayılı 15.06.2022 tarihli kararla “… Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
“Yokluk”; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu veya şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir (Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, s.196). Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen göz önünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, mülga 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde (6102 S. TTK 445-446) düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2008 gün ve 2008/11-246 E., 2008/239 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Somut olayda ise, davalı şirketin iptali istenen 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, ortaklardan … ve …’ın katılımı ile genel kurul toplantısının belirtilen yer ve zamanda yapıldığı, 3 nolu gündem maddesi ile ana sözleşmenin 7. maddesinin “Şirketin işleri ve idaresi Genel Kurul tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde seçilecek (1) üyeden oluşan bir yönetim kurulu tarafından yürütülür” şeklinde tadil edilerek Yönetim Kurulunun bir üyeden oluşmasına ilişkin kararın alındığı, anılan toplantıya davacının katılmadığı anlaşılmıştır. Toplantıya ait çağrının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 14.02.2017 tarihli nüshasında ilan edildiği anlaşılmaktadır. Genel kurul toplantısına davetin asgari koşullarının oluştuğu, ancak eksikliğin bulunduğu, bu durumun ise hukuken yokluk yaptırımı ile değil iptal edilebilirlik yaptırımı ile karşılaşacağı nazara alınmalıdır. Başka bir deyişle, davacıya yapılan çağrı geçersiz değil, usulsüzdür. Bu durum ise davaya konu genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğu anlamına gelmeyecek ancak iptal edilebilirlik yaptırımına tabi olacaktır.
Bu durumda, davaya konu 01.03.2017 tarihli genel kurulun TTK’nın 410 ve devamı maddelerinde yerini bulan çağrı üzerine toplanmış olduğu anlaşılmakla, işin esasına girilerek davacıya usulüne uygun çağrı yapılmadığından yasada öngörülen iptal nedenlerinin değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm verilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1941 E. 2020/435 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere)
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir…” gerekçesiyle mahkememiz kararı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına karar verilerek mahkememizin 2022/543 Esas sırasına kayıtlanmıştır.
İzmir BAM 11. HD’nin kaldırma kararı kapsamında 01.03.2017 tarihli genel kurulun yoklukla malul olmadığı ancak iptal edilebilirlik şartlarını taşıyıp taşımadığı konusunda inceleme yapılması gerektiği, tespit edilmekle bu kapsamda bilirkişilerden ek rapor alınması gerekmiştir. … ve … ’den ek rapor alınmıştır. 13.12.2022 tarihli ek raporda; İzmir BAM 11.HD’nin … Esas – … K sayılı kararına istinaden yapılan incelemede 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının yoklukla malul olmadığı fakat iptale tabi olması nedeniyle iptal şartlarının bulunup bulunmadığı incelendiğini, TTK m. 445 uyarınca kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı değerlendirildiğinde 01.03.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında …’ın %41,77 oy oranıyla 12.530.000 ve …’ın ise %17 oy oranı ve 5.100.000 TL hissesiyle toplantı nisabının %58,77’sini yani 17.630.000 TL’lik kısmı sağladığı ve böylece şirket sermayesini %58,77’sini temsil eden payların katılımıyla toplantının yapıldığı ve kararlar alındığı, ana sözleşme değişikliği açısından TTK m. 421’deki oy oranının ve diğer kararlar bakımından da TTK m. 418’deki oy oranının sağlandığı, davacının genel kurula katılmamış olmasının nisaplar üzerinde herhangi bir etkisinin bulunmayacağını ve bu nedenle iptali gerektiren bir durumun bulunmadığı belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 25.12.2022 tarihli beyan dilekçesiyle; davalılar … ve …’ın şirketi kötü yönetmesi nedeniyle usulsüz kredi çekmeleri, şirket gelirlerinin şahsi hesaplarına geçirilmesi, 2016-2017 öğretim yılında davalı …’ın tek ortağı olduğu … … Ltd. Şti. banka hesaplarına verilmesi yoluyla ücretlerin bu hesaba yatırtılması, müvekkilinin hiçbir genel kurul ve yönetim kuruluna çağrılmaması, taşınmaz satışından önce tüm belge ve kayıtların yok edilmesinin kararların iptal edilebilirlik nedenini oluşturduğunu, bilirkişi raporunun iptal edilebilirlik nedenlerinin değerlendirilmemesi nedeniyle ek rapor alınması talebinde bulunduklarını beyan etmiştir.
Dosyada toplanan tüm deliller ve yapılan incelemelere göre;
İzmir BAM 11.HD’nin … Esas – … Karar sayılı kararında yer aldığı üzere 01.03.2017 tarihli genel kurul toplantısına davacının usulüne uygun çağrılmamış olması nedeniyle ortaklardan … ve …’ın katılımıyla genel kurul toplantısının yapıldığı 3 nolu gündem maddesiyle ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirildiği ve ana sözleşmenin bu maddesine göre yönetim kurulu üyelerinin bir üyeden oluşmasına karar verildiği, davacının bu toplantıya katılmadığı ancak katılan ortaklar …’ın %41,77 oy oranıyla 12.530.000 ve …’ın ise %17 oy oranı ve 5.100.000 TL hissesiyle toplantı nisabının %58,77’sini sağladığı, böylece TTK m. 421’e uygun olarak toplantı nisabının ve karar nisabının oluştuğu, davacı açısından ise iptal şartlarının bulunmadığı, yine diğer kararlar bakımından da alınan kararların TTK m. 418’deki oy oranını sağladığı, böylece alınan kararların TTK m. 445’de yer alan kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığından davacının iptal şartlarının bulunmadığı, belirlenmiştir.
Her ne kadar önceki kararda davanın kabulü üzerine davacının diğer taleplerinden olan genel kurul toplantısının usulüne uygun yapılmamış olmasından dolayı yoklukla malul olduğu tespit edilmesi nedeniyle iptali istenen yönetim kurulu kararları açısından da davacının 21.09.2016 tarihinden itibaren şirket nam ve hesabına yapılan tüm işlemlerin yoklukla malul olduğunun tespitine ilişkin talebinin reddine ve ayrıca şirketin zarar gördüğü konulara ilişkin olarak dava açması amacıyla kayyım atanmasına karar verilmiş ise de mevcut durumda davanın davacı açısından şartları gerçekleşmediği ve iptal şartlarının bulunmadığı bir genel kurul toplantısının mevcut olduğu anlaşıldığından diğer tüm taleplerinin reddine karar vermek gerektiği belirlenmiştir.
Buna göre davacının davalı şirket dışında diğer ortaklara karşı açmış olduğu, davadaki husumetin pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ve 01.03.2017 tarihli genel kurul kararının iptali talebinin de; bu tarihte yapılan genel kurulun TTK m. 445’de yer alan kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığından iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
01.03.2017 tarihli genel kurulda yapılan değişiklik sonrasında görevde olan yönetim kurulunun davalılar … ve … ile birlikte davacı …’ten oluştuğu ve 01.03.2017 tarihine kadar görevde olan bu yönetim kurulu tarafından alınan kararları bir kısmının davalıların oyları, bir kısmının da oy birliğiyle alındığı, 01.03.2017 tarihine kadar görevde olan yönetim kurulu tarafından yasal nisaplara uygun olarak alınan kararların geçersizliğini gerektiren herhangi bir durum olmadığı belirlenmiştir.
Yine taşınmaz satışına ilişkin olarak bu satışın iptali için açılan davada taraf olarak dava dışı alıcı … Eğitim A.Ş.’nin de yer alması gerektiği, oysaki bu dava dışı şirkete karşı dava açılmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca genel kurul kararı olmaksızın taşınmazın satılması durumunda yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin bir dava açılmadığı, mevcut davada da böyle bir talebinin bulunmadığı, 01.03.2017 tarihine kadar görevde olan …, … ve …’ün yönetim kurulu üyesi olarak çoğunluk/oy birliğiyle alınmış kararlar olduğu, ayrıca TTK m. 408/2 gereğince genel kurul kararı alınmadan yapılan satışta iptal edilecek olan bir genel kurul kararı da bulunmadığı da belirlenmiştir.
Genel kurulda alınan kararların esas sözleşme değişikliği bakımından TTK m. 421 ve diğer kararlar bakımından da TTK m. 418’deki geçerli nisaplara uygun olarak alındığı, davacının genel kurula katılmamış olmasının nisapları etkileyecek bir oy oranına sahip olmaması nedeniyle kararların iptalini gerektirecek durumun bulunmadığı, ayrıca kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun da ispatlanamadığı belirlendiğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
1-Davacının, davalılardan …, … ve … aleyhine açmış olduğu davanın pasif sıfat yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davacının 01.03.2017 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğu iddiasının ve iptali şartlarının bu genel kurulun usulüne uygun olarak yapılmış olması ve alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığından talebinin reddine,
3-Davacının diğer taleplerinin de reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın dava açılışında alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile eksik alınan 148,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davalılar … ve … kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 7/2. maddesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına bu davalılara verilmesine,
Davacı tarafından yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair; Davacı … ve vekili ile Davalı … ve … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/02/2023

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı