Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/218 E. 2022/1096 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/218 Esas
KARAR NO : 2022/1096
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 10.03.2022
KARAR TARİHİ : 23.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2022

Mahkememizde görülen Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili 10.03.2022 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkilinin … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti ve SGK Başkanlığı’na husumet yönelterek İzmir 1. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla hizmet tespiti davası açtığını, … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti’nin 6102 sayılı Kanun geçici 7. Maddesi uyarınca sicil kaydının resen silindiğini, İzmir 1. İş Mahkemesinde açtıkları davada taraf teşkilinin sağlanması açısından ihya davası açmaları için taraflarına süre verildiğini, ihyası istenilen … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti’nin ticaret sicilinden sicil kaydının silinmeden önceki adresinin … Sok. No:… … Mah. Konak /İZMİR olduğunu, şirketin 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, şirketin tasfiye / ek tasfiyesi için karar verilmesine ve ilgili işlemlerin yapılabilmesi için tasfiye memuru atanmasına belirterek … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ticaret Sicil Müdürlüğü 17.03.2022 tarihli cevap dilekçesiyle; dava konusu olan Merkez-… sıra numarasına kayıtlı … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti’nin 09.09.1998 tarihinde tescil edildiğini, sermayesinin 5.000,00 TL olduğunu, 6103 Sayılı Kanunun 20. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca 04.04.2014 münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 15.04.2014 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, yasal süresi içerisinde ihtara cevap verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini ve 18.08.2014 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15’e göre silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak ihya istenmesi gerektiğini, 12.08.2014 tarihinde silinme olduğundan bu tarihten itibaren 5 yıl geçmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yine silinme şartları yönünden tebliğ hükümlerinin uygulandığını, ihtarnamelerin keşide edildiğini, buna rağmen şirket yetkililerinin yasal süresi içerisinde müdürlüğe herhangi bir başvuruda bulunmadığını, TTK geçici m. 7/4 bendi gereğince ihtar ve ilanların usulüne uygun yapıldığını, bu maddenin “a” bendine göre tebligatın yapılmış sayıldığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; şirketin ihyasına ilişkindir.
İhyası istenen Merkez-… sıra numarasına kayıtlı … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti’ne ait sicil kayıtları, İzmir 1. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davacının dilekçesinde ekli belgeler ve diğer kayıtlar incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir 1. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı 04.10.2021 tarihinde açılan dava dosyası incelendiğinde; davacı …’un davalılar … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti ve … aleyhine ihbar olunan SGK’ya da davanın bildirilmesi kaydıyla 14.02.2005 – 06.12.2007 tarihleri arasında davalı şirkette kasa alım satım elamanı olarak çalıştığını, ancak işyerinden ayrıldıktan sonra çalışma kaydının SGK’ya bildirilmediğinin öğrendiğini, ayrıca 10.11.2006-30.04.2007 …’a ait işyerinde 170 gün çalışmasının iptal edildiğini, müvekkilinin …’a ait işyerinde çalışmadığını bildirdiğini, diğer davalı yanındaki çalışmasının ise eksik bildirildiğini belirterek davasının kabulü ile davacının 10.11.2006-30.04.2007 tarihleri arasında …’a ait işyerinde 170 günlük çalışmasının … Ltd. Şti.’nde olduğunun tespitine, ayrıca … Ltd. Şti.’nde 04.02.2005-06.12.2007 tarihleri arasında bu şirkette kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, mahkemenin 08.02.2022 tarihinde davacı tarafa … Ltd. Şti.’nin ihyasını sağlamak için kesin süre verildiği belirlenmiştir.
Davacının ihyasını istediği … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti’nin 09.09.1998 tarihinde Merkez-… sicil numarası ile kurulduğu, sermayesinin 5.000,00-TL olduğu ve 6103 sayılı Kanun m. 20/1 uyarınca sermayesinin zorunlu miktara yükseltilmemesi nedeniyle 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğu, aynı zamanda 15.04.2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, bu ihtara da yanıt verilmemesi nedeniyle 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiği ve 18.08.2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirlenmiştir.
Davacı tarafça şirketin sicilden terkin olunduğu tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde ihya davası açılmadığı açık ise de esasen davacının ihyası istenen şirketteki sigortalılık süresinin tespiti için hukuki yararı doğduğu, açıktır. Bu halde Anayasal bir hak olan sosyal güvenlik hakkını ihlal edilmemesi için, mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, İzmir 1. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyalarıyla açılan davanın ve davacının şirketin ihyasında hukuki yararının bulunduğu ve bu nedenle dava dışı … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti’nin ihyasına karar vermek gerekmiştir. TTK m.547/2 ye göre ihyasına karar verilen şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda ek tasfiye için tasfiye memuru atanmasının ve bu durumun tescille ilan edilmesinin gerektiği, aynı zamanda bu tasfiye sona erdiğinde TTK m. 545 e göre şirketin yeniden sicilden silinmesine, durumun tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Davacının tespit davası nedeniyle şirketin ihyası için dava açtığı, şirketin ihyasını istediği, şirket hakkında İzmir 1. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla açılan davada davacının şirketin ihyasını istemesinde hukuki yararının bulunduğu ve ayrıca bu konuda İzmir 1. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında da davacıya ihya davası açması için süre verildiği belirlendiğinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. TTK m. 547/2’ye göre ihyasına karar verilen şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda ek tasfiye için tasfiye memuru atanmasının ve bu durumun tescille ilan edilmesinin gerektiği, aynı zamanda bu tasfiye sona erdiğinde TTK m. 545’e göre şirketin yeniden sicilden silinmesine, durumun tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiği belirtilmektedir.
İhyası istenen şirkete TTK md.547/2 uyarınca tasfiye memuru atanması için davacı vekiline tasfiye memuru olarak atanabilecek kişi ismi bildirilmesi hususunda beyanda bulunması için süre verilmiş ise de; davacı vekilinin duruşmada alınan beyanına göre tasfiye memuru olarak atanması için bir isim bildiremedikleri ve tasfiye memuru için bir ücret yatırma durumunun davacı yönünden mümkün olmadığı şeklinde beyanda bulunduğu, dava konusu şirketin gerek davada temsili gerekse görülmekte olan dava sonrası şirketin sicil kaydı ile ilgili işlemlerin yapılmasının gerekli olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça her iki gerekliliğin birlikte yerine getirilmemesi söz konusudur. Zira; davacı tarafça sicilden silinen şirket ile ilgili iddiası bulunmakta ise bu iddianın araştırılması için uyuşmazlığın görülmesi ve incelenmesi için şirketin ihyası gerektiği, aynı zamanda sonrasında şirketin işlemlerinin takibinin sağlanması gerektiği, bu durumda istemin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Mahkememizce resen bir tasfiye memuru atanmasını gerektirir hukuki bir sebep tespit edilemediği gibi, atanmasına karar verilecek tasfiye memurunun harcadığı emek ve mesai için bir ücret takdiri gerektiği, bu gerekliliğin şirketin ihyasını isteyen tarafından yerine getirilmesi gerektiği bu durumda şirketin ihyası isteminin, gerek tasfiye memuru olarak atanması istenen kişi kimlik bilgisinin verilmemesi gerekse ücretin karşılanmayacağının bildirilmesi nedeniyle istemin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harç dava açılırken peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere gerekçe yönünden oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2022

Başkan
(Muhalif)

Üye

Üye

Katip

MUHALEFET OYU

Davacının ihyasını istediği Merkez-… sıra numarasına kayıtlı … Motorlu Araçlar Turistik ve Eğlence İşletmeleri Tur. Tic. Ltd. Şti’nin kurulduğu, 6102 sayılı TTK m. 7 gereğince, sermayesinin 5.000,00 TL olduğunu, 6103 Sayılı Kanunun 20. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğunu ancak cevap verilmediğinden hakkında resen silinme şartları gerçekleştiğinden 12.08.2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini ve 18.08.2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle sicil kaydının resen silindiği belirlenmiştir.
Derdest İzmir 1. İş Mahkemesinde … Esas sayılı dosyasındaki dava sicilden silinmeden sonra açılmış olmakla davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün bu davayla ilgili bilgisinin bulunmaması ve şirketi sicilden 6102 sayılı Kanun geçici 7. Maddeye uygun silmesi gerekli olmakla birlikte bu işlemin aynı m. 4. fıkrasına uygun olarak şirketin kayıtlı son adresine ve aynı zamanda şirketi temsile yetkili kişilere ve denetçiye (m.6-1) ihtar yapılması gerekli olduğu belirlenmiştir. Somut olayda da bu ihtarların yapıldığı belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK geçici m.7/15 son cümlesine göre ticaret sicilden kaydı silinen şirket ve kooperatif alacaklılarının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, davacının, şirketin ihyasının istediği, ancak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7/16. fıkra gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin davacının hukuki menfaat sahibi olarak şirketin ihyasının istemesi için silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya şirketin ihyasını istemesi mümkündür. TTK m. geçici m. 7/1 hükmü gereğince 01.07.2015 tarihine kadar en geç bu tarihe kadar silinme koşulları gerçekleşen şirketleri sicilden silmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasada yapılan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun m. 38 ile yapılan değişiklikle Yasanın yürürlük tarihinden itibaren geçerli olan sürenin 01.07.2015 tarihine kadar uzatılması ile bu tarihten itibaren dahi davacının dava açma süresini yani hak düşürücü süreyi geçirdiği ve davanın 10.03.2022 tarihinde açıldığı, böylece hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenmiştir.
Somut olarak dava konusu şirket sicil kaydı 12.08.2014 tarihinde ticaret sicilden silinmiş olup, bu karar … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabı yazı ile belirlendiği üzere 18.08.2014 tarihinde … numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Bu tescilin 3. kişilere etkisi ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Bu nedenle mahkememizce TTK m. 36’ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı ticaret sicil gazetesinden itibaren hak düşürücü süre başlayacaktır. İlanın tamamı 18.08.2014 tarihli 8633 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirtilmiştir. Buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15 e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre 18.08.2019 tarihinde dolmuştur. Davacı ise 10.03.2022 tarihinde dava açmıştır.
Sicilden silinme koşullarında usulsüzlük bulunması halinde dahi bu usulsüzlüğün tespiti için yasada yer alan süre hak düşürücü süre olmakla hak düşürücü sürelerin genel niteliği olarak talep ve dava hakkını da ortadan kaldırdığından (1) artık bu süre geçtikten sonra dava açılması mümkün değildir. Hak düşürücü süre talep hakkını ortadan kaldırıp dava açmaya engel olduğundan yasada yer alan koşulların oluşup oluşmadığı yani 6102 sayılı TTK geçici m.7 ye istinaden çıkarılan Ticaret Sicil Müdürlüğünün İhyası istenen şirketin Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendine uygun olarak tebligat yapılıp yapılmadığı incelenmesi mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle davacının davasının hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek davacının davasının (Yargıtay 11 HD nin 2020/288 Esas 2020/1181 Karar sayılı 11.02.2020 tarihli kararında da yer aldığı üzere) hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gereklidir.

———————————–
(1) YARGITAY HGK ESAS NO 2017/19-1651 KARAR NO: 2019/707 “… İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)…”

Başkan (Muhalif)