Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/795 E. 2022/86 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/795
KARAR NO : 2022/86

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 02/07/2008
KARAR TARİHİ : 02/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekilinin harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin … Ltd Şti’nin … ile eşinin de ortağı ve şirketi temsile yetkili müdürü olduğu, 04.02.1998 tarihinde tüm hissesini 1.000,00.-TL bedel ile …’a devrettiğini, Noter huzurunda yapılan hisse devrinin … kayıtlarına göre tespit edilmediği belirtilerek şirket ortaklığından ve müdürlüğünden ayrıldığının tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davayı açmakta hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı …’nun 06.08.2010 tarihli cevap dilekçesinde; davacının payını devretmesinin TTK m. 520’ye göre ilanına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığını, şirket müdürlerinde değişiklik meydana geliyorsa hükmi şahsın yetkili organ ve temsilcilerince bildirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 06.11.2009 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacı … ile olan evliliğini sona erdirdiğini, daha sonra … ile 1997’de evlendikten sonra ortaklığını sürdüremeyeceğinden davacının şirketten ayrılmasını kabul ettiğini bu nedenle davacının davasının reddinin gerektiğini belirtmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; …/… E. – …/… K. sayılı 31.03.2011 tarihli kararla davacının 16.01.1998 tarihli ve 3 nolu ortaklar kurulu kararıyla şirket hissesini …’a devrettiğini, 04.02.1998 tarihli 4 nolu ortaklar kurulu kararıyla şirketin müdürünün … olarak atandığını ancak, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verildiği belirlenmiştir. Kararın temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından mahkeme hükmü Ticaret Sicil’ine tescil ve ilanın ihdasi değil ihzari nitelik taşıdığı, eTTK m.511-515’e göre tescil ve ilana tabi olduğu, eTTK madde 26 ve devamına göre; şirket adına …’ne başvurma hakkının ve yetkisinin şirket müdürüne ait ise de; ortaklıktan ve müdürlükten ayrılan kişinin şirkete karşı dava açmakta hukuki yararın bulunduğu, belirtilerek davanın kabulü kararı verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi nedeni ile kararın bozulduğu belirlenmiştir.
Mahkemece bozma kararına 04.06.2013 tarihinde uyulmuş, bozma gereğince davacının şirket müdürlüğünün sona erip ermediği araştırılmıştır.
Dava; şirket müdürlüğü ve ortaklığından ayrılan davacının bu durumun ticaret sicilde tesciline ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
04.02.1998 tarihli hisse devir sözleşmesi, 16.01.1998 tarihli 3 nolu, 04.02.1998 tarihli 4 nolu ortaklar kurulu kararı, bilirkişi incelemesi yapılmış ve değerlendirilmiştir.
Davacının diğer davalı …’la 07.11.1996 tarihli şirket ana sözleşmesiyle … Ltd Şti’ni kurduğu, 04.02.1998 tarihli Bornova … Noterliğinden düzenlenme … yevmiye numaralı Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi ile hissesinin tamamını …’a 1.000,00.-TL bedelle devrettiği, bu konuda şirketin 16.01.1998 tarihinde şirket ortaklarının toplanarak …’nın hissesinin …’a devredilmesi için karar aldıkları, bu kararın uygulandığı, hisse devrinin yapılmasıyla birlikte davacının şirketteki yönetim ve temsil yetkisinin de sona ermesi nedeniyle aynı tarihte şirketin 04.02.1998 tarihli 4 nolu kararıyla … ve …’ın katıldığı toplantıda 5 yıl süre ile …’ın münferiden şirket müdürlüğü temsil yetkisi verildiği ve şirket müdürü olarak atandığı, şirketin eski ortağı olan …’nın müdürlük yetkisi sona erdiği halde durumun … bildirilmediği ve müdürlük yetkisinin 18.11.2000 tarihinde … bildirilmesiyle bu tarihte temsil yetkisinin sona erdiğine ilişkin ticaret sicil müdürlüğünce sicile kayıt yapıldığı belirlenmiştir.
Bilirkişiden alınan 11.06.2014 tarihli raporda; 04.02.1998 tarihli 4 nolu ortaklar kurulu kararıyla yeni atanan müdürün davacının imza yetkisinin iptali anlamına gelebileceği, aksinin kabulünün de mümkün olabileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda her ne kadar, davacının şirket müdürlüğünün devam edip etmediği konusunda açıkça görüş belirtilmemiş ise de, davacının daha önceden diğer davalı ve eski ortağı olan … ile eski eşi … (…)’ın 1997 yılında evlenmesiyle şirket ortaklığında kalmak istemediği ve şirketten ayrılmak istediği hayatın olağan akışına göre şirket ortaklığından ve şirket müdürlüğünden ayrılmasının kabul edilmesi gerektiği, aksinin yani şirkete ortak olarak devam ederek müdürlük görevini ifa etmesinin hayatın olağan akışına göre kabul edilemeyeceği belirlenmiştir.
Bu nedenle davacının Yargıtay bozma kararında belirtilen 04.02.1998 tarihli 4 nolu ortaklar kurulu kararı gereğince şirket ortaklığından ve müdürlüğünden ayrıldığı ve davalı … (…)’ın şirket ortağı ve müdürü olduğu belirlendiğinden; davacının davasının kabulüne ve davacının 04.02.1998 tarihi itibari ile şirket ortaklık müdürlüğünden ayrıldığının tesciline karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu kararlar tarafların temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin …/… Esas …/… Karar sayılı 28.11.2017 tarihli kararıyla bozulmuştur. Bozma gerekçesinde “… Dava; davacının 02.04.1998 tarihinden itibaren Ltd. şirketinin müdürü olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacının İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin …/… E. …/… K sayılı dosyasında görülen ceza davasında sahte çek düzenleme eyleminden yargılandığı ve … Ltd. Şti. emrine düzenlenmiş iki adet çekin sahte olduğunu bilmesine rağmen arka yüzünde … Ltd. Şti. yetkilisi sıfatıyla ciroyu imzalayıp alışveriş karşılığında … Tektil Ltd. Şti’ne verdiği gerekçesiyle hakkında sahte resmi senet düzenlemek suçundan mahkûmiyet kararı verildiği, suç tarihinin 30/04/1999 ve 30/06/1999 olduğu, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin …-… E. …-… K sayılı dosyasında görülen ceza davasında sahte fatura düzenlemek suretiyle vergi kaçakçılığı suçundan iade-i muhakeme neticesinde, 1998 yılı suç tarihinde, hissesini devrederek şirket ortaklığı ve yöneticiliğinden ayrılmış olması nedeniyle bu suçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının sanık sıfatıyla yargılandığı dosyaların kesinleşme durumları da dikkate alınarak verilen kararların TBK’nin 74. maddesi uyarınca hukuk hâkimini bağlayıcı olup olmadığı ve bu kararların hükme etkisinin değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemesi …” gerekçesiyle bozularak mahkememize gönderilmiştir.
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinde müvekkili …’un (…) davacıyla evlenmediğini, bilirkişi raporunda şirket müdürlüğünden istifasına dair bir karar bulunmadığını İzmir 3. ve 5. Ağır ceza mahkemesi kararlarında görüleceği üzere davacının hisse devrinden sonra da naylon fatura işi yaptığını ve sahte çekten dolayı hakkında ceza davası açıldığını, davacının vergi borcundan kurtulmak için hisse devri yaptığından kararın bozulması gerektiğini belirttiği, ayrıca davacı vekilinin de 21.09.2021 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin … Ltd. Şti. … ve eşinin de ortağı ve şirketin temsili yetkili müdürü olduğunu, 04.02.1998 tarihinde tüm hissesini 1000 TL bedelle …’a devrettiğini, noter huzurunda hisse devrinin … kayıtlarına göre tesciline karar verilmesi talep ettiğini, bu yönde karar verilmesiyle karar verildiği davalı … vefat ettiğini mirasçılarını mirası reddettiklerini, davanın konusunu kalmadığını karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalılardan … 13.11.2019 tarihinde öldüğü geriye mirasçı olarak, …’u bıraktığı ve mirasçı …’un İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı 25.11.2019 tarihli kararla mirasını reddettiği ve TMK m. 605’e göre miras reddinin tesciline, TMK m. 612’ye göre terekenin tasfiyesine karar verildiği, Terekenin tasfiye memurunun davada bu davalıyı temsilen davada bulunması gerektiği belirlendi.
Bozma kararı doğrultusunda yapılan inceleme de;
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin …/… E …/… K sayılı 10.03.2006 tarihli kararla sanık … hakkında resmi evrakta sahtekarlık ve sahte resmi senet düzenlemek ve dolandırıcılık suçlarından dolayı 09.07.2007 tarihinde TCK m.504/3 ve 342/1 gereğince cezalandırılması için İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı sanığın fiilin … Bankası İzmir Şubesine ait … ve … no’lu çek yapraklarına değişik imza atarak çek düzenledikleri mahkemece yapılan yargılamada imza incelemesi yapıldığı ve çeklerdeki imzaların sanıklar … ve … elinden çıkmadığının belirlendiği, sanık … nın çekteki imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, diğer sanık …’un yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını beyan ettiği, yapılan yargılama ile önce …/… Esas …/… Karar sayılı 22.11.2004 tarihli kararla sanık …’un beraatine …’nın ise çekleri hukuk dışı elde ederek sahte olduğunu bilmesine rağmen arka yüzünü … Ltd. Şti. sıfatı ile imzalayıp alışveriş yaptığından dolayı TCK m.342/1 sahte çek düzenlemek ve TCK m. 503/1 gereğince cezalandırılmasına karar verildiği, çeklerin düzenleme tarihinin 30.04.1999 ve 30.06.1999 olduğu sanık …’nın … Ltd. Şti. ortağı ve yetkilisi sıfatıyla imzaladığı çekin önyüzündeki imza ve yazıların kime ait olduğu belirlenemediği tespit edildiği, kararın temyiz edilmesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.09.2005 gün …-…/… sayılı yazısıyla dosyanın İzmir 5 Ağır Ceza Mahkemesine iade edildiği ve 5237 sayılı yasa değerlendirilerek sanık …’nın işlediği fiilin 765 sayılı yasa üzerinden yargılanarak cezalandırılmasının lehe olacağı tespit edildiğinden bu yasa hükmü uygulanarak TCK m. 342/1 gereğince 2 yıl hapis ve TCK m. 503/1 gereğince de 1 yıl hapis ve 5000 TL para cezasına mahkum edildiği, bu kararın Yargıtay 11. Ceza Dairesinin …/… Esas …/… K 04.07.2007 tarihli karar ile Resmi Belgede Sahtecilik suçundan dolayı hükmün onandığı dolandırıcılık suçundan dolayı ise yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK m. 7 gereğince dava zamanaşımı geçtiği belirterek TCK 102/4 ve 104/2 gereğince bu suç hakkındaki davanın ortadan kaldırılmasına karar veriliği bu kararın 03.08.2007 tarihli kesinleştiği belirlenmiştir.
İzmir 3 Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı ve 27.05.2005 tarihli kararında sanık … ve … hakkında sanıkların … Ltd. Şti. nin yetkilisi olarak 1998 yılında gerçek bir mal ve hizmet hareketi olmadan Söke Vergi Dairesi Mükellefi … 1998 tarihli faturaları temin ederek ticari defterlerini intikal ettirdiği, … in 1998 yılında işi bıraktığı sanıkların şirketleri adına sahte fatura temin edip kullanmak suretiyle 1998 yılında vergi kaçakçılığı suçunu işlediği bahisle cezalandırılması için kamu davası açıldığı, yapılan yargılamada sanık … ın sanık … tarafından getirilen faturaların kullandıklarını ve 4811 sayılı yasadan yararlanmak istediğini beyan ettiği yapılan yargılamada bu yasa gereğince taksitlerin ödendiği ve mahkemenin 27.07.2005 tarihli kararda sanıkların üzerinde atılan suçu işlediklerinin sabit olduğu bilerek sahte fatura kullandıkları ve 4811 sayılı yasadan yararlanmak başvurmalarına rağmen ödemede bulunmamalarına rağmen vergi usul kanun m. 359/b-1 gereğince sanıkların 18 er ay hapis cezasına ile cezalandırılmalarına karar verildiği, sanık … nın yargılamanın yenilenmesini istemesiyle bu talebin kabul edildiği ve yapılan İadei Muhakeme yargılamasıyla sanığın sahte faturaların düzenlendiği 1998 yılında şirket yöneticisi olmadığı 04.02.1998 tarihinde hisse devir sözleşmesiyle hisselerini … a devrettiği bu nedenle şirket ortaklığından ve yöneticiden ayrılmış olması nedeniyle sanık hakkındaki kararın iptaline karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesiyle 27.01.2010 tarihinde …/… Esas …/… K sayısıyla onandığı belirlenmiştir.
Mahkememizce bozma kararına uyularak yapılan incelemede davalı …’ın temyiz dilekçesinde yer aldığı üzere davacının İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesine göre yapılan yargılamasında … Ltd. Şti’ne düzenlenmiş iki adet çekin arka yüzünde … Ltd. Şti’nin imza atarak ciro yaptığı ve … Tekstil Ltd. Şti.’ne verdiği bu şirketin şikayeti ile imzanın sanık …’a ait olmadığını tespit edildiği diğer sanık davacı …’nın ise şirketin temsilciliğini yapmadığını ancak imzanın kendisine ait olduğunu beyan etmesi nedeniyle İzmir 5 Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada sanığın hisse devrinin Ticaret Sicil Müdürlüğünden tespit edilememesi nedeniyle savunmaya itibar edilmeyerek sanığın resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık eyleminden cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından resmi evrakta sahtecilik kısmının onandığı dolandırıcılık eyleminin ise zamanaşımına uğradığından kamu davasından ortadan kaldırılmasına karar verildiği belirlenmiştir.
Yine İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında önce sanık …’nın vergi kaçakçılığı suçundan dolayı yapılan yargılamasında 18 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ancak yargılamanın iadesiyle sanık hakkında vergi kaçakçılığının işlendiği tarih itibariyle hisselerini devrettiğinden sanığın beraatine karar verildiği ve suçun işlendiği tarih itibariyle şirket yöneticisi olmadığı, davacının hissesini 16.01.1998 tarih itibariyle 3 sayılı ortaklar kurulu kararıyla …’a devrettiğinin ve 04.02.1998 tarihli 4 no’lu kararla hisseyi devralan …’ın 5 yıl süreyle şirket müdürü olarak atandığı tespit edilerek sanık …’nın İadei Muhakeme yoluyla beraatine karar verildiği bu kararında Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği belirlenmiştir.
Yargıtay bozma kararında yer aldığı üzere TBK m. 74 hükmünde “
D. Yargılama
I. Ceza hukuku ile ilişkisinde
MADDE 74- Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz. ” hükmü yer almaktadır.
Buna göre ceza mahkemesinin vermiş olduğu beraat kararı hukuk kararını bağlamamakla birlikte davacının hissesini devrettiği ve ortaklar kurulu kararı ile hisse devrine muvafakat edildiği ve davalı …’ın 5 yıl süreyle 04.02.1998 tarihinde ortaklar kurulu 4 no’lu kararı ile temsilci olarak atandığı ancak şirketin hisse devrinde … bildirmediği ve 18.11.2000 tarihinde … bu durumun bildirildiği belirlenmiş olup bu tarihe kadar şirketteki hissesini devreden sicile hisse devrinin bildirilmemiş olmasından davalı şirket ortakları sorumlu olup, davacının hisse devrinin … kayıtlanması ve ilan edilmesi gerekmektedir. Hisse devrinin yapılması ile Ticaret Sicile kayıtlanmış olması gerekli olup, davacının bu tarihten sonra yapmış olduğu işlemlerden dolayı şirket müdürü olarak görülmesi nedeniyle zarar gören 3. Kişilerin şirkete karşı dava açma hakkı bulunmaktadır.
Somut olayda davacı … davasında bu hisse devrinin ve yeni müdüre ilişkin kararın tescili talep etmektedir. Şirketin yeni müdürünün hisse devrinden sonra doğacak vergi borçlarından dolayı sorumluluğu bulunmaktadır. Bilindiği üzere ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 31.10.2012 tarihinde bozma kararında yer aldığı üzere Ticaret Siciline tescil ve ilan kurucu olmayıp açıklayıcı nitelikte olup TTK m. 6762 sayılı 511 ve 515 gereğince “III – Tescil ve ilan: Madde 515 – Mukavelede yapılan her değişiklik, ilk mukavelede olduğu gibi tescil ve ilan edilir. Mukavelenin değiştirilmesi hakkındaki kararlar üçüncü şahıslar hakkında, tescil tarihinden itibaren hüküm ifade eder.” hükmü ile bu tescil ve ilanın yapılması ile sonuçları belirtilmiştir.
Yine 6762 sayılı TTK’daki hükümlere göre şirket adına … başvurma hakkı ve yetkisi şirket müdürüne ait ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararlarında yer aldığı üzere kamu borçları bakımından İdari Yargı mercilerince şirket müdürünün sorumluluğu yoluna gidildiğinde şirket yetkililerin gereğini ifa etmemeleri halinde bu işin yapılabilmesi için ortaklıktan ve müdürlükten ayrılan kişinin şirkete karşı dava açmasında hukuki yararının bulunduğu kabul edilmektedir.
Davacı 02.02.2022 tarihli celsede; dava konusu şirketin 1996 yılında kurulduğunu, kendisinin ve …’ın şirkete ortaktık, şirkette % 50 payı olduğunu, bu payını 1998 yılında davalı …’a devir ederek şirketten ayrıldığını, ancak şirketten ayrılma durumunun sicil kayıtlarına işlenmediğini, 2000 yılında şirketten ayrıldığının sicil kayıtlarına işlendiğini, 1998 yılında şirketten ayrıldığında şirketin ortaklar kurulu 04.02.1998 tarihli 4 nolu kararı ile temsilci olarak …’ı atadığını, ancak şirketin daha sonra sicilden silindiğini ve mahkemenin verdiği ara karar ile İzmir 1 ATM’nin …/… Esas sayılı dosyayla şirketin 08.09.2015 tarihinde yeniden ihya edildiğini, şirketle ilişiğinin kalmadığını, şirket üzerinden doğan vergi borçlarının üzerinden kalktığını, beyan etmiştir.
Davacı vekili 02.02.2022 tarihli celsede; davanın konusuz kaldığından bahisle davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı … vekili 02.02.2022 tarihli celsede; davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Mahkememizce davacıların davadan feragat etmesi nedeniyle HMK m. 307’ye göre karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasından feragat nedeniyle HMK m. 307 vd göre karar verilmesine yer olmadığına,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın dava açılışında alınan 14,00 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alına 66,70 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatarına iadesine,
Davalı tarafın yargılama ve vekalet ücreti talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacıların tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği talep eden tarafın gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin ve davacının yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/02/2022

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)