Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/388 E. 2021/807 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/388
KARAR NO : 2021/807

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 10/06/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili 10.06.2021 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkilinin Ekim/1989’dan 25.08.1997’ye kadar dava dışı … Ltd. Şti.’nde çalıştığını, bu nedenle İzmir … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla … ve … Ltd. Şti. aleyhine hizmet tespiti davasını açtığını, yapılan yargılamalarda İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 28.02.2021 tarihli cevabında şirketin bu davada 08.12.2021 tarihli kararla 6102 sayılı TTK geçici 7. maddesi uyarınca şirketin resen terkin edildiğinin bildirildiği, İzmir … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında ihya davası açılması için 25.05.2021 tarihinde bir aylık süre verildiğini, bu şirketin sicilden terkin edilmeden önceki adresinin … Caddesi No: … …. … İZMİR olduğunu, bu nedenle husumetin İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yöneltildiğini, şirketin tasfiyeye tabi tutulmasına gerek olmadığını, tasfiye memuru gösterilmediğini, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünün yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu olması gerektiğini belirterek … Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü 12.10.2021 tarihli cevap dilekçesiyle; dava konusu olan …-… sıra numarasına kayıtlı … Ltd. Şti.’nin 28.01.1994 tarihinde tescil edildiği, sermayesinin 500-TL olduğu ve 6103 sayılı Kanun m. 20/1 uyarınca sermayesinin zorunlu miktara yükseltilmemesi nedeniyle 6102 sayılı TTK geçici 7. Maddesi uyarınca “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. 5/1-a fıkrası uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğunu, ihtarın iade edildiğini, bunun üzerine ….2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, bu ihtara da yanıt verilmemesi nedeniyle ….2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini ve ….2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15’e göre silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak ihya istenmesi gerektiği, 13.06.2014 tarihinde silinme olduğundan bu tarihten itibaren 5 yıl geçmesi nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, yine silinme şartları yönünden tebliğ hükümlerinin uygulandığını, ihtarnamelerin keşide edildiğini, buna rağmen şirket yetkililerinin yasal süresi içerisinde müdürlüğe herhangi bir başvuruda bulunmadığı, TTK geçici m. 7/4 bendi gereğince ihtar ve ilanların usulüne uygun yapıldığını, bu maddenin “a” bendine göre tebligatın yapılmış sayıldığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesini istediklerini davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından süre yönünden reddine karar verilmesini talep ettiği belirtmiştir.
Davacı vekili 25.10.2021 tarihli replik dilekçesiyle; davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün hak düşürücü süre itirazını kabul etmediklerini, hizmet tespiti davasında 5 yıllık hak düşürücü sürenin işlemediğini, müvekkilinin bu davada hukuki yararının olduğunu, zamanaşımına tabi olmayan davada taraf teşkili sağlanması gerektiğini, aksi halde davanın çıkmaza girmesinin söz konusu olacağını belirtmiştir.
Dava; şirketin ihyasına ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir.
Sicil kayıtları incelenmiştir.
İhyası istenen …-… sıra numarasına kayıtlı … Ltd. Şti.’nin sicil kayıtları ile davacının dilekçesinde ekli belgeler ve diğer kayıtlar incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir … İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı …’un davalılar SGK Başkanlığı ve … Ltd. Şti. aleyhine 27.10.1989-25.08.1997 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığını, sigorta primlerinin yatırılmadığını öğrendiğini, 27.10.1989 tarihli sigorta başlangıç tarihinin tespitini talep ettiği, yapılan yargılamayla 27.10.1989-25.08.1997 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tespiti ile SGK kayıtlarının tesciline karar verilmesini talep ettiği, davalı şirketin münfesih olup olmadığının tespiti yönünde ara karar verildiği ve 25.05.2021 tarihli celsede davacıya ihya davası açması için süre verildiği belirlenmiştir.
Davacının ihyasını istediği …-… sıra numarasına kayıtlı … Ltd. Şti.’nin kurulduğu, 6102 sayılı TTK geçici 7/d maddesi uyarınca “Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler” ve bu maddeye istinaden çıkarılan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin” m. m. 5/1-a fıkrası uyarınca 04.04.2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresinde ihtarda bulunulduğunu ancak cevap verilmediğinden hakkında resen silinme şartları gerçekleştiğinden ….2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini ve ….2014 tarihinde … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle sicil kaydının resen silindiği belirlenmiştir.
Bu nedenle şirketin ihyasına karar verilmesi geçici 7. madde hükümlerine uygundur. Ancak, şirket usulsüz olarak tasfiyesiz terkin edilmiş olması halinde artık ihyasına karar verilmesi halinde bu giderlerden davalının sorumlu olması söz konusu olacaktır.
Derdest İzmir … İş Mahkemesinde ki dava sicilden silinmeden sonra açılmış olmakla davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün bu davayla ilgili bilgisinin bulunmaması ve şirketi sicilden 6102 sayılı Kanun geçici 7. Maddeye uygun silmesi gerekli olmakla birlikte bu işlemin aynı m. 4. fıkrasına uygun olarak şirketin kayıtlı son adresine ve aynı zamanda şirketi temsile yetkili kişilere ve denetçiye (m.6-1) ihtar yapılması gerekli olduğu belirlenmiştir. Somut olayda da bu ihtarların yapıldığı belirlenmiştir.
6102 sayılı TTK geçici m.7/15 son cümlesine göre ticaret sicilden kaydı silinen şirket ve kooperatif alacaklılarının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye müracaat ederek şirketin ihyasını isteyebileceği, davacının, şirketin ihyasının istediği, ancak davacının talebinin 6102 sayılı Kanun geçici m. 7/16. fıkra gereğince ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin davacının hukuki menfaat sahibi olarak şirketin ihyasının istemesi için silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya şirketin ihyasını istemesi mümkündür. TTK m. geçici m. 7/1 hükmü gereğince 01.07.2015 tarihine kadar en geç bu tarihe kadar silinme koşulları gerçekleşen şirketleri sicilden silmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasada yapılan 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun m. 38 ile yapılan değişiklikle Yasanın yürürlük tarihinden itibaren geçerli olan sürenin 01.07.2015 tarihine kadar uzatılması ile bu tarihten itibaren dahi davacının dava açma süresini yani hak düşürücü süreyi geçirdiği ve davanın 10.06.2021 tarihinde açıldığı, böylece hak düşürücü sürenin geçtiği belirlenmiştir.
Somut olarak dava konusu şirket sicil kaydı ….2019 tarihinde ticaret sicilden silinmiş olup bu karar İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabı yazı ile belirlendiği üzere ….2014 tarihinde … numaralı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. Bu tescilin 3. kişilere etkisi ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği tarihin (ilan tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise son kısmın yayınlandığı günü) izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Bu nedenle mahkememizce TTK m. 36 ya göre yapılan ilanın davacı için sonuç doğurabilmesi için ilanın tamamının yayınlandığı ticaret sicil gazetesinden itibaren hak düşürücü süre başlayacaktır. İlanın tamamı ….2014 tarihli … sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı belirtilmiştir. Buna göre davacının hak sahibi olarak 6102 sayılı TTK geçici m. 7/15 e göre dava açabilmesi için hak düşürücü süre olan 5 yıllık süre ….2019 tarihinde dolmuştur. Davacı ise 10.06.2021 tarihinde dava açmıştır.
Sicilden silinme koşullarında usulsüzlük bulunması halinde dahi bu usulsüzlüğün tespiti için yasada yer alan süre hak düşürücü süre olmakla hak düşürücü sürelerin genel niteliği olarak talep ve dava hakkını da ortadan kaldırdığından (1) artık bu süre geçtikten sonra dava açılması mümkün değildir. Hak düşürücü süre talep hakkını ortadan kaldırıp dava açmaya engel olduğundan yasada yer alan koşulların oluşup oluşmadığı yani 6102 sayılı TTK geçici m.7 ye istinaden çıkarılan Ticaret Sicil Müdürlüğünün İhyası istenen şirketin Münfesih Olmasına Veya
(1) Yargıtay HGK 2017/19-1651 E. 2019/707 K. “… İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521)…”
Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketlerle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının d bendine uygun olarak tebligat yapılıp yapılmadığı incelenmesi mümkün olmamakktadır.
Bu nedenle davacının davasının hak düşürücü süre geçmiş olması gözetilerek davacının davasının (Yargıtay 11 HD nin 2020/288 Esas 2020/1181 Karar sayılı 11.02.2020 tarihli kararında da yer aldığı üzere) reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Sebeplerle;
Davacının davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirlenmiş olmakla davanın REDDİNE,
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03.11.2021

Başkan …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Üye …
E-İmzalıdır

Katip …
E-İmzalıdır