Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/470 E. 2022/1022 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/470
KARAR NO : 2022/1022

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/06/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı… Turizm Seyahat A.Ş vekili İzmir 13. ASHM’ne açmış olduğu 25.06.2021 harç tarihli davada dava dilekçesiyle; Müvekkili şirketin davalı … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş ile “Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşım İşi” sözleşmesinin 19.12.2005 tarihinde yapıldığını ve bir adi ortaklık kurduğunu, davalının müvekkilinin haklarını yok ederek söz leşmeye aykırı olarak % 38,58 olan arsa sahibi payını % 66,31 e çıkardığını, adi ortaklığın tasfiyesi ile ilgili olarak davalı ile görüşmelerden olumlu sonuç alınamadığını … taşınmazların yok pahasına satıldığını, işin yapımı esnasında toplamda altı adet ek protokol imzalandığını (06.11.2007, 24.06.2007, 14.02.2007, 20.12.2006, 16.11.2006, 19.10.2006 tarihli ek protokoller) yer tesliminin 06.01.2006 tarihinde yapılmasıyla işe ait ruhsatların 25.07.2006 tarihinde alınarak 59.569 m2 parsel üzerinde 75.531 metrekare satılabilir inşaat olmak üzere toplam 99.000 m2 bürüt inşaat yapıldığını ve projenin ise 22.09.2008 tarihinde tamamlanarak, aynı tarihte geçici kabullerin yapıldığını ve 03.06.2009 tarihinde iskan ruhsatlarının alındığını, 15.12.2009 tarihinde ise kesin kabullerin yapıldığını, toplam 170.000.000 TL gelir beklenirken müvekkili şirketin payının % 38,58 olan payının mücbir sebeplerden dolayı % 33,69’a düştüğünü, davalı şirket payının ise % 66,31 e çıktığını, davalının 105.550.582,00 TL talep ettiğini ve 290 daireye el koyduğunu, davalı … inşaatın her aşamasında projede bulunduğunu, sözleşmenin 23. Maddesine göre kontrol şefi …’ın davalı … tarafından görevlendirildiğini, günlük, haftalık aylık raporların inşaat süresince devam ettiğini, adi ortaklığın birlikte hareket etme iradesinin ortadan kalktığını, İzmir Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğunu, zamanaşımının geçmediğini, fesih ve tasfiye edilmeyen adi ortaklıkta zamanaşımı süresinin başlamayacağını belirterek adi ortaklığın feshi ile tasfiyesi için tasfiye görevlisi atanmasına ve tasfiye işlemlerinin yapılmasına, tasfiye işlemlerinin sonucunda her bir ortağın alacağı payın tespitine, şimdilik 100.000 TLnin davalıdan tahsiline ve avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İzmir 13. ASHM … E. … K. sayılı 29.06.2021 tarihli kararı ile davanın görev şartı yönünden usulden reddine ve kararın kesinleşmesi ile birlikte dosyanın görevli ATM’ne gönderilmesine karar verildiği, kararın 09.09.2021 tarihinde kesinleştiği ve davacı tarafın süresinde verdiği tahrik dilekçesiyle dosyanın mahmekemize gönderilerek … Esas sırasına kaydının yapıldığı belirlenmiştir.
Davalı tarafa dava ve görevsizlik kararı ile diğer eklerin 18.10.2021 tarihinde mahkememizce tebligatı yapılmış olup, davalı tarafından 13.10.2021 tarihinde davaya cevap süresinden önce davaya cevap verilmiştir.
Davalı … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş vekili 13.120.2021 tarihli cevap dilekçesiyle; davacı ile imzalanan 19.12.2005 tarihli “… İşi” sözleşmesi yapıldığını, davanın İzmir ATM’nde değil İstanbul ATM’de görülmesinin gerektiğini, sözleşmenin 36. Maddesinde her iki taraf arasında doğabilecek ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ve İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, bu bir yetki sözleşmesi niteliği taşıdığından (HMK m. 17 gereğince (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.) hükmüne istinaden ve HMK m. 18 gereğince tacir olan iki taraf arasındaki münhasır yetki sözleşmesi bulunduğundan davanın İstanbul ATM’de görülmesinin gerektiğini, sözleşme tarihinin 19.12.2005 olmasına rağmen 6100 sayılı HMK’dan önce yapılmış olduğundan bahisle münhasır yetki sözleşmesi kabul edilmese bile davalının ikametgahı mahkemesi olan İstanbul Anadolu ATM’nin yetkili olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, sözleşmeden doğan alacaklarda 818 sayılı mülga BK m. 125 gereğince 10 senelik zamanaşımının geçtiğini, kesin kabulün 15.12.2009 tarihinde yapıldığını, davanın ise 25.06.2021 tarihinde açıldığını, ayrıca 19.12.2005 tarihli tarihli “… İşi” sözleşmesinin adi ortaklık sözleşmesi olmadığının İstanbul Anadolu 7. ATM’nin 05.03.2015 tarihli … Esas … Karar sayılı kararı ile kesinleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı borç yükleyen tam iki taraflı bir akit olduğu ve müvekkili … GYO’dan herhangi bir alacağının bulunmadığının tespit edildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, HMK 115 gereğince kesin hüküm gereğince davanın reddinin gerektiğini, İstanbul Anadolu 7. ATM’nin 05.03.2015 tarihli … Esas … Karar sayılı dosyasında tarafların taleplerinin incelendiğini ve bu aralarındaki sözleşmenin adi ortaklık olmayıp, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme olduğunu ve ihtilafın bu şekilde değerlendirilerek karara bağlandığını, davanın reddine karar verilip Yargıtay 3. HD’nin 10.10.2017 tarihli … Esas … Karar sayılı kararı ile bu kararın onanarak kesinleştiğini, karar düzeltme talebinin de ret edildiğini, bu nedenle kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, taraflar arasında arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı işi sözleşmesinin adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde olmadığından tasfiyenin söz konusu olamayacağını, arsa satışı karşılığı gelir paylaşım işinin müvekkiline ait taşınmazlar üzerinde satış yapılarak inşaat yapılmasına ilişkin olup, davacının bu satıştan elde edilecek geliri davalıyla paylaşmasının söz konusu olduğunu, sözleşmenin 3. Maddesinde yapılacak giderlerin arsa sahibi davalı tarafından karşılanmayacağını, yüklenici davacı tarafından karşılanacağının yer aldığını, gelir paylaşımlı sözleşmelerin adi ortaklık olarak nitelendirilemeyeceğini, taraflar ortaklık iradesi taşımadığı sözleşmede adi ortaklığın bulunmadığını, eser sözleşmesinin bir çeşidi olan gelir paylaşımını eser sözleşmesi yapıldığını, ortaklık iradesinin (Affectio Societatis) iradesinin olmadığını, arsa sahibi müvekkilinin (… GYO) müvekkilin davacı ile arasında ortak olduğunu gösteren bir emare, ölçüt ve işaret bulunmadığını, 32. Maddede … lehine cezai şart öngörüldüğünü, gelir paylaşımı sözleşmesi gereğince imalatın yapılıp 23.10.2009 tarihinde kesin Kabul ile tasfiyeye geçildiğini, yüklenicinin 08.01.2009 tarihinde protokol ile müvekkil … karşı alacağının bulunmadığını belirterek taahhüt / ibraname verdiğini, bu nedenle davanın gerek yetki ve gerekse kesin hüküm ve zamanaşımı itirazları dikkate alınarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 28.10.2021 tarihli replik dilekçesiyle; yetki itirazının reddinin gerektiğini ayrıca, İstanbul Anadolu 7. ATM’nin kesin hüküm itirazını daa kabul etmediklerini, bu davanın adi ortaklığın tasfiyesi davası olduğunu, tasfiyeye ilişkin bir anlaşma yapılmadığından zamanaşımının geçmediğini, anlaşmanın adi ortaklık olamayacağı itirazını kabul etmediklerini, hem kara hem de zarara ortak olduklarını, …’ın … tarafından görevlendirildiğini, …’ın onaylanmadığı hiç bir imalatın tamamlanmadığını, TTK m. 644 gereğince tasfiyede birlikte işlem yapılması gerektiğini, ibra hususunu kabul etmediklerini belirterek taleplerini tekrar etmiştir.
