Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/536 E. 2021/874 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/536
KARAR NO : 2021/874

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 16/08/2021
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; müvekkil şirket aleyhine ikame edilen icra takip dosyasında, takip dayanağı olarak sunulan … Devri Sözleşmesindeki imzaların müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, belgelerde ismi yer alan …’nun şirketin resmi yetkilisi olmadığını, … ile davacı arasında takip dayanağı olarak sunulan sözleşmenin 20.03.2017 tarihinde tanzim edildiğini, …’nun İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi … E. Sayılı dosyasında 02.04.2019 tarihinde vermiş olduğu beyanda, sözleşmenin kurulduğu tarih itibari ile şirket yetkilisi olmadığını ve şirket yetkisinin bulunmadığını kabul ettiğini, kendisine şirket tarafından sözleşme kurulduğu sırada vekaletname verilmediği, daha sonra vekaletname verildiğini beyan ettiğini, 20.03.2017 tarihli …nin Devrine İlişkin Ön Protokol’de, müvekkil şirketin devir eden olarak sözleşmede yer aldığı, devir alacak tarafından 20.03.2017 tarihinde ipotek verenlere 800.000TL ödendiği, bu bedele karşılık ipotek verenler tarafından taşınmazlara ipotek tesisi yapıldığı, devir edecek olanın da …’lerin elektrik üretimini ve devrini taahhüt ettiğinin düzenlendiğini, müvekkil şirketin ilgili sözleşmeden kaynaklı olarak borç yükümlülüğü altına girmediğinden bahisle müvekkil aleyhine yürütülen icra takibinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, müvekkilin davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibinin iptaline, kötü niyetli olarak takip başlatan davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, icra takip dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmesinin engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbir tedbir talebimizin kabulüne, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının adına hareket eden … şirketi temsil ederek resmi veya özel sözleşmelere imza atan kişi olduğunu, davacı şirketin kuracağı … için lisans alınması sürecinde ekonomik kaynak arayışına giriştiğini, bu süreçte şirketin sahibi ve yetkilisi olduğunu belirten …’nun müvekkili ortak olma konusunda ikna ettiğini, bu ortaklık anlaşmasına istinaden davacı şirket ve müvekkilin de tarafı olduğu 20/03/2017 tarihli …nin Devrine İlişkin Ön Protokol imzalandığını ve sözleşmeye istinaden müvekkilinin davacı şirket lehine dava dışı …’e 20/03/2017 tanzim, 20/11/2017 vade tarihli 400.000,TL bedelli senet ve adına kayıtlı olan İzmir, …, … ada, … parselde kayıtlı … nolu bağımsız bölüm üzerine de 400.000,TL bedelli ipotek verildiğini, ipotek verilmesiyle alınan senedin iade edileceği sözü verilmiş ise de yapılmadığını, senedin dava dışı … uhdesinde kaldığını, davacı şirketin edimini yerine getirmemesi üzerine senedin İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini belirterek, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın REDDİNE, %20 inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; müvekkil şirkete ilişkin ticaret sicil kayıtları, İzmir … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı İcra Dosyası, İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı Dosyası, 20.03.2017 tarihli …nin Devrine İlişkin Ön Protokol, İzmir … Noterliğinin 14.07.2017 tarihli … Yevmiye Numaralı Vekaletnamesi, banka kayıtları, tanık, keşif, bilirkişi ve her türlü sair delillere dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası, İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası, İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası, 20/03/2017 tarihli …nin Devrine İlişkin Ön Protokol, … A.Ş.’den istenilecek vekaletname ve belgeler, İzmir … Ağır ceza Mahkemesi Başkanlığının … E.sayılı dosyası, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının … E.sayılı dosyası, İzmir … Noterliğinin 14/07/2017 tarihli,… y.numaralı vekaletnamesi, 23/12/2016 tarihli … A.Ş. İle Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistemine Bağlantı Anlaşması, 13/07/2017 tarihli Borç Üstlenme, Şirket Hisse Devri ve Temlik Taahhüdüne İlişkin Sözleşme, 17/02/2021 tarihli borç ödeme protokolü ve ibraname, tapu kayıtları, banka kayıtları, Ticaret Sicil kayıtları, tanık, bilirkişi, İzmir 5.Asliye Ticaret mahkemesi Başkanlığının … E.sayılı dosyası ve her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Dosya kapsamında, davacının tacir sıfatının bulunduğu ancak gerçek kişi olan davalının İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabına göre tacir kaydının olmadığı, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 23/08/2021 tarihli yazısına göre davalının İzmir ili yetki alanında şirket ortaklığı veya yöneticiliği bulunmadığı, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Maltepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün 06/09/2021 tarihli yazısına göre davacının potansiyel mükellef kaydının olduğu, herhangi bir vergi kaydının olmadığının bildirildiği, buna göre davalının tacir sıfatının bulunmadığından uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine,görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 331/2.maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın taraflar vekillerine tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.25/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır