Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/164 E. 2022/495 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/164
KARAR NO : 2022/495

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/09/2007
KARAR TARİHİ : 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … Bankası A.Ş. vekilinin 17.09.2007 harç tarihli dava dilekçesi ile; davalı … Ltd. Şti. ve …’ın dava dışı … adına kullandırılan kredi sözleşmesinde 31.05.2007 tarihi itibarı ile 629.011,11-TL ve forward işleminden kaynaklanan 273.752,19-TL alacağın tahsili için davalılara ihtarname gönderdiğini, bu davalıların takipten önce 21.06.2007’de 495.000,00-TL 02.08.2007’ de 67.710,00-TL ödeme yaptığını, bu ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilerek borçtan düşüldüğünü, takibe konu borcun ödenmemesi üzerine davalı borçlular hakkında İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini aynı zamanda İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını, borçluların 20.08.2007 günü yetkiye, takibe ve borcun tamamına itiraz ettiğini, davaya konu takibin durduğunu, davalının yetki itirazının yersiz olduğunu, yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri olduğunu, alacaklar için verilen ipoteklerin asıl borçlu …’ ın doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak verildiğinden müteselsil kefillere karşı haciz takibi yapılmasında yasalara karşı aykırılık bulunup bulunmadığını, İ.İ.K m.45/1’ in asıl borçlu yani kredi borçlusu ile ilgili durumu düzenlediğini, kefillerin bu ilişkiye dahil olmadığını, kredi hesabının müvekkili banka tarafından kat edilip temerrüt oluştuktan sonra ödeme yapıldığını, genel kredi sözleşmesi madde 9. ve 10. maddelerine göre; kredi hesabının kat edildiğini ve borcun muaccel olduğunu, ihtarnamenin tebliğinden sonra 24 saatlik süre içinde ödeme yapılmasını talep ettiklerini, imzalanan kredi sözleşmesinin genel ve çerçeve nitelikte bir sözleşme olup açılmış ve açılacak her türlü krediyi kapsayan bir sözleşme olduğunu, bu sözleşmenin tüm şubelerde kullanılan kredi sözleşmesi olduğunu, müteselsil kefillerin kefaleten kurtulma haklarından feragat ettiklerini, davalıların vadeli döviz alım satım işlemi nedeni ile müvekkilin bankaya borçlu olduğunu, forward denilen bu işlemden 273.752,19-TL’lik borçlarının olduğu, bu işlemin 5411 sayılı Bankacılık Kanunun m. 4/i, 48 ile bir kredi türü olarak düzenlendiğini, bu işlemin bir eksik borç işlemi teşkil etmediğini, …’ın kredi borçlusu olduğu bu işlemde kefil olduklarını, tarafların sözleşmenin tamamının imzalamamış olmasının sözleşmenin kurulmamış olduğu anlamına gelmediğini, …’ın ipotek resmi senedinden de kefaleti bulunduğundan itirazlarının yersiz olduğunu, borcun muaccel olup borçlunun borçlarının temerrüdünün oluştuğunu, …’ın borçlu cari hesabında çalışan spot kredi ile vadeli döviz satın alımından doğan forward işleminden doğan borcunun olduğunu, borçlu …’ ın bankaya 22.05.2007 günü müracaat ederek vadeli döviz alım satımından caydığını ve bu tutarı bankaya ödemeyeceğini bildirmesi üzerine müvekkili bankanın spot kredi hesabını sözleşme ve yasa hükümleri uyarınca vadesinden önce kat ettiğini ve borçlulara 629.011,11-TL ödenmesi için ihtarname gönderdiğini, vadeli döviz alım satım işleminden doğan kredi yönünden de vadenin dolmasına rağmen borç ödenmediğinden ihtarname gönderildiğini, faiz oranın genel kredi sözleşmesi madde 43 ve 8 gereğince %50 ilave edilerek %126 oranında uygulandığını, ihtiyati hacze itirazların reddine karar verildiğini, ayrıca Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile …’ın menfi tespit davası açtığını belirterek borçluların İzmir 2. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 icra inkar faizinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ın 05.11.2007 tarihli cevap dilekçesinde; forward sözleşmesinin kurulmadığını, eksik borç niteliği taşıdığını, davacının 2 noter ihtarı gönderdiğini, 1.’sinde nakitte 2. sinde vadeli döviz alacağını istediğini, alacak miktarının 629.011,11-TL olduğunu, kendilerinin 21.06.2007 tarihinde 495.000,00-TL 02.08.2007 tarihinde 67.710,00-TL, 11.06.2007 tarihinde 66.320,00-TL olmak üzere toplam 629.030,00-TL ödeme yaparak borcu sona erdirdiklerini, 2. Noter ihtarında belirttikleri alacağın ise 340.072,20-TL olduğunu Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E. sayılı dosyasında dava konusu yapıldığını, forward aktinin yapılmadığını, 20.06.2006 tarihinde 500.000,00-TL, 27.06.2006 tarihinde 495.000,00-TL nakit kredi kullandığını, bankanın toplam riskinin 2.424.700,00-TL olduğunu, forward kredisinin bir kredi olmayıp B.K m.504 ve 311’e göre eksik borç niteliği taşıdığını belirterek davanın reddine, %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 04.11.2008 tarihli replik ve delil dilekçesinde; müvekkilinin … A.Ş’yi tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devraldığını ve … Bankası A.Ş ünvanı altında birleştiğini, borçluların yetki itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, müteselsil kefillerin kullanılan kredilerde kefil olduğunu, bu kredilerin kat edilip borçların temerrüde düşürüldüğünü, davalıların vadeli döviz alım satım sözleşmesi nedeni ile de bankaya borçlu olduklarını, sözleşmenin bütün sayfalarının imzalanmasının gerekmediğini, …’a kendi isteği ile spot kredi kullandırıldığını, spot kredinin faiz oranı sabitlenip vadesinden önce kapatılmayan kredi olduğunu, bu halde vadesinden önce kapatılması halinde doğacak maliyetlerde müşterinin sorumlu olacağını belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti.’nin 01.06.2011 tarihli dilekçesinde; …’ ın bankadan 24.06.2006 tarihinde %26,5 faiz ve %0,8 komisyon karşılığı 540 gün (18 ay) vadeli spot kredi kullandığını, bankanın 04.06.2007 tarihli ihtarname ile 629.011,11-TL paranın 24 saat içerisinde ödenmesini istediğini ve fahiş faiz talebinde bulunduğunu, bu duruma itiraz edildiğini, 495.000,00-TL bedelli kredinin ödenme tarihinin 26.12.2007 olmasına rağmen bu paranın erken istendiğini, daha önce alınan spot kredilerin ise vadesinde ödendiğini, spot kredi ve faizinin anlaşmaya aykırı olarak istenmesinin gerekçesinin bulunmadığını, bankanın %126 faiz talep ettiğini, vade sonunu beklemediğini, bu nedenle taşınmazlarını satarak borcu ödediklerini, ancak ödemeyi yaparken taşınmazın tapu devri sırasında ödemenin geç yapılması üzerine bankaya 21.06.2007 tarihinde ödendiğini, bankanın spot kredi ilkelerine aykırı olarak hesabı kapattığını ve krediyi geri istediğini, ayrıca forward sözleşmesinin de geçersiz olduğunu, 495.000,00 tutarındaki spot kredinin vadesinden önce kat edilmesine gerekçe olarak vadeli döviz alım satım sözleşmesi (forward) kredisi kullanılmasının gösterildiği, ancak forward kredisi ile ilgili Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılan …/… E.- …/… K. Sayılı 16.12.2009 tarihli kararla forward sözleşmesinin kurulmadığı ve bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay’ca onanarak kesinleştiği, böylece bankanın 22.05.2007 tarihli dilekçeyle …’ın forward sözleşmesinden caydığı ve bu işlemden dolayı kredi borcunu ödemeyeceği iddiasının da dayanaksız kaldığını belirterek davanın reddini ve %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; itirazın iptali davasıdır.
Tarafların delilleri toplanılmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir 22. İcra Müdürlüğü’ nün …/… sayılı dosyası, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… sayılı D. İş dosyası, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… sayılı dosyası, kredi sözleşmeleri ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E – …/… K sayılı dosyasında; 16.12.2009 tarihli kararında; davacı …’ın davalı … Bankası AŞ ile yapmış olduğu genel kredi sözleşmesinde yer alan döviz alım satım sözleşmesinin kumar ve bahis niteliğinde olduğu, sözleşmenin kurulmadığı, bankanın hesabından çektiği 35.000,00 Euro ve 4.000,00-USD’nin anaparadan mahsubunu talep ettiği, davalının davacının talimatları nedeniyle forward işlemlerinin yapıldığını, kur farkından kaynaklı Euro nun bankaya teslim edilmemesi üzerine 340.072,20-TL alacaklarının doğduğunu belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılamada taraflar arasında döviz alım satım sözleşmesinin yapılmadığı, davalı bankanın davacının icabını kabul etmediği tespit edildiğinden davanın kabulüne ve 340.072,20-TL forward sözleşmesinden borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin …/… E. -…/…. K. sayılı 22.09.2010 tarihli kararı ile onandığı, onama gerekçesinde; uyuşmazlığın forward sözleşmesinden kaynaklandığı, forward çerçeve sözleşmesiyle tarafların bireysel forward sözleşmesi yapma taahhüdü altına girdikleri, bir tarafın döviz alımı konusunda diğer tarafa forward sözleşmesi yapılması yönünde icapta bulunması halinde diğer tarafın açık veya kapalı kabul beyanının gerektiği, aksi halde sözleşmenin kurulamayacağı belirtilerek kararın onandığı ve bu kararın 20.01.2011 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … Bankası AŞ’nin takip borçlusu … Ltd Şti ve … aleyhine 07.08.2007 tarihinde taraflar arasında daha önceden yapılmış asıl borçlu … ile banka arasındaki genel kredi ve teminat sözleşmesi başlıklı 20.06.2006 tarihli 1.500.000,00-TL bedelli sözleşmeyle bu sözleşme dışında yapılan 130.000 Euro bedelli 20.06.2006 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden 04.06.2007 tarihinde borçlulara gönderdiği ihtarnamede 629.011,11-TL asıl borç ve 4.100,00-TL 8 adet çek yaprağı bedeli gayri nakit kredi borcundan doğan alacağını talep ettiği, takip talebinde asıl borcun 902.763,30-TL, işlemiş faiz ile birlikte 1.020.195,68-TL olduğu, bunun takipten önce 562.710,00-TL’sinin ödenmesi nedeniyle geri kalan 457.485,68-TL’nin borçlulardan talep edildiği, takip talebinde %126 temerrüt faizi istendiği, ayrıca 3 adet çekin garanti tutarı toplamı 770-TL nin nakdi teminat olarak depo edilmesi talep edildiği, İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün
…/… E. sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipteki tahsilâtların tekerrürle teşkil etmemesinin talep edildiği, takip dayanağının kredi sözleşmeleri olarak gösterildiği, TAKİBİN İLAMSIZ TAKİP OLARAK YAPILDIĞI, bu takipten sonra İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden …/… D. İş sayılı ihtiyati haciz kararı alındığı ve uygulandığı, borçlulara çıkarılan ödeme emrine borçluların 20.08.2007 tarihinde itiraz ettiği, itirazlarında yetkiye ve borcun aslına itiraz ettikleri, borcun … Bankasına karşı doğmadığı, alacaklının istediği 629.011,11-TL nin ödendiği, borca, takibe ve ferilerine itiraz ettikleri ve takibin durduğu belirlenmiştir.
İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … Bankası AŞ’nin takip borçlusu … ve … aleyhine 07.08.2007 tarihinde 902.763,30-TL asıl alacak, işlemiş faizlerle birlikte 1.020.195,68-TL olduğu, bunun takipten önce 562.710,00-TL’nin ödenmesi nedeniyle geri kalan 457.485,68-TL’nin borçlulardan talep edildiği, takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapıldığı, takip dayanağının borçlu … lehine verilen ipotek kayıtları olduğu, ödeme emrinin borçlulara gönderildiği ve taşınmazlara ait kıymet takdirlerinin yapıldığı belirlenmiştir.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E.- …/… K. sayılı 14.02.2008 tarihli kararı ile dosyanın yetkisizlik kararı ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği, bu kararın davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin …/… E – …/… K sayılı 16.09.2008 tarihli kararı ile yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğu belirtilerek bozulmasına karar verildiği belirlenmiştir.