Dava; taraflar arasında yapılmış olan 19.12.2005 tarihli … Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşım İşi sözleşmesinin feshi ve tasfiyesine dayalı olarak açılan ve ihtilaf konusunun bu sözleşmenin adi ortaklığın feshi / tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme olup, olmadığı ve zamanaşımı, yetki ve kesin hüküm itiraz ve defilerinin tartışıldığı davadır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Taraflar arasında yapılmış olan 19.12.2005 tarihli … Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşım İşi sözleşmesi, protokoller, teknik şartnameler, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı dosyası incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Taraflar arasında yapılmış olan sözleşmenin 36. Maddesinde “Teklif Alma Şartnamesi, Özel Teknik Şartname, Sözleşme ve Ekleri ile diğer belgenin uygulanamasından doğabilecek her türlü ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri yetkilidir…” hükmünün yer aldığı, her ne kadar sözleşmenin 19.12.2005 tarihinde yapılmış olmasına ragmen “HUMK m.22’ye göre “Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa mütaallik ihtilaflarının salahiyettar olmıyan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez.” Hükmüne göre kamu düzenine ilişkin olmayan hallerde yetkili mahkemenin belirlenmesinin taraflara bırakıldığı ve tarafların tüzel kişi tacir olduğu belirlenmiştir.
Yine 6100 sayılı HMK zamanında da HMK m. 17 ye göre “- (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmüne göre taraflar arasında yapılmış olan yetki sözleşmesinin yeni 6100 sayılı HMK zamanında da geçerli olduğu, tarafların tüzel kişi tacir olarak İstanbul Mahkemelerini yetkili kıldığı ve daha önce açılan davaların da (İstanbul Anadolu 7. ATM … Esas sayılı dosyası gibi) İstanbul da açıldığı ve görüldüğü belirlenmiştir.
Taraflar arasında yapılmış olan yetki sözleşmesi geçerlidir. HMK m. 18 ve 19 gereği “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” Yetkili mahkemenin İzmir değil, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu süresinde yapılan yetki itirazı ile ileri sürülmüş olup, dikkate alınması gereklidir.
Taraflar arasında yapılmış olan… Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşım İşi sözleşmesinde, dava için İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı belirlenmiştir. Taraflar tacir olup sözleşme ile bağlıdırlar. HMK. m. 17 gereğince düzenlenmiş sözleşme münhasır yetki sözleşmesi olup, davanın yetki şartında belirtilen yerde açılmış olması gereklidir. Bu nedenle davacının yapmış olduğu davanın yetkili mahkemede açılmadığından yetkisiz mahkemede açılmış bir dava bulunduğundan, davalının süresinde yapmış olduğu yetki itirazının kabulü ile davanın yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar davacı tarafından akdin ifa edileceği yerin İzmir olduğundan bahisle kaldırılmasını gerektirdiği bahsedilerek istinaf edilmiş olup, İzmir BAM 11 HD … Esas – … Karar sayılı 23.05.2022 tarihli kararla “…Dava, arsa satışı karşılığı gelir paylaşım işi sözleşmesi uyarınca oluşturulan adi ortaklığın feshi, tasfiye görevlisi atanması ve alacak istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece, davalı tarafın 6100 sayılı HMK’nun 17. maddesine dayalı olarak yaptığı yetki itirazının kabulüne karar verilerek taraflar arasında akdedilen sözleşme ile yetkili kılınan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde davanın görülmesi için yetkisizlik kararı verilmiş ise de, davalının yetki itirazını dayandırdığı taraflar arasındaki “Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşım İşi Sözleşmesi”nin imzalandığı 19.12.2005 tarihinde 1086 Sayılı HUMK yürürlüktedir. HUMK’nın 9. maddesi uyarınca; her dava, kural olarak davalının ikametgahı mahkemesinde açılır. Sözleşmeden doğan davalar ayrıca sözleşmenin icra olunacağı (işin yapılacağı) yer mahkemesinde de açılabilir (HUMK md. 10). Taraflar arasında yetki sözleşmesi varsa o yer mahkemesi de yetkilidir (HUMK md. 22). Anılan bu yasal kural dikkate alındığında kamu düzeni gereği istisnalar hariç davacı tarafın bu yer mahkemelerinden birisinde davasını açmak konusunda seçimlik hakkı vardır.
Dava konusu somut olayda; akdin ifa yeri İzmir olduğundan, İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir. Sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle, 6100 Sayılı HMK yürürlüğe girmediğinden, sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun kabulü mümkün değildir. Böyle bir kabul, sözleşmenin imzalandığı tarihte değişik yer mahkemesinde dava açma imkânı bulunan, tarafların seçimlik haklarını ortadan kaldıracaktır ve hak kaybına yol açacaktır. Bu bakımdan, sözleşmeyle kararlaştırılan kesin yetkinin 6100 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra imzalanan yetki sözleşmelerinde tatbiki uygun olacaktır. Aksinin kabulü yanların sözleşmeyle kazandıkları ve o tarih itibariyle yasayla yetkili kılınan mahkemelerde dava açma imkânını ortadan kaldıracağından eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Eski Kanun zamanında yapılan yetki sözleşmelerinin, eski Kanuna göre geçerli iseler bugün dahi geçerliliklerini muhafaza ettikleri kabul edilmelidir. Çünkü usul sözleşmelerinin kurulmaları ve geçerlilikleri bakımından maddi hukuk hükümlerine tabi oldukları genel kabul gören bir ilkedir. (Yargıtay 3. HD 18.01.2016 tarih 2015/18574 E. 2016/12983 K.)
Açıklanan nedenlerle, mahkemece davalı tarafın yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiş, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararını kaldırarak dosyayı mahkememize göndermiştir. Mahkememizin 2022/470 Esas sırasına kayıtlanan dosyada davalı tarafın yetki itirazı dışında kalan diğer itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
Yine taraflar arasındaki ihtilafın kaynağının bu sözleşme ve eklerinden kaynaklandığı, gerek davacı gerekse davalının bu sözleşmeye istinaden üzerlerine düşen payın değişmesinin ihtilaf konusu olduğu, davacının bu sözleşmeden doğan ihtilafın adi şirket tasfiyesi, davalının ise İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin
… Esas – … Karar sayılı kararına istinaden tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeden doğan bir ihtilaf olduğu ve adi ortaklığın kabul edilmediği, Yargıtay 3. HD tarafından da bu yöndeki kararın onandığı ve karar düzeltme talebinin reddedildiği belirlenmiştir.
Bu nedenle kararın kesinleştiği belirtilerek sözleşmeden kaynaklanan bu davadan doğan ihtilafın öncelikle yetki, daha sonra zamanaşımı ve kesin hüküm dava şartı yönünden incelenmesi gerekmiştir. Yetki itirazı konusunda mahkememizce verilen karar kaldırılmış olduğundan artık zamanaşımı ve kesin hüküm itirazları incelenmesi gerekmektedir. Dava şartlarından olan HMK m. 114/1-i bendi gereğince “aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” açısından değerlendirildiğinde; taraflar arasında İstanbul Anadolu 7. ATM’de … Esas … Karar sayılı kararla davacı… Turzm. İnş. A.Ş, davalı … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı olan ve dava konusu… Konutları Arsa Karşılığı Gelir Paylaşım İşinin 175.000.000 TL + KDV satış toplam geliri üzerinden davalıya % 38,58 şirket payı gelir oranı karşılığı 67515 TL + KDV ödenmesi nihai teklifi ile 16.11.2005 tarihinde kazandığını, bu sözleşme ile 6 adet ek protokol yapıldığını, sözleşmede ağır hükümler bulunduğunu, işlem temelinin çöktüğünü, sözleşmenin 37. Maddesine göre değişiklik yapılmasını istediklerini, ek protokollerin müvekkili açısından gabin teşkil ettiğini, adi ortaklıkta taraflar arasında sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiğini belirterek reel Pazar değerinin % 61,42 lik kısmının müvekkiline verilmesini ve sözleşmenin sonuç kısmında sayılan hükümlerin iptal edilmesine karar verilmesini talep ettiği, yine birleşen davada davacının inşaatların tamamlanmasının teminatı olarak Asya Finans Kurumundan alınan teminat mektuplarının davalıya verildiği, işin yapılmasıyla 3.625.000 TL lik teminat mektubunun serbest bırakılmasını talep ettiği, davalının bankaya talimat vererek irat kaydedilmesini talep ettiği belirtilerek kesin hüküm verilinceye kadar Fatih 1. ASHM’den alınan … D.İş numaralı dosyasında alınan ihtiyati tedbirin devamına karar verilmesiyle teminat mektubunun paraya çevrilmesinin durdurulmasını istediği, davalının cevap dilekçesinde işin kesin Kabul aşamasında olduğunu, uyarlamayı gerektirecek herhangi bir durum bulunmadığını, sözleşmenin zaten 6 kez tadil edildiğini, davacının ürettiği konutların pazarlamasını yapıp satamadığını, adi ortaklık ilikisinin bulunmadığını, Gabin, ahlaka ve kişilik haklarına aykırılık sebeplerine dayalı olarak açılan davanın ciddiyetten uzak olduğunu belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkemece sözleşmenin uyarlanması istemine ilişkin bu davada birleşen davanın tefrikine karar verildiği, asıl dava yönünden yapılan yargılamada davacının gabin iddiasının geçerli olmadığı, tarafların tacir olduğu, davacıya sözleşmenin zorla verilmediğini, ihale ile aldığını, yine BK m. 21/2 gereğince bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, taraflar arasındaki sözleşmenin “adi ortaklık” olmadığını, davacının yüklenici sıfatıyla inşaat yapma yükümü, arsa sahibinin de yer temin etme sorumluluğu bulunduğu, elde edilen gelirden yüklenicinin pay almasını sağlama, dolayısıyla bedel ödeme borcu altına girdiği, karşılıklı borç doğuran bir sözleşme niteliği taşıdığı, sözleşmenin uyarlanması şartlarının bulunmadığı, ifasının beklenemez nitelikte olmadığı, sözleşmenin imzalanadığı 2005 yılı öncesi ve sonrasında inşaat malzemelerinin beklenmedik bir şekilde artmadığı, finansman giderlerinin de düştüğü, bu nedenle sözleşmenin bedeli olarak 4. Maddede belirlenen 175.000.000 TL + KDV satış bedelinden davalı şirkete verilen % 38,58 karşılığı 67.515.000 TL + KDV’nin taraflar arasında kararlaştırıldığını, satış gelirinden bağımsız asgari bir rakam olarak yer aldığını, ahde vefa ilkesinin geçerli olduğundan bahisle davacının davasının reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 3. HD’nin 10.10.2017 tarih … E – … Karar sayılı kararıyla onandığı ve karar düzeltme talebinin reddedilerek kesinleştiği belirlenmiştir. Yargıtay kararında da taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık sözleşmesi olmadığının belirlendiği anlaşılmıştır.
Buna göre davacının dava dilekçesinde yer alan taleplerinde taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğu belirtilerek, aynı sözleşmeye istaden talepte bulunduğu, oysa taraflar arasındaki ilişkinin gerek İstanbul Anadolu 7. ATM’nin … Esas sayılı dosyasıyla, gerekse de bu mahkemece verilen kararın temyiz edilmesi ve Yargıtay 3. HD’nin 10.10.2017 tarih … E – … Karar sayılı kararında da belirtiği üzere taraflar arasında yapılan sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde olmayıp, asgari gelir taahhüdü içeren inşaat sözleşmesi olduğu belirlendiği, taraflar arasındaki sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olmadığının kesinleşmiş yargı kaarıyla tespit edildiği, HMK m. 114/1-İ de yer alan “aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şartının gerçekleşmediği ve bu şartın HMK m. 115/2 gereğince giderilmesi mümkün olmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
Yine, davacının talebinin taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu, tasfiye görevlisi atanarak tasfiye işlemlerinin yapılması ve her bir ortağın alacak payının tespitiyle şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, İstanbul Anadolu 7. ATM’nin … Esas sayılı dosyasında da davacının talepleri değerlendirilerek taraflar arasındaki ilişkinin asgari gelir paylaşım taahhüdünü içeren inşaat sözleşmesi olduğu, adi ortaklık sözleşmesi olmadığı belirlenmiş ve bu tespite istinaden verilen karar da Yargıtay 3. HD’nin 10.10.2017 tarih … E – … Karar sayılı kararıyla onanmış ve kesinleşmiştir. Bu halde davacının dava konusu ettiği talep daha önceden de yapılan yargılamada değerlendirilerek hukuki ilişkinin niteliği belirlenmiş olmakla yeniden aynı sözleşmeye / hukuki ilişkiye dayanarak farklı bir hukuki ilişkiymiş gibi talepte bulunmasında yine HMK m. 114/1-h’ye göre davacının hukuki yararının bulunmaması nedeniyle dinlenebilir olmadığı da belirlenmiştir. Bu nedenle davanın dava şartları olan hem kesin hüküm hem de hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı kesinleşen (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10.10.2017 tarih … Esas – … Karar sayılı kararıyla) kararı ile hükme bağlanmış olup, bu karar Mahkememiz açısından da bağlayıcı olduğu ve kesin hüküm teşkil ettiği ve davacının davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı belirlenmekle; HMK m. 114/1-“h” ve “i” bendleri ve bu çerçevede davanın gerçekleşmeyecek dava şartları nedeniyle HMK m. 115/2f gereği davanın usulden REDDİNE,
Davalı tarafın diğer itirazlarının değerlendirilmesine yer olmadığına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın dava açılışında alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 1.627,05 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin m. 7’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır