Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/836 E. 2022/834 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/836
KARAR NO : 2022/834

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 16.11.2021
KARAR TARİHİ : 28.09.2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … 16.11.2021 harç tarihli ve yönetici kayyım atanması talepli dava dilekçesiyle; davalı ……AŞ’nin dava dışı … ile %50 şer hisse oranıyla şirket ortağı ve yöneticisi olduğunu, 09.06.2021 tarihli 2020 yılı hesap dönemi olağan genel kurul toplantısının hazirun cetveli ve toplantı tutanağında 2 kişilik şirket olduğunun belirlendiğini, tek kişilik yönetim kurulu üyesi / başkanı / temsilcisi olan kardeşi … ile oğulları ……’nun kendisini şirketten uzaklaştırmaya yönelik hareketlerde bulunduğunu, taşıma ruhsatlı tabancası bulunan …’nun kendisini tehdit ettiğini, aynı zamanda kızının da bu iş yerinde çalışmasına engel olunduğu, jandarma aracılığıyla şirketten attırıldığını, whatsapp hattından kendisine hakaret içeren mesajlar gönderdiğini, kardeşi …’nun avukatı …’nun beraber çalışma ortamlarının tamamen ortadan kalktığını bildirerek kendisine mesaj gönderdiğini, kardeşinin jandarma zoruyla kendisini şirketten attırdığını, davalı şirketin 15.12.20217 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında hem sermaye artırımı yapılması hem de yönetim kurulunda kendisi ve kardeşi … ile birlikte şirketi temsil etme yetkisi kabul edilmesine rağmen davalı şirketin 12.01.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısına o tarihteki avukatı olan …’in talebi üzerine katılmadığı ve bu toplantıda …’nun yönetim kurulu olarak atandığı, görev süresinin 3 yıl olarak belirlendiği, yönetim kurulu görev süresinin 11.01.2021 tarihi itibari ile sona erdiğini, halen bir yönetim kurulu üyesi bulunmadığını, 09.06.2021 tarihli genel kurul toplantısında da yönetim kurulu tesis edilemediği, davalı şirketin 2 ortağının pay sahibi olup taraflar arasında fikir ayrılığı nedeniyle yönetim kurulunun oluşturulmasının mümkün olmadığını, …’nun oğlu …’ya verdiği hukuka uygun olmayan temsil yetkisi ile şirketin temsil edildiğini, 16.06.2020 tarihli…. nolu yönetim kurulu kararıyla öz oğlunu idari ve mali işler müdür olarak 16.06.2025 tarihine kadar 5 yıllık süreyle atadığını, ancak bunun kanuna uygun olmayan mutlak butlan ile malul olan bir işlem olduğunu, TMK m. 403 gereğince kayyımın belirli işleri görmek için atanacağını, TMK m. 426/3 ve 427/4 gereğince bir tüzel kişilik organlarında eksiklik olursa veya yönetim başka yoldan sağlanamazsa kayyım atamasının belirtildiğini, …’nun kendi görev süresi dolmuş olmasına rağmen16.06.2025 tarihine kadar temsili yetkili atadığını, yönetim kurulunun tespit edilmemesi sebebiyle şirketin organsız kaldığını, TTK m. 530 gereğince yönetim kurulu teşkil etmemesi sebebiyle bir yönetici atanmasını gerektiği TTK m. 430’a istinaden tarafına bilgi ve belge verilmemiş olması nedeniyle TTK m. 395 ve 396 maddeleri esas alınarak yapılacak tespitler için özel denetçiler atadığını, ticaret sicil gazetesinin internet sitesinde …’nun tek ortağı ve münferit temsile yetkili olduğu davalı firmaya aynı iştigal konusu ile faaliyette bulunan 15.05.2019 tarihinde bulunan … Dağıtım Sanayi ve Dağıtım Ltd. Şti. firmasının sahibi olduğunu, davalı şirketin sahibi olduğu marka ve markaların kardeşi …’nun kendi kurduğu şirket adına yeni aynı ya da birbirine çok yakın markaların tescil ettirerek kendi adına kullandığını, örneğin 27.08.2021 tarihinde … markası ile yeni bir içecek piyasaya sürdüğünü, bunlar dışında başka markaları varsa Türk Patent ve Markalar Kurulu’ndan öğrenilerek tespit edilmesi gerektiği, bu markaların iptali hakkında Fikri ve Sınai Hakları Mahkemesine dava açmak istediklerini, ayrıca kardeşi …’nun davalı firmaya ait olan ticaret markalarını kendi şirketini alarak- devrini yaparak – kiralayarak kullandığını, …’nun … Suyu Firması’na hammadde tedarik ettiğini, bu hammaddenin ne olduğunun belirtilmediği, zira … Suyu AŞ’nin hammaddesinin doğadan çıkan yer altı suyu olduğunu, Kula Belediyesi’nden kiralandığını, en büyük giderin ise cam şişe olduğunu, maliyet kaleminin %70,80 lik kısmının bu gider kaleminden oluştuğunu, yine sodaya katılan aromalar ve temizleyici dezenfektan maddesinin dava dışı …’nun firması vasıtasıyla davalı firmaya tedarik edildiğini, davalı firmadan normal piyasa şartlarından daha düşük bir bedelle piyasaya girerek kendi firmasına ürün aldığını, …’nuı tek başına yönetim kurulu ve başkanı olması sıfatıyla davalı firmanın tüm olanaklarını kendi çıkarı için kullandığını, böylece hem firmayı hem de diğer ortaklarını zarara uğrattığını, bunun için özel bir denetim yapılmasını istediklerini, Kula Belediyesi’yle imzalanan doğal maden suyu kullanım haklarını içeren kira kontratını iptal ettirerek kendi kurduğu … Ltd. Şti’ne devretmeye hazırlandığını öğrendiklerini, …’nu ise…’da bulunan… Petrol AŞ’nin sahibi olduğunu, bu kişinin daha önce … Suyu AŞ’de sigortalı işçi olarak çalıştığını, maaşı dışında herhangi bir geliri olmadığını, böyle bir işletme kurmasının mümkün olmadığını, diğer oğlu olan …’nun halen işçi olarak çalıştığını, ancak başka bir şirket kurup kurmadığının belirlenemediğini, kendisinin 7 yıldır şirketteki %5 lik temettü dışında hiçbir gelir sağlayamadığını, TTK m. 438 ve 439 gereğince şirkete özel denetçi atanmasını istediklerini, tüm genel kurul toplantılarında TTK m. 438’e göre davalı … Suyu AŞ firmasında özel denetçi atanmasını istediklerini, 02.06.2021 tarihli noter ihtarı ile talep ettiği, faaliyet raporu, bilanço, gelir gider tablosu ve davalı firmanın defter ve kayıtlarında yer alan vergisel yükümlülüklerinin incelenmesini istediğini, ancak bu belgelerin verilmediğini, özel denetim talebini 09.06.2021 tarihli genel kurul toplantısında kayıt altına aldırdıklarını, ancak bu belgelerin halen verilmediğini, davalı şirketin halen faaliyetlerine devam ettiğini ve fakat bilgi edinemediğini, 2015-2016-2017-2018-2019-2020-2021 yıllarına ait faaliyet denetimi, mali tablolar denetimi, uygunluk denetimi ve iç denetimi yapılarak yıllık üretim kapasitesi yapılan üretim, satış, kayıt dışı satış yapılıp yapılmadığı, bedelsiz ürün bulunup bulunmadığı, duran varlık stok emtia, tespit edilmesi, şirket ortaklarının 1.dereceden 3. dereceye kadar akrabalıkları olan kimseler veya ortağı olduğu şirketler var ise de; tespit edilmesi ve yapılan iş türü parayla ölçülebilen varlığının tespit edilerek şirketin zarara uğratılıp uğratılmadığının tespit edilmesi, şirketlerin kaynaklarının verimli kullanıp kullanılmadığının belirtilmesi, finansal tabloların önceden belirlenen ölçütlere göre düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması ve diğer konularda tespit yapılmasını istediklerini, ayrıca 442 uyarınca özel denetçi raporunu şirket sırlarını kapsayacağından TTK m. 437/3 gereğince talebin reddedilebileceğinden kendisinin ve kardeşi …’nun şirketin %50şer paylı iki ortağı olması nedeniyle bu durumun söz konusu olamayacağını, davalı şirkette muvazaalı / hileli / yanlı / kasıtlı olarak zarara uğratma işlemlerinin arttırıldığını, özel denetim yapılmasının zorunlu olduğunu, yine TTK m. 553 gereğince şirketi fiilen yöneten yönetim kurulu üyelerinin ya da yöneticilerin sorumluluğun bulunup bulunmadığını araştırılmasını istediklerini, TTK m. 530 gereğince şirketin en önemli organı olan yönetim kurulu tesis edilememesi ve TTK m. 531 gereğine göre haklı sebeplerin oluşması nedeniyle davalı şirketin feshine karar verilmesini talep ettiklerini, 09.06.2021 tarihinde yapılan 2020 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 11. maddesinde şirketin tasfiye kararı alması, tasfiye memuru seçilmesine ilişkin taleplerin genel kurula ve şirkete iletildiğini, ancak bir dönüş yapılmadığını, TTK m. 530 gereğince yönetim kurulunun tesis edilememesi sebebiyle TTK m. 531’e göre davalı şirketin feshine karar verilmesinin zorunlu olduğunu, şirkette yönetim kurulu bulunmaması nedeniyle tasfiye sürecine girmesi gerektiğini, böylece yönetici olan …’nun şirkete verdiği zararların tespit edilerek şirket ortakları arasında hakkaniyete uygun tasfiye kararının paylaşımının tesis edilmesi gerektiğini, şirketin genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi kararı alınmadığını, kardeşi …’nun şirkette %5 lik temettü dışında hiçbir geliri olmaması gerektiğini, ancak şirketin aldığı maaşların kurdukları şirket için yeterli olmadığı halde bu geliri nasıl elde ettiklerinin tespit edilmesi gerektiğini belirterek şirkete yönetici kayyım atanmasını, kardeşi …’nun oğlu …’nun şirketi temsil etme imza sirkülerinin / yetkisinin kaldırılması, davacı şirkete özel denetçi atanması her ortağın ve yönetim kurulunun sorumlu olup olmadığı ve şirketin feshine karar verilmesini talep ettiklerini, bu amaçla Davalı … Suyu AŞ firmasının ayrı ayrı %50 hissedarları (pay sahibi) olan davacı … ve kardeşi … ile bir daha bir araya gelmelerinin mümkün olmaması sebebi ile; davalı şirketin fiilen yönetim kurulunun bulunmaması sebebi ile eski yönetim kurulu üyesi … tarafından haksız, olarak kendi öz oğlu olan …’na vermiş olduğu davalı şirketi münferiden (Tek başına tüm şirketi satma yetkisi ile donatılarak) temsile yetkisinin iptal edilerek ya da kaldırılarak öncelikle TTK m. 530’a göre yönetim kurulu teşkil edilememesi sebebi ile davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini, TTK. m. 437/5 f gereğince bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakıldığından TTK m. 438’e göre davalı şirkete Yönetim Kayyımı ya da Özel Denetçi tayin edilerek şirketin eski yönetim kurulu üyesi olan … ve oğulları olan Şinasi ve …’nun davalı şirkette sigortalı olarak çalışmasından yönetim kurulu üyelerinin yada yöneticilerinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığına yönelik tespit yapılmasına, davalı Kula Madensuyu Sanayi Ve Ticaret A.Ş’nin feshine (Tasfiyesine) karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı 06.01.2022 tarihli beyan dilekçesi ile; şirkete kayyum atanmasına, TTK m. 395 ve 396 a göre belirli konularda tespit yapılmasını, bu konuda TTK m. 437’e istinaden davacı şirkete ihtarname gönderdiklerini, bilgi alma ve inceleme hakkının kabul edilmediğini, 09.06.2021 tarihli genel kurul toplantısında gündemin ilk 10 maddesinde yazılı olan konuların görüşülüp oylandığını ve kabul edilmediğini, yönetim kurulu seçimine ilişkin 6. maddede yapılan oylamada karar alınamadığını, TTK m. 438 gereğince bilgi alma hakkı dışında özel denetçi istediklerinin genel kurulda kabul edilmediğini, yine şirketin tasfiye edilmesine ilişkin talebinin 11. maddeye yazıldığını, davalı tarafından cevap verilmediğini, davalı firmanın yeniden genel kurul toplantısı yapmasının yönetici atanmadığından mümkün olmadığını belirterek taleplerini iptal etmiştir.
Davalı … Suyu A.Ş. vekilinin 12.02.2022 tarihli cevap dilekçesinde; davanın kabul edilemeyeceğini, davacının davada eda davası, tespit davası ve inşai dava niteliğinde 3 ayrı dava türünü birlikte açtığını, özel denetçi atanması talebinin ayrı, markaya tecavüzün men-i davasının ayrı, alacak talebinin ayrı ve şirketinin tasfiyesinin ayrı dava olduğunu, özel denetçi atanması ve diğer taleplerin birlikte görülemeyeceğini, şirketin tasfiyesine ilişkin olarak ise şirketin ilk olarak …, …, … ünvanıyla 1978 yılında kurulduğu, şirket sermayesinin %50 sinin babaları …’na %25er hissenin ise Kemal ve …’na ait olduğu, şirketin önce Ltd. 2015 yılında AŞ’ye dönüştüğünü, babaları …’nun hissesini oğulları Kemal ve İbrahim’e devrederek her iki kardeşin %50 hisse sahibi olduğunu, …’nun şirketi tek başına temsil ve ilzam etmek zorunda kaldıklarını, 2008 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrasında şirketin karlılığının düştüğünü ve ekonomik kriz yaşadığını, davacı …’nun bu kriz neticesinde kişisel mal varlığını çocuklarına ve 3. Kişilere devrederek şirketten uzaklaştığını, İzmir’i terk ederek İstanbul’a yerleştiğini, şirketle tüm ilişkisini kestiğini, şirketin diğer ortağı …’nun ise şirketi kurtarmak için çocukları ile birlikte kişisel mal varlığını ve itibarını şirket için kullandığını, 4-5 sene var güçleriyle boğaz tokluğuna çalıştıklarını, şirketin battığını, kardeşinin kendisini dolandırdığını ileri süren davacının şirketi kötülediğini, şirkete kendisinin alınmadığı iftirasını ileri sürdüğünü, 15.12.2017 tarihinde genel kurulun yapıldığını ve yönetim kuruluna seçildiğini, genel kurulda alınan kararların tescilini engellediğini, şirketin faaliyetine engel olmak için çalıştığını, şirket personelini tehdit ettiğini, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Bakanlığa …’nu ve şirketi şikayet ettiğini, genel kurul iptali davası açtığını, şirketin ham madde tedarikinin sağladığı … firmasına da aynı davranışlarda bulunması nedeniyle ham madde tedarik edilemez hale geldiğini, … AŞ’ye teminat mektupları verilemediğini, davacının bankalara kefalet imzalarını çektiğini bildirmesi ile … AŞ’den mal temin edilemediğini, bunun üzerine şirketin teminat mektubunu …’nun kurduğu başka bir şirket vasıtasıyla bu teminat mektupları temin edilerek … AŞ’ye verildiği, … Ltd. Şti’nin … AŞ’den aldığı şişeleri %1 kar payı koyarak davacı şirkete verdiğini, amacın kar elde etmek değil şişe temin etmek olduğunu, …’nun bankalara ve şirketlere kefil olduğunu, davacının hiçbir yararı ve kefaleti bulunmadığını, müvekkili şirketin ve …’nun borçlanmasına karşı davacının hiçbir borcu bulunmadığını, … ve … Ltd. Şti.’nin müvekkili şirket için 50.000.000 TL’nin üzerinde kefalet üstlendiğini, davacının yönetim kuruluna gireceğini aksi halde görev üstlenmeyeceğini beyan etmesi nedeniyle genel kurulda yönetim kurulu seçilemediğini, şirketin organsız kaldığını, şirketin malvarlığından karşılanmayan tüm borçların ortakların şahsi mal varlığından karşılanacağını, TTK m. 530 gereğince organ yokluğu sebebiyle fesih TTK m. 531 gereğince de haklı sebeplerle fesihe yer verildiğini, TTK m. 531 de yer alan haklı sebeplerde fesihlerde mahkeme fesih yerine davacı pay sahiplerine paylarının karar tarihine yakın en yakın tarihteki gerçek değerin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına karar verilebileceğinin düzenlendiğini, ortaklarının birinin hisselerinin satın alması yolunda bir kanaata varılacaksa davacının şirketten çıkarılmasına karar verilmesinin en uygun çözüm olacağını, davacının şirket müdürü olduğu dönemlerde dâhil olmak üzere hiçbir idari faaliyetinin bulunmadığını, çek dahi keşide etmediğini, müşteri ve mal tedarikçileri ile tüm ilişkilerin … tarafından kurulduğunu, kayyım atanması halinde şirketin faaliyetlerine devam edemeyeceğini, fabrikanın birkaç gün bile kapalı olması halinde çalışanların işsiz kalacağını ve şirket ortaklarının zarara uğrayacağını, bu nedenle …’nun veya …’nun şirkete kayyum olarak atanmasını talep ettiklerini aksi halde şirketin işleyişini bilmeyen bir kayyımın şirketi zarara uğratacağını, davacıya şirkete ait bilgi ve belgelerin verilmediği iddialarının gerçek dışı olduğunu, tüm bilgi ve belgelere sahip olduğu almadığım dedi belgelerin kendisine ve vekiline imza karşılığı teslim edildiğini, davacının 4 kere özel denetçi atanmasına ilişkin dava açtığını, hepsinin reddedildiğini, …’nun TTK m. 370/2 gereğince şirkete müdür olarak atandığını, İzmir 4. ATM’nin … E sayılı dosyasıyla bu atamanın iptali ile ilgili dava açtığını, davanın reddedilerek kesinleştiğini, yine davacının …’nu başka şirketler kurarak haksız rekabet yaptığı iddiasıyla itham ettiğini, TTK m. 396/3 gereğince bu iddiaların ancak öğrenmeden itibaren 3 ay her halükarda 1 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağını, davacının 05.10.2020 tarihli ihtarında bu konuyu bildiğini ifade ettiğini, 2 senedir bu şirketin varlığından haberdar olduğunu, müvekkili şirketin fabrikadan davacıyı jandarma vasıtasıyla attırmadığını, bilakis davacının fabrikaya jandarma ile geldiğini, ancak orada bulunanlara küfür etmesi nedeniyle jandarmaların kendisini götürdüğünü, davacının kendi telefonunda kendisine tehdit mesajı gönderildiği iddiasının ise yalan olduğunu, …’nun çocuklarının şirkette çalıştıklarını, ancak yüksek ücret almadıklarını, davacının İstanbul’da yaşadığını çalışmaya ihtiyacı olmadığını, kızının ise doğum yapması nedeniyle şirketten ayrıldığını, çocukları içinde çalışmadan maaş verilmesini istediğini, davacının oğlunun çok başarılı bir iş adamı olduğunu, davacının iddia ettiği gibi ortağın ve çocuklarının mal varlığını araştırmalarının dava konusu olmadığını belirterek … veya …’nun şirkete kayyım olarak atanmasını ve haklı sebepler oluşması, davacı ile birbirlerine karşı güven ilişkisinin zedelenmesi nedeniyle davacının pay sahiplerine en yakın tarihteki gerçek sahiplerine ödenerek şirketten çıkarılmasını talep etmiştir.
Dava; davalı şirkete yönetici kayyım atanması, TTK m. 396 gereğince şirket ortağı …’nu aynı faaliyet kolunda başka bir şirketin ortağı olması nedeniyle bu durumun tespiti ve davalı şirketle iş yapıp yapmadığının belirlenmesi, davalı şirkete özel denetçi atanması, davalı şirketin yönetim kurulu tesis etmemesi ve TTK m. 531’e göre haklı sebeplerin varlığına ilişkin iddiaya istinaden feshine dairdir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
09.06.2021 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı ve önceki tarihli olağan genel kurul toplantı tutanakları ile 09.06.2021 tarihli toplantı tutanağında davacı tarafın sunduğu görüş ve taleplerine ilişkin beyanları, şirkete ait sicil kayıtları, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin…E sayılı dosyası, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve … E sayılı dosyaları, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas ve…E. sayılı dosyaları incelenmiş ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…Esas sayılı dosyası, incelendiğinde; davacı …’nun 12.02.2018 tarihinde açtığı davada 12.01.2018 tarihli olağanüstü genel kurulda toplantıda alınan kararlarda ilgi ve bilgisinin bulunmadığı, …’nun şirket yönetim kurulu başkanı olarak atandığı, olağanüstü genel kurul toplantısı ile alınan tüm kararların iptali istediği, mahkemece yapılan yargılamada davacı ile davalının %50’şer ortak olduğu şirkette genel kurul toplantısına çağrı usulüne uygun yapıldığı, toplantıda alınan kararlarda da usulsüzlük bulunmadığı, iptali istenen kararlarda şirket sözleşmesi ve TTK m hükümlerine aykırılık bulunmadığı belirterek davacının davasının reddine karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin…E sayılı dosyası incelendiğinde; davacı …’nun davalı … Suyu AŞ’ye karşı TTK m. 437 dayanarak finansal tablolara incelenmesi için 06.05.2019 tarihinde başvuru yaptığını, ancak davalının evrakları tespit etmediğini, müvekkilinin davalıya gönderdiği, bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edilmesi nedeniyle özel denetçi atanmasını istediği davalının 17.05.2019 tarihinde yapılan genel kurulda tüm bilgi ve belgelerin davacıya verildiğini, TTK m. 433 e göre şirket sırlarının tehlikeye girebileceği hallerde isteğin reddedileceğini, özel denetçi atanması isteminin ön bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması halinde istenebileceğini, bu hakkın kullanılmaması nedeniyle talebin reddini gerektiği belirterek davanın reddinin istendiği, dosyanın 10.07.2020 tarihli celsede açılmamış sayılmasına karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyasında; davacının yeteri kadar bilgi sahibi olmadığı, TTK m. 438 uyarınca özel denetçi atanması konusunda 21.06.2018 tarihinde genel kurul gündemine madde eklenmesini talep ettiği, ancak o talebin reddedildiği belirtilerek, özel denetçi atanmasının da istendiği, davalı tarafın bilgi alma ve inceleme hakkı bulunmadığından davanın reddinin gerektiğini belirttiği, mahkemece 03.05.2018 tarihli kararla davacının pay sahipleri olarak zarara uğradıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koyması halinde bu talebin kabul edilebileceği, ancak somut olayda delil ibraz edilmediği, 15.12.2017 tarihinde yönetim kurulu üyelerinin seçildiği, genel kurulun tescil ve ilamını sürüncemede bırakacak davranışlarda bulunduğunu belirterek şirkete özel denetçi atanması talebine 03.05.2019 tarihinde karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı … Suyu AŞ’nin %50 ortağı olarak şirket yönetiminin profesyonel olmadığını, şirket bilançosuyla ve diğer önemli hususların öğrenilmesi konusunda bilgi verilmediği, bu nedenle özel denetçi atanmasını istediğini belirttiği, davalının bilgi alma ve inceleme hakkının kullanmadığından davanın reddini istediği, yapılan yargılamada mahkemenin 21.10.2021 tarihli genel kurul toplantısında 2. ve 3. Gündem maddelerinde bilgi edinme haklarının korunmaları ve özel denetçi atanmasına ilişkin talebinin reddi halinde bu hakkın kullanılması için TTK m. 437/5 hükmüne göre talebi reddedilen tarafın 10 gün içinde diğer hallerde makul süre içerisinde Asliye Ticaret Mahkemesine başvurabileceği, 10 günlük hak süre içerisinde mahkemeye müracaat edilmediği, TTK m. 438 uyarınca şirkete özel denetçi atanması isteminin ancak belli hallere ilişkin olabileceği belirtilerek davanın ön şart yokluğundan reddine karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası incelendiğinde; davacı …’nun TTK m. 392′ e göre bilgi alma ve inceleme hakkının sonuçsuz bırakıldığından bahisle özel denetçi tayin istediklerini, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin…E sayılı dosyasında bu talebin reddedildiğini, davalı şirketin ortaklarından …’nun şirket işlerini yürüttüğünü ve yüksek maaş aldığını, 24.10.2017 tarihli 4 sayılı yönetim kurulu kararı ile …’nun şirketin idari işler müdürü olduğunu, bu yetkinin …’na devredilmesinin mutlak butlanla geçersiz olmasını, şirket müdürünün azlini talep ettiğini, davalı şirket vekilinin ise davacının bankalarla olan görüşmelerle şirketi zor durumda bıraktığını, …’nun TTK m. 370/2 gereğince müdür olarak atandığını belirttiği, mahkemece …’nun şirketi temsil ve ilzam etme yetkisinin 24.10.2017 tarihli, 2017/4 sayılı kararla yönetim kurulu tarafından alındığını, 12.01.2018 tarihli olağanüstü toplantı tutanağında yönetim kurulunun görev süresinin 3 yıl olarak düzenlendiği, davalı şirkete müdür olarak atanan …’nun müdürlükten azline ilişkin haklı sebebin olup olmadığı değerlendirildiğinde; TTK m. 367 gereğince davalı şirket yönetiminin …’na devri için esas sözleşmeye hüküm konması ve iç yönerge ile düzenlenmesi hükmünün bulunduğu, TTK m. 370/2’ye göre Esas sözleşmeye aksi öngörülmedikçe yönetim kurulu temsil yetkilisi müdür olarak 3. bir kişiye devredilebileceği hükmünün bulunduğu, somut olayında dava dışı …’nu dava konusu şirketi tek başına temsile yetkili olduğu dönemde aldığı bu kararın TTK m. 370/2’ye uygun olduğu, TTK m. 370/1 gereğince AŞ’i temsile yetkili oldukları her türlü hukuki işlemi yapabileceğini belirterek davanın reddine karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin…E sayılı dosyası incelendiğinde; davacı …’nun davalı şirketin ortağı olup; TTK m. 392’ye göre bilgi alma ve incelemeye göre sonuçsuz kaldığından bahisle özel denetçi atanması için talepte bulunulduğu, davalı şirket vekilinin TTK m. 439 / 2 uyarınca şirket kurucuları veya organlarının şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını ikna edici bir şekilde ispatlanması halinde özel denetçinin atanacağı hükmünün bulunduğunu, davacının talebi kanun, ana sözleşme hükümlerine göre somut beyan ve delile dayanmadığından reddinin gerektiğini belirttiği, mahkemece TTK m. 375 ve 392 gereğince yönetim kurulu yetkisi sahibi olarak şirketi denetleme ve şirket hakkında her türlü bilgi ve belge alma hakkına sahip olup, bu konuda ki talebinin TTK m. 392 gereğince reddinin mümkün olmadığı, aksi halde, TTK m.392/4. fıkra gereğince bilgi alma, sorma ve inceleme hakkının reddedilecek olursa, konunun 2 gün içinde yönetim kuruluna getirilmiş olması, kurulun toplanmaması veya talebin reddedilmesi halinde, üyenin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine başvurması ve mahkemenin bu konuda bir karar vermesi hakkı bulunduğu, şirket ortağı olup da yönetim kurulu üyesi olmayan davacının ( İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin…esas sayılı dosyasında dava konusu yapılan ve davacının yönetim kurulu üyeliğini sona erdiren toplantı da alınan olağanüstü genel kurul ile yönetim kurulu üyeliği sona erdiğinden) TTK m. 437 ye göre şirket ortağı pay sahibi davacının finansal tabloları ve diğer defter ve kayıtları incelemeyi isteme hakkına sahip olduğu, TTK m. 438’e göre özel denetçi atanmasını talep ettiği, oysa yasanın bu hükmünde “… Bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa …” hükmünün yer aldığı, buna göre davacının öncelikle yönetim kurulu üyesi olmadığı takdirde bilgi alma ve inceleme hakkını kullanması gerektiği, bu hakkı kullanılmadan özel denetçi atanmasını istemek mümkün olmadığından davacının davasının reddine karar verildiği belirlenmiştir.
Mahkememizce seçilen bilirkişiler …….’ten 23.09.2022 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda; TTK m. 530 gereğince şirketin lüzumlu organlarından birinin mevcut olmaması veya genel kurul toplanamıyorsa ortaklardan veya ortaklık alacaklılarından birinin talebiyle ortaklığın feshinin mahkemeden istenebileceği hükmünün bulunduğu, buna göre öncelikle organlardan birinin mevcut olmamasının ana gerekçe teşkil ettiği, bunun tek istisnasının tek yönetim kurulu üyesine sahip ortaklıkta yönetim kurulu üyesinin istifa etmesi halinde yeni yönetim kurulu üyesinin atanamamış olmasının gösterilebileceği,, ancak organ mevcut olmakla birlikte toplanamıyor veya karar alınamıyorsa yine organ yokluğundan bahsedilebileceği, diğer bir alternatifin ise genel kurulun toplanamaması nedeniyle fesih davası açma hakkının tanındığı, böyle bir halde genel kurulun mevcut olmaması değil, toplanamamasının gerekçe teşkil ettiği, bu durumun devamlılık arz etmesi ve hâkimin TMK m. 4’e göre takdir yetkisi içerisinde kalması gerektiği, davada mahkemenin yönetim kurulu üyelerini dinleyerek ortaklığın durumun kanuna uygun hale getirilmesi, organ eksikliğinin giderilmesi veya genel kurul toplanmasının sağlanması için uygun süre vermesi gerektiğinin kanunda yer aldığını, şirketin 15.12.2017 tarihinde yapılan genel kurul ve … ile …’nun 3 yıl süreyle yönetim kuruluna seçildiği, 12.01.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısıyla …’nun 3 yıl süreyle yönetim kuruluna seçildiği, 21.06.2018 tarihinde yapılan genel kurulda bütün gündem maddeleriyle ilgili 4500 olumlu / 4500 olumsuz oy nedeniyle karar alınamadığı, 17.05.2019 tarihli toplantı da yine aynı sebeple karar alınamadığı, 18.09.2020 günü yapılan sermaye artırımı toplantısında da TTK m. 420 çerçevesinde azınlık hakkının kullanılması sebebiyle görüşmelerin ertelendiği, diğer gündem maddelerine ilişkin ise yine 4500 olumlu / 4500 olumsuz oy nedeniyle karar alınamadığı, 09.06.2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında da aynı gerekçeyle karar alınamadığı, mevcut durum itibariyle yönetim kurulunun görev süresinin 12.01.2021 tarihinde sona erdiği, TTK m. 362’ye göre yönetim kurulu üyelerinin en çok 3 yıl için seçileceği, yönetim kurulu üyelerinin görevinin sona ermesi nedeniyle davanın açıldığı tarih olan 16.01.2021 tarihi arasında yeni bir yönetim kurulu üyesinin seçilemediği, ayrıca organ eksikliğinin diğer sebebini teşkil eden genel kurulun toplanamamasının da somut olayda gerçekleştiği, toplanmış olmasına rağmen organın karar alamadığı, şirket işlemlerinin kilitlendiği ve yürütülemediği, TTK m. 420’deki azınlık haklarının kullanılması nedeniyle ya da oyların eşit çıkması nedeniyle gündem hakkında karar alınamadığı, şirketin iki ortaklı olup, %50 pay sahibi olmaları nedeniyle PAT / KİLİT durumunun aşılmasının mümkün olmadığı, Yargıtay 11. HD’nin 09.06.2021 tarihli …… E – …… K sayılı kararında yönetim kurulu üyelerinin 3 yıllık görev süresinin dolması durumunda organ boşluğunun oluşacağının belirtildiği, şirketin mahkeme tarafından verilen 23.02.2022 tarihli ara kararına rağmen organ boşluğunu gidermediği ve karar alamadığı, TTK m. 530’da yer alan ikinci şartın gerçekleştiği belirlenmiş olup, bu durumda şirketin feshine karar verilmesi şartlarının oluştuğu, ayrıca yönetim kurulu üyelerinin seçilememesi ve genel kurulun toplanamamasının TTK m. 531 çerçevesinde haklı sebep olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 27.09.2022 tarihli beyan dilekçesiyle; rapordaki tespitlere katıldığını, … ile ortaklık oranlarının eşit olduğunu, dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda davasının kabulünü talep etmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 27.09.2022 tarihli beyan dilekçesiyle; rapordaki tespitlere katılmadıklarını, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ve sonuca göre pay bedelinin ödenerek, davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İncelenen tüm dosyalar ve davacının talepleri değerlendirildiğinde;
Davacının öncelikle şirkete kayyım atanması talebinde bulunduğu, şirketin yöneticisinin bulunmadığı ve şirketin 09.06.2021 tarihli genel kurulunda yöneticinin seçilemediği, bu nedenle organsız kaldığı, organsız kalan şirkette TTK m. 530’a göre yönetim kayyımı atanması gerektiği belirtilmiştir. Ancak davacının talebinin değerlendirilmesinde; TTK m. 530’da yer alan şartların oluşmadığı, şirketin uzun süreden beri kanunen gerekli organlarından birinin bulunmadığı veya genel kurulun toplanamadığı hallere ilişkin olarak yönetim kurulunun oluşturulması ve bu konudaki organ boşluklarının giderilmesinin gerektiği, yasada yer almaktadır. Ancak mahkememizce bu konuda organ yokluğu nedeniyle şirketin feshi kararı verileceğinden tasfiye memuru tarafından bu görev yerine getirilecektir.
Somut olayda da davacı ve davalı şirketin diğer ortağı olan … tarafından şirket yönetim kurulu oluşturulup 11.01.2021 tarihine kadar görev verildiği bu tarihten sonra ise 2021 yılının toplantısında yeni yönetim kurulunun oluşması için karar alınmaya çalışıldığı, ancak her 2 ortağın %50 pay sahibi olduğundan bu konuda bir karar alınmadığı, Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarına göre yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağrarak yeni yönetim kurulunu oluşturması mümkün olduğundan öncelikle bu eksikliğin giderilmesi gerekmektedir. Tarafların şirketi yönetme iradesi var ise bu konuda her bir ortağın şirketteki pay sahibi olma oranı %50 olduğundan anlaşmaları ve bir karar almaları gereklidir. Aksi halde şirketin mevcudiyetini devam ettirmesi ve idare edebilmesi mümkün olamayacaktır.
Davacının diğer talepleri olan TTK m. 437/5 f gereğince bilgi alma ve inceleme konusundaki talebi ise davalı şirkete sunulduğu ve 02.06.2021 tarihli ihtarla davalı şirkete 09.06.2021 tarihli ise toplantı yapıldığı, belirlenmiştir. Davacının özel denetçi atanması yönündeki talepleri değerlendirilirken de bilgi almak konusunda yaptığı işlemler incelenmiş ve bilgi alma işlemi eksikliğine ilişkin olarak TTK m. 437/5 e göre talebin cevapsız bırakılması halinde bu talebinin reddi sebebi ile 10 gün içinde diğer hallerde ise makul süre içerisinde Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak bilgi edinme hakkına ilişkin tüm taleplerinin değerlendirilmesi ve bu konuda mahkemeden karar alınması gerekmektedir. Davacının bu işlemi gerçekleştirmeden doğrudan TTK m. 438 e dayanarak özel denetçi atanması talebi bilgi alma ve inceleme hakkının usulüne uygun kullanılmasına bağlıdır. Somut olayda da davacı bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin talebinin cevaplanmadığını iddia ederek talepte bulunmuş olmakla bu talebinin değer kazanabilmesi için öncelikle bu usulü izlemesi gerekmektedir.
Somut olayda da davacı bilgi alma ve inceleme hakkını gereklerinin yerine getirilmesi talep ettiği konuların yönetim kurulu ve genel kurulundan istemesi, genel kurulun bu talebi red etmesi halinde öncelikle TTK m. 437’e göre süresi içerisinde (TTK m. 437/5) şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine başvurması, mahkemenin verdiği inceleme yetkisi kapsamında talep konusu olan bilanço, gelir gider tabloları, ortağın almış olduğu huzur hakkı, başka firmalara verilen borçlar ve defterlerin doğru şekilde tutulup tutulmadığı konularında talepte bulunma hakkı vardır. Böylece davacı eğer şirket ortağı … ve oğulları hakkında şirket yöneticisi sorumluluğu hakkında dava açacaksa yöneticinin sorumluluğunu gerektirecek hususları tespit ettirmesi mümkündür. Aynı zamanda yapılan tüm toplantılarda TTK m. 395 ve 396’ya göre yönetim kurulu üyelerine şirketle mukavele yapma ve rekabet yasağına izin verilmesi konularında karar alınamadığı ve şirketin idaresinin çıkmaza girmesi neticesinde sağlanacak krediler için şirketin yönetim kurulu üyelerinin veya ortaklarının teminat vermemesi üzerine diğer bir şirketin kurularak dava konusu şirkete teminat verdiği belirlenmiş olup, mevcut durumda davacının şirketin kardeşi olan … ve oğulları tarafından yönetilmesini istemediği ve fakat kendisinin de yönetim de yer alması halinde şirketin idaresi için gerekli olan bazı eylem ve işlemleri yapmadığı bu nedenle şirketin her iki ortak tarafından birlikte yönetilmesinin mümkün olmadığı, bu halde ya şirketin ya feshiniN ya da haklı sebeple şirket hakkında mahkemenin vereceği başka bir kararın uygulanması gereklidir.
Somut olayda davacının diğer talebi olan şirketin haklı sebeple feshi incelendiğinde TTK m. 530 ve 531’e göre öncelikle şirketin önemli organı olan yönetim kurulunun bulunmamış olması ya da her iki taraf için de haklı sebep teşkil eden bir araya gelme ve şirketi idare etme iradesinin ortadan kalktığı, aynı zamanda yeni yönetim kurulunun seçilememesi ve uzun süreden beri genel kurul toplantısı yapılamaması, yapılsa dahi karar alınamamasının TTK m. 531 anlamında da haklı sebep teşkil ettiği, mahkememizce ön inceleme celsesinde verilen ara karar üzerine tarafların bir araya gelip genel kurul toplantısı yapamadıkları, şirketteki organ eksikliğini gideremedikleri de belirlenmiştir. Bu nedenle şirketin TTK m. 530 çerçevesinde feshi istendiğinden ve bu durumun gerçekleştiği de tespit edildiğinden, mevcut durumda davacının da talebi şirketin feshi olduğundan şirketin feshine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasını KISMEN KABULÜ ile,
Davacının şirketin yönetimi için yönetici kayyım tayin edilmesi ve bu yönetici kayyımın şirketi yönetmesi talebinin davacının diğer talepleri de dikkate alınarak mevcut yönetiminin yeni yönetim kurulu seçilene kadar görevini devam ettirebileceği, genel kurulun toplanarak bu konuda karar alabileceği, ancak tarafların şirketin devamı konusunda anlaşamadıklarından ve her iki ortağın da %50 pay sahibi olup diğer ortakla birlikte çalışmayı istemediğinden taraflar arasında el ve gönül birliğinin ortadan kalktığından davacının yönetim kayyumu atanması talebinin şirketin mevcut hali ile sonuç doğurmayacağı şirketin bu şekilde ilanihaye yürütülmesi mümkün olmadığından talebinin reddine,
Davacının diğer talebi olan şirkete özel denetçi atanması talebinin ise yasal olarak unsurlarının oluşmadığı, şirketten bilgi alınması için başvuruların TTK m. 437/5 e uygun olarak yapılmadığı ve özel denetçi atanacak konunun belirlenerek somutlaştırılmadığı, şirketin tüm idari ve mali işlemlerin denetim konusu içerisine konulduğu, oysaki bu taleplerin ancak bilgi alma ve inceleme kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden davacının bu talebinin reddine,
Davacının diğer taleplerinden olan TTK m. 530’a dayalı olarak dava konusu şirketin organlarından olan yönetim kurulu seçilememiş olması ve ayrıca TTK m. 531 e göre haklı sebep nedeniyle şirketin feshini talep ettiği, davalı tarafından da şirketin birlikte idare edilemediğinin, kabul ve ikrar edildiği, dosyaya sunulan deliller ile her iki tarafın şirketi birlikte idare etmek iradesinin ortadan kalktığı, şirkette her iki tarafın %50 hisse sahibi olup, şirketi birlikte yönetme sorumluluğa katlanma kar elde etme ve paylaşma amacının gerçekleşemeyeceği tespit edildiğinden her iki tarafında şirketin öncelikle fesih ve başka bir çözüm tarzının gerçekleştirilmesi talebi değerlendirilerek her iki ortağın %50 pay sahibi olduğu dikkate alındığında şirketin birlikte idare edilemeyeceğinden şirketin feshine ve tasfiyesine,
Tasfiye memuru olarak SMMM …’ın atanmasına,
Tasfiye memuruna 10.000,00 TL ücret takdirine tasfiye ücretinin şirket tarafından karşılanmasına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan dava açılışında alınan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 59,30 TL ve peşin harç 59,30 TL ile yazışma ve tebligat gideri 70,60 TL ve bilirkişi ücreti 3.000,00 TL olmak üzere toplam 3.189,20 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 1.594,6‬0 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren özel denetçi atanması yönündeki kararın kesin olmak üzere olmak üzere diğer kısımlar yönünden 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza