Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/187 E. 2022/581 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/187 Esas
KARAR NO : 2022/581

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/02/2022
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Mahkememize sunduğu 28/02/2022 tarihli dava dilekçesi ile; Davacı şirket ile davalı arasında Tapuda İzmir İli Karşıyaka İlçesi … Mahallesi … Ada, ……parsel, ….. no.lu bağımsız bölümde kayıtlı….Cad. No…..B Kaşıyaka/İZMİR adresinde bulunan taşınmaz ile ilgili 04.03.2020 tarihinde Alım-Satım ve Komisyon Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin satıcı kısmında ise herhangi bir imza bulunmadığını, sözleşmenin 2.maddesinde “Satış bedeline mahsuben ALICI tarafından kaparo 2.000 TL (İKİ BİN TÜRK LİRASI) tutar … GAYRİMENKUL’e verilmiştir.” düzenlemesinin getirildiğini, bu bağlamda davacı şirket tarafından davalının talebi doğrultusunda davalı şirket yetkilisinin hesabına 2.000,00 TL gönderildiğini ve davalı şirket tarafından tahsilat bilgi makbuzu kesilerek davacı şirkete verildiğini, akabinde davalı taraf 3.000,00 TL daha kaparo talep ettiğini, o bedel de yine banka kanalı ile davalı şirketin talebi üzerine şirket yetkilisinin hesabına gönderildiğini, ancak sözleşmenin imza tarihinin ve kaparonun gönderilmesinin akabinde Pandemi nedeni ile davacı şirketin faaliyet alanı olan inşaat sektörü de acil işler dışında durdurulduğunu, bu duruma ilişkin T.C.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan 2020/9 sayılı genelgenin hemen akabinde işveren tarafından davacı şirkete gönderilen maillerin mevcut olduğunu, davacı şirketin iş yaptığı şantiyede işlerin durdurulduğunu, bunun yanında davacı şirketin o tarihte yaptığı tüm kredi başvurularının pandemiden dolayı riskin hesaplanamıyor olması sebebi ile reddedildiğini, durumun mücbir sebep kabul edileceğinin bir gerçek olduğunu, öncelikle davacının kusuru olmaksızın ifanın imkansız hale gelmesi sebebi ödenen bedelin davacıya iadesinin gerektiğini, kaldı ki akdedilen sözleşme alım-satım sözleşmesi olmasına rağmen resmi şekilde yapılması gerekirken adi yazılı şekilde yapıldığını, gayrimenkul satış sözleşmeleri resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmayan sözleşmeler olduğunu, TMK, Tapu Kanunu ve Noterlik Kanunu bu hususu açıkça düzenlendiğini, asıl sözleşme bir şekil şartına tabi ise bağlanma parasına ilişkin anlaşmanın da aynı şekle tabi olarak yapılması gerektiğini, bağlanma parası bir fer’i (yan) borç olduğunu, sözleşmenin geçersizliği ile birlikte artık bağlanma parasının da geçerliliğinden söz edilmediğini, bununla birlikte her ne kadar sözleşmede satıcı olarak … görünse de sözleşme de imzası bulunmadığı gibi, kaparo sözleşmenin 2.maddesi gereğince … Gayrimenkul’e verilmiş olduğunu, makbuz ve dekontlarla da sabit olduğunu, bu noktada davacı şirketin şifahen müteahhid kereler ödediği kaporanın iadesini talep etmesine rağmen edilmemesi üzerine davalı tarafa Karşıyaka 5.Noterliği 23533 yev.no.lu 17.08.2020 tarihli ihtarnamesi ile talepte bulunulduğunu ancak yine ödeme yapılmadığını, tüm bu sebeplerle sözleşmenin 9.maddesinde yer alan yetki klozu gereğince davacı şirketin ödediği kaparo bedeli olan 5.000,00 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince tahsili ile Sözleşme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava ettikleri görülmüştür.
Dava dilekçesinin davalı şirkete tebliğ edildiği, davacı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan 28/03/2022 tarihli yanıt dilekçesi ile; Yetki itirazında bulunduklarını yetkili mahkemenin Mersin Mahkemeleri olduğunu, husumet itirazında bulunduklarını, davalının tapu maliki olduğunu, davacı hakkında davalı tarafından Mersin 3.İcra Müdürlüğü’ nün ………. E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu takibe davalının itirazı üzerine Mersin 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde itirazın iptali davasının ikame edildiğini, bu nedenle davalının davacıdan alacaklı olduğunu, mahkemece davanın kabul edilmesi gerektiği düşünülecek olursa- kabul anlamına gelmemek kaydı ile- davalının alacağı ile davacı alacağının takas ve mahsubunu talep ettiklerini, taraflar arasında 04/03/2020 tarihinde imza altına alınan Alım- Satım ve Komisyon sözleşmesinin 2.maddesi gereğince, satış bedeline mahsuben alıcı tarafından kaparo ödenecektir. Ancak sözleşme imzalandıktan sonra satın almaktan vazgeçen davacının ödediği kaparoyu geri isteyemeyeceğini, dava dilekçesinde hukuki nitelendirme olarak ”sebepsiz zenginleşme” davası açıldığı belirtilmiş ise de, yazılı sözleşme ve mevcut durum karşısında sebepsiz zenginleşme talebinin koşullarının oluşmadığını, pandeminin mücbir sebep olarak ileri sürüldüğünü, ancak kaparo bedelinin ödendiği tarihte virüs salgını bulunmadığını, kaparo ödeme tarihi 04.03.2020 ve 16.03.2020 tarihleri olduğunu, ayrıca sözleşmenin en altında 20.03.2020 tarihine kadar cayma bedeli talep edilebileceğinin belirtildiğini, ancak davacının cayma talebi ve kaparo iadesi istemi 17.08.2020 tarihinde noter ihtarı gönderilmek sureti ile yapıldığını, tüm bu nedenlerle kaparo bedelinin iadesi isteminin haksız olduğunu, davacı tarafça, davaya konu sözleşmenin alım- satım sözleşmesi olduğu ve bu sebeple resmi yazılı şekle bağlı olduğu belirtilmiş, sonuç olarak şekle aykırılık iddiası ile sözleşmenin geçersizliğinin iddia edildiğini, işbu iddianın da yersiz olduğunu, taraflar arasında imza altına alınan sözleşmenin bir simsarlık sözleşmesi olduğunu, BK’nun md.520/3. Maddesi uyarınca simsarlık sözleşmesinin resmi yazılı şekil şartına bağlı olmadığının görüleceğini, davalı şirketin tarafları bir araya getirmesi ile ücrete hak kazandığının açık ve net olduğunu, bunun yanı sıra bu sözleşmeyi imzalayan davacının, basiretli bir tacir olarak resmi şekil şartını içeren bir sözleşme yapmak istiyor ise bu konudaki iradesini sözleşmeyi imzalamayarak gösterebileceğini, bu nedenle bu aşamada yapılan bu itirazın iyiniyetli olmadığını, her ne kadar davacı tarafça, davaya konu sözleşmede alıcı sıfatı ile …’nin imzasının sözleşme üzerinde görüleceğini, davalı tarafından sözleşmeden kaynaklanan alacakların dava edilmesi nedeni ile davacı tarafça iki yıl sonra bilinçli ve maksatlı şekilde açılan bu davanın hukuki dayanaktan yoksun olması ve usuli itirazların göz önüne alınarak reddine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Dava, davacı ve davalı şirket arasında imzalandığı kabul edilen 04/03/2020 tarihli alım – satım ve komisyon sözleşmesi uyarınca davalıya davacı tarafından ödenen 5.000,00 TL bedelin taşınmazın satışına ilişkin işlemin yapılmamış olması gerekçesi ile sebepsiz zenginleşme nedeni ile iadesi istemine ilişkin alacak davasıdır.

Dosyaya sunulan 04/03/2020 tarihli alım – satım ve komisyon sözleşmesi başlıklı sözleşmenin yapılan incelemesinde sözleşmenin ikinci maddesinde satış bedeline mahsuben alıcı tarafından kapora 2.000,00 TL tutarın … Gayrimenkul’e verildiğinin belirtildiği, kalan 303.000,00 TL’lik kısmın tapu günü tapuda ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Davacı tarafından davalıya ait hesaba 04/03/2020 tarihinde 2.000,00 TL 16/03/2020 tarihinde 3.000,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL havale edildiği ve ….. Ada, ………. Parsen…… Nolu dükkan kapora şeklinde her iki banka makbuzunda da açıklama olduğu anlaşılmıştır. Sözleşme içeriği dikkate alındığında satış bedeline mahsuben bedelin alındığı hususunun açıkça yazıldığı görülmüştür.
Davalı tarafça her ne kadar yetki itirazında bulunulmuş ise de taraflar arasında imzalandığı kabul edilen sözleşme ile İzmir Mahkemeleri’nin yetkili olduğu taraflarca kabul edilmiş olmakla HMK mad. 17 hükmü uyarınca, Mahkememizin yetkili olduğunun kabulü gerektiği ve yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Sözleşmenin niteliği itibari ile alım satım sözleşmesi şeklinde imzalandığı görülmüş olmakla birlikte taşınmazların devrinin resmi işlem ile olması gerektiği, taraflar arasında düzenlenen adi yazılı sözleşmelerin taşınmaz satış ve devri yönünden geçersiz kabul edildiği hukuk düzenimizce kabul edilen ilkelerden biridir. Geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tarafların bulundukları edimler yönünden sadece verdiklerini geri isteme hakkı doğması söz konusudur.
Dava dosyamızda dava konusu edilen bedelin geçersiz sözleşmeye dayalı olarak davalı tarafa ödendiği görülmekle, davalının sebepsiz şekilde zenginleştiğinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
TBK’nın sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümleri ile birlikte dosyada ki istem değerlendirildiğinde davacı tarafça davalıya ödenen bedelin yasal süresi içinde davalıdan istendiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça takas mahsup istemine konu olabileceği belirtilerek bu bedelin iadesi isteminin reddi istenmiş ise de iş bu sözleşme haricinde davacı ile davalı arasında başka hukuki sebeplere dayalı ilişki olabileceği ancak bu hususun geçersiz sözleşmeye dayalı olarak ödenen bedelin iadesi ile doğrudan bağdaşabilecek edimler ve hukuki ilişkiler kabul edilmesi ve sayılmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle davalı tarafın bu konudaki savunmasına itibar edilmemesi gerektiği anlaşılmıştır.
Dosyada yapılan inceleme, alınan beyanlar ve yapılan yargılamaya göre; Taraflar arasında varlığı kabul edilen geçersiz sözleşme uyarınca davacı tarafça davalıya yapıldığı tespit edilen 5.000,00 TL tutarındaki ödemeyi açıklanan gerekçelerle iadesinin istenebileceği, bu yönden istemin kabulüne karar verilmesi gerektiği, her ne kadar sözleşme tarihinden itibaren avans faizi talep edilmiş ise de davalıya keşide edilen Karşıyaka 5. Noterliği’nin……. Yevmiye Nolu İhtarnamesinin tebliğ edildiği tarih olan 19.08.2020 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, zira davalının bu tarihte temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği, buna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın KABULÜNE,
5.000,00 TL alacağın 19/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 341,55 TL harçtan, peşin alınan 85,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 341,47 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 177,59 TL başvuru harcı, 37,50 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 215,09 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara ödenmesine,
Dair karar, kesin yasa yolu kapalı olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/06/2022

Yazman …
e-imza

Yargıç…
e-imza