Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/426 E. 2022/827 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/426
KARAR NO : 2022/827

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2014
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin davalıya tıbbi emtia sattığını, anılan satışa ilişkin düzenlenen yedi ayrı fatura tutarının toplamı olan 9.363TL’nin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İzmir 7. İcra Müdürlüğünün …/… E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, faturaların irsaliyeli olmaları nedeniyle davalıya faturalara konu emtianın teslim edildiğini, ayrıca faturaların davalı kayıtlarına girdiğini ve davalı tarafça anılan faturalara itiraz edilmediğini, ödeme için müvekkilince gerçekleştirilen girişimlerin sonuçsuz kaldığını belirterek açıklanan nedenlerle icra takibine vaki itirazın iptali ile %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, icra takip konusu faturalara konu emtianın teslim edilmediğini, bu nedenle alacak iddiasının yerinde olmadığını, cari hesap sonlandırılarak hesap mutabakatı sağlanmaksızın yapılan icra takibinin geçerli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; icra takip dosyası, takibe dayanak 17/04/2013 tarih seri : A … nolu (KDV) dahil 2.716,20-TL bedelli, 07.05.2013 tarihli, Seri:A, … nolu (KDV) dahil 337,S0-TL bedelli, 10.05.2013 tarihli, Seri:A, … nolu (KDV) dahit 1.773,90-TL bedelli, 14.06.2013 tarihli, Seri:C, … malu (KDV) dahit 788,41-11. bedelli, 26.07.2013 tarihli, Seri:C. … nolu (KDV) dahil 1.773,40-TL bedelli, 12.09.2013 tarihli, Seri:E, … nolu (KDV) dahil 831,60-TL bedelli ve 19.09.2013 tarihli, Seri:E, … nalu (KDV) dahil 1.182,60-TL bedelli olmak üzere (KDV dabil) toplam 9.363,60-TL bedelli yedi adet fatura , taraflara ait ticari defter ve kayıtlar , bilirkişi incelemesi delillerine dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası münderecatı,davalıya ait ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, fiyat farkı faturaları delillerine dayandığı görülmüştür.
İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine 7 adet faturaya dayalı alacağın tahsili için 9.363,60 TL asıl alacak,455,24 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.818,84 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 31.10.2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının 07.11.2013 tarihinde yetkili icra dairesinin İstanbul İcra daireleri olduğunu, hesap mutabakatı sağlanmadan icra takibine geçilmesinin hatalı ve hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu, takipta talep edilen faizin temerrüt gerçekleşmediğinden aksız olduğunu, ayrıca takipte talep edilen faiz oranının hatalı ve yüksek olduğunu belirterek itiraz etmesi üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Davacı defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, düzenlenen raporda defter ve kayıtların usulüne uygun tutuldukları, dayanak faturaların kayıtlarda yer aldığı, davalı ödemesine rastlanılmadığı, teslime ilişkin açıklık bulunmadığı ve 9.256,00-TL alacaklı göründüğü açıklanmıştır.
Davalı defter ve kayıtları ibraz edilmediğinden davalı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılamamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde 26/05/2016 tarihinde …/… Esas …/… Karar sayılı karar ile satım sözleşmesinde birlikte ifa kuralı gereği satıcının malı teslim ettiğini, alıcının da bedeli ödediğini kanıtlaması gerektiği, davacının dayandığı irsaliyeli faturalarda teslim alan kısmının boş olduğu, davacı tarafça sunulan kargo teslim fişlerinde alıcı olarak davalı tarafın göründüğü, ancak taşıma konusunun açık olarak belirtilmediği ve dayanak faturaların da teslim fişlerinde yer almadığı, teslimatın kime yapıldığının belirlenemediği, bu nedenle davacı tarafın malların teslimini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.06.2018 tarihli ve …/… E., …/… K. sayılı kararı ile; “…Dava, satım bedelinin tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, satışa ilişkin faturalar keşide edildiğini ve davalı tarafa tebliğ edildiğini ileri sürmüş ve delil olarak davalı tarafın ticari defterlerine de dayanmıştır. Delillerin değerlendirilmesi bakımından, irsaliyeli faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığının belirlenmesi gerekir. HMK’nın 220. maddesinin 3. fıkrası “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmünü haiz olup, bu hüküm uyarınca Mahkemece, davalı tarafa defter sunmamasının sonuçlarını da içeren şerhli ihtar çıkarıldığı halde, davalı tarafça ibrazına gerek görülen defterler ibraz edilmemiş olup, HMK’nın 220/3 hükmü uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sair delillerle satım konusu emtianın teslim edildiği ispat edilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkememizin 27.11.2018 tarih …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile önceki gerekçeye ek olarak; davacı tarafın münhasıran davalı defter ve kayıtlarına dayanmadığı, davalı tarafın ihtara rağmen defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesi için sunmamış olmasının aleyhine yorumlanamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …/…-… Esas …/… Karar sayılı karar ile özetle, HMK’nın 220/1. maddesi çerçevesinde davalının ticarî defterlerinin, davacı tarafça ileri sürülen hususların ispatına elverişli olduğu ve ibrazına ilişkin talebin kanuna uygun olduğu açıktır. Davalı tarafa gönderilen tebligatlarda, ticarî defterlerin ibraz edilmemesi hâlinde HMK’nın 220/3. maddesi gereğince ortaya çıkacak sonuçların ihtar edilmiş olması ve davalı tarafça ibraz etmeme nedenine ilişkin herhangi bir mazeretin sunulmamış olması karşısında mahkemece, HMK’nın 220/3. maddesi ve ticarî defterlerin ibrazına ilişkin hükümler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonrasında hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Hâl böyle olunca, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir ” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verildiği ve dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin 28/05/2022 tarihli dilekçe ile Yargıtay Hukuk Genel kurulunun bozma ilamına yönelik beyanlarını dosyaya sunarak, HMK 220/2 maddesi uyarınca davalı tarafa yemin teklif edilmesi ve sonucuna göre değerlendirme yapılması talebinde bulunmuş ise de tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde talep yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
DEĞERLENDİRME :Dava; satım bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması halinde dava şartının bulunup bulunmadığı yönünden öncelikle bu hususun incelenmesi gerektiği, davalı tarafından taraflar arasındaki akdi ilişkinin reddedilmediği,bu halde yetkili icra dairesinin İİK.nun 50.md. uyarınca HMK.nın yetkiye ilişkin hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanması suretiyle tespitinin gerektiği, alacağın faturadan kaynaklandığı, HMK.nın 10 ve TBK.nın 89.maddeleri uyarınca alacaklının yerleşim yeri olan İzmir İcra dairelerinin yetkili olduğu sonuç olarak yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunduğu, dava şartının mevcut olduğu görülerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı tarafça; mahkememizin yetkisine yapılan itiraz incelendiğinde, davalı tarafından taraflar arasındaki akdi ilişkinin reddedilmediği, alacağın faturadan kaynaklandığı, HMK.nın 10 ve TBK.nın 89.maddeleri uyarınca alacaklının yerleşim yeri olan İzmir mahkemelerinin yetkili olduğu sonuç olarak yetki itirazının yerinde olmadığı tespit edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı taraf davalıya tıbbi emtia sattığını, faturaların irsaliyeli olmaları nedeniyle davalıya faturalara konu emtianın teslim edildiğini, ayrıca faturaların davalı kayıtlarına girdiğini ve davalı tarafça anılan faturalara itiraz edilmediğini, ödeme için müvekkilince gerçekleştirilen girişimlerin sonuçsuz kaldığını belirterek anılan satışa ilişkin düzenlenen yedi ayrı fatura tutarının toplamı olan 9.363TL’nin ödenmediğini belirterek icra takibine vaki itirazın iptali ile %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ettiği,
Davalı taraf ise, icra takip konusu faturalara konu emtianın teslim edilmediğini, bu nedenle alacak iddiasının yerinde olmadığını, cari hesap sonlandırılarak hesap mutabakatı sağlanmaksızın yapılan icra takibinin geçerli olmadığını belirterek davanın reddini savunduğu görülmüştür.
Davacı tarafça bedeli ödenmediği iddia olunan dava konusu satışa ilişkin faturalar ile satılan emtianın davalı tarafa teslim edildiği ileri sürülerek anılan hususların ispatı için diğer deliller yanında her iki tarafın ticarî defterlerine dayanıldığı, yargılama sırasında ticarî defterlerin ibrazı için davalıya verilen süre sonrasında davalı tarafça ticarî defterlerin adresi bildirilerek yerinde incelenmesi için talepte bulunulduğu, bu kapsamda mahkememizce yazılan 02.12.2015 tarihli talimatı müteakip İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Talimat numaralı dosyası kapsamında davalı tarafa ve vekiline ticarî defterlerin ibrazı için tebligat gönderildiği, yapılan tebligata müteakip davalı tarafça talimat mahkemesine sunulan 15.01.2016 tarihli dilekçeyle ticarî defterlerin HMK’nın 218. maddesi çerçevesinde yerinde incelenmesinin talep edildiği, ancak dosya arasına alınan 08.03.2016 tarihli bilirkişi raporunun, davalının ticarî defterlerinin incelemeye hazır edilmemesi sebebiyle mevcut duruma göre düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça ileri sürülen iddiaların ispatı için davalının ticarî defterleri yanında diğer delillere de dayanılmış olup davalının ticarî defterlerinin ibrazı ve bundan kaçınmanın sonuçlarına ilişkin olarak uygulama alanı bulacak olan düzenlemeler HMK’nın 219 ve 220. Maddeleridir. Davacının ileri sürdüğü iddiaların ispatı için delil olarak münhasıran davalının ticarî defterlerine dayanmamış olması, belgelerin/ticarî defterlerin mazeretsiz olarak ibraz edilememelerinin sonuçlarını düzenleyen HMK’nın 220. maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmez. Zira ileri sürülen hususların ispatında münhasıran davalı defterlerine dayanılmamış olması durumunda uygulanmayacak hüküm HMK’nın 222/5. maddesi olup somut olay bakımından aynı Kanun’un 220. maddesi geçerliliğini korur.
Yargılama sırasında davacının ticarî defterleri üzerinde gerçekleştirilen bilirkişi incelemesi sonucu dosya arasına alınan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda davacının davalıdan 9.256,00 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Öte yandan dava konusu satışa ilişkin irsaliyeli faturaların ve malların davalı tarafa teslim edilip edilmediği hususlarındaki belirsizliği gidermek amacıyla davalının ticarî defterlerinin ibrazı istenmiş olmakla birlikte davalı tarafından ticarî defterler ibraz edilmediği gibi buna ilişkin herhangi bir mazeret de ileri sürülmemiştir. Mevcut durum itibariyle satılan mallara ilişkin irsaliyeli faturaların davalının ticarî defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunun, taraflar arasında çekişme konusu vakıalar ve davanın aydınlatılması kapsamında belirlenmesi zorunludur. Dolayısıyla HMK’nın 220/1. maddesi çerçevesinde davalının ticarî defterlerinin, davacı tarafça ileri sürülen hususların ispatına elverişli olduğu ve ibrazına ilişkin talebin kanuna uygun olduğu açıktır. Davalı tarafa gönderilen tebligatlarda, ticarî defterlerin ibraz edilmemesi hâlinde HMK’nın 220/3. maddesi gereğince ortaya çıkacak sonuçların ihtar edilmiş olması ve davalı tarafça ibraz etmeme nedenine ilişkin herhangi bir mazeretin sunulmamış olması karşısında HMK’nın 220/3. maddesi ve ticarî defterlerin ibrazına ilişkin hükümler çerçevesinde davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediğinden ve davacı defterlerindeki davacı lehine olan alacak kaydını hükümden düşürecek senet veya başka bir kesin delil sunmadığından, davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların davacı lehine delil olduğu ve davacının alacağının varlığını ticari defterleri ile ispatladığı anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İzmir 7. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile, 9.256,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, İİK’nun 67/2.maddesi uyarınca alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız olması nedeniyle %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
Davalının, İzmir 7. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile, 9.256,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi için takibin devamına,
2-Hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki icra inkar tazminatı olan 1.851,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
4-Alınması gereken 632,27-TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 110,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 521,32-TL ‘nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Dava kısmen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı 3,80-TL vekalet suret harcı, 1.219,78-TL tebligat, posta gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.223,58‬-TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 1.209,50-TL yargılama gideri ile davacı tarafın karşıladığı 25,20-TL başvurma harcı, 110,95-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.345,65‬-TL’nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 59,00 TL yargılama giderinin davanın red oranı nazara alınarak 0,67-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalının fazladan yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 107,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-HMK.nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 27/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 Sayılı Yasanın 5.ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.