Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/434 E. 2022/189 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/434
KARAR NO : 2022/189

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2021
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmada özetle; davalı şirketin kuracağı GES santrali için lisans alınması sürecinde ekonomik kaynak arayışına gidilğini, bu süreçte şirketin sahibi ve yetkilisi olduğunu belirten …’nun müvekkilini ortak olma konusunda ikna ettiğini, lisans için 800.000,TL para gerektiği için müvekkilinin işi gereği tanıdığı …’in ortak olmaya karar verdiğini, bu ortaklık anlaşmasına istinaden davalı şirket ve müvekkilininde tarafı olduğu 20/03/2017 tarihli Güneş Santrallerinin Devrine İlişkin Ön Protokol imzalandığı ve sözleşmeye istinaden müvekkilinin davalı şirket lehine dava dışı …’e 20/03/2017 tanzim, 20/11/2017 vade tarihli 400.000,TL bedelli senet ve adına kayıtlı olan İzmir, Balçova, … ada,… parselde kayıtlı … nolu bağımsız bölüm üzerine de 400.000 TL bedelli ipotek verdiğini, ipotek verilmesiyle alınan senet iade edileceği sözü verilmiş ise de bunun yapılmadığını, senedin dava dışı … uhdesinde kaldığını, davalı şirketin edimini yerine getirmediği iddiası ile senet İzmir 11.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, müvekkili şirketin bu süreçte davalı şirket adına hareket eden … ve senedi verdiği … tarafından dolandırıldığını anladığını, bu konuda yasal yollara müracaat ettiğini, yaptığı şikayet sonucunda İzmir 10.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının …/… E.sayılı dosyası ile dava açıldığını, konunun hukuki mesele olduğu, menfi tespit -istirdat davası ile çözülebilecek bir husus olması sebebiyle beraat kararı verildiğini, müvekkilinin aynı zamanda İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… E.sayılı davasıyla menfi tespit davası açtığını, ancak yapılan yargılama sonunda davanın reddedildiğini, müvekkilinin davalı şirket lehine verdiği senet sebebiyle İzmir 11.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasına istinaden maaşına konulan hacizler vs. sebebiyle Aralık 2020 sonuna kadar 260.895,TL ödeme yaptığını, o ana kadar ödenen bedelin iadesi için İzmir 5.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ve takibin kesinleştiğini, ancak müvekkilinin evinin satılması tehlikesi ile karşılaşınca dosya bakiyesi için 17/02/2021 tarihli borç ödeme protokolü ile toplam 305.000TL daha ödemek zorunda kaldığını, bu bedelin yine davalı şirketten tahsili amacıyla İzmir 13.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ödeme emrini tebliğ alan şirketin bu kez borca itiraz ettiğini, yetkili olmadığı iddia edilen … davalı şirket adına hareket eden,şirketi resmi kurumlarda temsil eden ve şirket için sözleşmelere imza atan kişi olduğunu, zira davalı şirket tarafından … isimli şahıs GES Santralleri kurmak için gerekli her türlü protokol ve sözleşmeyi yapmak üzere İzmir … Noterliğinin 14/07/2017 tarihli,… yevmiye nolu vekaletnamesi ile yeniden yetkili kılındığını, davalı şirketin bu kişinin şirketi temsil ettiğini bildiğini, yapılan bir kısım ödemenin iadesi için başlatılan İzmir 5.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasına itiraz etmeyen davalı ,bakiye ödenen bedel için yapılan takibe mükerrer olduğu gerekçesi ile itiraz ettiğini, bu nedenle davalı şirket için müvekkilce ödenen bedelin iadesi talebiyle başlatılan takibe yaptığı haksız ve kötüniyetli itirazın iptali için dava açmak zorunda kaldıklarını, İzmir 13.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile, takibin devamına, %20 inkar tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak gösterilen belgede yer alan imzaların, şirket yetkilisine ait olmadığını, …’nun, şirketin resmi olarak yetkilisi olmadığını, kendisinin şirket yetkilisi olarak imzalamış olduğu belgelerin şirketi değil şahsın kendisini bağlayacağını, … ile davacı arasında takip dayanağı olarak sunulan sözleşmenin 20.03.2017 tarihinde ikame edildiğini, ancak müvekkili tarafından …’nun, GES ile ilgili işlemleri yapması için verilen vekaletnamenin 14.07.2021 tarihinde verildiğini, vekaletname ile vekile santralleri devir yetkisi verilmediğini, bu nedenle …’nun ilgili sözleşme ile temsil yetkisinin bulunmadığını, davaya konu olan icra takibinin dayanağı olarak gösterilen sözleşmede imzası bulunan dava dışı üçüncü kişinin, her ne kadar şirketi temsil yetkisi bulunmasa da, taraflar arasında ikame edilen sözleşmenin müvekkili şirkete herhangi bir borç yüklemediğini, 20.03.2017 tarihli Güneş Enerji Santrallerinin Devrine İlişkin Ön Protokol’de, davalı şirketin devir eden olarak sözleşmede yer aldığı, devir alacak tarafından 20.03.2017 tarihinde ipotek verenlere 800.000TL ödendiği, bu bedele karşılık ipotek verenler tarafından taşınmazlara ipotek tesisi yapıldığı, devir edecek olanın da GES’lerin elektrik üretimini ve devrini taahhüt ettiği yerin aldığını, ipoteklere dayanak olarak verilen 800.000TL’nin ipotek verenlere ödendiğinin hüküm altına alındığını, müvekkili şirkete ödenen ve sebepsiz zenginleşme sonucu iadesi talep edilebilecek herhangi bir bedel bulunmadığını, bu sebeple müvekkilinin ilgili sözleşmeden kaynaklı olarak borç yükümlülüğü altına girmediğini, borç üstlenme taahhüdüne ilişkin sözleşme de … ile davacı arasında imzalandığı ve sözleşmede, …’nun müvekkili şirket adına hareket edebilme yetkisi bulunmadığını, müvekkili şirket adına açılan icra takibinin mükerrer olarak açıldığı iptali gerektiği, müvekkili aleyhine aynı amaçla İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası ile İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyasından ödenen bedelin iadesinin talep edildiği, yine iş bu davanın konusunu oluşturan İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyasında da İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyasından ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, bir icra dosyasına ilişkin iki kere ödeme yapılmasının mümkün olmayacağından, mükerrer olarak ikame edilen işbu takibin iptali gerektiğini, davacı tarafından icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de, alacağın likit olmadığı, yargılamayı gerektirdiğinden talebin reddi gerektiğini, müvekkilinin menfi tespit davası açacak olduğunu, dosyada itiraz hakkını kullanmamış olması borcu kabul ettiği anlamına gelmediğini, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; İzmir 11.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası, İzmir 5.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası, -İzmir 13.İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası, 20/03/2017 tarihli Güneş Santrallerinin Devrine İlişkin Ön Protokol, İzmir Arabuluculuk Bürosu …/…-…/… sayılı dosyası arabuluculuk son tutanağı, İzmir 10.Ağır ceza Mahkemesi Başkanlığının …/… E.sayılı dosyası, İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının …/… E.sayılı dosyası, İzmir … Noterliğinin 14/07/2017 tarihli,… y.numaralı vekaletnamesi, 23/12/2016 tarihli … A.Ş. İle Lisanssız Elektrik Üreticileri İçin Dağıtım Sistemine Bağlantı Anlaşması, 13/07/2017 tarihli Borç Üstlenme,Şirket Hisse Devri ve Temlik Taahhüdüne İlişkin Sözleşme, 17/02/2021 tarihli borç ödeme protokolü ve ibraname, tapu kayıtları,banka kayıtları, Ticaret Sicil kayıtları, tanık, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Davalı savunmasını ve iddialarını ispat yönünde;davalı şirkete ilişkin ticaret sicil kayıtları, İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… E. Sayılı dosya muhteviyatı, tanıklar, İzmir Arabuluculuk Bürosu …/… E. Sayılı arabuluculuk dosyasına
dayandığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Dosya kapsamında, davalının tacir sıfatının bulunduğu ancak gerçek kişi olan davacının İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabına göre tacir kaydının olmadığı, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 23/08/2021 tarihli yazısına göre davalının İzmir ili yetki alanında şirket ortaklığı veya yöneticiliği bulunmadığı, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Maltepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün 06/09/2021 tarihli yazısına göre davacının potansiyel mükellef kaydının olduğu, herhangi bir vergi kaydının olmadığının bildirildiği, buna göre davacının tacir sıfatının bulunmadığından uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı, bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği, ayrıca davanın TTK’ nun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, TTK’nın 4. maddesindeki yasal düzenlenme karşısında uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine,görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 331/2.maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın taraflar vekillerine tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır