Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/375 E. 2022/921 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/375
KARAR NO : 2022/921

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2022
KARAR TARİHİ : 19/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … San. Ve Tic. A.Ş. vekili 26.04.2022 harç tarihli dava dilekçesinde; taraflar arasında 01.09.2020 tarihinde yürürlüğe girmek üzere bir “Anason Tedarik Sözleşmesi”nin akdedildiğini, sözleşme uyarınca, müvekkili şirketin ihtiyacı olan anasonun satıcı … Tarım Ürünleri İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti tarafından 900.000 kg olarak … Fabrikasına teslim edilmesi gerektiğini, sözleşmenin IV-Kalite Şartları maddesinde ifa edilecek ürünün kalitesinin müvekkili şirketin Anason Teknik Spesifikasyonunda yer alan metot ile belirleneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini ve gönderilen her kamyon ürün için ayrı ayrı analiz yapılacağının belirlendiğini, sözleşme ekinde bulunan Anason Teknik Spesifikasyonunda teslim edilecek ürünler için kalite şartları oluşturulmakla birlikte, belirlenen oranlar dışında gelen ürünün satın alınmasının müvekkili şirketin takdirine bırakıldığını, ürünün Anason Teknik Spesifikasyonunda belirlenen oran dışında olması halinde ise sözleşmenin IX-Ceza Hükümleri Bölümünün 2. Kalite Cezası bölümünde yer aldığı şekilde eter yağının düşük gelmesi durumunda %2,35(min) , nem oranı için %10(max) ile yabancı madde için ise %8 (max) ceza faturası kesileceğinin belirlendiğini, kalite şartlarına uygun olmayan parti ürünün reddi halinde ürünün yenisinin 5 gün içerisinde müvekkiline teslim edilmemesi durumunda ise müvekkilinin sözleşmeyi derhal, tazminatsız olarak feshedebileceğinin, müvekkili şirkette meydana gelebilecek iş kaybından doğan her türlü tazminat ve kar kaybı ile alternatif kaynaktan temin edilecek ürünün fiyatı ile sözleşme fiyatı arasındaki farkı talep edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme kalite değerleri ile ürünlerin ortalama kalite değerleri arasındaki fark üzerinden davalı tarafa kalite cezası belirlendiğini ve davalının alacağından mahsup edilecek şekilde fatura edildiğini, taraflar arasında imzalanan kalite kontrol parameterleri ve kabul kriterleri açık bir şekilde belirlendiğini ve davalı şirket tarafından kabul edildiğini, cezai şartın talep edilebilmesi için alacaklının zarara uğramasına gerek olmadığı gibi borçlunun kusurunun da bulunması gerekmediğinden alacaklının zarar ve kusurun ispat külfetinin bulunmadığını (Yargıtay HGK 2014/13-1013 E. – 2016/318 K. sayılı ve 16.03.2016 tarihli ilamı, Yargıtay 15 HD’nin 2006/2961 E. – 2006/4723 K. sayılı ve 24.07.2006 tarihli ilamı) belirterek davalı şirketin, taraflar arasında imza altına alınan Anason Tedarik Sözleşmesi uyarınca müvekkili şirket tarafından kalite cezası hesap edilerek kesilen 17.09.2021 fatura tarihli … nolu iade faturasının davalı tarafından … nolu 27.09.2021 tarihli fatura ile iade edilmesi nedeniyle davalı şirket aleyhine İzmir 17. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasıyla dosyasıyla ilamsız icra yoluyla başlatılan kısmı ve faizi toplamı olan 732.422,97 TL olan icra takibine yapılan haksız itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve davalının yapmış olduğu haksız itiraz sebebiyle asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … Tarım Ürünleri İnş. Nak. San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili 20.06.2022 tarihli cevap dilekçesiyle; müvekkili şirketin adresinin Pamuklu / Denizli olduğunu, HMK m. 6 uyarınca yetkili mahkemenin Denizli Mahkemeleri olduğunu, İzmir 17. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasında borca itiraz ederken yetki itirazlarının olmamasının İzmir Mahkemelerini yetkili kılmayacağını (Yargıtay 15 HD’nin 2010/ 5730 E – 2010/5917 K ve Yargıtay 17 HD’nin 2014/6945 E – 2016/1011 K), taraflar arasında akdedilen Anason Tedarik Sözleşmesinin XVI-Diğer Hükümler başlığının 3. maddesinde sözleşmeden doğacak ihtilaflarda İstanbul Çağlayan Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olacağının düzenlendiğini, HMK m. 17 uyarınca davanın sadece sözleşmeyle belirlenecek mahkemelerde açılabileceğini, davanın yetkisiz mahkemede açılması nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, davacı şirketin müvekkili şirketten 30 kat büyük bir şirket olduğunu, taraflar eşit olmadığını, davacı tarafça tek taraflı hazırlanan Anason Tedarik Sözleşmesinin müvekkiline mail yoluyla gönderildiğini ve müvekkilinin cezai şartları ve diğer yaptırımları müzakere etme şansının bulunmadığını ve mecburen imzaladığını, TBK m. 21 gereğince sözleşmedeki cezası kısmı müzakere edilmediğinden bu koşulların yazılmamış sayılması gerektiğini, TBK 20-25 maddeleri arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin tacirlerden yönünden TTK m. 18/2 hükmüne göre uygulanıp uygulanmayacağının, her zaman somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacı firmaya tedarik edilen anasonların ayıplı olmadığını, her parti malın bir örneğinin müvekkili firmada saklandığını, yargılama aşamasında numuneler üzerinde bilirkişilerce yapılacak analizde anasonların sözleşmeye uygun olduğunun ortaya çıkacağını, davacı şirket tarafından tek taraflı ve yanlı yapılan analizleri kabul etmediklerini, sözleşmenin VI- Teslimat Hükümleri bölümünün 1.Teslimat Programı bendine göre davacı firmanın Eylül 2020 – 100.000 kg, Ekim 2020 – 100.000 kg, Kasım 2020 – 100.000 kg, Aralık 2020 – 100.000 kg, Ocak 2021 – 100.000 kg, Şubat 2021 – 80.000 kg, Mart 2021 – 80.000 kg, Nisan 2021 – 80.000 kg, Mayıs 2021 – 80.000 kg ve Haziran 2021 – 80.000 kg olmak üzere toplam 900.000 kg anasonu önceden belirlenen tarihlerde alacağını taahhüt ettiğini, ancak 2.Teslim Alma ve Teslim Etme bendine göre de davacı tarafın belirtilen tarihlerde belirli miktarlarda teslim alınacak ürünlerin en fazla %20’sine kadar olan miktar için değişiklik yapılabileceğinin kabul edildiğini, davacı firmanın satın almayı taahhüt ettiği miktarların ya üzerinde ya da altında satın alma yaptığını, bu durumun anason analiz raporundan anlaşılacağını, müvekkili şirketin, sözleşmede belirtilen taahhütlerini yerine getirmek adına 100.000 kg ürün tedarik ettiğini, ancak davacı firmanın ise 20.000 kg alım yaptığı aylar olduğunu, kalan 80.000 kg anason ürünü ise çok zorlu şartlar altında muhafaza etmeye çalıştığını ve anasonun özelliğinin bozulmaması için ekstra masraflar yaptığını, üründe bir ayıp var ise de bu davacının sözleşmede belirtilen tarihlerde belirtilen miktarlar kadar alım yapmamasından kaynaklandığını, davacı tarafça TTK m. 23 uyarınca açık ayıplar için iki, gizli ayıplar için ise sekiz günlük olan yasal süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, TTK m. 223 uyarınca davacı / alıcının gözden geçirme ve bildirimde bulunma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, hak düşürücü sürelere tabi muayene külfetini yerine getirmeyen alıcının ayıba bağlı haklarının ortadan kalktığını, müvekkilinin ayıptan cezai fatura ile bilgi sahibi olduğunu, usulüne uygun ayıp ihbarını yerine getirmeyen davacının satılanı kabul etmiş sayılacağından cezai fatura kesemeyeceğini belirterek yargılama aşamasında ortaya çıkacak sebeplerle ve mahkemece re’sen uygulanacak sebeplerle davacının, likit ve belirli bir alacağa dayalı icra takibinde haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle itirazın iptali davasının esastan reddi ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatını ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 11.07.2022 ve 13.07.2022 tarihli replik dilekçeleriyle; davalının yetki itirazında bulunurken yetkili mahkemeyi göstermediğini, yetkili mahkemenin gösterilmemesi veya yanlış gösterilmesinin yaptırımının, yetki itirazının geçersizliği olduğunu, HMK’nın 17. maddesi gereğince davanın sadece sözleşme ile belirlenen mahkemede açılacağına dair hüküm aksi de kararlaştırılabileceğinden münhasır yetki olup, kesin yetki niteliği taşımadığından yetki itirazının reddi gerektiğini (Yargıtay 10 HD’nin 2015/23512 E – 2017/2867 K), esas yönünden ise tarafların tacir olduğunu, TTK m.12/2’de tacir sayılan bir kimse tacir olmaya bağlanan tüm sonuçlara tabi olacağının belirlendiğini, her tacirin TTK m. 18/2’ye göre basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, TBK m. 20-25 hükümlerinin tacir olmayanlar tarafların sözleşme ilişkisinde uygulanabileceğini, dava sözleşme taraflarca müzakere edildiğinden genel işlem koşullarını taşımadığını, TBK m. 21’e göre müvekkili şirket tarafından sözleşme ile ilgili tüm bilgilerin davalı şirkete verildiğini, taraflar arasındaki tüm koşulların belirlendiği ve davalı şirketçe de tüm sayfaların imzalandığını, aksi durumun ispatının davalı şirkete ait olduğunu, genel işlem koşullarının, dava konusu edilen cezai şart isteminin haksız rekabete ilişkin hiçbir hükme dayanmadığı, aksine sözleşmede belirtilen koşullarda olmayan ürünlere dair davalı tarafa kesilen bir kalite cezası olduğundan TTK m. 55/1-f hükmü ile belirlenen genel işlem koşullarının haksız rekabet teşkil ettiği hallerin bulunmadığını, TBK m. 26 uyarınca sözleşmenin içeriğinin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirlendiğini, Anason Teknik Spesifikasyonu’nda kabul kriterlerinin, Anason Tedarik Sözleşmesi’nde ceza hesaplama örneğinin belirlendiğini, davalı şirket tarafından teslim edilen ürünün sözleşmeye uygunluğunun tespiti müvekkil şirketçe belirtilen hesaplamalara göre yapıldığını, bu hususların basiretli bir tacir olan davalı şirket tarafından imzalanan sözleşme ile kabul edildiğini, sözleşmenin ürünlerin ayıplı olması nedeniyle iadesi veya değişimi gibi seçimlik haklara dayandığını, dava konusunun, ürünlerin sözleşmede belirlenen kalite şartlarına uygun olmaması nedeniyle ifaya eklenen cezai şart istemine dayandığını, müvekkili şirketin ürünleri şartlı kabul etse dahi müzakere edilen şartlara uymayan ürünlere kalite cezasının fatura edebileceği kararlaştırıldığından ayıp ihbarında bulunma gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, borcun hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesi halinde ise cezai şart alacağının muaccel olduğunu, sözleşmenin IV nolu kalite şartları bölümünde ise müvekkili şirketin fabrikalarına gönderilen her kamyon ürün için ayrı ayrı analiz yapılacağının belirlendiğini, Anason Teknik Spesifikasyonu’nda teslim edilecek ürünler için kalite şartları oluşturulmakla birlikte, belirlenen oranlar dışında gelen ürünün satın alınmasının da müvekkili şirketin takdirine bırakıldığını, sözleşmenin IX-Ceza Hükümleri bölümünün 2 nolu kalite cezası kısmında kalite şartlarına uygun olmayan parti ürünün reddi halinde ürünün yenisinin 5 gün içerisinde …’e teslim edilmemesi durumunda …’in Sözleşmeyi derhal, tazminatsız olarak feshedebileceği gibi meydana gelebilecek iş kaybından doğan her türlü tazminat ve kar kaybı ile alternatif kaynaktan temin edilecek ürünün fiyatı ile sözleşme fiyatı arasındaki farkı talep edebileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme kalite değerleri ile ürünlerin ortalama kalite değerleri arasındaki fark üzerinden kalite cezasının belirlendiği ve davalının alacağından mahsup edilecek şekilde fatura edildiğini, sözleşme şartlarına uymayarak yeterli miktarda ürün teslim etmeyen tarafın davalı şirket olduğunu, davalı şirketçe teslim edilmeyen ürünlerin analizlerinin yapılmadığını, zarara uğrayan tarafın müvekkili şirket olduğunu belirterek davanın kabulü talep etmiştir.
Davalı vekili 01.08.2022 tarihli düplik dilekçesiyle; cevap dilekçesi sonuç ve talep kısmının ilk maddesinde İstanbul Çağlayan Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirttiklerini, davanın usulden reddini gerektiğini, icra dairesinin yetkisini itiraz edememesinin, o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali davasında yetkili kılmadığını, yine genel işlem koşulları yönünden ise TBK m. 26’ya göre tarafların bir sözleşmenin içeriğini özgürce belirleme haklarının bulunduğunu, TBK m. 20/1F gereğince genel işlem koşullarının sözleşme yapılırken taraflarca tartışılması gerektiği, önceden tek başına hazırlanan ve karşı tarafa sunulan sözleşmelerin tartışılmadığını, müvekkilinin zayıf tarafta bulunan tacir olduğunu, genel işlem koşullarının denetiminin sadece haksız rekabet yönünden değil, diğer sözleşmeler bakımından da uygulanabileceğini, … A.Ş.’nin Türkiye Pazar payının %90’ına sahip olduğunu ve hazırladığı anason tedarik sözleşmesinin tüm tedarikçilere tek dip olarak sunulduğunu, bu sözleşmeye davacının imza atmadığını, mail yoluyla gönderdiğini, bu sözleşmenin IX-Ceza Hükümleri 2. maddesi “Kalite Cezası” kısmının müzakere edilmediğini, bu koşulların yazılmamış gerektiğini, ayrıca ayıp ihbarının da usulüne uygun yapılmadığını, müvekkillerin hazırladığı anasonların sözleşmede belirtilen kalite standartlarına uygun olduğunu, önceki dilekçelerinde belirttikleri üzere davacının sözleşmede taahhüt ettiği ya altında ya da üstünde alım yapması nedeniyle temin edilen anasonların muhafaza edilemediğini, ayıp var ise davacının kusurundan kaynaklandığını, alıcının maldaki ayıpları gözden geçirme ve bildirim yükümlülüğünün bulunduğunu, aksi halde malı ayıplı halde kabul etmiş sayılacağını, satım sözleşmesine konu olan malın TTK m. 23/1-c gereğince açık ayıplı olduğu kabul edildiğinde süresi içerisinde ayıp ihbarını yapmadığından bu iddianın kabul edilemeyeceğini, yani cezai şart uygulanamayacağını, ayrıca ürün ayıplı olmadığından cezai şartın istenemeyeceğini, davanın reddi ile birlikte kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasında yapılan ticari satım sözleşmesine “Anason Tedarik Sözleşmesi” dayalı olarak davalının satıma konu ettiği ürünleri ayıplı olduğu iddiasıyla davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin IX- Ceza Hükümleri bölümü 2. Kalite Cezası kısmında yer alan hükümlere göre belirlenen cezai şartın tahsili yönünden yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki bu davada ihtilafın sözleşmenin yetki maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı, sözleşmenin TBK m. 20 ve 25 arasında yer alan genel işlem koşullarına tabi olup olmadığı, ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıbın davacıdan kaynaklanan sebeplerden doğup doğmadığı ve yapılan cezai şarta ilişkin hesaptan kaynaklandığı belirlenmiştir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir 17. İcra Dairesi …/… Esas sayılı dosyası, ticari defterler, banka kayıtları, taraflar arasındaki tüm ticari işlemlere ait belgeler, Anason Tedarik Sözleşmesi, ek protokol, dekontlar, Anason Teknik Spesifikasyonu, Anason Alımı Sözleşmesi KGG Gereklilikleri, 17.09.2021 fatura tarihli … nolu fatura, … nolu 27.09.2021 tarihli fatura, arabuluculuk son tutanağı, bilirkişi incelemesi, incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir 17. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … A.Ş. A.Ş.’nin 09.12.2021 tarihli ilamsız takip talebiyle borçlu … Tarım Ltd. Şti. aleyhine 732.422,97 TL kalite ceza faturasına istinaden takibe geçtiği, borçluya ödeme emrinin 15.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 13.12.2021 tarihinde ödeme emrine, borca, takibe, faiz oranına, faize, işlemiş faize ve takibin tüm ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu belirlenmiştir.
Taraflar arasında yapılmış olan Anason Tedarik Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin XVI-Diğer Hükümler / 3 maddesinde “İş bu sözleşmeden doğacak ihtilaflarda İstanbul Çağlayan Mahkemeleri ve İcra Daireleri Yetkilidir. Iş bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü ihtilaf halinde tarafların defter ve kayıtları HMK m. 193 çerçevesinde münhasır delil teşkil eder…” hükmünün yer aldığı, davacının davalı hakkında İzmir 17. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasıyla yaptığı takibe icra yetkisine itiraz edilmemiş ise de, cevap süresi içerisinde davalının verdiği cevap dilekçesinde usulüne uygun yetki itirazında bulunduğu ve yetkili mahkemenin İstanbul Çağlayan Mahkemeleri olduğunu bildirdiği, davalının icra dairesinin yetkisine itiraz etmemesinin mahkemenin yetkisine itiraz etme hakkını ortadan kaldırmadığı, kamu düzenine ilişkin olmayan hallerde yetkili mahkemenin belirlenmesinin taraflara bırakıldığı ve tarafların tüzel kişi tacir olduğu belirlenmiştir.
Yine 6100 sayılı HMK zamanında da HMK m. 17 ye göre “- (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmüne göre taraflar arasında yapılmış olan yetki sözleşmesinin yeni 6100 sayılı HMK zamanında da geçerli olduğu, tarafların tüzel kişi tacir olarak İstanbul Çağlayan Mahkemelerini yetkili kıldığı belirlenmiştir.
Taraflar arasında yapılmış olan yetki sözleşmesi geçerlidir. HMK m. 18 ve 19 gereği “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” Yetkili mahkemenin İzmir değil, İstanbul Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu süresinde yapılan yetki itirazı ile ileri sürülmüş olup, dikkate alınması gerekmektedir. Her ne kadar davacı taraf davalının yetki itirazının usulüne uygun olmadığını belirtmiş ise de, davalı cevap dilekçesinde yetki itirazında yetkili mahkemeyi ayrıca ve açıkça dilekçenin 3. sayfasında belirtmiş olup, bu yetki kesin yetkidir.
Taraflar arasında yapılmış olan Anason Tedarik Sözleşmesinde, dava için İstanbul Çağlayan Mahkemelerinin yetkili kılındığı belirlenmiştir. Taraflar tacir olup sözleşme ile bağlıdırlar. HMK. m. 17 gereğince düzenlenmiş sözleşme münhasır yetki sözleşmesi olup, davanın yetki şartında belirtilen yerde açılmış olması gereklidir. Bu nedenle davacının yapmış olduğu davanın yetkili mahkemede açılmadığından yetkisiz mahkemede açılmış bir dava bulunduğundan, davalının süresinde yapmış olduğu yetki itirazının kabulü ile davanın yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının 01.09.2020 tarihli Anason Tedarik Sözleşmesine dayanarak davalıya karşı açılan davada;
Davacı tarafın 01.09.2020 tarihli sözleşmeye dayanarak cezai şart talepli olarak açmış olduğu davada davalı tarafın süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu gözetilerek HMK m. 19’a göre zamanında ileri sürülmesi nedeniyle HMK m.116/1-a ve m. 117 gereğince ileri sürülen yetki itirazının kabul edilmesiyle yetkili mahkemenin İstanbul Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirlendiğinden; Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
Bu nedenle davanın usulden REDDİNE,
Verilen karar gereğince dosyanın talep halinde (HMK m. 20 ye göre) içerisinde Yetkili Nöbetçi İstanbul Çağlayan Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Yargılama giderleri konusunda HMK m. 331/2 bent gereği davanın yetkili mahkemeye gönderilmesi halinde bu mahkemece, aksi halde; yani dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmemesi halinde ise mahkememizce (HMK m. 20/1-son cümle’ye göre) davanın açılmamış sayılmasına ve yargılama giderleri konusunda karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır