Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1032 E. 2022/1180 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/416
KARAR NO : 2022/1088

DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2022
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
KARARIN YAZILMA
TARİHİ :15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin arkadaşı dava dışı …’un davalı kooperatiften kullanmak istediği kredi için müvekkilinden kendisine kefil olmasını istediğini, müvekkilinin aralarındaki arkadaşlık ilişkisi ve …’un borcunu ödeyeceğine duyduğu güvenle kendisine kefil olduğunu, müvekkili ile davalı kooperatif arasında 17/02/2016 tarihli ve üst limiti 30.000,00 TL olan kefalet sözleşmesi imzalandığını, ancak bu sözleşmenin geçersiz olduğunu, çünkü müvekkilinin kefalet sözleşmesinin imzalandığı tarihte evli olduğunu, kefalet sözleşmesi kurulmadan önce ya da kefalet sözleşmesinin kurulduğu esnada eşinin yazılı rızasının bulunmadığını, müvekkilinin imzalamış olduğu kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğundan davalı kooperatife borcunun bulunmadığını bu nedenle davalı tarafından müvekkili aleyhine … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti amacıyla iş bu menfi tespit davasının açıldığını belirterek, taraflar arasında imzalanan kefalet sözleşmesinin iptaline, müvekkilinin takip dosyalarında davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, yargılama sona erene kadar takibin tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini dava talep ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili Av. … tarafından sunulan 08.06.2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davaya bakmaya yetkili mahkemenin İzmir Mahkemesi değil, takibin yapıldığı ve davalı kooperatifin bulunduğu … Mahkemesi olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacıya karşı müvekkili tarafından … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas sayılı dosyalarıyla icra takibi başlatıldığını, takiplerin süresinde bir itiraza maruz kalmadan kesinleştiğini, davacının maaşından kesintiler yapılmaya başlandığını, o zaman davacının aklına kefaletinin geçerli olmadığının geldiğini, dava konusu takiplerde davacının dilekçesinde belirttiği gibi eşin rızasının aranmadığını, eşlerin kendi yaşamlarına ilişkin borçlanmaların rizikolarını evlilik gereğince üstlenmekle birlikte; eşlerden birinin, başkalarının borçlarını üstlenme anlamına gelen üçüncü kişilere kefil olması halinde evlilik kurumu içinde yer alan mal ve hakların zarar görebildiğini, ekonomik yıkımlara karşı aile birliğinin ve toplumun en önemli yapı taşı olan ailenin korunması amacıyla, kefalette eş rızası şartı getirildiğini, borçlunun kötü niyetli olarak bu davayı ikame ettiğini, davacının tedbir talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, tedbiren takiplerin durdurulması ve maaşındaki haczin kaldırılması talebinin hukuki gerekçeden yoksun olduğunu beyanla davanın usul ve esastan reddine, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, İİK 72.maddesi gereği müvekkili lehine %20 den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekillerinden Av. … tarafından sunulan 08.06.2022 tarihli dilekçede özetle; davalı kooperatifin ortaklarından …’un … Bankası … Şubesinden Esnaf ve Sanatkarlara mahsus Hazine Destekli kullandığını, müvekkilinin de kuruluş amacı ve ana tüzüğü gereği ortağı …’un … Bankası … Şubesinden kullandığı kredi için bankaya karşı garantör olduğunu ve aval vermek sureti ile bankaya karşı kefalet verdiğini, kredi sözleşmesinde davacı … ve …’in de müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, kredi sözleşmesinin 17.02.2016 tarihli olduğunu, davacının krediye kefil olduğunu ve kredinin kullanıldığı tarihte evli olduğunu ve kefil olmasına yazılı eş rızası alınmadığı için kefaletinin geçersiz olduğunu kefalet sözleşmesinin iptal edilmesini ve … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında borçlu olmadıklarının tespitine ve dava sonuna kadar icranın tedbiren durdurulması iddiası ile dava açtıklarını, BK.584. maddesine eklenen fıkra hükümleri gereği Esnaf Ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi ortaklarına kullandırılacak kredilerde eş rızasının aranmayacağı hususundaki yasa maddesi nazara alındığında davacının iddialarının yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; Nüfus kaydı, … İzmir Şubesi kredi çerçeve sözleşmesi, Kefalet sözleşmesi, … İcra Dairesi’nin … Esas ve … Esas sayılı dosyaları, yemin, tanık, bilirkişi delillerine dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; … İcra Müdürlüğünün … E ve … E Esas sayılı takip dosyası ve münderecatı, kredi dosyası, bilirkişi incelemesi delillerine dayandığı görülmüştür.
Dava dışı … Bankasından dava dışı …’un kullandığı kredi sözleşmesi getirtilmiş, incelendiğinde dava dışı …’un davacı, davalı ve dava dışı …’in kefaletiyle 17/02/2016 tarihinde 30.000 TL bedelli işletme kredisi kullandığı görülmüştür.
Dava dışı …’un İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabına göre tacir ve tüzel kişilik ortaklığına rastlanmadığı, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin 03/10/2022 tarihli yazısına göre … Esnaf ve Sanatkarlar Odasına bağlı kaydının bulunduğu, … Vergi Dairesi’nin 03/10/2022 tarihli yazısına göre göre dava dışı …’un 01/01/2016- 31/12/2017 tarihleri arasında çiçek yetiştiriciliği faaliyetinden dolayı basit usulde mükellef olduğu ve 2016-2017 vergilendirme dönemlerine ilişkin basit usul gelir vergisi beyannamesi ve hesap özetinin gönderildiği görülmüştür.
… İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı S.S … Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi tarafından borçlular … ve … aleyhine 05.08.2019 tarihli kredi sözleşmesine dayalı olarak 7.374,48 TTL asıl alacak, 744,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.118,75 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu …’ın takibe itiraz etmediği, kesinleşen takip nedeniyle Buca Belediyesinde çalışan borçlu …’ın maaşının ve ücretlerinin 1/4’ünün haczine karar verildiği görülmüştür.
… İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı S.S … Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi tarafından borçlular … ve … aleyhine 19.09.2018 tarihli diğer konulu alacağa dayalı olarak 13.630,00TL asıl alacak, 4.301,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.931,00 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu …’ın takibe itiraz etmediği, kesinleşen takip nedeniyle Buca Belediyesinde çalışan borçlu …’ın maaşının ve ücretlerinin 1/4’ünğn haczine karar verildiği görülmüştür.

DEĞERLENDİRME :Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Esnaf olan dava dışı asıl borçlu … ile T. … Bankası A.Ş arasında 17/02/2016 tarihinde 30.000,00 TL limitli işletme kredisi sözleşmesi imzalandığı, sözkonusu işletme kredisine davacı, davalı S.S … Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi ile dava dışı … birlikte müteselsil kefil oldukları; aynı tarihte davalı kooperatif ile asıl borçlu …, müşterek müteselsil kefiller davacı … ve dava dışı … arasında “Müşterek Borçlu ve Müşterek Müteselsil Kefillere ait Sözleşme, Bilgilendirme ve Taahhütname” konulu sözleşmeyi imzaladıkları, davalı kooperatif tarafından kredi alacaklısı dava dışı bankaya ödenen miktarın rücuen tahsili istemiyle davacı ve asıl borçlu dava dışı … aleyhine … İcra Dairesi’nin … Esas ve … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyalarında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı tarafça icra takibinden sonra iş bu menfi tespit davasının açıldığı, uyuşmazlığa konu kredinin esnaf olan dava dışı asıl borçlu …’un kullandığı işletme kredisi olduğu, ticari kredi olmadığı, davacının memur olduğu ve davalı kooperatifin ortağı da olmadığı bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine,görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331. Maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
ilişkin, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/11/2022

Katip

Hakim

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 Sayılı Yasanın 5.ve 22. Maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.