Mahkemenin …/… Esasına kayıtlanan dosyada;
Mahkemece bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmiş, bilirkişiler …, … ve …’den alınan 15.09.2011 tarihli raporda; dava dışı …’ın davacı bankadan 24.06.2006 tarihli sözleşmeyle 540 gün vadeli 495.000,00-TL spot kredi kullanma konusunda anlaştığı, spot kredinin vadesinden önce 31.05.2007 tarihinde kat edildiği, 3 adet çek bedeli için 770,00-TL çek bedelinin bloke edilmesinin talep edildiği, genel kredi sözleşmesi hükümlerine göre yapılan incelemede; borçlu cari hesap spot kredi hesabından 61.484,76-TL alacağın doğduğu, spot krediye ait özel sözleşme hükümlerine göre ise; 17.891,79-TL borcun doğduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı tarafların itirazı üzerine bilirkişilerden yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmiş, bilirkişilerden alınan 12.12.2011 tarihli ek raporda; tarafların itirazları değerlendirilmiş, genel kredi sözleşmesine göre davacı bankanın alacağının 54.665,11-TL, spot kredi sözleşmesine göre ise 15.032,43-TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı … Ltd Şti’nin bu rapora karşı beyanında; forward sözleşmesinin doğmadığı belirlendiğinden müvekkilinin temerrüdü oluşmadığı halde spot kredi sözleşmesinin kat edildiğini, bilirkişilerin bu hususu değerlendirmediğini, bankanın 10.235,57-TL kendilerine borçlu olduğunu belirterek itiraz etmiştir.
Mahkemece yapılan değerlendirmelerle alınan bilirkişi raporları gözetilerek …/… E. – …/… K. Sayılı 22.06.2012 tarihli kararla; bilirkişi raporlarına göre davalıların çek depo tutarlarından sorumlu oldukları yönünde hüküm bulunmadığından bu kısım yönünden talebin reddine, toplam 15.032,43-TL yönünden takibin devamına karar verildiği, bu kararın tarafların temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin …/… E. – …/… K. sayılı 06.03.2013 tarihli kararla bozulduğu belirlenmiştir. Bozma gerekçesinde “…Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; … Ticaret/ … firmasınca bankaya çekilen 24.06.2006 tarihli faks metninin … tarafından teyit edildiği ve spot kredinin
… Ticaret/ … firmasına kullandırıldığı, bankaca sözleşmenin 3. maddesi gereği vadesinden önce hesabın kat edildiği, faks metnindeki anlaşma gereği olan faiz ve ferileri toplamı kadar davacının alacağının oluştuğu, bu alacağa spot kredinin vade bitim tarihine kadar icap ve kabulde belirlenen faiz oranının, sonrasına ise sözleşmede belirlenen temerrüt faizi uygulanması gerektiği, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesinleşen …/… Esas sayılı dosyasında taraflar arasındaki Forward Kredisi Sözleşmesinden kredi lehtarının sorumlu olmadığı yönünde karar verilmiş olması ve yine davacı banka tarafından iş bu davada verilen 29.03.2011 tarihli dilekçede de Forward Kredisinden olan alacak ve ferilerine dayalı davanın konusuz kaldığı belirtilmiş olmakla buna ilişkin inceleme yapılmadığı, taraflar arasındaki sözleşmelerde kefillerin çek depo tutarlarından sorumlu oldukları yönünde hüküm bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile İzmir 22.İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyası ile tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi koşulu ile davalıların İzmir 22.İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyasına yaptıkları 14.698,89 TL asıl alacak, 81,15 TL işlemiş faiz, 4,05 TL faizin %5 BSMV’si , 248,34 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam; 15.032,43 TL’ye vaki itirazının iptaliyle takibin asıl alacağa takip tarihinden spot kredinin vade bitim tarihi olan 17/12/2007 tarihine kadar %39,75 oranında, sonrası %126 oranında temerrüt faizi uygulanarak takibin devamına, depo kararına ilişkin talep ile fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit nitelikte olduğundan %40 oranındaki 6.012,97 TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı banka vekili ile davalı şirket yetkilisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dışı … lehine kullandırılan kredi ve vadeli döviz alım satımından kaynaklanan alacağın tahsili için 04.06.2007, 31.05.2007 ve 27.06.2007 tarihli ihtarnamelerle, ihtara konu borcun ödenmesinin talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine ilamsız icra takibine geçildiğini, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dışı … 26.06.2006 tarihinde 540 gün vadeli 495.000 TL spot kredi kullanmak istediğini belirtmiş, bankaca bu talep yerinde görülerek spot kredi kullandırılmıştır. Davacı banka, spot kredi yönünden davalı temerrüde düşmemesine rağmen ihtarname keşide ederek ödeme yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece, davacının Genel Kredi Sözleşmesi’nin 3. maddesi uyarınca bankanın hesabı dilediği gibi kat edebileceği gerekçesiyle davacı bankanın talebi yerinde görülmüştür.
Davalı spot kredi sözleşmesine uygun şekilde ödeme yaptığı sürece ve banka hesabı kat etmek için haklı bir neden göstermedikçe bankanın sözleşmenin 3. maddesi ile kendisine tanınan yetkiyi kötüye kullandığının ve bu davranışın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine aykırı olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilerek, bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınıp, toplanan tüm deliller değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir…” hükmü yer almıştır.
Bozma gerekçesinde yer aldığı üzere davacı bankanın TMK m. 2 ye aykırı olarak sözleşmenin 3. maddesindeki hakkını kötüye kullandığı ve kredi sözleşmesini haksız olarak fesih ettiği, dava dilekçesinde belirtilen forward kredisinin şartlarının oluşmadığını, buna rağmen forward kredisinden dava dışı asıl borçlu …’ın bu kredi sözleşmesinden caydığını belirten 22.05.2007 tarihli dilekçesine istinaden hesabın kat edilerek 04.06.2007 tarihinde ihtarname gönderilerek 24 saat içerisinde 629.011,11-TL’nin ödenmesi konusunda talepte bulunması kredi sözleşmesine ve hukuka aykırı olduğu, bu yetkinin kötüye kullanıldığı belirlenmiştir.
Dava dışı …’ın Karşıyaka 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açtığı …/… E. – …/… K. sayılı dosyasında; 20.06.2006 tarihli genel kredi sözleşmesinde usule aykırı olarak fesih edilmesi nedeniyle bankaya ödedikleri 495.000,00-TL ana para, 134.011,11-TL faiz olmak üzere toplam 629.011,11-TL’nin 22.04.2007 tarihinde ödenen 66.320,01-TL’nin borçtan düşülmediğini belirterek 66.320,01-TL’nin ödeme tarihi olan 20.06.2007 tarihinden 67.710,00-TL’nin de 02.08.2007 tarihinden %126 temerrüt faizi ile birlikte davalı bankadan talep ettiği, spot kredinin usulüne uygun olarak kullandırılmaması nedeniyle banka lehine kredinin muaccel olmakla talep etme hakkı doğmadığından 67.848,78-TL temerrüt faizi almaya hakkının bulunmadığı, 134.011,11-TL faiz alamayacağı tespit edilerek bu miktardan borçlu olmadığının tespitine, 66.320,01-TL’nin 20.06.2007, 67.710,00-TL’nin 02.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, kararın temyiz edilerek Yargıtay’a gönderildiği belirlenmiştir.
Aynı zamanda dava dışı …’ın Karşıyaka 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açtığı …/… E.- …/… K. Sayılı itirazın iptali davasında; davacı …’ın davalı … Bankası AŞ’nin 3 ayrı forward işlemi ile toplam 30.635,00-TL fazladan tahsilat yaptığı gerekçesiyle takibe geçtiği, Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyasıyla yapılan takibe itirazın iptali ile takibin devamını talep ettiği, mahkemece yapılan yargılamada davacının talebinin haklı bulunarak davalının itirazının iptaline, takibin 30.635,00-TL asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı olan 10.000,00-TL üzerinden devamına karar verildiği, kararın temyiz edilerek Yargıtay’a gönderildiği belirlenmiştir.
Mahkemece bozma kapsamında 28.04.2014 tarihli Yargıtay Bozması gözetilerek alınan ek bilirkişi raporunda; dava dışı …’ın 495.000,00-TL bedelli 540 gün vadeli kredi borcunun takip tarihi itibariyle asıl alacak borcu olmadığı, faiz alacağından ise 5.212,11-TL ve 260,61-TL %5 BSMV olmak üzere toplam 5.472,72-TL borçlu olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporuna itirazlar üzerine alınan 05.09.2014 tarihli ek raporda; taraflar arasında yapılmış olan spot kredi sözleşmesinin feshi ile hesabın kat edilerek borçluya ve ihtarname gönderilmesinin hukuka uygun olmadığı ancak, akdi temerrüd faizi isteme hakkına haiz olduğu, 495.000,00-TL asıl alacağın spot kredinin kat edilerek borçlu … tarafından yapılan ödeme tarihlerine kadar işleyecek akdi faiz oranı %26,5 ve %0,80 komisyon oranı gözetilerek takip tarihi itibariyle işlemiş akdi faizin 7.812,43-TL ve %5 BSMV 390,62-TL olmak üzere 8.203,06-TL olduğu, 770,00-TL çek depo talebinin bulunduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmelerde;
Dava dışı asıl kredi borçlusu …’ın davacı bankadan kuracağı fabrikanın çinko ihtiyacını karşılamak için 20.06.2006 tarihinde 1.500.000,00-TL bedelli sözleşme imzaladığını, teminat olarak 2.500.000,00-TL ipotek ve 2.000.000,00-TL bono verdiğini, bankanın 1.200.000,00-TL kredi açtığı (20.06.2006 tarihinde 6 aylık 500.000,00-TL ve 26.06.2006 tarihinde 18 aylık 495.000,00-TL nakit kredi), kredinin tahsis amacından farklı bir yerde kullanılamayacağından, borçlu …’ ın Aliağa Organize Sanayi Bölgesi ile anlaşma yoluna gittiği, ancak bu bölgede arıtmanın olmaması nedeni ile, çinko işinin yerine getirilemeyeceğinin anlaşıldığı, kredinin başka bir işte kullanılması mümkün olmadığından kredinin kullanılamaması nedeni ile iade edilmesi istenmesine rağmen iade alınmadığı, 500.000,00-TL’nin 18.12.2006 tarihinde bankaya ödendiğini, geri kalan 495.000,00-TL‘nin vade bitim tarihinden önce davacı bankanın spot krediyi iadesini istediği, ancak Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas – …/… Karar sayılı dosyası ile forward kredisinden davacı bankanın alacaklı olmadığı halde takibe geçtiği, aynı zamanda bu kredi sözleşmesinde imzası bulunmayan dava dışı borçlu …’ın bu kredi sözleşmesindeki sözleşme şartlarını yerine getirmediğine istinaden spot kredinin kat edilerek ihtarname gönderilmesinin hukuka uygun olmadığı, TMK m. 2’ye aykırı olduğu, spot krediden doğan sözleşme kapsamında genel kredi sözleşmesinden bağımsız ve ayrı şartların kabul edildiği, bu nedenle yapılan takibin yerinde olmadığı, borçlunun 818 sayılı BK m. 101’e göre temerrüde düşmediği, davalının bu kat ihtarı üzerine bilirkişi raporlarında da belirlendiği üzere kendisine gönderilen ödeme emrinden önce 562.710,00-TL ödeme yaptığı ve bu ödemenin tümünün spot krediye ilişkin olduğu, 818 sayılı BK m. 84’e göre alacaklıya yapılan ödemenin temerrüt oluşmadığından faize mahsup yetkisi vermediği, 31.05.2007 tarihinde kesilen kat ihtarı ile gönderilen ihtarnamenin ödenmesi için 24 saatlik tanınan sürenin de hakkaniyete aykırı olup 818 sayılı BK m. 312’ye aykırı olduğu, borçlunun yaptığı ödemenin ana paraya mahsup edilmesi gerektiği, bankanın %126 temerrüt faizinin de 6098 sayılı TBK m.88 ve 120’ye aykırı olduğu, bankanın vadesinden önce borçludan krediyi geri istemesi nedeniyle faiz talep edemeyeceği, bu nedenle bankanın sadece spot kredinin ana parasını borçlu ve kefillerden geri isteyebileceği belirlenmiştir.
Bankanın İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı takip dosyasında; 629.011,11-TL spot kredi ve 273.752,19-TL forward sözleşmesinden doğan borç ile birlikte toplamı 902.763,30-TL asıl alacak üzerinden takibe geçtiği, ancak biraz önce açıklandığı üzere dava dışı borçlu …’ın forward sözleşmesinden borçlu olmadığı, buna göre …’ın 495.000,00-TL asıl kredi borcundan tümünü ödediği, ayrıca 562.710,00-TL’nin takipten önce ödenmesi nedeniyle 67.710-TL fazla ödeme yaptığı belirlenmiştir. Bu nedenle takibe konu edilen ve kalan alacak olarak gösterilen 457.485,68-TL’nin 15.05.2015 tarihli bilirkişilerden alınan ek raporla belirlenen 183.485,15-TL lik kısmının spot krediye ilişkin olup, bu miktardan borçlu olmadığı halde takibe geçildiğinden (işlemiş faiz, BSMV dahil) bu kısım üzerinden davalılar lehine %40 kötü niyet tazminatına ve genel kredi sözleşmesinden dolayı 3 adet çekin garanti tutarı 770,00 TL nin … Bankasının Atatürk Organize Sanayi Şubesine depo edilmesi hükmedilmiştir.
Bu kararın tarafların temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin …/… E. – …/… K. sayılı 20.09.2016 tarihli kararla bozulduğu belirlenmiştir. Bozma gerekçesinde “…Davacı vekili, davalıların müteselsil kefaletleriyle dava dışı … lehine kullandırılan kredilerle ilgili olarak bakiye borcun ödenmemesi nedeniyle girişilen takibin davalıların itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkeme kararında hüküm kısmında davanın reddine denildiği halde ayrıca depo talebinin kabulüne karar verilerek hükmün kendi içinde çelişki yaratılacak şekilde oluşturulması doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…” gerekçesi yer almıştır.
Mahkememizce bozma kararına uyulmuştur.
Davacının temyiz dilekçesinde yer aldığı ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesince de bozma konusu yapılan depo kararına ilişkin kısmın gerekçeli kararda çelişki ortaya çıkardığından 3 adet çek garanti bedelinin … Bankası Atatürk Organize Sanayi Şubesine depo edilmesine ilişkin çelişkili kısım hükümden çıkarılmış, hükmün diğer kısımlarında daha önceki tespitlerde bir değişiklik olmadığından değişiklik yapılmamıştır.
Bu karar davacı vekili ve davalı … Ltd Şti vekili tarafından temyizi üzerine (Davacı vekili temyiz gerekçesinde 3 adet çek garanti bedelinin … Atatürk Organize Sanayi Şubesine depo edilmesine ilişkin çelişkili kısım hükümden çıkarıldığını, Gayri nakit alacağın hükümden çıkarılamayacağını müvekkili bankanın takip tarihi itibari ile davalılardan toplam 183.485,15 TL alacaklı olduğunun belirlendiği, spot kredi alacağının dışında başka alacaklarının bulunduğu gayri nakit alacaklarının da bulunduğu ve müvekkil aleyhine %40 kötü niyet tazminat hükmedilmesini yerinde olmadığını, ayrıca …’ın 26.02.2022 tarihli yerel mahkeme kararını temyiz etmediğinden bu davalı yönünden kararın kesinleştiğini, bu davalı lehine 31.730 TL vekâlet ücretinin de kesinleştiğini bu nedenle …’a yeni bir vekâlet ücreti verilemeyeceğini, belirterek kararın bozulmasını istediği ayrıca davalı … Ltd. Şti. vekilinin hükmedilen kötü niyet tazminatının yanlış hesaplandığını belirterek kararı temyiz ettiğini belirlenmiştir)Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin …/… Esas – …/… Karar sayılı 07.07.2020 tarihli kararla bozulduğu belirlenmiştir. Bozma gerekçesinde “…1-Davalı … Servis Merkezi Loj. İnş. Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; itirazın iptali davalarında kötüniyet tazminatına karar verilmesi için alacaklı davacının haksız olması tek koşul olmayıp davacı alacaklının haksız olduğu icra takibinde kötü niyetli olduğunun da anlaşılması gerekir. Mahkemece 457.485,68 TL üzerinden dava reddedilmiş ise de bunun 183.485,15 TL’sinin ödenmiş olduğunun anlaşılması ve mahkemece bu miktar üzerinden kötüniyet tazminatına karar verilmesi doğru olduğundan davalı vekilinin takip miktarı üzerinden kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerektiği yönündeki temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde olmayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Davacı vekili, forward ve spot krediden kaynaklanan nakti alacağı ve 3 adet çek teminat bedelinin deposu için takip yapmış ve itiraz üzerine itirazın iptali davasını açmıştır. Mahkemece davanın tümden reddine yönelik olarak verilen kararda 3 adet çek garanti bedeli talebine yönelik olarak bilirkişilerce davalı kefillerin bu konuda sözleşmesel bir sorumluluğu olmadığı bildirildiği halde bu konuda gerekçeli kararda herhangi bir gerekçe gösterilmemiştir. Gerekçesiz karar verilmeyeceği için karar bu yönden yanlış olmuştur. Ayrıca mahkemece verilen …/… Esas ve …/… Karar sayılı ve 22.06.2012 tarihli karar davalılardan … tarafından temyiz edilmeyip davalı şirket tarafından yapılan temyiz nedeniyle bozulduğu halde davacının kazanılmış haklarına riayet edilmeksizin bu kararı temyiz etmeyen davalı … yönünden de davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi yer almıştır.
Mahkememizce bozma kararına uyularak; bozma kararında yer alan gerekçe kısmı açıklanmış ve davacı bankanın forward ve Spot krediden kaynaklanan nakit alacağı ve 3 adet çek teminat bedelinin deposu için yapılan takibe karşılık incelemede 3 adet çek bedeline ilişkin sözleşmesel olarak davalı kefillerin sorumluluğu bulunmadığından bu davalılar yönünden 3 adet çek teminat bedelinin depo edilmesini talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Bu konuda mahkememizce bozma kararında yer aldığı üzere bozmaya uyularak …/… E …/… K sayılı kararla 3 adet çek garanti bedeli toplamı olan 770 TL gayri nakdi çek bedelinin bankanın Atatürk Organize Şubesine depo edilmesine, ilişkin olarak yapılan talebin reddine karar verilmiştir.
Yine bozma kapsamında mahkememizce verilen …/… E ve …/… K sayılı 22.06.2012 tarihli kararın davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmemesi üzerine kesinleştiği belirlenmiş olduğundan bu davalı yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
1-Davacı … Bankası AŞ’nin açmış olduğu itirazın iptali davasında mahkememizin …/… Esas …/… K sayılı karar ile verilen kararın davalılardan … tarafından temyiz edilmediğinden bu davalı yönünden kararın kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı … Bankası AŞ’nin Davalı … Servis Ltd. Şti’nin açmış olduğu davanın ise Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin …/… Esas –…/… Karar sayılı bozma kararında belirtildiği üzere gerekçesi hükümde açıklandığı üzere reddine
Davalının %40 kötü niyet tazminat taleplerinin KABULÜ ile; davacı bankanın davalının borçlu olmadığını bildiği halde haksız ve kötü niyetli olarak İzmir 22. İcra Müdürlüğünün …/… E sayılı dosyada alacağı takibe konu ettiği belirlenmekle İİK m. 67/2 gereğince %40 kötü niyet tazminatı tutarı olan 73.394,06 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacının 3 adet çek teminat bedelinin depo edilmesine ilişkin talebinin reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan dava açılışında alınan 3.899,10 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 3.818,4‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı … Servis Merkezi Ltd. Şti. tarafından yargılama gideri olarak yapılan yazışma ve tebligat gideri 252,90 TL’nin davacıdan alınarak davalı … Ltd. Şti.’ne verilmesine,
Davalı … Ltd Şti kendini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/2. maddesine göre belirlenen 39.924,28 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalı … Ltd Şti’ne verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün yasal süresi içerisinde Temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/05/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır