Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/234 E. 2022/808 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/234
KARAR NO : 2022/808

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/03/2022
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında ticari ilişki neticesinde oluşan cari ilişki çerçevesinde davalının müvekkili şirkete takip tarihi itibariyle toplam 2,190,93 Euro borcu bulunduğunu, söz konusu borç miktarının davalı tarafından ödenmemesi üzerine davalı hakkında İzmir …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının borca haksız olarak itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle;müvekkili şirket ile davacı arasında, cari hesap sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan bir cari hesap ilişkisi olmadığını, hiçbir dayanak belge ihtiva etmeyen icra takibinin olmayan bir cari hesap ilişkisine dayandırıldığını, müvekkilin davacı yana yalnızca 20.08.2020 Tarih ve … No’lu faturadan kaynaklanan 12.312,23 TL KDV borcu olduğunu,bu hususun müvekkilinin ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğunu, davacı yanın takip talebinde olduğu gibi dava dilekçesinde de borcun sebebine ve miktarına dair herhangi bir açıklamada bulunmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşme bedeli ve fer’ilerinin , Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacak işlerden olduğunu, bu itibarla, döviz cinsinden alacak talebinde bulunulması ve icra takibi başlatılmasında hukuki isabet bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, döviz yasağının istisnai hallerinden olduğu ispat olunsa bile; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. Maddesinde, sözleşmede aynen ödeme kararlaştırılmadığı müddetçe borcun ülke parası ile ödenebileceği belirtildiğini, müvekkili ile davacı arasında da aynen ödeme kararlaştırılmadığını, 20.08.2020 Tarih ve … No’lu faturada mal ve hizmet tutarının 68.392,59 TL olduğunu, müvekkilinin bu borcu, vadesi dahilinde, 22.09.2020 tarihinde davacı şirket çalışanı …’a teslim ettiği 34.000 TL ve 34.392 TL bedelli çekler ile ödediğini, çeklerin davacı tarafça tahsil edildiğini, KDV bedelinin ödenmesi için ise, davacının yerine getirmediği taahhütlerini ifa etmesinin beklendiği, davacının, sözleşme bedeli önceden tahsil edilen faturanın KDV tutarını, euro bedeli olarak fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden talep etmesinde hukuki isabet bulunmadığını, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 26. Maddesi; “Bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilir.” hükmünü haiz olduğunu, 20.08.2020 Tarih ve … No’lu faturada belirlenen KDV tutarının 1.401,04 Euro olduğunu, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki kur oranı üzerinden Türk Lirası karşılığı 12.312,23 TL olduğunu, müvekkilinin davacı yana yalnızca 12.312,23 TL’lik KDV borcu olduğunu, aksi yöndeki taleplerin açıkça kanuna aykırı olduğunu, fatura tarihindeki döviz kuru ile güncel döviz kuru arasındaki fahiş farklılık göz önünde bulundurulduğunda, döviz kurundaki ani sıçrayışın davacı nezdinde sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağını, davaya konu icra takibi ile talep edilen alacak miktarı likit olmadığından icra inkar tazminatı talep edilmesinde hukuki isabet bulunmadığını, davacı yanın talep ettiği faiz türü ve oranları da hukuka aykırı nitelikte olduğunu, müvekkil şirketin “…” işletme adı altında baharat ile harç üretimi ve satışı yapan küçük ölçekli bir işletme olduğunu ve bir kısım baharat ve harç ambalajlarının imali için davacı şirket ile aralarında birden çok kez eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğunu, 2018 yılında kurulan ticari ilişki neticesinde, davacı şirketin imal edip müvekkile teslim ettiği ambalajlarda büyük ölçüde delaminasyon problemi yaşandığını, müvekkili şirketin bu sebeple hem maddi hem de itibari zarara uğradığını, müvekkilinin ambalajlarda meydana gelen delaminasyon kusurunu derhal davacı şirkete ilettiğini, müvekkilinin uğradığı zararın davacı şirket tarafından tazmin edilmemesi nedeniyle iki şirket arasındaki bir süre hiç ticari ilişki kurulmadığını, 2020 yılında, davacı yanın satış temsilcisi …’nın müvekkil şirketi arayarak; bir daha delaminasyon sorunu yaşatmayacak nitelikteki tutkal ve ham maddeyle ambalaj üretebileceklerini, yeniden beraber çalışmaya başlamaları halinde, önceki zararlarını telafi etmek üzere müvekkil şirkete ücretsiz olarak 250 kilogramlık ürün imal edeceklerinin taahhüdünü verdiğini, bu minvalde davacı şirket ile müvekkil şirket arasında, 2020 yılında yeniden baharat ve harç ambalajları imaline dair sözleşmeler akdedildiğini, müvekkilinin 13.02.2020 Tarih ve … No’lu faturadan kaynaklanan ödeme yükümlülüğün ifa ettiğini, ancak davacı yanın taahhüt ettiği, ücretsiz olarak imal edeceği 250 kilogramlık ürünü teslim etmediğini ve taahhüt edilen telafi ürünleri kurulacak bir sonraki ticari ilişki sırasında yerine getirileceğine dair garanti verildiğini, önceki sözleşmelere dair borcu bulunmayan müvekkili şirketin taahhüt edilen telafi mallarının, 20.08.2020 Tarih ve … No’lu faturaya (Ek) konu ürünlerin teslimi sırasında da ifa edilmemesi üzerine; faturadan kaynaklanan mal ve hizmet bedelini keşide ettiği çekler ile ödemiş, KDV miktarını ise telafi mallarının teslim edilmesi akabinde ödeyeceğini davacı şirkete bildirmiş ve davacının bilgisi ve onayı dahilinde telafi ürünlerinin teslimini beklemeye başladığını, fakat davacı yanın taahhüdünü yerine getirmediği halde, müvekkili aleyhine mesnetsiz, haksız ve fahiş bir icra takibi başlattığını, müvekkil şirketin 20.08.2020 tarihli faturadan kalan KDV borcunun ödenmesi için davacının taahhüdünün yerine getirilmesini beklediğini ve bu hususun da davacının bilgisi ve onayı dahilinde olduğu hususları tanık delili ile ispat edileceğini, davacı şirketin satış danışmanı ile müvekkil şirket arasında, davacı şirketin 250 kilogramlık ürün yapacağına, müvekkilin de akabinde KDV borcunu ödeyeceğine ve alacak-borç ilişkisinin böylece sona ereceğine dair whatsapp yazışmalarının mevcut olduğunu, ancak bu kişinin davanın tarafı olmadığı için bu yazışmanın cevap dilekçesi ekinde sunulmadığını, Mahkemece sunulmasına karar verilmesi halinde ibraz edileceğini, tüm talepler bakımından zamanaşımı def’inde bulunduklarını, müvekkili şirketin, davacı-alacaklı yana, icra takibi ile talep edildiği üzere, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan 2.190,93 Euro borcu bulunmadığını, başlatılan icra takibinin mesnetsiz, haksız ve emredici hukuki kaideleri açıkça ihlal eder nitelikte olduğundan davanın reddine, davacının alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; takip dosyası, hesap ekstresi, sipariş teyit ve kabul formu, hesap hareketleri, davacı şirkete ait defter ve kayıtlar, davalı şirkete ait defter ve kayıtlar, bilirkişi delillerine dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; takip dosyası, ödeme emri, fatura, çek alındı belgesi,çeklerin davacı tarafça tahsil edildiğine dair dekontlar, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, fatura, sözleşme, sevk irsaliyesi ve ödeme belgeleri, bilirkişi, yemin, keşif, isticvap, tanık, … ve …’ın davacı şirket nezdinde çalıştıkları dönemlerin tespiti için SGK’ya yazılacak müzekkereler,davacı şirketin imal ettiği ambalajların delamine olduğunu gösteren fotoğraflar, davacı şirket ile yapılan mail ve whatsaap yazışmaları delillerine dayandığı görülmüştür.
İzmir …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklı … Ambalaj…A.Ş. tarafından, borçlu … Gıda…Ltd.Şti. Aleyhine, cari hesaptan doğan 2.190,93 Euro alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu şirkete 30/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu şirket vekili tarafından 07/07/2021 tarihli dilekçe ile müvekkili şirket ile alacaklı şirket arasında cari hesap sözleşmesi ve bu sözleşmeden kaynaklanan bir cari hesap ilişkisinin olmadığını,taraflar arasında 20.08.2020 tarihli fauradan kaynaklanan alacak-borç ilişkisi bulunsa da müvekkilinin fatura borcuna ilişkin olarak 34.000 TL VE 34.392,00 TL bedelli 2 adet çekle karşı tarafa ödeme yattığını, bu faturadan talep edilen miktar kadar bakiye borç kalmadığını bu nedenle icra takibinde yer alan borca, sebebine, uygulanan faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
… Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen 12/05/2022 tarihli cevap ile davacı … Ambalaj…A.Ş.’ye ait 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait BA/BS formlarının gönderildiği görülmüştür.
Gaziemir Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen … tarihli cevap ile davalı … Gıda Maki…Ltd. ŞTi.’ye ait 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait BA/BS formlarının gönderildiği görülmüştür.
Tarafların dosyaya celbini talep ettiği belge ve kayıtların dosyaya teminine müteakiben, taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, var ise bu ilişki kapsamında davacı şirketin, davalıdan cari hesaba dayalı olarak alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti hususunda dava dosyası SMMM Bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda dosyaya sunulan 27/07/2022 tarihli raporda; Davacı ile davalının 2015 yılında tarihinde başlayıp 31.08.2016 tarihinde sonlanmış bir ticari ilişkisinin olduğu, davacının kayıtlarında davalının 12.311,40 TL ( 2.190,93 € ) borcunun göründüğü bunun da son faturanın ödenmeyen KDV tutarı olduğu, davalının kayıtlarında da aynı meblağın borç olarak göründüğü, davalının bu meblağın ödenmemesinin nedeni olarak açıklamasında davacıdan alınan ambalaj ürünlerinin kullanılması sırasında oluşan delaminasyon (yapışma) sorununun yaşanmış olması ve davacının bu sorunla ilgili olarak içine konulan maddenin soruna neden olduğu şeklinde bir açıklama yapması ve sorunun çözülmemiş olması KDV bedelinin ödenmesi için davacının yerine getirmediği taahhütlerini ifa etmesinin beklendiği şeklinde açıklandığı, davacının İzmir …. İcra Dairesi’nin 30.06.2021 Tarih, …/… Esas Sayılı dosyasıyla 2.190,93 Euro üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek TCMB’na uygulanan en yüksek Euro mevduatı faizi ile birlikte tahsili için takip başlattığı, davalının takibe konu asıl alacağa ve işlemiş faize ve faiz oranlarına itiraz ederek takibi durdurduğu, davacının 12.311,40 TL (2.190,93 €) alacağını Euro olarak talep etmesine neden olan açıklamasının yapılan işin, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılan işlerden olduğu şeklinde olduğu ancak dosyada bunu doğrulayan bir evrak fotokopisinin olmadığı evrağın temini halinde bakiyenin döviz olarak da talep edilebileceği, aksi halde 6098 sayılı BK 99. Maddesinde “ sözleşmede aynen ödeme kararlaştırılmadığı müddetçe borcun ülke parası ile ödenebileceği” nin belirtildiği ve KDV Kanunu’nun 26. Maddesinin de “ Bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk Parasına çevrilir” şeklinde olduğundan davalının borcunu TL olarak ödeyebileceğinin rapor edildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; cari hesaba dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava 1 yıllık hak düşürücü süre açılmıştır.
Toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaptan doğan 2.190,93 Euro alacağın tahsili istemiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının takibe süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve davacı tarafça itirazın iptali istemiyle süresinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça davalının 20.08.2020 Tarih ve … No’lu faturadaki KDV hariç 68.392,59 TL olan mal bedeli tutarını vadesinde 34.000,00 TL ve 34.392,00 TL bedelli çekler ile davacıya ödediğini, faturada belirlenen KDV tutarının 1.401,04 Euro olduğunu, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki kur oranı üzerinden Türk Lirası karşılığı 12.312,23 TL olduğunu, müvekkilinin davacı yana yalnızca 12.312,23 TL’lik KDV borcu olduğunu, davacıdan 2018 yılında satın alınan mallardaki delaminasyon problemi sebebiyle davalının uğradığı zararın telafi edilmesi için davacının davalıya ücretsiz olarak 250 kilogramlık ürün imal edileceği taahhüdünde bulunması nedeniyle bu taahhüdün ifa edilmesi beklenildiğinden faturadaki KDV borcunun ödenmediğini, KDV borcunun Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacak işlerden olduğunu, davacının, sözleşme bedeli önceden tahsil edilen faturanın KDV tutarını, euro bedeli olarak fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden talep etmesinde hukuki isabet bulunmadığını savunduğu,
Davacı tarafça dosyaya sunulan ve davalının kaşe imzası bulunan 17.07.2020 tarihli sipariş teyid ve kabul formunun ödeme şartları kısmında ” Faturalar dövize endeksli olarak TCMB döviz satış kuru ile düzenlenecektir. Fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru göz önüne alınarak ayrıca kur farkı hesaplanacak ve fatura edilecektir” düzenlemesi bulunduğu, davacı tarafça düzenlenen 20.08.2020 tarihli e-arşiv faturasına göre, döviz kuru 8,7868 TL, mal ve hizmet toplam tutarının 7.783,56 Euro, hesaplanan %18 KDV’nin 1.401,04 Euro olmak üzere toplam 9.184,60 Euro üzerinden düzenlendiği, e-fatura üzerinde ‘fatura bedelinin alıcı tarafından faturada belirtilen döviz tutarı olarak döviz üzerinden veya fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden TL olarak satıcıya ödenecektir’ ibaresinin yer aldığı,
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 26. Maddesine göre “Bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilir.” hükmünü haiz olduğunu,
Türk Borçlar Kanunu’nun 99.maddesine göre, “Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir” düzenlemesi bulunduğu,
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre, 17.07.2020 tarihli sipariş teyid ve kabul formuna dayalı olarak düzenlenen 20.08.2020 Tarih ve … No’lu faturanın davalı tarafça 2 adet çekle yapılan ödemeden kalan bakiye borç miktarı olduğunun anlaşıldığı, davalının kabulünde olan sipariş teyid ve kabul formunda ” Faturalar dövize endeksli olarak TCMB döviz satış kuru ile düzenlenecektir. Fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru gözönüne alınarak ayrıca kur farkı hesaplanacak ve fatura edilecektir” ibaresinin yer aldığı, 20.08.2020 Tarih ve … No’lu faturada da ‘fatura bedelinin alıcı tarafından faturada belirtilen döviz tutarı olarak döviz üzerinden veya fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden TL olarak satıcıya ödenecektir’ ibaresinin yer aldığı bu kapsamda davacının TBK 99.maddesi ve Katma Değer Vergisi’nin 26. Maddesine göre borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı davalının bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebileceği, davalının davacıdan 2018 yılında satın alınan mallardaki delaminasyon problemi sebebiyle davalının uğradığı zararın telafi edilmesi için davacının davalıya ücretsiz olarak 250 kilogramlık ürün imal edileceği taahhüdünde bulunması nedeniyle bu taahhüdün ifa edilmesi beklenildiğinden faturadaki KDV borcunun ödenmediği savunmasında bulunulmuş ise de, davacının böyle bir taahhütte bulunduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı, davalı tarafça dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığı savunulmuş ise de, TBK.nun 146.maddesinde sözleşmeye dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu hükme bağlandığı, davacının davalı aleyhine başlattığı icra takip tarihi dikkate alındığında zamanaşımı süresi dolmadığından davalının zamaşımı def’ine itibar edilmemiş, böylece davalının davacıya 2.190,93-Euro borçlu olduğu, davalının icra takibine yaptığı itirazında haklı olmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, davalı borçlunun İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasındaki 2.190,93-Euro asıl alacağa itirazının iptali ile, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca yabancı para alacakları için en yüksek mevduat faiz oranı uygulanmak sureti ile takibin devamına, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının (takip tarihindeki efektif satış kuru üzerinden hesaplanarak) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulüne,
Davalı borçlunun İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasındaki 2.190,93-Euro asıl alacağa itirazının iptali ile, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca yabancı para alacakları için en yüksek mevduat faiz oranı uygulanmak sureti ile takibin devamına,
2-Hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki icra inkar tazminatı olan 3.952,83TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 2.421,34-TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 509,50-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.911,84-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 80,70-TL başvuru harcı, 509,50-TL peşin harç, 950,50-TL tebligat, posta gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.540,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak HAZİNE’ye gelir kaydına,
6-Hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 13,00 TL’nin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK.nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı..22/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.