Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/126 E. 2022/419 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/126
KARAR NO : 2022/419

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 10/02/2022
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkilinin … Türkiye distribütörü olduğunu, davalı ile müvekkilinin ticari ilişki içerisinde olduklarını, davalının Müvekkil’den 40.000 TL tutarında pompasız su arıtma cihazı siparişi verdiğini, davalının, 40.000 TL tutarındaki bu mallara karşılık müvekkiline 65.000 TL bedelli çek vereceğini, mal bedeli olan 40.000 TL üzerine kalan tutar olan 25.000 TL’nin müvekkili tarafından kendi banka hesabına gönderilmesini talep ettiğini, müvekkilinin de davacı’ya güvenerek bu talebi kabul ettiğini, 30/09/2021 tarihli 65.000 TL bedelli çeki müvekkiline verdiğini, söz konusu çekin müvekkiline … tarafından gönderildiğini, müvekkilinin davalı’ya duyduğu güven ve aralarındaki süregelen ticari ilişki nedeniyle çek kendisi ulaştığı anda, daha tahsil tarihi gelmeden, mal bedelinin üzerinde kalan 25.000 TL fazla bedeli 10.08.2021 tarihinde davalının banka hesabına gönderdiğini, siparişlerin teslim tarihinden önce, Müvekkilinin müşterisi … tarafından gönderilen çekin ödenmesi için ilgili banka olan … Bankası Şubesi ile iletişime geçildiğini ancak, banka tarafından çekin sahte olduğu, aynı seri numarasıyla başka tutarda bir çekin bankaya ibraz edildiği, çekin bankalarına ait olmadığının beyan edildiğini ve herhangi bir işlem veya ödeme yapılmadığını, bu nedenle davalı hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… Sor. Numarası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, davalıyla müvekkilinin iletişime geçtiğini, ödenen 25.000 TL’nin iadesini talep ettiğini, ancak davalının müvekkiline hiç bir ödeme yapmadığını, bu nedenle tarafımızca müvekkili tarafından ödenen bedelin iadesi için Seferihisar İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas Sayılı dosyası ile takip başlattıklarını ancak açılan takibe davalı tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak hiçbir anlaşma sağlanamadığını, açıklanan nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile Seferihisar İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyasında davalının yaptığı borca ve yetkiye itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalının, likit alacağa haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; öncelikle, dava konusu ilamsız icra takibinin yetkisine itiraz ettiklerini, söz konusu icra dosyasının yetkili icra müdürlüğü olan Balıkesir İcra Müdürlüklerine gönderilmesinin gerektiğini, icra dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilmeden iş bu davanın açılmasının usulden reddi gerektiğini, davacının davalı müvekkilden alacaklı olduğunu iddia ettiği alacağın kıymetli evraktan kaynaklanmadığını, söz konusu icra takibi de ilamsız takip olmasından ve davacı tarafın kıymetli evraktan kaynaklanan bir alacağı ve taraflar arasında da ticari bir ilişki bulunmadığından asliye ticaret mahkemelerinin görevli olmadığını, bu davanın görevsizlik nedeniyle reddi gerektiğini, yani yetkili ve görevli mahkemenin Balıkesir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, ayrıca dava konusu ilgili alacağın da zamanaşımına uğramış olduğunu ve davanın zamanaşımı nedeniyle de reddi gerektiğini, müvekkilin eşi … adına kayıtlı … plaka sayılı 2001 model Toyota Yarıs Marka aracı satmak için ilana koyduğunu, … isimli şahıs ile aracı satması karşılığında müvekkiline 65.000 TL tutarlı çek vereceğini söylediğini, müvekkilinin çek işine girmeyeceğini söylediğini ancak …şirketi bünyesinde pazarlama bölümünde çalışan davacı …’un çalışanı … adındaki şahsın müvekkiline hitaben “çek sağlam, çeki kabul et, biz çeki sorgulattık çekte hiçbir problem yok, çeki al, biz malzeme ve nakit para karşılığında çeki senden alırız” dediğini, akabinde … plakalı aracın satışı karşılığında … isimli şahıstan 30/09/2021 ödeme tarihli 65.000 TL tutarlı çeki müvekkili …’ın ısrarları sonucunda aldığını, hal böyle olunca müvekkilinin söz konusu çekin sahte olup olmadığı hususunda araştırma yapmasına imkan verilmediğini, çek konusunda gerekli araştırmayı davacı ve davacının çalışanı yapmış olduğundan kendileri de çekin sağlam olduğu konusunda müvekkile güven verdiklerini, bu durum karşısında müvekkiline atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, şirket çalışanı olan dava dışı …’ın 10/08/2021 tarihinde Balıkesir’e müvekkilin yanına gelerek çeki tekrardan teyit için sorgulattığını ve çeki tekrar teyit edip sağlam olduğunu tespit ettiğini, çek karşılığında 25.000 TL nakit ve Hyundai marka 40.000 TL değerinde 70 adet kapalı kasa su arıtma cihazı olarak davacı ile anlaştıklarını, anlaşmış olunan ürünlerin müvekkiline gönderilmediğini, buna binaen ürünlerin müvekkiline teslimini teminen davacı tarafa Balıkesir … Noterliğinin 05/10/2021 tarih … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarname çekildiğini fakat ihtarnameye davacının cevap vermediğini, müvekkilinin çekin sahte olduğunu bilecek pozisyonda olmadığını, dava konusu çekin davacı tarafın rızasına binaen alındığını, Müvekkilinin mal varlığında haksız bir artış söz konusu olmadığını, müvekkilinin eşinin aracını satması karşılığında 65.000 TL zarara uğradığını, satış yapıldığı gün ile şu anki mevcut araç fiyatları düşünüldüğünde müvekkilin zararının daha fazla olduğunu, söz konusu olaylarla ilgili watsap yazışmalarının soruşturma dosyasında olduğunu,
Açıklanan nedenlerle alacaklının takip konusu borcu kötüniyetli olarak icra takibi yapmasından dolayı takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere davacının tazminata mahkum edilmesini, açılan davanın ilk önce yetkili icra müdürlüğünün bağlı olduğu mahkemede açılmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, yetkisizlik kararı verilmesini, görevsizlik yönünden reddine karar verilmesini ayrıca haksız ve yersiz açılan davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; Seferihisar İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası, müvekkilin davalıya ödediği tutarı gösterir banka dekontu, banka kayıtları, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… Sor. Numaralı dosyası, dosya konusu çek , ticari defter ve kayıtlar, faturalar, sipariş formları, yazışmalar, bilirkişi İncelemesi, tanık ve keşif delillerine dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; Seferihisar İcra Müdürlüğünün …/… E. sayılı dosyası, Arabuluculuk Tutanakları, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… sor. No dosyası, Balıkesir … Noterliğinin 05/10/2021 tarih … Yevmiye numaralı ihtarnamesi, araç satış belgesi, tanık anlatımları, whatsap görüşmeleri, bilirkişi ve yemin delillerine dayandığı görülmüştür.
Seferihisar İcra Müdürlüğünün …/… E. sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine haksız ödenen bedelin iadesine dayalı olarak 25.000,00 TL asıl alaca, 791,61 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.791,61 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 21.10.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun vekili aracılığıyla sunduğu 21.10.2021 tarihli dilekçe ile, yetkili icra müdürlüğünün borçlunun ikametgahı olan Balıkesir İcra daireleri olduğunu, alacaklı tarafa herhangi bir borcun bulunmadığını, ödeme emrindeki borcun neyden kaynaklandığının anlaşılamadığını bu nedenle takibe, borcun tamamına, ödeme merine, faiz oranına, işlemiş faize ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; haksız ödenen bedelin iadesine dayalı olarak başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Dosya kapsamında, gerçek kişi davacının Seferihisar Malmüdürlüğünün 02/03/2022 tarihli yazısında 2014 yılından beri mükellefiyet kaydına sahip olup gerçek usulde vergiye tabi olduğu ve 1.sınıf tüccar olup bilanço usulüne göre defter tuttuğunun bildirildiği, gerçek kişi olan davalının ise Balıkesir Karesi Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarihli yazısına göre işletme esasına göre defter tuttuğu ve ikinci sınıf tüccar olduğunun bildirildiği, buna göre davalının tacir sıfatının bulunmadığı, ilamsız icra takibinin dayanağının kambiyo senedi olmadığı, davacı tarafça haksız ödenen bedelin iadesine dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmayan bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine,görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 331/2.maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 Sayılı Yasanın 5.ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.