Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/483 E. 2022/400 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/483
KARAR NO : 2022/400

ASIL VE BİRLEŞEN
DAVA : Tazminat

ASIL VE BİRLEŞEN
D. TARİHİ : 10/05/2010-20/05/2011

KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

A-) ASIL DAVA DOSYASINDA

Davacı … Gıda A.Ş. vekili 10.05.2010 harç tarihli dava dilekçesiyle; Müvekkili şirketin tavuk ayağı ve kanat uçlarını işleyerek ülke dışına ihraç ettiğini, davalı … AŞ’nin de tavuk ve yem üreticiliği ve ticareti işini yaptığını, tarafların 01.02.2008 tarihinde 30 ay müddetli bir sözleşme imzaladıkları, sözleşmenin 3. ve 4. maddelerinde piliç ayaklarının (PAW) özelliklerinin belirlendiğini, sözleşmenin m.3, m.4.4 ve m.8.3’de davalı tesislerinde üretilecek piliçlerin ayaklarının tümünün müvekkiline teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının tavuk ayaklarının yüksek evsaflı olanlarını ayırarak bunları müvekkile teslim etmediğini, başkaca alıcılara işlenerek veya ham haliyle satılıp ihraç edildiğini öğrendiklerini, bu durumun bildirilmesiyle gerçek ile bağdaşmayan cevaplar verildiğini, sözleşmenin 12. maddesi gereğince İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile durumun tespit edildiğini, vekilinin İzmir … Noterliğinde 24.02.2010 tarihinde sözleşmenin 8.7 maddesi uyarınca kesim raporlarının gönderilmesini ve zararlarının ödenmesinin istendiğini, ihtarın davalıya 04.03.2010 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının tek yanlı olarak tavuk ayağı teslimini durdurduğunu, bu kez İzmir … Noterliğinden 01.04.2010 tarihinde davalıya ihtarname verildiğini ve 07.04.2010 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının Akhisar … Noterliğinden 09.04.2010 tarihinde cevabi ihtarname ile sözleşmenin 8.1 maddesine uymayan gerçek dışı teslim almama iddiasının bulunduğunu, müvekkiline ait kamyonların davalının iş yerinde beklediğini, ancak mal teslim edilmediğini, 16.04.2010 tarihinde … plakalı soğutmalı kamyonun kesimhane önünde beklediğini ancak içeri giremediğini, 20.04.2010 tarihinde aynı araçla kesimhanenin önüne gelindiğini ancak içeri alınmadığını, Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde bu konuda 16.04.2010 tarihinde ve 20.04.2010 tarihinde …/… ve …/… Değişik İş sayılı taleplerinin reddedildiğini, davalının alacağının sözleşmenin 5. maddesi uyarınca hesaplanıp ödendiğini, 31.03.2010 günü davalının sözleşmeye aykırı olarak fiyat farkı faturası gönderdiğini, bu faturanın süresinde davalıya iade edildiği, davalının bu kez Akhisar … Noterliği’nden 26.04.2010 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile faturalardan doğan alacakları talep ettiğini, bu faturaların 04.05.2010 günü tebliğ edildiğini, davalının İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün
…/… Esas sayılı dosyası ile takibe başladığını, sözleşmenin 8.4 maddesi uyarınca müvekkilinin uğrayacağı zararların davalıdan tazmin edilmesi gerektiğini, sözleşmenin başlangıcından 07.05.2010 tarihine kadar teslim edilmeyen tavuk ayaklarından 500.000,00 USD kazanç kaybının olduğunu, bu ürünlerin ihracının gerçekleştirilememesi nedeniyle müvekkilinin sözleşme ile bağlı olduğunu, başka taraflara 500.000,00 USD ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalının eksik teslimatları nedeniyle müvekkilinin tam kapasiteyle çalışamadığını, işletme giderlerinin arttığını, davalının sözleşmenin 5. maddesi uyarınca hesaplanan 210.335,18 TL alacağının müvekkilinin tazminat ve zarar ziyan alacaklarından takas mahsup edilmesini istediklerini, bu nedenle şimdilik zararlarının 600.000,00 TL’lik kısmını 24.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle ayrıca davanın sözleşme uyarınca teslim ettiği ürünler bedelinden sözleşmenin 5. maddesi uyarınca alacağı 210.335,18 TL’nin mahsubu ile müvekkilinin takas ve mahsup kapsamındaki alacaklarının indirilmesi ile geri kalan alacakları için 24.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili 07.06.2010 tarihli cevap dilekçesiyle; davacının taleplerinin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının 09.04.2010 tarihinden yaklaşık iki ay önce bütün uyarılara rağmen müvekkiline mal teslimi için araç göndermediğini ve malları teslim almadığını, sözleşmenin 3. ve 4. maddelerine göre günlük kesimi yapılan tavuk ayaklarının sağlam ve tam olarak alıcıya teslim etmek üzere yükümlülüğünü yerine getirdiği, ancak sözleşmenin 4.4 maddesine uygun olarak davacının PAW’ları teslim almadığını, İzmir 16. İcra Müdürlüğü ‘nün …/… Esas sayılı dosyasıyla davacı aleyhine 11 adet fatura toplamı olan 216.781,49 TL üzerinden takibe geçtiklerini, ancak davacının takibe itiraz ettiklerini, dava dilekçesinde ise bu alacağı kabul edip takas ve mahsup talebinde bulunduklarını, davacının müvekkil şirkete borcunun bulunduğunu, sözleşmenin ifa edilememesinde tek kusurlu tarafın davacı taraf olduğu, sözleşmenin feshedilmediğini ve mal almaya devam etmek istediklerini, 16.04.2010 ve 20.04.2010 tarihlerinde müvekkili şirketten mal alma talebinin bulunduğu iddialarının doğru olmadığını, ayrıca davacının üçüncü kişilerle arasında düzenlenen sözleşmelere dayanarak tazminat talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 10.11.2011 tarihli replik dilekçesiyle; dava ve taleplerinin BK m.106’ya uygun olduğunun, davalının teslimden imtinada bulunarak mal teslim etmediğini belirtmiştir.
Davalı vekili 03.01.2011 tarihli düplik dilekçesinde; davacının dilekçesinde yer alan 600.000,00 TL tazminatın içeriğinin ve niteliğinin açıklanmadığını, müvekkilinin tavuk ayaklarını üretip depolayamadığını, gerektiği takdirde bunları başka şirketlere sattığını, davacının satın almaması nedeniyle malların zarara uğramaması için dava dışı şirketlere satıldığını belirtmiştir.

B-) BİRLEŞEN İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
…/… ESAS …/… KARAR SAYILI DOSYASINDA;

Davacı … Gıda A.Ş. vekili 20.05.2011 harç tarihli dava dilekçesinde; taraflar arasında yapılmış olan 01.02.2008 ve 31.07.2010 tarihlerini kapsayan 30 ay süreli sözleşmenin 8.4 maddesine göre davalı … AŞ ‘nin 07.05.2010 tarihinden 31.07.2010 tarihine kadar teslim etmesi gerektiği halde teslim etmediği tavuk ayaklarından olan kazanç kaybı 300.000,00 USD, teslim edilmeyen tavuk ayaklarından dolayı ihraç edilemeyen ürün nedeniyle dava dışı şirketlere ödenen cezai şart ve tazminat toplamı 500.000,00 USD, 07.05.2010 tarihinde sözleşmenin bitim tarihi olan 31.07.2010 tarihine kadar fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’yi 24.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 20.05.2010 tarihinde …/… Esas sayılı dosyanın …/… Esas sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili birleşmeden sonra 08.08.2011 tarihinde hem asıl hem birleşen dosya için verdiği cevap dilekçesinde; Davacının iddialarının doğru olmadığını, sözleşmenin 4.4 maddesine göre davacının teslim alması gerekli olan tavuk ayaklarını teslim almadığını, davacı vekilinin 16.04.2010 ve 20.04.2010 tarihli tespit ve tutanaklarının kabul edilmediğini, müvekkilinin 09.04.2010 tarihindeki ihtarnamesinin davacıya gönderildiğini, davacının haksız olarak talepte bulunduğunu, sözleşme koşullarına uygun araç göndermediğini veya hiç araç göndermediğini, malı teslim almak istemediğini, zamanında malı teslim almak istemeyen davacının müvekkilin ürettiği tavukların elinde kalmasına sebebiyet verdiğini, muhafazasının zor olan bu ürünün satıldığını, aksi halde doğabilecek bir hastalığın şirketi büyük zarara sokabileceğini, davacının asıl davada 01.02.2008-07.05.2010 tarihleri arasında kazanç kaybını 500.000,00 USD olarak belirleyerek talepte bulunduğunu, birleşen davada ise 07.05.2010 tarihinden 31.07.2010 tarihine kadar 300.000,00 USD üzerinden kazanç kaybı talebinde bulunduğunu, her iki talebin birbiriyle çeliştiğini, davacının müvekkiline olan borcunu ödemesi için 26.04.2010 tarihinde ihtarname gönderildiğini ve İzmir 16. İcra Müdürlüğü …/… E sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davacının haksız ve kötü niyetli olarak sözleşmeye aykırı olarak müvekkiline olan borcu kabul ettiği halde ödemediğini ve bunun için asıl ve birleşen davayı açtığını, davacının iddia ettiği zararı ve miktarını ispatlaması gerektiğini, faraziye üzerinden dava açılamayacağını, müvekkilinin müdebbir tacir olduğunu, sözleşmeyi imzalarken öncesini ve sonrasını düşünerek basiretli tacir gibi hareket ettiğini belirterek asıl ve birleşen davanın reddini talep etmiştir.
Asıl ve Birleşen Dava; taraflar arasında yapılmış olan piliç ayağı satım sözleşmesinin ihlaline dayanarak açılmış olan tazminat davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
01.02.2008 tarihli sözleşme, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Değişik İş sayılı dosyası, ihtarnameler, Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… Değişik İş Sayılı dosyası, Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Değişik İş sayılı dosyası, tutanaklar, bilirkişi incelemesi,
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Değişik İş sayılı dosyası incelendiğinde; tespit isteyen … Ltd Şti nin 18.03.2010 tarihli talebi üzerine, davalıyla aralarında 02.04.2009 tarihi sonrası elektronik posta yazışmalarının tespitini talep ettiği mahkemece seçilen bilirkişi …’nun 23.03.2010 tarihli raporuyla; taraflar arasındaki yazışmaların tespit edildiği belirlenmiştir.
İzmir 16. İcra Müdürlüğünün …/… E sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … AŞ nin takip borçlusu … Gıda AŞ aleyhine 05.05.2010 tarihinde yapmış olduğu ilamsız takipte 11 adet faturaya dayalı olarak, tavuk ayağı satışından toplam 216.781,49 TL alacaklı olduğu, iddiasıyla takibe başladığı, borçluya ödeme emrinin 07.05.2010 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 12.05.2010 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğu belirlenmiştir.
Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… Değişik İş sayılı dosyası incelendiğinde; talep eden … Gıda Aş vekilinin 16.04.2010 tarihli talebiyle … AŞ aleyhine delil tespiti talebinde bulunarak davalıya ait kesimhane önünde araçların beklemekte olduğunun tespitini talep ettiği, mahkemece 27.04.2010 tarihinde bu talebin HUMK m.369 gereğince; hukuki yarar bulunmadığından REDDİNE karar verildiği belirlenmiştir.
Akhisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… D. İş sayılı dosyası incelendiğinde; talep eden … Gıda AŞ vekilinin 27.04.2010 tarihli talebiyle aleyhine tespit istenen … AŞ ile aralarında yer alan sözleşme hükümleri gereğince; davalının müvekkilinin mal teslim alması için gelen araçlarını tesise girişe izin vermediğinden bahisle sözleşmenin 8. maddesine aykırı davrandığından açılacak tazminat davasında değerlendirilmesi için bu durumun tespitini talep ettiği, mahkemece 27.04.2010 tarihinde bu talebin reddine karar verildiği belirlenmiştir.
Mahkemece toplanan deliller kapsamında seçilen bilirkişiler …, …, … ve … vasıtasıyla 16.05.2014 tarihli rapor alınmıştır.
Bu rapor alınmadan önce davalının defter ve kayıtlarının incelenmesi için Akhisar Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış ve SMMM bilirkişi …’dan 22.05.2013 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda; davalı şirketin 2008, 2009, 2010 yılı defter ve kayıtlarının incelendiği, 2008, 2009 ve 2010 yıllarına ait tavuk ayağı tesliminden dolayı davacıdan 2008 yılı sonu itibariyle 165.376,44 TL, 2009 yılı sonu itibariyle 351.167,87 TL ve 2010 yılı sonu itibariyle 162.351,85 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili itiraz ederek incelemenin yetersiz olup yeni bir heyet oluşturulması gerektiğini, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, belirtmiştir.
Bilirkişiler …, …, … ve … vasıtasıyla alınan 16.05.2014 tarihli raporda; davacı … Gıda AŞ nin defter ve kayıtlarının incelenmesiyle 2008, 2009 ve 2010 yılı defter ve kayıtlarının yasaya uygun tutulduğunu, sahibi lehine delil vasfı taşıdığını, dava tarihi olan 10.05.2010 tarihi ile … AŞ’ye karşı herhangi bir borcunun görülmediğini, … AŞ den satılan işlenmemiş tavuk ayaklarının 2008, 2009 ve 2010 yıllarına göre toplam 5.029.755 kg olup değerinin 1.079.793,77 TL olduğu, davalı … AŞ nin defter ve kayıtlarına göre ise; 2010 yılı sonu itibariyle davacı … Gıda AŞ den 162.351,85 TL alacaklı olduğu, ancak bilirkişi incelenmesinde bu defterlerin kapanış kaydının olup olmadığının belirtilmediğini, taraflar arasındaki çekişmenin davalı … AŞ nin 01.02.2008 tarihli sözleşme kapsamında taahhütlerini tam olarak yerine getirip getirmediğini, davacının icra takibine konu yapılan 216.781,49 TL fatura alacaklarına itiraz etmiş olup daha sonra dava sırasında kabul edilmesi nedeniyle davalının teslimat taahhütlerini yerine getirmesine engel olup olmadığı, davalının eksik mal teslim ettiği kabul edilecek olursa, davacının zararının kapsam ve miktarının ne olduğu konularında bulunduğunu, sözleşmenin 8.3 üncü maddesine göre; davalı/satıcının sözleşmenin 3. ve 4. maddesine göre yatıran mamulleri kendi tesisinde alıcı/davacıya tamamını teslim etmekle yükümlü olduğu, sözleşmeye aykırı teslim yapıldığı iddialarının değerlendirilmesinde de sözleşme süresince üretilecek olan hayvan ayaklarının tavuk işletmelerinin üretim koşullarının iyi ayarlanamaması durumunda aynı kalitede ve nitelikte tavuk ve yan ürünleri elde edilemediği, böyle hallerde kalitesiz tavuk ayakları ürünlerinin imha edildiği, sözleşmenin 8.4 üncü maddesinde: Davacının üretiminin aksaması nedeniyle davalının, davacının bu zararlarını karşılamayı taahhüt ettiğini, somut olayda da tüm kesilen tavukların ayaklarının teslim edilmediğini, nasırlı tavuk ayaklarının davacı şirkete teslim edilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre; davacı şirket davalı şirketin Akhisar ilçesi sınırlarındaki tesislerinde üretilecek tüm etlik ve yumurta üretim pirinçlerin ayaklarını satın almayı taahhüt ettiği, davalının da sözleşmenin 4.1 inci maddesine göre bu malları teslim etmeyi taahhüt ettiğini, davalı şirketin davacı şirkete kullandığı tüm yem miktarları gözetilerek yapılan hesaplamaya göre 2008 yılında 3.687.242 kg , 2009 yılında 4.395.817 kg, 2010 yılında 3.179.213 kg işlenmemiş ham tavuk ayağı satması gerektiği, e-posta yazışmalarına göre 2009 yılında davalının 3.973.921 adet kesim yaptığı halde davacıya kesim sayısının 1.514.901 olarak bildirdiğini, sözleşmenin 4.1 inci maddesine aykırı hareket ettiğini, aynı tarihlerde (04.02.2008-02.07.2010) davalının yabancı şirketlere 56 kalem ihracat yaptığını, sözleşmenin 3 ve 4. maddelerinde belirtilen ve teslim edilmesi gerekli hayvan pençelerinin sözleşmenin 5. maddesine göre toplam değerinin 2008 yılı için 553.086,30 USD , 2009 yılı için 659.372,55 USD , 2010 yılı için 476.881,95 USD olduğunu, yem değişiklerinin hayvanlara ve hayvan ayaklarına üretim miktarı açısında herhangi bir düşüşe sebebiyet vermediğini, sözleşmede de tavuk ayaklarının yüksek kalitede zedelenmemiş olmasının aranmadığını, teslim edilen ayak tonajının hayvan sayısıyla birbirini tutmadığını yani eksik teslimat yapıldığını, sözleşmenin 4.4 üncü maddesinde günlük kesilen pençelerin tamamının satıcının tesisinde alıcıya ait nakliye aracının üzerinde teslim edileceği, yüklemenin satıcı tarafından yapılacağına ilişkin hüküm bulunduğu, satışın Ex Works yani iş yerinde teslim şartlarına tabii olduğunu, davalı satıcı … AŞ nin yükümlülüğünün malları teslime hazır hale getirmek olup davacının davalının iş yerine araç gönderdiği halde teslimde imtina ettiğini, 24.02.2010 ve 01.04.2010 tarihlerindeki ihtarnamelerde de teslimin talep edildiğinin belirlendiğini, davalının tavuk ayağını davacıya teslim etmeyerek yurt dışına sattığını, tazmini gereken zarar miktarının mali yönden incelenmesinde davacının kazanç kaybının asıl ve birleşen davada ayrı ayrı incelenmesiyle makul kılınan kazancın 156.682,05 TL olduğu noksan teslimat nedeniyle maruz kalınan cezai şartın bulunduğu, davacının mahrum kaldığı kazanç kaybının 156.682,05 TL, ithalatçıya ödemek zorunda kaldığı 400.000,00 USD (633.720,00 TL) toplamı 792.402,05 TL olup davalıya olan ve takas mahsup edilmesi gerekli 162.351,85 TL mahsup edilince davacının alacağının 537.648,15 TL olduğu, bu alacağın temerrüdünün 07.03.2010 tarihinde gerçekleştiği, davacı … Gıda AŞ nin teslim edilmeyen mallardan dolayı mahrum kaldığı kazanç kaybıyla bu malların Hong Kong’da mukim … Ltd. ünvanlı şirkete ihraç edilememesi nedeniyle bu şirkete ödemiş olduğu cezai şartlardan doğan zararlar müspet zarar niteliğinde olduğundan (sözleşmenin ifa edilememesi nedeniyle) sözleşmenin 8.4 üncü maddesine göre; davacının maddi zarar talebinde bulunup davalı şirketten talep etmesinin mümkün olduğu, … Ltd unvanlı şirkete 400.000 USD cezai şart verildiği, bu miktarın belirtilen şirkete ödendiği, bu zararı davalıdan talep edebileceği, belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekilinin 23.06.2014 tarihli beyanında; bilirkişilerin yoksun kılınan karı eksik hesapladığını, müvekkili şirketin işletme giderlerinin de hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin yoksun kaldığı kar tutarının 1.117.086,90 USD olduğunu, dava dışı … Ltd’ye ödenen 400.000,00 USD karşılığı 633.720,00 TL’nin davalıdan tazminin gerektiğini, belirterek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı 26.06.2014 tarihli beyan dilekçesinde; cezai şarttan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğu, sözleşmeye aykırı eksik mal teslimi nedeniyle cezai şart ödediği ispatlanmadığından bu cezai şartın kabul edilemeyeceğini, davacının 04.03.2010 tarihli ihtarnamesiyle davalının akde aykırı davranışına son vermesi talebinde bulunduğu ve 10.05.2010 tarihinde dava açtığına göre sözleşmenin fiilen sona erdiği, ödendiği iddia olunan cezai şart miktarının fahiş olduğunu, davacının dava dilekçesinde 210.335,18 TL yi kabul ettiğini, buna rağmen bilirkişilerin takas mahsupta bulunduklarında bu rakamı göz önüne almadıklarını, davacının sözleşme konusu malları teslim almadığını, davacının dava dışı şirkete olan taahhüdünün yerine getirilip getirilemeyeceğinin araştırılmadığını, davalının başka şirkete ihraç ettiği tavuk ayağının 27 ton olduğu, belirterek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Bilirkişilerden alınan 14.05.2015 tarihli ek raporda; Davacı vekilinin işletme giderlerine ilişkin talebinin menfi zarar talebi içerisinde bulunduğunu, davacının taleplerinin borcun ifa edilmemesinden doğan zarara ilişkin olması nedeniyle müspet zarara ilişkin olduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 8.4. maddesinde işletme giderlerinin, kar mahrumiyetlerinin ve cezai tazminatlarının da ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu nedenle işletme giderlerinin de menfi zarar olmasına rağmen davacı tarafça talep edilebileceğini, ancak bunun somut delillerle ispatlanması gerektiğini, asıl davada davacının talebinin 600.000,00 TL ile sınırlı olduğu, bu miktardan davalının alacağı olan 162.307,85 TL’nin mahsubu ile geri kalan alacağının 437.648,15 TL olduğu, davacının ithalatçıya ödediği 400.000,00 USD cezai şartın talep edilebilir olduğunun kabul edilmesi halinde bu miktarı davalıdan isteyebileceği, aksinin kabulü halinde ise davanın reddinin gerekeceği, birleşen davada da davacının asıl davada talep edebileceği 437.648,15 TL kalan zarar dışında 100.000,00 TL’yi davalıdan talep ettiği, böylece davacının toplam 792.402,05 TL zararından asıl davada hükmedilen 437.648,15 TL ve davalının alacağı olan 162.307,85 TL’nin mahsubu ile geriye kalan 192.402,05 TL’den 100.000,00 TL’yi isteyebileceği belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davalı vekili 29.05.2015 tarihli beyanında; Davacının kısmi dava açamayacağını, davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiğinin ispatlanamadığını, davacının zararına davalı neden olmadığından davanın reddinin gerektiğini, bilirkişilerin hesapladığı kar kaybının (156.682,05 TL’nin) doğru bir hesaplamaya dayanmadığını, ödenen 400.000,00 USD cezai şartın gerçeğe dayalı olmadığını, … Ltd Şti’ne bir konteynırda en fazla 20 ton ürün bulunduğunu, ihraç fiyatının da 75 gUSD/ton olması nedeniyle 15.000,00 USD olan bir ürünün geç tesliminde konteyner başına 10.000,00 USD cezai şart ödemenin kabul edilemeyeceğini, bu konuda davacının bu şirketle ilişkisinin ve defterlerinin araştırılmasını istediklerini beyan ederek ek rapor alınmasını istemiştir.
Davacı vekili 09.06.2015 tarihli ek rapora karşı beyanında; kök rapora yapılan itirazların dikkate alınmadığını, zarar kalemlerinin hesabı için yeni bir heyet kurulmasını istediklerini, bilirkişilerin ek raporda belirttikleri hesaplama yöntemine göre kar marjını %15 olarak alındığını, ancak yoksun kılınan karın 156.682,05 TL’nin çok üzerinde olduğunu, belirterek yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiş ve uzman görüşünü dosyaya ibraz etmiştir.
Tarafların itirazları belirtilerek bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bu kapsamda bilirkişilerden 08.01.2016 tarihli ikinci ek rapor alınmıştır. Tarafların ek rapora yönelik itirazlarının değerlendirilmesi ile sözleşme ekinde olduğu ileri sürülen değer tespit tablosunun sözleşmenin 8/4. maddesinde kar ve kazanç mahrumiyetinin hesaplanması konusunda sözleşmenin 5. maddesinde fiyat tespit tablosuna herhangi bir atıf yapılıp yapılmadığının, bu nedenle bu tablonun uygulanamayacağını, fiilen vuku bulan alım satım cirosu hesaplarının esas alındığını, davacı … Gıda A.Ş’nin sözleşmeden doğan mal teslim borcunun gereği gibi ifa edilmemesi yani eksik teslim bedeli ile davalı şirketten talep edebileceği maddi zararının müspet zarar niteliğinde olduğunu, olumsuz menfi zararın alacaklının sözleşmeden döndükten sonra mal varlığının içinde bulunduğu durum ile sözleşme hiç yapılmamış olsaydı içinde bulunacağı durum arasındaki farkı ihtiva ettiğini, kar yoksunluğunun müspet zarar niteliğinde olduğunu, davacının tazminini talep ettiği işletme giderlerinin hukuki açıdan menfi zarar niteliğinde olduğunu, kural olarak malın teslim borcunun ifa edilmemesinden doğan kazanç kaybının talep eden tarafın aynı zamanda menfi zararını isteyemeyeceğini, bu hükmün emredici olmadığı, ancak sözleşmenin 8.4.maddesinde aksinin kararlaştırıldığını, bu nedenle işletme giderlerini de talep edebileceğini, 3. şahsa ödenmek zorunda kalan cezai şart alacağı ise 400.000 USD olup, davacının hesabında … şirketine 18.05.2011 tarihinde havale edildiği, buna göre asıl davada davacının kazanç kaybı 156.682,05 TL ve dava dışı ithalatçıya ödenen 400.000 USD cezai şartın karşılığı 633.750,00 TL olmak üzere toplam 792.402,05 TL zararının bulunduğu, ancak asıl davada 600.000,00 TL talep edildiğinden davacının takas mahsup talebi de gözetilerek davalıya olan borcu 162.351,85 TL olmakla, bu miktarın mahsup edilmesi ile (600.000,00 TL – 162.351,85 TL = 437.648,15 TL alacağının olduğu), birleşen davada ise; davacının zararının takas mahsup sonucu 792.402,05 TL – 162.351,85 TL = 630.050,20 TL olduğu, davacının bu alacaktan 437.648,15 TL ‘sinin asıl dava ile hükme bağlandığından birleşen dava yönünden kalan alacağının 192.402,05 TL olduğu, ancak davacının birleşen dava yönünden 100.000,00 TL talep ettiğini belirtmişlerdir.
Bu rapora karşı da taraf vekilleri ayrı ayrı beyanda bulunmuşlardır.
Davacı vekili 21.02.2016 tarihli beyan dilekçesiyle; yoksun kalınan karın doğru hesaplanmadığı yönünde itiraz ederek ek rapor alınmasını beyan etmişlerdir.
Davalı vekili rapora karşı beyan dilekçesiyle; işletme zararlarının sözleşmenin 8.4. maddesi ile menfi zarar olmasına rağmen istenebileceğine ilişkin görüşün doğru olmadığını, bu maddenin bu hükmü kapsamadığını, davacının tavuk ayaklarına ilişkin taahhüdünü başka yerden temin ederek ifa edebileceğini, zararın doğumuna kendisinin sebebiyet verdiğini belirtmiştir.
Davalı vekili 15.03.2016 tarihli beyan dilekçesiyle; davacının iddianın genişletilmesi yasağına aykırı davrandığını, zira, davacının beyan dilekçesinde sözleşmenin 5. maddesi uyarınca davalıya 210.335,18 TL borçlu olduğunu kabul ettiğini, birleşen davada da aynı talepte bulunduğunu, yabancı şirkete ödenmiş herhangi bir cezai şartın bulunmadığını, dava açıldıktan sonra yapılan ödemelerin ise dava tarihi itibariyle bağlayıcı olmadığını, davacının eksik mal teslimi nedeniyle 04.03.2010 tarihine kadar herhangi bir itirazı bulunmadığından bu tarihe kadar kazanç kaybının hesaplanamayacağını, sözleşmenin başlangıç tarihi olan 01.02.2008 tarihinin dikkate alınamayacağını, cezai şart ödemesinin ise muvazaalı olarak yapıldığını belirterek, asıl davanın reddi ile kazanç kaybı yönünden ek rapor alınmasına ve 210.335,18 TL’nin mahsubunu talep etmiştir.
Tarafların bilirkişi raporuna itirazı gözetilerek bilirkişilerden 14.10.2016 tarihli 3. ek rapor alınmıştır. Bu bilirkişi raporunda; Davacının asıl dava dosyasındaki netice ve talep kısmında yabancı para cinsinden herhangi bir talebinin bulunmadığını, kazanç kaybı hesaplanmasında esas alınacak kar oranının ne olacağı ve nasıl hesaplanacağı konularında yaptıkları incelemede, eski raporları tekrar ettiklerini, asıl davada mahrum kalınan kazanç kaybının 957.951,40 USD ve dava dışı ithalatçıya ödenen 400.000,00 USD cezai şartın memleket parası karşılığı toplam; 2.107.701,00 TL olduğu, davacının asıl dava bakımından takas mahsup talep ettiği, davalı … şirketinin bakiye cari hesap alacağı 162.351,85 TL’nin mahsubu ile kalan alacağın, 1.945.349,15 TL olduğu, davacının 600.000,00 TL talep ettiği, birleşen dava bakımından ise; davacının birleşen dosya bakımından davalıdan 100.000,00 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekili 07.11.2016 tarihli dilekçesi ile; ve 18.11.2016 harç yatırma tarihinde ıslah talebinde bulunarak bilirkişi raporunda belirtilen talebin değerlendirilmesi ile 01.02.2008 ve 31.07.2010 tarihleri arasında talep edebileceği toplam asıl ve birleşen dosyadaki kazanç kaybının 957.951,40 USD karşılığı 1.473.981,00 TL olduğu, müvekkilinin ödemiş olduğu cezai şartın bedeli olan 400.000,00 USD karşılığı olan 633.720,00 TL (toplamının 2.107.701,00-TL) davalılardan tahsil edilebileceği, buradan mahsup edilecek tutarın 162.351,85 TL olduğu, mütalaa edildiğinden, asıl dava yönünden kazanç kaybı miktarının 811.444,86-TL ve 633.720,00-TL ödenen cezai şart toplamı olan 1.445.164,86-TL ‘den dava açılırken istenen 600.000,00 TL olan talebini arttırarak toplam 1.445.164,86 TL’ye iblağ ettiği ve 24.02.2010 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, birleşen dava yönünden de, (2.107.701,00-TL – 1.445.164,86-TL = 662.536,14-TL) 100.000,00 TL olan talebini arttırarak, 662.536,14 TL’ye yükselttiği ve 24.02.2010 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği belirlenmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesiyle; davacının iddiasının genişletilmesini kabul etmediklerini, HMK’ya aykırı davrandıklarını, 01.02.2008 tarihli sözleşmeye ve teslimata karşı 24.02.2010 tarihine kadar bir itirazının olmadığını, teslimatların davacı tarafça kabul edildiği, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, aynı zamanda müspet ve menfi zararları birlikte talep edemeyeceği, kar mahrumiyeti ile birlikte işletme giderlerinin talep edilemeyeceğini belirterek taleplerin reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı vekili 09.12.2016 tarihli ıslah dilekçesine karşı beyan dilekçesiyle; bilirkişi raporuna itiraz ettiklerinden bu itirazların değerlendirilmeden davanın ıslah edilemeyeceği, 01.02.2008-07.05.2010 tarihine kadar ki dönem içinde eksik mal teslim edilmesi nedeniyle, kazanç kaynağına ilişkin talepte bulunduğunu, davacının cezai şarta ilişkin talebinin de kabul edilemeyeceği, yine dava dışı … Firmasına yapılan ödemeye ilişkin talebinin reddinin gerektiği, davacı tarafından verilen ıslah dilekçesinin yerinde olmadığının ve ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Bu taleplerden sonra Mahkememizce 23.11.2016 tarihli ara karar ile davacı ve davalı vekillerinin talep ve davacı vekilinin ıslah dilekçesi göz önüne alınarak;
a-Asıl dava tarihi itibariyle 10.05.2010 tarihine kadar oluşan menfi ve müspet zarar kalemleriyle davacının doğan alacağının bulunup bulunmadığı,
b-Birleşen dava tarihi itibariyle istenilen zarar kalemi olan 10.05.2010 tarihinden 31.07.2010 tarihine kadar doğan zarar kalemi olarak belirlenen
-Cezai şart
-Yoksun kalınan kar
-Menfi ve müspet zararların istenilmesi şartlarıyla
Bu zarar kalemlerinin bu tarihler itibariyle miktarları ve ayrıca cezai şartı doğurduğu belirtilen anlaşmanın davacıyla dava dışı Sea Royal şirketi arasındaki anlaşmanın tarih ve şartlarının incelenmesi konusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişilerden 4. ek rapor alınmıştır. Bu raporda; Davacının itiraz ve ıslah dilekçesi ile davalının beyanları değerlendirilerek yapılan incelemede, 01.02.2008- 06.05.2010 tarihinde mahrum kalınan kazanç kaybının 532.135,21 USD ve ithalatçıya ödenen 500.000,00 USD cezai şart toplamı 1.445.164,86 TL olduğu, davalının alacağı olan 162.351,85 TL ile mahsup edilmesiyle kalan alacağın 1.282.813,01 TL olduğu, dava dışı şirkete yapılan 400.000,00 USD ödemenin asıl dava açıldıktan sonra 18.05.2010 tarihinde yapıldığı, dava tarihinden itibaren bir zararın bulunmadığını, bu halde dava tarihinden sonra meydana gelen zararın ıslah yolu ile talep edilemeyeceği kabul edildiği takdirde, 01.02.2008 tarihi ile 07.05.2010 tarihleri arasındaki dönemde kazanç kaybı olarak 811.844,86 TL hesaplandığı bu alacaktan 162.351,85 TL’nin mahsup edilmesi ile kalan alacağın 649.093,01 TL olduğu, birleşen dava yönünden de 07.05.2010- 31.07.2010 tarihleri arasında kazanç kaybının 425.816,19 TL karşılığı 662.536,14 TL olduğu belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı ve davalı vekilleri ayrı ayrı beyanda bulunmuşlardır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve yapılan incelemeler değerlendirilerek, davacının taraflar arasındaki 01.02.2008 tarihli sözleşmenin 8.4.maddesine göre sözleşmeye uyulmaması halinde alıcının işletme giderleri, kar ve kazanç mahrumiyeti ve cezai tazminat ödemesinden doğacak zararların ödenmesinin kabul edildiği, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesinde de, kar mahrumiyeti ve işletme giderlerinin bilirkişi raporlarında belirlendiği, davacının talebinin her ne kadar müspet zarara dayansa da yoksun kalınan kardan doğan alacak dışında menfi zarar kaleminde bulunan işletme giderleri talep edilememesi gerektiği halde taraflar arasındaki sözleşmenin 8.4. maddesinde işletme giderlerinin istenebileceği yer aldığından, işletme giderleri de yoksun kalınan kar kapsamı ile davacının zarar kalemi içerisinde değerlendirilmiştir. Bu nedenle yoksun kalınan kar hesabında işletme giderleri de eklendiğinde, asıl dosya da davacının alacağının, 811.444,86 TL olduğu belirlenmiştir.
Davacının talep etmiş olduğu cezai şarta ilişkin alacağın ise 400.000,00-USD karşılığı bilirkişi raporlarında 633.720,00-TL olarak belirlenmiş olmasına rağmen, asıl dava tarihi itibariyle bu zararın oluşmadığı ve davacının asıl davadan sonra açmış olduğu birleşen dava tarihi olan 20.05.2011 tarihinden 2 gün önce 18.05.2011 tarihinde 400.000,00-USD’yi … Bank vasıtası ile … Ltd. ‘e swift yaptığı, yani yurt dışına havale ettiği, böylece asıl dava dışında birleşen davada davacının dava dilekçesinin 3.sayfasında talep kısmının “b” bendinde, “sözleşme ve davamız konusu ürünler ülkemizde tüketilmemekte, ihraç edilmektedir, bilinmekte olduğu üzere de ihracat bağlantılarında akdi aykırılıklarda tazminatlar doğrudan ihracat bedelinden tanzim edilmektedir. Müvekkil bu yolda 500.000,00-USD üzerinde ödeme yapmak zorunda kalmıştır.” açıklaması ile açılan 2.davada bu talebini belirtmiştir. Ancak gerek bilirkişiler ve gerekse davacı taraf talebini 1.dosyadan yani asıl dosyadan istemekte olup, ilk dosyada buna ilişkin bir ödeme olmadığından (dava tarihi itibariyle) bu zarar kaleminin istenmesi mümkün değildir. Davacının birleşen (…/… Esas …/… Karar sayılı) dosyada bu alacağını dava dilekçesinde belirttiğinden istemesi gereklidir. Davacı asıl dava için dilekçesindeki ıslahta bu talebini değiştirdiğini belirtmemiştir. Buna göre davacı 07.11.2016 dilekçe tarih, 18.11.2016 harç tarihli ıslah dilekçesinde birleşen dosya yönünden cezai şart talep etmediğinden bu konuda talep bulunmadığından karar verilmemiş, sadece yoksun kalınan kara hükmedilmiştir. Asıl davada ise, cezai şartın şartları bulunmadığından sadece yoksun kalınan kar miktarı olan ve bilirkişi raporunda tespit edilen 811.444,86-TL ‘dan davalının alacağı olan 162.351,85-TL mahsup edilmesi ile 649.093,01-TL ‘ye hükmedilmesi gerekmiştir.
Bu nedenle davacının asıl davada kazanç kaybı 811.444,86 TL üzerinden borcu olarak belirlenen 162.351,85 TL’nin tenzili sonucunda 649.093,01 TL olarak belirlenmiştir. Davacı 18.11.2016 harç tarihli ıslah dilekçesinde, asıl davada 1.445.164,86 TL talep etmiş olmakla birlikte bu talebin ancak 649.093,01 TL’lik kısmı kabul edilmiştir. Bu alacağa her ne kadar davacı taraf 24.02.2010 tarihli ihtarnameden itibaren faiz hükmedilmesini talep etmiş ise de, bu ihtarnamede belli bir miktar borcun ödenmesi istenmemiş sadece akde aykırılığın giderilmesi talep edildiğinden temerrüt gerçekleşmediği belirlenmiş olup, bu miktarın 600.000,00-TL ‘lık kısmı için dava tarihinden, geri kalan 49.093,01-TL’lık kısmı için ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Yine birleşen dava yönünden ise davacı vekilinin yoksun kalınan kara/kazanç kaybına ilişkin talebini 100.000,00-TL ‘dan 662.536,14 TL’ye ıslah etmiş olmakla birlikte dava tarihindeki talebinin 100.000,00 TL olduğu ve bilirkişi raporuna göre talep edebileceği tazminat miktarı 662.536,14 TL olması nedeniyle 100.000,00 TL kısmı için dava tarihi, geri kalan 562.536,14 TL’lik kısmının ise ıslah tarihi olan 18.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
Karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu kararın istinaf edilmesi ile İzmir BAM 17 HD’nin …/…. Esas …/… Karar sayılı 19.10.2019 kararıyla mahkememiz kararı hakkından verilen istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Bu aşamadan sonra davacı tarafın davalı tarafın kararı temyiz etmesi ile Yargıtay 11. HD’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı 10.06.2021 tarihli kararla mahkememiz kararı bozulmuştur. Bozma gerekçesinde “…Karar asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin aşağıda belirtilen bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde, davacının son teslimler nedeniyle davalıya 210.335,18 TL borcu bulunduğunu, bu miktarın alacaktan takas ve mahsubu sonucu zararlarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacının borcunu 210.336,18 TL olarak kabul etmesi karşısında mahkemece, alınan bilirkişi raporunda davacının davalıya 162.351,85 TL borcu bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davacının alacağından bu miktarın mahsup edilmesi hatalıdır. Ayrıca asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde kazanç kaybı ve cezai şart nedeniyle uğradığı zararın karşılığı olarak 600.000-TL talepte bulunmuş, bu bedelin ne kadarının kazanç kaybı ne kadarının cezai şart nedeniyle oluşan zarara ilişkin olduğu anlaşılmamaktadır. Mahkemece, davacının zararı olan 649.093,01 TL zararının 600.000,00 TL’lik kısmının dava tarihinden, geri kalan 49.093,01 TL’lik kısmının ise ıslah tarihi olan 18.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Mahkemece asıl davada davacı vekiline dava dilekçesinde talep miktarının ne kadarının kazanç kaybı ne kadarının cezai şart nedeniyle oluşan zarara ilişkin olduğunun açıklattırılarak hüküm kurulması gerekirken reddedilen cezai şart talebinin de içinde bulunduğu 600.000-TL için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Birleşen davada davacının 07.05.2010-31.07.2010 tarihleri arasındaki mahrum kalan kazancının 662.536,14 TL olarak belirlenmesi nedeniyle bu bedelin 100.000,00 TL’lik kısmının dava tarihi olan 10.05.2010 tarihinden, geri kalan 562.536,14 TL’lik kısmının ise ıslah tarihi olan 18.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş, birleşen davanın dava tarihi 20.05.2011 olduğu halde mahkemece yanılgıya düşülerek dava tarihinin 10.05.2011 olarak belirlenmesi bozmayı gerektirmiştir.” Mahkememizce 22.12.2021 tarihinde bozma kararına uyularak dava dilekçesinde kazanç kaybı ve cezai şart nedeniyle uğradığı zararın karşılığı olarak 600.000-TL talepte bulunduğu ve bu bedelin ne kadarının kazanç kaybı ne kadarının cezai şart nedeniyle oluşan zarara ilişkin olduğunu açıklaması için 2 haftalık süre verilmiş davacı taraf 05.01.2022 tarihli beyan dilekçesinde talebinin 599.000 TL’lik kısmının kazanç kaybı 1.000 TL’lik kısmı için cezai şart olduğu konusunda dilekçe vermiştir.
Davacı vekili 23.02.2022 tarihli celse de davalının 1 yıl önce müvekkiline ödeme yaptığını davanın konusu kalmadığını konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiklerini, beyan etmiştir.
Bu beyana karşılık davalı tarafın 08.03.2022 tarihli beyan dilekçesiyle İzmir 5 ATM’nin …/… E …/… K sayılı 31.04.2018 tarihli kararı ile davacı tarafın icra takibine giriştiğini teminat mektubu ile tehiri icra kararı alınmış olmasına rağmen mahkeme kararı kesinleşmeden 20.07.2020 tarihli bu karara istinaden teminat mektubunun paraya çevrilmesi yoluyla alacağını tahsil ettiğini, davanın konusunun kalmadığının, davacı tarafça da kabul ve beyan edildiğini, davanın reddine davacının vekâlet ücretini de almış olduğundan vekâlet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
Davacı tarafın ödeme yaptığına dair beyanı üzerine Akhisar 1. ASM’den …/… E …/… Karar sayılı 19.03.2021 tarihli kararı istenmiş incelenmekle bu kararı davacı … AŞ’nin 11.06.2018 tarihli dilekçe ile konkordato talebinde bulunduğu, konkordato talebinin değerlendirildiği, geçici mühlet kararı ile kesin mühlet kararı verildiği atanan komiser heyetinin 30.07.2020 tarihli nihai raporunun ve 24.08.2020 tarihli son raporunu sunduğu ve davacının konkordato talebinin kabulü ile konkordato projesinin tasdikini 25.08.2020 tarihinden başlamak üzere (bu süre dahil) 2 yıl alacaklılara ödeme yapmamasına sonrasında ise her bir alacak tutarının 26.08.2022 tarihinde %10 26.08.2023 tarihinde %20, 26.08.2024 tarihinde %30, 26.08.2025 tarihinde %40’nın faizsiz olarak davacıdan alınarak alacaklılara ödenmesine, tasdik kararı ile birlikte KESİN MÜHLET sonuçları kendiliğinden kalktığından tedbirleri kaldırılması ile ilgili ayrıca bir hüküm kurulmasına yer olmadığını, karar verildiği kararda alacaklı olarak davacı … gıda AŞ’ninde asli müdahil olarak yer aldığı, kararın istinaf kanun yoluna başvurmaması nedeniyle 12.03.2021 tarih ile kesinleştiği, belirlenmiştir.
Davacı tarafın ibraz etmiş olduğu İstanbul 18. İcra Müdürlüğü …/… E sayılı dosyasında takip alacaklısı / ilamların yerine getirilmesine ilişkin icrasını icra emri ile talep eden … gıda AŞ 30.03.2018 tarihli icra emriyle borçlu … AŞ den mahkememizin …/… Esas …/… K Sayılı 31.01.2018 tarihli kararına istinaden hükümde yer alan tüm alacakların talep edildiği ve bu alacakların toplam 2.204.409,93 TL olarak icraya konmasıyla takipte 2.436.739,53 TL tahsil edildiği alacaklıya bunun 2.211.985,68 TL’sinin ödendiği geri kalan miktarın cezaevi harcı, tahsil harcı vs….’nin ve dosya masraflarının icra tahsil edildiği, belirlenmiştir.
Tarafların da mahkememizin bozma kararına uyulmasına rağmen yeniden karar verilmesini istememeleri ve davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istedikleri, mahkememizce verilen …/… e – …/… K sayılı karardaki yargılama gideri, vekalet ücreti ve diğer giderlerin ödendiği ve yeniden bu konuda karar verilmemesini istedikleri gözetilerek kararda yer alan eksik kalan karar ve ilam harcının HK m. 8’e göre ödenmemiş olması halinde ödenmesi kaydıyla harç dışında kalan alacak, yargılama gideri, vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Buna göre davacının alacağını tahsil etmiş olduğundan ve yeniden harç vekâlet ücreti ve diğer giderler ödemesi gerekmediğinden bu konuda karar verilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklan Sebeplerle;
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA;
Davacının alacağını İstanbul 18. İcra Müdürlüğü …/… E sayılı dosyası ile tahsil etmiş olduğundan asıl ve birleşen dava konusu alacak, yargılama gideri, vekâlet ücreti ve harçlar konusunda yeniden karar verilmesine yer olmadığına
Her iki taraf karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiş olup, yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçlar konusunda yeniden karar verilmesini istemediklerinden bu konularda karar verilmesine yer olmadığına,
Harçlar yönünden ise harç tahsil edilmemişse;
Asıl Dava yönünden; Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 44.339,55-TL harcın davacı tarafça yatırılan 8.910,00-TL peşin harç ve bu dava için yatırılan 14.433,43-TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye kalan 20.996,12-TL harcın davalıdan alınarak Hazine ‘ye irat kaydına,
Birleşen Dava yönünden; Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 45.257,85-TL harcın davacı tarafça yatırılan 1.485,00-TL peşin harç ve bu dava için yatırılan 9.606,72-TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye kalan 34.166,13-TL harcın davalıdan alınarak Hazine ‘ye irat kaydına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2022

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır