Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/533 E. 2022/170 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/533
KARAR NO : 2022/170

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13.08.2021
KARAR TARİHİ : 17.02.2022

Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … Sigorta A.Ş. vekili 13.08.2021 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkili tarafından 16.02.2017-2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … Makina San. Ve Tic. A.Ş.’ye ait emtianın … numaralı nakliyat emtea sigorta poliçesi ile sigortalandığını, emtianın taşınması esnasında davalı şirketin kusuru nedeniyle hasara uğradığını, eksper marifetiyle ile hasar tespiti yaptırıldığını ve sigortalıya 3.858,70 TL hasar ödemesi yapıldığını, hasarın sigortalıya ait konteynırın üzerine ağır yük konulması sebebi ile meydana geldiğini, TBK m. 49 gereğince davalının bu sorumluluğu gidermesi gerektiğini, TTK m. 1472 gereğince sigortalının haklarına kanuni halef olunduğunu, hasar ile ilgili davalı tarafa rücu ihtarı yapıldığını, ödeme yapılmaması üzerine İzmir 11. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun takibe itiraz ederek durdurduğunu, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını belirterek itirazın iptalini, takibin devamını, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … Denizaşırı Nakliyat A.Ş. vekili 09.09.2021 tarihli cevap dilekçesinde; sigortalı firmanın adresinden Gemlik Limanına emtianın karayolu ile 3. kişi tarafından, Gemlik Limanından Nhava Sheva Hindistan Limanına davalı şirketin acenteliğini yaptığı dava dışı … … tarafından deniz yolu Nhava Sheva Hindistan Limanından alıcının bulunduğu adrese dava dışı 3. Kişi alıcı tarafından kara yoluyla taşındığını, kombine taşımanın ön ve son taşıma aşamalarının müvekkili ile ilgisinin bulunmadığını, teslim şekli yönünden CIF teslim şeklinin kararlaştırıldığını, bu teslim şeklinden risklerin malın gemiye yüklenmesinden itibaren alıcıya geçtiğini, bu nedenle hasardan davacının sigortalısının değil, alıcının sorumlu olduğunu, davacının sigortalısına yapılan ödemenin hatır ödemesi olduğunu, dava dışı alıcının bu hakkını sigortalıya devrettiğine dair bir belgede sunulmadığını, sigorta şirketinin ödemesinin yanlış ödeme ex gratia ödeme olduğunu, bu nedenle aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, pasif husumet yönünden de müvekkilinin taşımada acente sıfatıyla hareket ettiğini, konşimentoların taşıyanın acentesi sıfatıyla düzenlenmiş olduğunun belirtildiği, yine müvekkili şirket tarafından davacının sigortalısı adına düzenlenen navlun faturasının taşıma ayrıntılarını ihtiva ettiğinden donatan adına düzenlendiğinin anlaşıldığını, müvekkili şirkete acente olarak doğrudan dava açılamayacağını, ancak dava dışı taşıyan …’ye izafeten acentesi sıfatıyla dava açılabileceğini, pasif husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, … nolu konşimentoda yetki yönünden 25. maddesine istinaden Hamburg Mahkemelerinin yetkili ve Alman Hukukunun uygulanmasının söz konusu olduğunu, yetki yönünden davanın reddinin gerektiğini, “Aksi kararlaştırılmadıkça taşıyan ile taşıtan arasında iş bu taşıma senedi/sözleşmesinden doğan herhangi bir dava, talep, uyuşmazlık veya yargılama Alman Hukukuna tabii olacak ve Hamburg mahkemelerinde görülecektir. Taşıyanın tacirin ticari ikametinde dava açması da mümkündür.” hükmünün bulunduğunu, MÖHUK m. 24’e göre tarafların yaptıkları sözleşme ile hukuku seçtiklerini, yine MÖHUK m. 29/1’e göre tarafların seçtikleri hukukun uygulanması gerektiğini, davanın ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz saymasıyla Türk Mahkemelerinde görülebileceğini, bu nedenle yetki itirazının kabulü ile davanın yetkili Hamburg Hukuk Mahkemelerine gönderilmesini istediklerini, malın 03.04.2017 tarihinde alıcıya teslim edildiğini, davanın 03.04.2018 tarihine kadar açılabileceğini, icra takibinin 12.06.2018 tarihinde başlatıldığını, ödeme emri gönderilmeden icra dosyasında bir yıl boyunca işlem yapılmadığı için dosyanın işlemden kaldırıldığını, dosyanın yenilenmesi üzerine …/… Esas numarasını aldığını ve müvekkiline ödeme emri ile birlikte yenileme emrinin gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından 02.03.2020 tarihinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davanın ise 13.08.2021 tarihinde açıldığını, TTK m. 1188’e göre davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davanın hak düşürücü süre geçmiş olması nedeniyle reddinin gerektiğini, TTK m. 1185’e uygun hasar ihbarında bulunmadığını, dava konusu malların mühürlü olarak FCL / FCL olarak taşındığını ve mühürlü olarak teslim edildiğini, konşimentoda Slac, Shippers Load, Stow, Eight & Count yani yükleyici istifledi, saydı, yükledi, mühürledi klozunun bulunduğunu, hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğinin ispatlanması gerektiğini, taşıyanın sorumluluğunun sınırlı olduğunu, TTK m. 1186’ya göre hesaplanması gerektiğini belirterek; davanın aktif husumet, pasif husumet, yetki, hak düşürücü süre ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; sigorta sözleşmesine dayalı taşıma şirketine karşı sigorta konusu malın hasarlanmasına istinaden açılan rücuen takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası, sigorta poliçesi, ödeme dekontları, hasar dosyası, arabuluculuk anlaşamama son tutanağı, … numaralı konşimento ve tercümesi, taşıma senedi şart ve koşulları, gemi istif planı (bay plan), navlun faturası, yükleme notası, yük teslim talimat formu (ordino), ekspertiz raporları, liman ve gümrük evrakları, taşımaya ilişkin evrak ve kayıtlar, tarafların defter ve kayıtları incelenmiştir.
İzmir 11. İcra Müdürlüğünün yeni …/… (eski …/…) Esas sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … Sigorta A.Ş.’nin takip borçlusu …-… Denizaşırı Nakliyat A.Ş. aleyhine 12.06.2018 tarihinde 3.858,70 TL asıl alacak ve 329,20 TL faiz olmak üzere toplam 4.187,90 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, alacaklının 26.11.2019 tarihinde dosyayı yenileyerek borç miktarını yeni dosyaya ödenmesini talep ettiği, ödeme emri ve yenileme emrinin borçlu vekillerine 12.02.2020 ve 01.03.2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 28.02.2020 tarihinde takibe konu borcun ferileriyle birlikte itiraz ederek takibi 02.03.2020 tarihinde durdurduğu belirlenmiştir.
Davalı …-… Denizaşırı Nakliyat A.Ş.’nin hak düşürücü süre itirazı değerlendirildiğinde; davacı tarafın dava dilekçesinin itirazın iptali davası olarak 13.08.2021 tarihinde açıldığı, ancak davacının İzmir 11. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasıyla 12.06.2018 tarihinde takibe geçtiği, borçluya ödeme emrinin çıkarılmasına karar verildiği, 12.06.2018 den 26.11.2019 tarihine kadar dosyada işlem yapılmadığından dosyanın işlemden kaldırıldığı ve dosyanın bu tarihte yenilendiği ve davalıya / borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, borçlunun 28.02.2020 tarihinde takibe itiraz ederek takibi durdurduğu, 02.03.2020 tarihinde takibin durduğu, davanın ise 13.08.2021 tarihinde açıldığı belirlenmiştir.
Buna göre gönderilenin malı teslim almasından itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açması gerektiği, bu sürenin malın teslim tarihinden itibaren 03.04.2017 tarihinden 03.04.2018 tarihine kadar olduğu, davacının bu süre içinde dava açmadığı ve takip yapmadığı, davacının takip tarihinin 12.06.2018 olduğu ve takip süresi içerisinde de dosyanın işlemden kaldırıldığı ve bir yıllık hak düşürücü süre ile her türlü hak düşürüçü sürenin geçtiği belirlenmiştir.
TTK m. 1188 ‘de ” Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer.
(2) Bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Sorumlu tutulan kişinin rücu davası, birinci fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabilir. Ancak, rücu davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşer.
(4) Bu süre, tarafların dava sebebinin doğmasından sonra yapacakları bir anlaşma ile uzatılabilir.” hükmü bulunmakla davacının bu tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde yani 03.04.2018 tarihine kadar takip yapması ve dava açması gerektiği, ancak davacının bu süre geçtikten sonra 12.06.2018 tarihinde takibe başladığı ve daha sonra bu takibi de devam ettirmediği ve dosyanın işlemden kaldırılıp 26.11.2019 tarihinde yenilendiği, böylece TTK m. 1188/1 f de ki hak düşürücü sürenin geçtiği, yine TTK m. 1188/3f hükümlerine göre ” Sorumlu tutulan kişinin rücu davası, birinci fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabilir.” hükmünün sigortacılara ilişkin olmayıp (somut olayda olduğu üzere halefiyet ilkesine dayalı olarak zarar görenin halefi olduğundan ) zararı ödeyen üçüncü kişilerin dava açması için tanınan 90 günlük hak düşürücü süreyi belirttiğinden hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı …-… Denizaşırı Nakliyat A.Ş.’nin yetki itirazı değerlendirildiğinde; davalı şirketin akdi taşıyan ve dava dışı sigortalının ise yükleten olduğu, taşıma ilişkisine fiili taşıyan olarak bulunan akdi taşıyanın talebi ile taşıma işini üzerine alan dava dışı … …’ın fiili taşıyan olduğu, taşıma senedindeki 25. maddenin yetkili mahkemeyi kesin olarak belirlediği iddiasının kabul edilemeyeceği belirlenmiş olup bu yöndeki yetki itirazı da reddedilmiştir. Taşıma senedindeki yetkili mahkemeyi m. 25’e göre … numaralı taşıma senedinde yer alan ve milletlerarası yetki kaydını içeren konşimento kuralının genel işlem şartı niteliğinde bulunduğu açıktır. Buradaki genel işlem şartı, ticari nitelikte olsa da, 6098 sayılı TBK m. 20-25’te yer alan denetime tabidir. Söz konusu denetim gerek tüketici gerekse de ticari nitelikteki genel işlem şartlarına uygulanmaktadır. Ayrıca söz konusu hükümler, tarafların iradelerinden bağımsız olarak emredici nitelikte kurallar barındırması nedeniyle kamu düzenine ilişkindir. Dolayısıyla Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 2 uyarınca, hukuki işlemin tarihine bakılmadan, TBK m. 20-25’de yer alan kurallar geçmişe yönelik olarak da uygulanabilecektir. Öte yandan somut olayda yabancılık unsurunun bulunması da, kamu düzeni ile ilgili bulunan söz konusu hükümlerin uygulanmasını engellememektedir. Çünkü bu konuda “Türk hukukunu doğrudan uygulanan kuralları” başlıklı MÖHUK m. 6 uygulama alanı bulur: “Yetkili yabancı hukukun uygulandığı durumlarda, düzenleme amacı ve uygulama alanı bakımından Türk hukukunun doğrudan uygulanan kurallarının kapsamına giren hallerde o kural uygulanır”. Öğretiye göre, iç hukukta sözleşmeler için getirilmiş olan ve kamu yararı açısından önemli olan hükümler (örn. kira hukukuna ilişkin emredici hükümler, hâkimin fahiş cezai şartı indirmesi gibi), Türkiye’de yabancı bir hukuka tabi olan sözleşmelere de doğrudan uygulanır (Bkz. Aysel Çelikel / Bahadır Erdem: Milletlerarası Özel Hukuk, 11. Basım, 2012, s. 155). Genel işlem şartlarına ilişkin hükümlerin bu kapsamda değerlendirileceği açıktır. Dolayısıyla yabancılık unsurlu olaylarda dahi, mahkemenin TBK’da yer alan genel işlem şartlarına ilişkin denetim kurallarını uygulaması gerekmektedir.
Olayda konşimentoda yer alan yetki kaydının müzakere edildiği kabul edilse dahi, TBK m. 25’e göre söz konusu genel işlem şartı içerik denetimine tabidir. Bu maddeye göre, “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kuralına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştıracak nitelikte hükümler konulamaz”. Somut olaydaki yetki kaydının geçerli olduğu kabul edildiğinde, söz konusu konşimento tahtında ortaya çıkan her türlü uyuşmazlıkta davacının yükle ilgilinin Hamburg mahkemelerine başvurması gerekecektir. Bu halde TBK m. 25 çerçevesinde söz konusu yetki kaydının geçersiz sayılmasına sebep olmaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde, Türk içtihat hukukunda TBK m. 25’te yer alan içerik denetimi konişmentolarda yer alan uluslararası yetki ve tahkim kayıtları için uygulanmıştır. Bu hususta verilen yerel mahkeme kararlarının Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi tarafından da onaylandığı görülmektedir. (Örneğin: İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1-) 2012/147 Esas, 2-) 2012/148 Esas, 3-) 2012/201 Esas, 4-) 2012/205 Esas, 5-) 2012/230, Esas 6-) 2012/236 Esas, 7-) 2012/247 Esas, 😎 2012/249 Esas, 9-) 2012/312 Esas, 10-) 2012/313 Esas, 11-) 2012/317 Esas, 12-) 2012/319 Esas, 13-) 2012/342 Esas, 14-) 2013/10 Esas, 15-) 2013/12 Esas, 16-) 2013/18 Esas, 17-) 2013/37 Esas, 18-) 2013/49 Esas, 19-) 2013/51 Esas, 20-) 2013/52 Esas, 21-) 2013/54 Esas, 22-) 2013/55 Esas, 23-) 2013/74 Esas, 24-) 2014/16 Esas, 25-) 2014/22 Esas, 26-) 2014/42 Esas, 27-) 2014/56 Esas, 28-) 2014/73 Esas, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin – 1-) 2014/428 Esas, 2-) 2014/443 Esas, 3-) 2014/483 Esas, 4-) 2014/1370 Esas, 5-) 2015/22 Esas, 6-) 2015/23 Esas, 7-) 2015/206 Esas, 😎 2015/469 Esas, 9-) 2015/503 Esas, 10-) 2015/667 Esas, 11-) 2015/1200 Esas, 12-) 2015/1210 Esas, 13-) 2015/1211 Esas, 14-) 2015/1444 Esas, 15-) 2016/898 Esas, 16-) 2016/1009 Esas, 17-) 2016/1454 Esas, 18-) 2018/144 Esas, 19-) 2018/386 Esas) Dolayısıyla, Yargıtay İhtisas Dairesi tarafından da, konşimentolardaki yetki tahkim kayıtları açısından TBK m. 25’te yer alan içerik denetimi hâli hazırda kabul gören ve uygulanan bir yoldur.
Ayrıca, Konişmentoda m. 25’de yer alan yetki kaydı incelendiğinde ” Aksi burada kararlaştırılmadıkça, işbu konşimentodan doğan herhangi bir dava, talep ve uyuşmazlık Federal Almanya Cumhuriyeti Hukuku’na tabi olacak ve başka yerdeki mahkemelerin yargı yetkisi dikkate alınmaksızın Hamburg Mahkemeleri’nde görülecektir. ” bu kaydın her iki taraf için belirli bir mahkemeyi ve belli bir hukukun uygulanmasını yetkili kıldığı, taraflardan birinin menfaatlerinin üstün tutulduğu ve karşılıklı dengenin bulunmadığı bir mahkeme seçimi yapıldığı görülmektedir.
Sonuç olarak; MÖHUK m. 6 gereğince uygulama alanı bulan genel işlem koşullarına ait hükümler gereğince somut olayda yetki itirazına dayanak yapılan konşimento kaydının geçerli olmadığından bu yöndeki yetki ilk itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı …-… Denizaşırı Nakliyat A.Ş.’nin aktif husumet itirazı değerlendirildiğinde; davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalı (Nakliyat Emtia Sigortası Abonman sözleşmesi) kapsamında sigortalı … Makine San. Ve Tic. A.Ş.’nin emtianın taşınması konusunda sigorta yaptığı ve sigorta ettiği, davalı tarafın aktif husumet itirazında CIF teslim şeklinin bulunduğu ve dava dışı alıcının bu hakkını davacının sigortalısına devrettiğine ilişkin belge bulunmadığını belirttiği, ancak davacının bu konuda beyanda bulunmadığı görülmüştür.
Aktif husumet itirazının diğer itirazlarla birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemenin ex gratia ödeme olup olmadığı konusunda SMMM bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılması gerekli ise de; pasif husumet yönünden yapılan değerlendirme nedeniyle aktif husumet yönünden bu incelemenin yapılmasına gerek olmadığı tespit edilmiştir.
Davalı …-… Denizaşırı Nakliyat A.Ş.’nin pasif husumet itirazı değerlendirildiğinde; Davalı vekilinin husumet itirazının incelenmesi için konşimento üzerinde yapılan incelemede taşıma şirketinin … … Acentesi … Denizaşırı Nakliyat A.Ş. olduğu, bu konşimento da yükleme acentesinin ” … … ” olarak yer aldığı, bu halde davacının davalı olarak asıl taşıyan … …’ı göstermesi ve ona izafeten TTK m. 105/2’ye göre … …’ya karşı takip yapması ve dava açması gerekirken davacının doğrudan acenteye karşı takip yapması ve dava açmasının usule aykırı olduğundan davacının davasının pasif husumet / sıfat yokluğu bulunmadığı belirlenmiştir.
Pasif husumet ehliyetinin bu dava ve takipte bulunmadığı, bu durumun HMK m. 119 ve 124’e göre düzeltilmesinin de mümkün olmadığı belirlenmiştir.
Ayrıca 21.07.2017 tarihli … numaralı faturada … … İzafeten … Denizaşırı Nakliyat A.Ş. tarafından acente sıfatıyla tanzim edildiği belirtilmiştir.
Davacı yapmış olduğu icra takiplerinde de doğrudan borçlu olarak … … / … Denizaşırı Nakliyat A.Ş’yi göstermiş olup; husumetin asıl taşıyıcı olan … … İzafeten … Denizaşırı Nakliyat A.Ş.’ye yöneltilmesi gerekli olduğu halde; bunu yapmadığı, bu haliyle; husumetteki eksikliği giderse dahi; takibe devam edemeyeceği de belirlenmiştir.
Bu nedenle davanın diğer unsurlarının (aktif husumet ve esas) incelenmesine gerek olmaksızın davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasını asıl taşıyan olan … … İzafeten … Denizaşırı Nakliyat A.Ş.’yi göstererek takip yapması ve dava açması gerekirken TTK m.105/2’ye aykırı olarak doğrudan acenteye karşı ve onu hasım göstererek doğrudan takip yaparak dava açmış olması ve hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle; davanın reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan dava açılışında alınan 65,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,8‬0 TL harcın karar davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun mad.18/A-13 hükmü uyarınca dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve tarafların anlaşamamaları nedeni ile Adalet Bakanlığı Bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge, 5070 sayılı yasa uyarınca e-imza ile imzalanmıştır.