Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/788 E. 2022/550 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/788
KARAR NO : 2022/550

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/11/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize verilen 03/11/2021 tarihli dilekçe ile, 12/01/2019 tarihinde davacı şirket nezdinde …-…-…-… no’lu Genişletilmiş Kasko Filo Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın davalının maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı motorlu bisikletin kusurlu olarak çarpması neticesinde hasarlandığını, davalının kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğunu, meydana gelen hasarın tespit edilerek hesaplandığını, ekspertiz raporuna istinaden tazminat tutarı olarak sigortalısına 15/03/2019 tarihinde 7.834,97 TL ödeme yapıldığını, bu bedelden 1.950,00 TL’nin karşı aracın sigortalısından tahsil edildiğini, bakiye 5.884,97 TL’nin tahsili için davalı aleyhine İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının itirazında haksız ve kötüniyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına, haksız ve zaman kazanma amacına yönelik itirazda bulunan davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, davalı vekili Av. … tarafından vekaletnamenin dosyaya sunulduğu, ancak davaya karşı herhangi bir yanıt verilmediği görülmüştür.
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyası celp edilerek dosyamız içine alınmış, yapılan incelemesinde alacaklının dosyamız davacısı sigorta şirketi olduğu, borçlunun dosyamız davalısı … olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine 5.884,79 TL asıl alacak 695,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.580,04 TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından süresinde takibe, borca, ödeme emrine, faize ve tüm ferilerine itiraz edildiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dava, 12/01/2019 tarihinde davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigortası ile sigortalı … plakalı araç ile davalıya ait … plakalı elektrikli motosikletin çarpışması nedeniyle sigortalı araçta hasar oluştuğu, davalının kazada kusurlu olduğu iddiası ile davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen bedelin davalıdan tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde belirleme yapılmıştır. Ayrıca TTK Md. 1472 uyarınca “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyamızda davacı kasko sigortacısı şirketin sorumlu olduğu zararı 3. Kişi … Tur. Tic. A.Ş.’ne ödediği ve bu bedeli davalıya rücu ettiği anlaşılmıştır. Bahsi geçen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi eldeki davada davacı tarafından sigortalı, sigortalanan kişi tacir ise de, davalı gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu tür davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği görülmüştür.
Davacı sigorta şirketinin Mahkememiz nezdinde sigortalısına halef olarak davayı açtığı, davacı şirket ile davalı arasında haksız fiil ilişkisi bulunduğu, davalı tarafın tacir olmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Buna göre TTK 4. maddesine göre her iki tarafından ticari işlerinden kaynaklanan nispi ticari davadan da bahsedilemeyecektir.
TTK mad. 4 ile ticari davaların tanımı yapılmış her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarında görevli Mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğu, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın hangi uyuşmazlıkların ticari dava olduğu hususu ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Dava konusu uyuşmazlıkta ise her iki tarafın da tacir olmadığı gibi uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, bu açıklamaya göre haksız fiile ilişkin uyuşmazlıkların doğrudan doğruya ticari dava niteliğinde kabul edilmediği madde metninden açıkça anlaşılmaktadır.
HMK mad. 114/1c hükmüne göre davanın görevli Mahkemede açılması hususunun dava şartı olarak düzenlendiği görülmektedir.
Davalının tacir olmadığı ve uyuşmazlığın TBK hükümlerine göre incelenmesi gerektiği hususu dikkate alındığında davaya bakma görevinin 6100 Sayılı HMK mad.2 uyarınca Genel Görevli Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde olduğu anlaşılmıştır.
TTK md 5 uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu hususların açıklandığı ve buna göre Asliye Ticaret Mahkemesi ve Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK md 2 de Asliye Hukuk Mahkemelerinin genel görevli mahkeme olduğu hüküm altına alınmıştır.
Somut olayımızda ise, davalı …’nun tacir olmadığı ve ticari herhangi bir faaliyette bulunmadığı, taraflar arasında varlığı kabul edilen uyuşmazlığa konu iş içeriğine göre TBK haksız fiile ilişkin hükümlerine tabi olduğu dosyada yapılan inceleme ile tespit edilmiştir.
Buna göre, davalı …’nun tacir olmadığı, bu haliyle genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin söz konusu uyuşmazlıkta görevli olduğu, HMK md 114/1-c hükmüne göre, görev hususunun dava şartları içinde sayıldığı, görevin, yargılamanın her aşamasında gerek taraflarca ileri sürülebileceği gibi gerekse mahkemece resen dikkate alınması gerektiği, bu haliyle mahkememizin görevli olmadığı, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın mahkememizin görevsizliği nedeni ile usulden REDDİNE,
Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içinde başvuru olduğu taktirde, dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Harç ve yargılama giderlerinin HMK md.331 uyarınca görevli mahkeme tarafından ele alınmasına,
HMK 20. Md. Uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra başvuru olmadığı takdirde dosyanın mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun dikkate alınmasına,
Dair karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvuru yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 31/05/2022

Yazman …
e-imzalıdır

Yargıç …
e-imzalıdır