Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/840 E. 2022/249 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/854 Esas
KARAR NO : 2022/250

DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2021
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2021 tarih ….Esas ve …….Karar sayılı ilamıyla yetkisizlik kararı verildiği ve dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacının dava açıldıktan sonra istifa eden vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasındaki internet yazışmaları üzerinden çeşitli tarihlerde ve zamanlarda toplam 146.553,05-TL tutarında kalıp işinin davalı şirket tarafından müvekkiline yaptırıldığını, buna karşılık müvekkilinin firmasına davalı şirket tarafından toplam 125.255,00-TL ödendiğini, müvekkili firmanın yaptığı işlerin faturasını kesip davalı şirkete gönderdiğini, bu faturalara davalı şirket tarafından hiçbir itiraz veya fatura iadesi gelmediğini, davalı şirket bir belgeye dayalı olmaksızın İzmir….. İcra Müdürlüğü’nde …. E. sayılı dosyası ile 20.02.2020 tarihinde cari hesap ekstresi dayanak gösterilerek 23.766,15-TL alacağı olduğundan bahisle ilamsız takip başlattığını, ödeme emrinin pandemi sebebi ile işyeri kapalı olan müvekkiline tebliğ edilemediğini, muhtarlığa bırakıldığını, bu sebeple gerekli itiraz yapılamadığını, takibin kesinleştiğini, taraflar arasındaki cari hesap bakiyesi için mutabakat sağlanmamış olduğunu, müvekkili firmanın davalı firmaya borçlu olmadığını, cari hesaplarından müvekkili firmanın alacaklı olduğunu, davacı firmanın, davalıya İzmir 1. İcra Müd. ….. E. sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, alacağın tamamı üzerinden takdir olunacak teminat mukabilinde takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, %20’den az olmamak üzere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve ön inceleme duruşmasında özetle; Menfi tesbit ve istirdat davalarının takibini yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceğini, müvekkili firmanın Genel Müdürlüğü’nün İzmir’de olduğunu, müvekkili firmanın, davacıdan alacağını tahsil edebilmek için İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, davacı tarafın İzmir 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında usulsüz tebligat yapıldığı iddiasıyla İzmir ……. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ……. E…. K.sayılı dosyasında şikayet davası açtığını, ancak yasal süresi içerisinde borca itiraz etmediği için takibin kesinleştiğini, HMK 106 ve İİK 72. Maddesi gereği davaya bakmaya yetkili olan Mahkemenin İstanbul değil, İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın yetkili mahkeme olan İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmaması nedeni ile yetki yönünden, arabuluculuğa başvurulmadığı için dava şartı yokluğundan reddini talep ettiklerini, Mahkeme aksi kanaatte ise yargılama neticesinde esastan reddine; davacının alacağın %20 sin den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; İzmir 1. İcra Müd. ….E. sayılı dosyası, davacının ve davalının ticari defterleri, davacının davalıya gönderdiği faturalar, davacının yaptığı kalıpların teknik resimleri, taraflar arasındaki internet yazışmaları, keşif ve bilirkişi incelemesi, tanıklar vesair her türlü yasal delile
dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; Müvekkil firmanın adresinin İzmir Ticaret Odası’ndan celbi, İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası, İzmir ….. İcra Hukuk Mahkemesi ……E….K. sayılı dosyası, müvekkili firmanın yasal ticari defterleri ve banka ödeme dekontları, tanık, bilirkişi ve sair yasal delillere dayandığı görülmüştür.
Davanın açıldığı İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……Esas sayılı dosyasında Mahkemenin 04.03.2021 tarihli ara kararı ile İİK m.72/3 uyarınca icra veznesi yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir verildiği, daha sonra İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2021 tarihli ilamıyla ……. Karar sayılı kararla yetkisizlik kararı verildiği, kararın 16/11/2021 tarihinde kesinleştiği, dosyanın Mahkememize gönderildiği görülmüştür.
İzmir …….İcra Dairesi’nin ……esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı Isıpark İç ve Dış Ticaret İnş. Isıtma Sis. Otomotiv San. A.Ş tarafından borçlu … aleyhine cari hesaba dayalı olarak 23.766,15 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun takibe itiraz etmediği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Dosya kapsamında, davalının tacir sıfatının bulunduğu ancak gerçek kişi olan davacının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabına göre tacir kaydının olmadığı, İstanbul Bayrampaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünün 01/12/2021 tarihli yazısına göre davacının 13/03/2014 tarihinden itibaren vergi dairesi mükellefi olduğu, mükellefin vergi dairesine beyan etmiş olduğu 2020 dönemi gelir vergisi beyannamesi esas alınarak işletme hesabına tabi olduğu, İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin yazı cevabına göre davacının 18/04/2016 tarihinde 34-681201sicil numarası ile İstanbul Bilumum Madeni Eşya Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliğine bağlı İstanbul Bilumum Makine ve Yedek Parçaları İmalcileri Esnaf ve Sanatkarları Odasına kayıt olduğu ve bu kaydının halen devam ettiği görülmüştür.
Buna göre davacının tacir sıfatının bulunmadığından uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine,görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 331/2.maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/03/2022
Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza