Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/508 E. 2022/1057 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/508 Esas
KARAR NO : 2022/1057

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 02/08/2021
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize verilen 02/08/2021 tarihli dava dilekçesi ile, davacı ile davalı arasında 19/02/2019 tarihli Ticari Alım-Satım Sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme gereği davacı şirketin davalıya ürün satışı yaptığını, ancak davalı tarafından 26/07/2019 tarih ve … no’lu faturadan kaynaklı 2.400,00 Euro bedelli bakiye borcun ödenmediğini, davacı şirketin alacağının tahsili için İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından borca ve takibe itiraz edildiğini, takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının alacağının sabit olduğunu ve takipteki talep edilen faizin faiz oranlarına uygun olduğunu, buna rağmen davalının hukuka ve hakkaniyete aykırı itirazını kabul etmediklerini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından verilen 15/10/2021 tarihli yanıt dilekçesi ile, davacının davalı aleyhine başlattığı icra takibinin haksız olduğunu, davacının davalıdan alacaklı olduğu iddiasını kabul etmediklerini, dava dilekçesine ekli gösterilen faturayı davalının teslim almadığını, düzenlenen bir faturanın hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafa tebliğinin zorunlu olduğunu ve bir nüshasının faturayı alan tarafından imzalanması gerektiğini, karşı tarafa tebliğ edilmeyen fatura içeriğinin kesinleştiğinden söz edilemeyeceğini, davacı tarafından icra takibine dayanak belge olarak gösterilmeyen sözleşme ve faturanın dava dilekçesi ekinde sunulmasının kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulünün mümkün olmadığını, davacı ile davalı arasında borç ilişkisi olmadığından alacağın likit olarak nitelendirilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı celp edilerek dosyamız içine alınmış, yapılan incelemesinde alacaklının dosyamız davacısı şirket olduğu, borçlunun dosyamız davalısı şirket olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine 17.993,53 TL asıl alacak, 394,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.387,66 TL alacak üzerinden genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından ödeme emrine, borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edildiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dava, davacı tarafından davacı ile davalı arasında varlığı beyan edilen alım satım sözleşmesi uyarınca düzenlendiği iddia edilen fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediği iddiası ile fatura bedelinin tahsili istemi ile davalı aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Taraf vekillerine, dava konusu edilen dönemi içerir ticari defter ve kayıtları dosyaya sunmaları, defterlerin elektronik ortamda düzenleniyor olması halinde harici bellek ile sunulması veya bulunduğu adresi bildirmeleri için 2 haftalık kesin süre verildiği, taraf vekilleri tarafından taraflara ait ticari defter ve kayıtların bulundukları adreslerin bildirildiği görülmüştür.
Tüm belge ve deliller toplandıktan sonra, davacı tarafça icra takibine konu edilen alacağın hangi sebebe dayandığı, bu sebebin icra takip dosyasında usulüne uygun olarak gösterilip gösterilmediği, usulüne uygun şekilde gösterildiğinin tespiti halinde sözleşme ve taraflar arasındaki hukuki ilişki dikkate alınarak kur farkı talep edilip edilemeyeceği, davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişki yönünden bu talebin mümkün olup olmadığı, icra takibine dayanak gösterilen faturanın davalı tarafa teslim edilip edilmediği ve taraf defterlerinde mevcut olup olmadığı ve icra takibine konu alacağın doğup doğmadığı, doğmuş ise miktarı ve ferilerinin tespiti için dosyanın 1 SMMM bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından düzenlenen 19/10/2022 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Raporun yapılan incelemesinde; davacı ile davalı taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının zamanında yapıldığı, her iki taraf defterlerinin de sahibi lehine delil olma özelliği taşıdıkları, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 26/07/2019 tarih …-… numaralı 17.993,53 TL bedelli faturanın davacının kayıtlarında bulunduğu, ancak davalıya teslim edildiğine dair bir belge ibraz edilmediği, söz konusu faturanın davalının kayıtlarında bulunmadığı, ancak vergi dairesine her ay verilmesi zorunlu olan 2019-Ağustos dönemine ait BA bildiriminde söz konusu fatura bedeli mevcut olduğu, davalının BA bildirimi ile Vergi Dairesine davacıdan 2019 Ağustos ayında 15.258 TL + KDV bedelli 1 adet fatura aldığını beyan ettiği yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.
Raporun taraflara tebliğ edildiği, davalı vekilinin rapora karşı itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Dosyada yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı tarafından taraflar arasında düzenlenen alım satım sözleşmesi uyarınca düzenlendiği iddia edilen fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediği iddiası ile davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali istemi ile iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Davacı vekili tarafından taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen sözleşmenin bir örneğinin dosyaya sunulduğu, sözleşmenin yapılan incelemesinde, sipariş veren müşterinin dosyamız davalısı olduğu, sipariş verilen satıcının davacı şirket olduğu, taraflar arasında 19/02/2019 tarihinde düzenlenen sözleşme bedelinin KDV dahil 31.860,00 Euro olarak belirlendiği, kur üzerinden yapılan hesaplamada belirlenen 191.1600,00 TL’nin ödeme şeklinin 95.580,00 TL bedelli 2 adet çek olarak belirlendiği, teslim süresinin çeklerin teslimine mütekaip 29 adedinin stoktan, 241 adedinin 25-29 Mart 2019 tarihi olarak belirlendiği, sözleşmeye dahil olan işler ile sözleşmeye dahil olmayan işlerin madde madde belirlendiği görülmüştür. Sözleşmenin bedelin belirlendiği kısımda sözleşme tutarının çekin vade tarihindeki TCMB Döviz Satış Kurundan TL’ye çevrileceği, TL çeki ile yapılan ödemelerde çekin tahsil olduğu tarihteki Merkez Bankası Döviz Satış Kurundan Euroya çevrilip toplam KDV dahil anlaşma bedelinden düşüleceği, çekin ödendiği tarihte ödemenin toplam tutarı anlaşma bedelinden fazla ise aradaki farkın KLS tarafından alıcıya, düşük ise alıcı tarafından KLS’ye nakden ödenerek hesabın Euro olarak sıfırlanacağı hükmünün bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından icra takibine konu edilen 17.993,53 TL bedelli 26/07/2019 tarihli fatura alacağının bu sözleşme hükmünden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça sözleşme ve faturanın takibe dayanak gösterilmediği belirtilmiş ise de icra takip dosyasının fiziki olarak dosyamız içine celp edildiği ve takip talebine ekli olarak sözleşme ve faturanın bulunduğu anlaşılmıştır.
İcra takibine itiraz dilekçesinde davalı tarafça açıkça imzaya itiraz edilmediği, icra takibine dayanak sözleşme altındaki imzanın davalıya ait olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalara göre, davacı ile davalı arasında varlığı Mahkememizce kabul edilen 19/02/2019 tarihli sözleşme ile ürün bedellerinin 31.860,00 Euro olarak belirlendiği ve sözleşme tarihi itibariyle kurun 6,00 TL olarak kabul edilerek 191.160,00 TL olarak sözleşme bedelinin belirlendiği görülmüştür.
Davalı tarafça davacıya 2 adet çek düzenlenerek teslim edildiği davacı tarafça da kabul edildiği görülmüştür. Buna göre, 95.580,00 TL bedelli, 19/05/2019 tarihli ve 19/06/2019 tarihli 2 ayrı çekin düzenlendiği, toplam bedelin 191.160,00 TL olduğu ve sözleşme bedelinin de bu bedel olduğu anlaşılmaktadır. Ancak çeklerin her birinin ödendiği tarihte bu bedelin sözleşme kısmını aşması halinde davacı şirketin davalı tarafa fazla alınan bedeli ödemesi gerektiği ancak yapılan ödeme tutarının sözleşme bedelinin altında kalması halinde ise eksik kalan kısmın malı satın alan davalı tarafından davacı şirkete nakden ödeneceğinin kararlaştırıldığı sözleşme içeriğinden bellidir. Davacı tarafça 19/05/2019 tarihli 95.580,00 TL bedelli çekin 20/05/2019 tarihinde tahsil edildiği ve o tarih itibariyle döviz satış kurunun 6,7513 TL olduğu görülmüştür. Yine 19/06/2019 tarihli 95.580,00 TL bedelli çekin yine aynı tarihte tahsil edildiği ve o tarih itibariyle döviz satış kurunun 6,5667 TL olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, 19/05/2019 keşide tarihli çekin tahsil tarihindeki kur itibariyle 14.157,2734 Euro karşılığı olduğu, 19/06/2019 keşide tarihli çekin tahsil tarihindeki kur itibariyle 14.555,2560 Euro karşılığı olduğunun kabulü gerektiği, toplamda 28,712,5294 Euro ödemenin davacıya yapıldığının kabulü gerektiği, ancak sözleşme bedelinin 31.860,00 Euro olduğu görülmekle, aradaki farkın davacı tarafından talep edilebilir bir bedel olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, davacı tarafından 31.860,00 Euro ile 28.712,5294 Euro arasındaki fark için düzenlenen faturanın sözleşmeye uygun olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Yapılan tüm açıklamalara göre, davacı tarafça sözleşmeye dayalı olarak her iki çekin tahsil tarihi itibariyle Euro karşılığı belirlenerek sözleşme bedelinden düşülmesi sonrası bakiye bedelin davalıdan tahsili isteminde bulunulabileceği, davacı tarafça KDV dahil 2.832,02 Euro toplam alacağın belirlendiği ve bu bedelin düzenlenen faturada gösterildiği, faturanın düzenlendiği tarih olan 26/07/2019 tarihi itibariyle 6,3536 TL olduğu ve buna göre 17.993,53 TL kur farkından kaynaklı alacağın belirlendiği ve bu belirlenen alacağın sözleşme içeriğine uygun olduğu, ayrıca alacağın sözleşmeye dayalı olduğu ve ödemenin ne şekilde yapılacağı hususunun açıkça gösterildiği görülmekle faiz isteminde bulunabileceği, talep edilen faizin kabulü gerektiği, bu haliyle davalı tarafın icra takibine bu bedel yönünden haksız olduğunun kabulü gerektiği, alacağın niteliği itibariyle likit olduğu ve icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın KABULÜNE,
İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptaline,
Takibin 17.993,53 TL asıl alacak, 394,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.387,66 TL üzerinden devamına,
İcra inkar tazminatı isteminin kabulüne,
Hükmolunan alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kabul edilen bedel üzerinden hesaplanan 1.256,06 TL harçtan, peşin alınan 222,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.033,98 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden vekilin harcadığı emek ve mesaiye karşılık yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 289,88 TL başvuru harcı, 600,00 TL Bilirkişi ücreti, 78,00 TL tebligat ve yazışma gideri olmak üzere toplam 967,88 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun mad.18/A-13 hükmü uyarınca dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve tarafların anlaşamamaları nedeni ile Adalet Bakanlığı Bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davada haksız çıkan davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Karar kesinleştiğinde artan gider avansının taraflara ödenmesine,
Dair karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvuru yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/11/2022

Yazman …
e-imzalıdır

Yargıç …
e-imzalıdır