Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/595 E. 2022/314 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/595
KARAR NO : 2022/314

DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … … Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı 10.11.2020 harç tarihli dava dilekçesiyle; davacının, davalılardan … ile evli olduğunu, eşinin … Gıda Ltd. Şti.’nin hissedarlarından biri olduğunu, davalı eşinin kendisinin onayı olmaksızın ortağı bulunduğu şirket adına kredi kullanmak amacıyla aile konutlarına ipotek koydurduğunu, şirket borcunun ödenmemesi nedeni ile İzmir 4. İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasından satışa çıkartılmaya yönelik olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalı bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığını, dava konusu taşınmazın satışı sonucunda mağduriyet yaşayacağından öncelikle yargılama sonuçlanıncaya kadar dava konusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konularak banka lehine tescil edilen ipoteğin kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin 30.12.2020 tarihli cevap dilekçesiyle; Davacı harcı ipotek miktarı üzerinden yatırmadığını, nisbi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemlerin yapılamayacağını, ( Harçlar Kanunu m. 30 ve Yargıtay 2. HD. 2018/7121-2019/937K. sayılı kararı.), ipotekli taşınmazın aile konutu vasfı bulunmadığından eş rızası alınmasına gerek olmadığını, bu iddianın da asılsız olduğunu (TBK m. 194 ve Yargıtay 2.HD 2015/23589 E 2016/8173 K. 21.04.2016), eşlerin adreslerinin aynı olmadığını, ancak davacı eşin ipotekten haberdar olduğunu ve ipoteğe rıza gösterdiğini, davacının, ipotek tesis tarihlerinden sonra taşınmaz kaydına 09.01.2019 tarihinde “aile konutu şerhi”, 20.02.2019 tarihinde ise … lehine 6 yıllık “kira şerhi” işlettiğini ve çok sayıda yüksek tutarlı haciz şerhi işlendiğini, taşınmaza haciz konulması halinde, aile konutu şerhinin artık güvencesinin söz konusu olamayacağını, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın kiraya verilmiş olmasının davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, bankanın alacağının tahsilini engellemek amacı ile davanın açıldığını, davacının kötüniyetli olarak iş bu davayı açmadan önce adresini … olarak değiştirdiğini, eşlerin … Mah. … Sok. No: … İç Kapı No:…/ AYDIN adresinde birlikte yaşadıklarını, MK m. 19’a göre bir ailenin sürekli kalmak niyetiyle oturduğu yer olduğunu, bir ailenin aynı zamanda birden fazla yerleşim yerinin aile konutu olamayacağını, davacı ve davalının dava dilekçesi ve mernisteki adreslerine bakıldığında bu amaçla adres değişikliği yapıldığını müvekkili bankanın alacağının ödenmemesi üzerine İzmir 4. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile yasal takibe geçildiğini ve ipotek tesisinden 16 yıl sonra ve takibin açılmasından 1,5 yıl sonra davanın açılmasının davacı ve davalının birlikte kötüniyetle hareket ederek müvekkili bankayı zarara uğratmaya ve alacağını almasını güçleştirmeye çalıştığını, 09.01.2019 tarihine dek ipoteklerin tesis edildiği tarihlerde taşınmazın tapu kaydında aile konutu olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmadığını, MK m. 194/3f’de dava konusu taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilirken taşınmazın aile konutu olduğuna dair herhangi bir şerhin bulunmadığının tapu kütüğü ile de sabit olduğunu, MK m. 1023/1f’e göre iyiniyetli bankanın tapu kütüğündeki kayda dayanarak/güvenerek tesis ettiği ipotek hakkının korunması gerektiğini (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 09.07.2013 tarih 2013/394 E. ve 2013/19535 K. sayılı ilamı) (HGK. 24.04.2013, E. 2012/2-1567, K. 2013/579) belirterek öncelikle eksik harcın davacıya tamamlattırılmasına, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan kötüniyetli davanın davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı 25.01.2021 tarihli replik dilekçesiyle; Yargıtay kararları gereğince dava konusu ipoteğin kaldırılmasına ilişkin istemlerin nisbi harca tabi olduğunu, tapu kaydının incelenmesinde 2004 yılından bu yana (10.05.2004-07.06.2004-30.11.2005-27.09.2006) ipotek tesis edildiği, ipoteğe esas borçların ödenmesine rağmen hiç birinin kaldırmadığını, tapuda bu ipoteklerin halen açık olarak göründüğünü, tapuya son olarak 19.08.2013 tarih ve 600.000 Euro bedelli ve 1.000.000 TL bedelli ipotek konulduğunu, 07.06.2004 tarihinde konulan 150.000 USD ipoteğin ödendiğini ve kaldırılmadığını, 2004 ve 2006 tarihli TL ipoteklerinin beyan edilmediğini, “TL” olarak hesap edildiğinde 7.500.000 TL taşınmaz üzerinde ipotek olduğunun hesaplanması gerekeceğini, TMK m. 223/2’ye göre kural olarak eşlerden biri diğerinin rızası olmaksızın paylı mülkiyet konusu maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nın 28/11/2019 tarih Esas No: 2019/318 ve Karar No: 2019/1238 sayılı ilamında, TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirildiği, bu sebeple taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa bile o konutun aile konutu özelliğini taşıdığı, bu maddede öngörülen açık hükme uyulmayarak banka lehine ipotek tesis edilmesinin yolsuz tescil olduğu, ipoteğin baştan itibaren geçersiz olduğunu, davanın niteliği itibariyle bir düzeltme davası olması sebebiyle nisbi değil maktu harca tabi olduğunu, MK m. 19’a göre dava konusu taşınmazın yıllardır aile konutu tanımına uyduğunu, Altınköy Çiftlik Evleri İşletme Kooperatifi kayıtlarında burada yaşandığına dair elektrik, su ve aidat bedellerinin ödendiğinin ve davalının 2000 yılında sürekli bu adreste bulunduğu için kooperatif yönetim kurulunda görev aldığını, eşinin … Mah. … Sok. No:…/… … Apt. … Aydın olmasının nedeninin eşinin ortağı olduğu … Gıda Teks. Ve Konf. San. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. ‘nin incir işi olduğunu, bu nedenle kiralık ev tuttuğunu belirterek davaya konu İzmir ili … İlçesi … Mevkii … ada … parselde bulunan 6 numarada kayıtlı bodrumlu bağımsız meskenin üzerine davalı bankanın ipotek kayıtlarından evvel geçerli olmak üzere aile konutu olduğunun tespiti ile aile konutu şerhi konulmasına, taşınmaz üzerine, davalı banka lehine yolsuz tescil edilen ipotek kaydının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekilinin 12.02.2021 tarihli düplik dilekçesiyle; davanın nisbi harca tabi olduğunu, davacının dava dilekçesinde değer gösterdiğini ve nisbi harcı ödediğini, ipotek bedellerinin tapu kaydı ile sabit olduğunu ve bunun üzerinden harç tamamlanmadan müteakip işlemlerin yapılamayacağını (Harçlar Kanunu m.30, Yargıtay 2. HD. 2018/7121-2019/937K.sayılı kararı), Yargıtay 1. HD’nin 2017/2977 Esas sayılı kararınıntapu kaydının iptali ile imar durumu öncesi haline getirilmesine ilişkin olup ipoteğin kaldırılması davası ile bir ilgisi bulunmadığını, ipotekler de tapu kayıtları ile sabit olup gözardı edilmiş bir husus bulunmadığı ve ipotek belgelerinden de görüleceği üzere iş bu ipoteklerin müvekkili bankanın doğmuş doğacak tüm alacaklarının teminatını teşkil ettiğini, eşlerin ve çocukların birlikte yaşadığı adresin … Mah. … Sok. No: … İç Kapı No: … … / AYDIN olduğunu, taşınmazın aile konutu olmadığını belirterek cevap dilekçesindeki diğer hususları ve taleplerini tekrar etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.06.2021 tarihli …/… Esas – …/… Karar sayılı görevsizlik kararıyla dosya mahkememize gönderilmiştir.
Dava; aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi verilmesine ilişkindir.
Davacı tarafın ipoteğin fekkini istemesi nedeniyle dava ve cevap dilekçeleri ile dosyaya sunulan kayıtlar incelendiğinde dava konusu ipotek tutarlarının 1.625.000 TL olduğu, Harçlar Kanunu gereğince 27.750,94 TL harç alınması gerektiği dava açılışında alınan 512,33 TL peşin harcın mahsubu ile eksik 27.238,61‬ TL harcın 492 sayılı Harçlar Kanunu madde 27, 28 ve 30 gereğince tamamlanması aksi halde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği 09.11.2021 tarihinde ihtar ve tebliğ edilmiş, davacı tarafça harç eksikliği giderilmiştir.
Somut olayda davacı tarafça İzmir İli, … İlçesi, …Mahallesi, Cilt No: …, Sahife No: …, Ada-Parsel: …, Bağımsız Bölüm: … (…Köyü … Sitesi No: …/… …/ İZMİR) üzerine konulan ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulmasının talep edildiği, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun m.4,b.1 hükmü gereğince 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun Üçüncü kısım hariç olmak üzere ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler 20.04.2004 tarihinden sonra aile mahkemesinde görelecektir hükmünü içerdiği, bu sebeple aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi verilmesi açılan iş bu davada görevli mahkemenin Yargıtay 11.HD’nin 2019/1543 Esas ve 2019/3471 Karar sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere aile mahkemesi olduğu, Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Urla Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, Mahkememiz kararının istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde mahkememiz ile Urla Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından görevli mahkemenin tayini için HMK’nun 21. ve devamı maddeleri uyarınca yargı yeri belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, davacı tarafça dava konusu taşınmaz üzerine yargılamanın sonuna kadar ihtiyati tedbir karar konulması talep edilmiş ise de, Mahkememizin iş bu davada görevli olmadığından tedbir talebinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiğinden ihtiyati tedbir hususunda karar verilmemiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Urla Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Mahkememiz kararının istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde mahkememiz ile Urla Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından görevli mahkemenin tayini için HMK’nun 21. ve devamı maddeleri uyarınca yargı yeri belirlenmesi için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331. Maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-İş bu kararın taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.23/03/2022

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye…
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır