Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/287 E. 2022/956 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/287
KARAR NO : 2022/956

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 26/04/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … … Ltd. Şti. vekili 26.04.2021 harç tarihli dava dilekçesiyle; Müvekkili şirkete ait olup davalı … Bankası A.Ş.’ne temlik edilen çeklerin bir yıllık kesin mühlet kararı içerisinde takas mahsup yasağı kapsamında kalması nedeniyle şirketin borçlarından mahsup edilmesinin yasaya aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin ekonomik sıkıntı nedeniyle İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasıyla konkordato talebinde bulunduğu, ilgili mahkemece talebin kabul edilerek 01.07.2020 tarihinde geçici mühlet kararı verildiğini, 25.11.2020 tarihinde de bir yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, müvekkili şirketin hamili olduğu 12 adet çeki tahsil etmek amacıyla 19.03.2020 tarihinde davalı … Bankası A.Ş.’ne tevdii ettiğini, bu işlemin tahsil cirosu niteliğinde olduğunu, senedin asıl hamili adına tahsil edilmesi amacıyla ciro yapıldığını, davalının çek bedelini tahsille görevlendirilmiş vekil olduğunu, çeki tahsil halinde müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu, davalının konkordato kesin mühleti içerisinde olmasına rağmen tahsil etmiş olduğu çek tutarlarını müvekkilin banka borcundan mahsup ettiğini, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararına aykırı hareket ettiğini, müvekkili şirket tarafından davalı bankaya verilen çeklerin tahsil cirosu hükmünde olduğunu, konkordato komiseri tarafından davalıya 11.01.2021 tarihli ihtarname ile bildirildiğini, davalı bankanın bu ihtara uymadığını, mahkemenin geçici mühlet kararının 12 numaralı bendinde takas ve mahsubun İİK m. 200 gereğince alacaklılar tarafından yapılmasının tedbiren önlenmesi ile 25.11.2020 tarihli kesin mühlet kararının da 5. bendinde tedbirlerin aynen devamına hükmedilmesi nedeniyle takas ve mahsubun yasaklandığını, davalı banka tarafından yapılan bu işlemin konkordato ile amaçlanan hedefe ulaşılmasına engel olduğunu, konkordato sürecini olumsuz etkilediğini, bu nedenle İzmir 8. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasıyla icra takibine başladıklarını, takibin itirazı ile takibin durduğunu, bu nedenle itirazın iptali davası açmak zorunda kaldıklarını, davalı bankanın Alsancak Liman Şubesinde çek teslimlerinin yapıldığını, bu nedenle yetkili mahkemenin İzmir Mahkemeleri olduğunu belirterek itirazın iptali ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bankası A.Ş. vekili 29.11.2021 tarihli cevap dilekçesiyle; davacı şirket ile davalı bankanın Alsancak Liman Şubesi arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmeleri gereğince konkordato talebinde bulunan davacı şirkete TL nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, davacı şirket lehine kullandırılan kredilerin teminatını teşkil etmek üzere dava dışı … ile dava dışı … Hur. İml. İth. İhr. San. ve Tic. A.Ş.’nin müteselsil kefaletinin yanında 19.03.2020 tarihinde 01/06/2020 keşide tarihli 12.490,00-TL bedelli, 16/06/2020 keşide tarihli 101.600,12-TL bedelli, 15/06/2020 keşide tarihli 60.000-TL bedelli, 16/06/2020 keşide tarihli 143.887,41-TL bedelli, 15/06/2020 keşide tarihli 200.000-TL bedelli, 30/06/2020 keşide tarihli 200.000-TL bedelli, 04/07/2020 keşide tarihli 40.000-TL bedelli, 15/07/2020 keşide tarihli 15.000-TL bedelli, 30/07/2020 keşide tarihli 250.000-TL bedelli, 29/08/2020 keşide tarihli 15.000-TL bedelli, 30/08/2020 keşide tarihli 195.000-TL bedelli, 17/09/2020 keşide tarihli 16.375-TL bedelli olmak üzere toplam 1.249.352,53-TL bedelli 12 adet çek teslim alındığını, çeklerin, davalı bankadan kullanılan iskonto kredilerinin karşılığını teminen davalı bankaya temlik cirosuyla teslim edildiğini, bu nedenle çeklerin takas-mahsup yasağına tabi olmadığını, TTK m. 647., 648., 649., 884. vd. davalı bankanın dava konusu çekler yönünden hak sahibi olduğunu, ciroda tahsil veya rehin amacıyla verildiği yönündeki ispat yükünün iddia edende olduğunu, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasında verilen geçici mühlet kararının 12 numaralı hükmü ile verilen ihtiyati tedbir kararının davaya konu davalı bankanın teminat olarak aldığı çekler yönünden uygulanmasının mümkün olmadığını, davacı şirket ile davalı bankanın imzaladığı genel kredi sözleşmelerinde davalı bankanın, borçlu şirketin hesaplarında bulunan mevduat üzerinde hapis/rehin/takas hakkının bulunduğu açıkça düzenlendiğini ve borçlular tarafından açıkça kabul edilerek kredi ilişkisi kurulduğunu, çeklerin, konkordato davasından öncesinde, kredilerin kullandırım aşamasında, kredilerin temini amacıyla alınan, gayrimenkul-menkul rehni gibi teminatlardan herhangi bir farkı olmayan, alacağın devri yoluyla davalı bankaya devredilen kıymetli evrakların bu kapsamda kıymetli evrakın alacaklısı davalı banka olduğundan konkordato ilan edilmiş olmasının sonuca etkili olmadığı ve krediye mahsuba engel teşkil etmeyeceğini, İİK m. 294/6 uyarınca alacağın konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş olması halinde hükümsüz olacağını, davalı bankaya davacı borçlu şirkete verilen kredilerin geri ödenmesinin teminine yönelik teslim edilen çeklerin, borçlusunun konkordato talebinde bulunan davacı şirket olmayıp, üçüncü kişiler olduğunu belirterek davalı bankanın kredilerinin geri ödenmesini teminen, ister rehin cirosu ile isterse de temlik cirosu ile teslim aldığı çeklerin, mevcut kredilerin verilme sebebi olduğundan, davacıların aksi yöndeki taleplerine konu davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 13.12.2021 tarihli replik dilekçesiyle; davalı banka ile akdedilen genel kredi sözleşmesinin iş bu davaya konu edilen çeklerle hiçbir ilgisi bulunmadığını, çeklerin konkordato mühleti verilmeden önce teslim edilmiş olmasının takas mahsup yasağını ortadan kaldıran bir durum olmadığını, davacı şirketin mevcut ekonomik şartlar gereğince zorunlu olarak konkordato mühleti talebinde bulunduğunu, davalı banka tarafından yapılan bu işlem konkordato ile amaçlanan hedefe ulaşılmasını engellediğini belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili 04.01.2022 tarihli düplik dilekçesiyle; davacı şirket ile müvekkili banka arasında kredi ilişkisi kurulduktan ve davacı taraf, bankadan krediyi kullandıktan sonra çeklerin, kredinin teminatı olarak bankaya devir ve teslim edildiğini, çeklerin bir kısmının tahsilinden aylar sonra davanın açıldığını ve geriye dönük olarak talepte bulunulduğunu, çeklerin tahsil edildiği tarihte, konkordatoya ilişkin bir dava ve kararın mevcut olmadığını, banka tarafından, konkordato tedbir kararı sonrasında davacı şirket alacakları ile ilgili hiçbir takas mahsup işlemi yapılmadığını, davaya cevap dilekçesinde arz edilen esaslar çerçevesinde, davacının cevaba cevaplarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 17.02.2022 tarihli beyan dilekçesinde; 16.02.2022 tarihli celsede 2 nolu bendi gereğince, davalı tarafın 12 adet çekin fotokopilerini sunması ve bu çeklerin konkordato sürecine dahil olup olmadığı sorulduğu, dava konusu olan 12 adet çekin fotokopilerini sunduklarını, bu çeklerin davacı tarafından alınan kredi limiti dahilinde 1.249.352,53 TL iskonto kredisi kullandırılmasına ilişkin alındığını, çeklerin tahsil amacıyla verilmediğini, TTK m. 681 vd. gereğince, çeklerin tahsil cirosu ve rehin cirosu ile verilmediğini, yapılan cironun temelde temlik cirosu ile olduğunu, cironun tahsil / rehin cirosu ile yapılması durumunun istisna teşkil ettiğini, bunun davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, kanunun yapılan ciroyu doğrudan temlik cirosu olarak saydığını, vadesi gelmemiş bir kıymetli evrakın vadeye kadar işleyecek faizler, komisyon ve masrafların bedelinden düşülerek, banka tarafından hamiline satın alınmasına, iskonto kredisi ismi verildiğini, bu kredi çeşidinin alacağın tahsil edeceğinin belli olup olmadığının, bankanın belli kesintiler yapmak suretiyle paraya çevrilmesi ve peşin olarak ödenmesi kıymetli evrakın hamiline verilmiş bir kredi olarak kabul edildiğini, bu kesintiye iskonto denildiğini, çeklerin bankanın mülkiyetine geçtiğini ve senetlerin tahsil edildikten sonra müşterisine iade edilmediğini, temlik cirosunun amacını hakkın başka bir kişiye devri amacını taşıdığını, senedin zilyetliğin devri ile senet üzerindeki mülkiyet ve alacak hakkının da ciro edilen kişiye geçtiğini, tahsil cirosu iddiasının ispatlanamadığını, Yargıtay yerleşik uygulamasında cironun “bedeli tahsil içindir”, “vekaleten” veya bedeli başkası adına kabul edileceğini belirten bir şerhin veya bir kaydın bulunması gerektiğini, poliçeyi / çeki, tahsil cirosu ile alan tarafın tekrar tahsil cirosu ile kıymetli evrakı ciro edebileceğini, bu ibarelerin bulunmadığı hallerde cironun temlik cirosu olduğunun kabul edildiğini, davacının bankaya verilen çeklerin tahsil amacıyla verildiğini ve mühlet tarihinden sonra vadesi gelmiş çek bedellerinin iadesini talep ettiğini, bunun mümkün olmadığını çünkü çekin üzerindeki alacak hakkı ile birlikte müvekkili bankaya devredildiğini, konkordato mühleti verildiği takdirde bunun sonuçlarının borçlu üzerinde doğduğunu, bu mühlet kararında verilecek tedbirlerin borçlu hakkında verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava; konkordato kararına dayalı olarak davalı bankaya verilen çeklerin tahsil cirosuyla verildiği iddiasıyla bu çek bedellerinin davalı tarafından tahsil edilmesiyle birlikte bankanın alacağına mahsup edilmemesi talebine dayalı olarak yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.
Tarafların delilleri toplanmış ve değerlendirilmiştir
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ve genel kredi sözleşmeleri, İzmir 8. İcra Müdürlüğünün …/… E sayılı dosyası, incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
İzmir 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Davacılar … Hurda İmalat İthalat İhracat Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi ve … … Plastik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi tarafından 26.06.2020 tarihinde konkordato talep edildiğini, mahkemece 25.11.2020 tarihli tensip tutanağı ile “…3-7101 sayılı yasanın 15. Maddesi ile değişik 2004 sayılı Yasa’ nın 287/1. maddesi gereğince İİK’ nin 286. Maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğu tespit edildiğinden;
Torbalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Merkez – … sicil numarasında kayıtlı … HURDA İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – hakkında 01/07/2020 tarihinden itibaren başlamak üzere 3 GEÇİCİ MÜHLET KARARI verilmesine,
Torbalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Merkez – … sicil numarasında kayıtlı … … PLASTİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – hakkında 01/07/2020 tarihinden itibaren başlamak üzere 3 AY GEÇİCİ MÜHLET KARARI verilmesine,
4-7101 sayılı Yasa’ nın 15. Maddesi ile değişik 2004 sayılı yasanın 287/3. maddesi gereğince konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla davacı şirketlere … T.C. Kimlik Numaralı SMMM Bağımsız Denetçi … ve … T.C.Kimlik Numaralı hukukçu …’in GEÇİCİ KONKORDATO KOMİSERİ OLARAK GÖREVLENDİRİLMESİNE,
Bağımsız Denetçi Komiseri için her bir şirket için aylık 4.000,00 TL’er den toplam 8.000,00-TL, Hukukçu komiser için her bir şirket için aylık 3.000,00 TL’er den toplam 6.000,00-TL konkordato ücreti takdirine,
5-7101 sayılı Yasa’ nın 18. Maddesi ile değişik 2004 sayılı Yasa’ nın 290/4. maddesi gereğince mahkememizce atanan geçici komiserlerin özel sicilinde kaydedilmek üzere UYAP üzerinden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Bilirkişilik Bölge Kurulu’ na bildirilmesine,
6-7101 sayılı Yasanın 15. Maddesi ile değişik 2004 sayılı Yasa’ nın 288/2. maddesi gereğince geçici mühlet kararının, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ve Basın İlan Kurumu’ nun Resmi İlân Portalı’nda ilân edilmesine, ilanda; alacaklıların, ilândan itibaren yedi günlük kesin süre içinde dilekçeyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hâl bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürebilecekleri ve bu çerçevede mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebileceklerinin belirtilmesine,
Geçici mühlet kararının derhal Tapu Genel Müdürlüğü’ ne, İzmir Ticaret Sicili Müdürlüğü’ ne, davacı şirketlerin bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne, PTT Genel Müdürlüğü’ ne, Türkiye Bankalar Birliği’ne, Türkiye Katılım Bankaları Birliği’ne, İzmir Ticaret Odası Başkanlığı’na, İzmir Sanayi Odası Başkanlığı’na, İzmir Ticaret Borsası’ na, Sermaye Piyasası Kurulu’ na bildirilmesine, masrafın davacı tarafından avanstan karşılanmasına,
7-7101 sayılı Yasa’ nın 16. Maddesi ile değişik 2004 sayılı Yasa’ nın 288/1. maddesi yollamasıyla uygulaması gerekli 2004 sayılı Yasa’ nın 294/1-2. maddeleri gereğince; mühlet içinde davacı … HURDA İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ve … … PLASTİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – aleyhine 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’ a göre yapılan takipler de dâhil, İİK’nin 206. maddesinin 1. sırasında yazılı alacaklar için haciz yolu ile yapılmış ve yapılacak takipler hariç olmak üzere davacı şirket aleyhine hiç bir takip yapılmaması, mevcut ve ileride yapılacak tüm takiplerin durdurulması, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararlarının uygulanmamasına yönelik İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE,
8-Geçici mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceğine veya başlamış olan takiplere devam edilebileceğine ancak bu takipler nedeniyle muhafaza tedbiri alınmamasına ve rehinli malın satışının yapılmasının TEDBİREN ÖNLENMESİNE,
9-Davacı şirketlerin alacaklılarınca haczedilen ve muhafaza altına alınan araçlar, hammadde, demirbaş, tesis, makine ve cihazlar ile diğer levazım ve malzemelerin üzerindeki haciz ve muhafaza tedbirleri baki kalmak kaydı ile davacı şirket yetkilisine yediemin olarak TEDBİREN TESLİMİNE,
10-Davacı şirketlerin mal varlığını teşkil eden gayrimenkuller ve üretim araçlarının dava sonuna kadar İHTİYATİ TEDBİR YOLU İLE DEVRİNİN ÖNLENMESİNE,
11-Tedbir tarihi olan 01/07/2020’den itibaren davacının hesaplarına ticari faaliyetlerinden dolayı gelen paralar üzerine bankalar tarafından blokaj uygulanmasının TEDBİREN ÖNLENMESİNE,
12-Takas ve mahsubun İİK.200.maddesi uyarınca alacaklılar tarafından yapılmasının TEDBİREN ÖNLENMESİNE, …” karar verildiğini,
25.11.2020 tarihli celsede ise “…1-Davacılar Torbalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Merkez – … sicil numarasında kayıtlı … HURDA İMALAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ile yine Torbalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Merkez – … sicil numarasında kayıtlı … … PLASTİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin konkordato talebinin mevcut verilere göre, başarıya ulaşma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla İİK 289/3 maddesi uyarınca borçlu davacıya 25/11/2020 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile kesin mühlet verilmesine,
2-Komiser heyetinin görevinin devamına ve ücretlerinin aynı miktarlar üzerinden devamına,
3-Konkordato komiser heyetince, 25/11/2020 tarihinden itibaren 2 ayda 1 kez olmak üzere ara rapor sunmalarının istenilmesine, komiser heyetince davacı şirketin amaçladığı iyileşmenin tespit edilmesi halinde bu durumun derhal mahkememize rapor ile bildirilmesinin istenilmesine, ayrıca konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması durumunda bu hususunda derhal mahkememize rapor ile bildirilmesinin istenilmesine,
4-Komiserlerin İİK 290 ve vd. maddelerindeki yazılı hususların yerine getirmesinin istenilmesine, bu hususun İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine,
5-Kesin mühletin sonuçlarına dair İİK 294.maddesinin uygulanmasına, ayrıca tüm ihtiyati tedbirlerin devamına,
6-Kesin mühlet içerisinde İİK 292/son maddesi uyarınca karar verilmesi gereken bir hal veya en geç kesin mühletin sonunda konkordatonun tasdik edilip edilmeyeceği konusunda İİK 304/1 maddesi uyarınca duruşma yapılmasına,
7-Dosyanın kesin mühlet ile ilgili ilanlar yapıldıktan sonra komiser heyetine tevdiine…” karar verildiği belirlenmiştir.
İzmir 8. İcra Müdürlüğünün …/… E sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı … … Ltd. Şti. takip borçlusu … Bankası AŞ aleyhine 15.02.2021 tarihinde takip talebi ile 1.031.375 TL bedelle ilamsız icra takibine geçtiği, takip dayanağının bu bedelin takas mahsup yasağına rağmen tahsil edilen çek bedellerine ilişkin iadesine yönelik takip olduğu, borçluya ödeme emrinin 16.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 19.02.2021 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu belirlenmiştir.
Tarafların iddiaları ve savunmaları doğrultusunda dava konusu çekler değerlendirilerek bilirkişi incelemesi yapılmış ve bilirkişi teknik bilirkişilerde …, … ve banka bilirkişisi …’den 18.07.2022 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda İzmir 8. İcra Müdürlüğünün …/… E sayılı dosyasıyla davalı banka aleyhine 1.031.375 TL bedelli olarak icra takibine geçtiği ve bankanın takibe itiraz ederek takibi durdurduğu, davalı banka ile davacı … … Ltd. Şti. arasında 21.10.2019 tarihli 5.000.000 TL bedelli GKS’nın yapıldığı, dava dışı … ve … Plastik AŞ’nin ise müteselsil kefil olduğu, kredilerin muaccel olması neticesinde 24.07.2020 tarihinde bankanın ihtarname düzenleyerek 1.726.041,67 TL’nin bankaya ödenmesini talep ettiği, dava konusu çeklerin iskonto kredisine tahsilinde mahsup edilmek üzere 19.03.2020 tarihinde çek teslim tutanağı ile toplam 1.249.352,53 TL bedelli 12 adet çekin bankaya verildiği, söz konusu çeklerin değişik bankalarda tahsil edilerek kredide mahsup edildiği, davacı bankanın çekler üzerinde yaptığı cironun niteliğini, temlik cirosu mu yoksa tahsil veya rehin cirosu mu olduğu incelendiğinde, Yargıtay uygulaması ve doktrinde ağırlık görüşün çeklerde temlik ve tahsil cirosunun olabileceği ancak rehin cirosunun olamayacağı yönünde olduğu, bunun gerekçesinin poliçeye ilişkin hangi hükümlerin çeklerde uygulanacağını belirten TTK m. 818’de rehin cirosuna atıf olmaması (TTK m. 689) ve çekin bir ödeme aracı olup, rehin cirosuna uygun olmamasından kaynaklandığını, bu halde cironun tahsil cirosu olup olmadığı incelendiğinde, bu cironun açık / gizli tahsil cirosu olması ihtimaline göre iki ayrı türün bulunduğu, açık tahsil cirosunun TTK m. 818 de ki atıf gereğince TTK m. 688’de yer alan cironun bedeli tahsil içindir / vekaleten / veya vekil etmeyi ifade eden herhangi bir ifadenin kayıtlarda bulunması halinde açık / tahsil cirosunun söz konusu olacağını, açık tahsil cirosunda teminat ve temlik fonksiyonlarının bulunmayacağını, sadece teşhis fonksiyonlarının bulunacağı, bu tür ciroda ciranta, hamili vekil olarak tayin etmekte olup, hamil ise tahsil ettiği tutarı cirantaya iade etmekle mükellef olduğunu, gizli tahsil cirosunda ise görünüşteki cironun temlik cirosu gibi olsa dahi bu ciroda bedeli tahsil içindir ya da vekaleten ibareleri yer almadığı, ancak taraflar arasında bunun tahsil cirosu olduğu konusunda şekle bağlı olmayan bir anlaşmanın bulunduğu ciro olduğu, bunun ispatının ise tahsil cirosu ile çeki verdiğini iddia eden tarafa yani cirantaya düştüğünü, çeki tahsil eden tarafın söz konusu bedeli açık tahsil cirosunda olduğu gibi çeki kendisine verene iade etmesi gerektiği, bu durumda yine vekalet hukukuna ilişkin hükümlerin uygulandığını, somut uyuşmazlıkta ise çeklerin 19.03.2020 tarihli çek teslim tutanağı adlı belgede de 12 adet çekin bankaya iskonto kredisi kapsamında teslim edildiğinin belirtildiği, ibraz edilen çeklerin karşılıksız çıkması halinde bankanın çek kanunun hükümleri uyarınca yine ciranta adına işlem yapmaya yetkili olduğunun yer aldığı, bu belgeye göre bu çeklerin gizli tahsil cirosu ile tahsil edildiğini, kabul etmek gerektiğini, zira çeklerin karşılıksız çıkması durumunda yapılması gereken işlemleri davacı şirket adına bankanın yapmayı taahhüt ettiğini, temlik cirosu olması halinde bankanın bu hakkı kendi adına kullanması gerektiğini, devreden ciranta adına bu hakkı kullanmaması gerektiğini, Yargıtay uygulamasında gizli tahsil cirosuna ilişkin olarak yapılan ciroların genel kredi sözleşmesi hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde temlik cirosu olduğunun kabulü gerektiği, çeklerin konkordato sürecinin başlamasından önce davalı bankaya devredildiğini, bu nedenle takas mahsup yasağından söz edilemeyeceğini, çeklerin gizli tahsil cirosu ile bankaya devredilmesinin konkordato sürecine ilişkin olarak değerlendirildiğinde İzmir 2 ATM’nin …/… E sayılı dosyasında devam eden ve 01.07.2020 tarihinden itibaren konkordato talebi kabul edilen davada tedbiren takas ve mahsup konusunda İİK m. 200 çerçevesinde karar verildiği, geçici mühlet kararının 09.07.2020 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği ve bu tarihten itibaren İİK m. 288 çerçevesinde takas ve mahsup yasağının başladığı, 25.11.2020 tarihinde 1 yıllık kesin mühlet verildiği, 23.02.2020 tarihinde konkordatonun tasdik edildiği, iflasta takas yasağına ilişkin İİK m. 200 hükmünün konkordatoda da uygulama alanı bulduğunu, bu maddenin uygulanmasının geçici mühlet kararının ilan tarihinin esas alındığını, (İİK m. 294/4) konkordato talep edenden alacaklı olanların geçici mühlet kararının ilamından sonra konkordato talep edenin borçluları olursa bunun takas edilmesinin yasak olduğu, her iki alacağın da geçici mühlet kararından önce doğmuş olması gerektiği, bankanın davacı ile arasındaki sözleşmeden kaynaklanan alacaklarının 24.07.2020 tarihinde kat ederek doğduğu çeklerin tahsil tarihlerin ise 02.06.2020- 18.09.2020 tarihleri arasını kapsadığı, o halde geçici mühlet kararının ilan edildiği tarih olan 09.07.2020 tarihinden sonra doğmuş alacaklar bakımından takas hakkının kullanılamayacağı, bu halde somut uyuşmazlıkta 09.07.2020 tarihinden önce tahsil edilen 7 adet çekin gizli tahsil cirosu ile ciro edildiği kabul edilecek olursa, davacıya ödemekle yükümlü olduğu toplam 757977,53 TL miktarın yine geçici mühlet ilan tarihi olan 09.07.2020 tarihinden önce doğmuş alacaklar için mümkün olduğu, 09.07.2020 tarihinden sonra tahsil edilen 491.373,00 TL bedelli 5 adet çek için bu hakkın bulunmadığı, taraflar arasındaki cironun niteliğinin temlik cirosu olarak kabul edilmesi halinde takas mahsup yasağının söz konusu olamayacağı, davalı tarafın tahsil ettiği çek tutarlarının davacıya ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, bu cironun gizli tahsil cirosu olarak kabul edilmesi halinde davalı tarafın geçici mühlet kararının ilan tarihi olan 09.07.2020 tarihinden sonra tahsil ettiği 5 adet çek bedeli olan 491.373,00 TL nın takas yasağı kapsamında kaldığından davacıya ö denmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bu rapora karşı davacı vekilinin 31.08.2022 tarihli beyan dilekçesinde; bu çeklerin davalı bankaya tahsil cirosu ile verildiğini, bilirkişi raporunda da gizli tahsil cirosunun tespit edildiğini ve buna ilişkin olarak 5 adet çek bedelinin iadesi gerektiğinin belirtildiğini, ayrıca 19.03.2020 tarihli GKS den kaynaklanan borçtan dolayı bu çeklerin mahsup edilmesinin söz konusu olamayacağını, çeklerin takas odasına tahsile verildiğini, tahsil edilememiş olması halinde işlem yapmak için bankanın yetkilendirildiğini, bunun gizli tahsil cirosu niteliği taşıdığını, bankaların basiretli bir tacir olarak objektif özen yükümlülüğü ile hareket etmesi gerektiği, tahsil amacı ile verilen bu 12 adet çekin bedelinin müvekkiline iadesinin gerektiğini, bu 12 adet çekin temlik cirosu ile verildiği görüşünün kabul edilemeyeceğini, davalı bankanın takas mahsup yasağını çiğneyerek bu çekleri mahsup ettiğini, ayrıca çeklerin konkordato mühleti verilmeden önce teslim edilmiş olması dahi takas mahsup yasağını ortadan kaldırmadığını, Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında da bu tür verilen çeklerin gizli tahsil cirosu olarak kabul edildiğini belirterek bilirkişilerin ikinci görüşüne göre 491.373 TL nin takas yasağı kapsamında tahsil edildiğinden davacıya ödenmesine karar verilmesini, aksi halde ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı bankanın 16.08.2022 tarihli rapora karşı beyan dilekçesinde; bilirkişilerin görüşlerinin eksik incelemeye dayandığını, temlik cirosunun geçerli olabilmesi için cironun temlik cirosu olduğuna ilişkin beyana ihtiyaç olmadığını, çek teslim tutanağındaki şerhin gizli tahsil cirosu olarak yorumlanamayacağını, müvekkili bankanın kayıtlarını incelenmeden bilirkişi raporunun eksik düzenlendiğini, zira çeklerin toplamı kadar kredinin kullanıldığını, ciro işleminin gizli tahsil cirosu olarak kabulü halinde 12 adet çek toplamı olan 1.249.352,53 TL kredinin kullandırılmasının ancak tesadüf olabileceğini dilekçe eklerinde sundukları müştereki belgelerinde 19.03.2020 tarihinde müvekkili bankaya bu 12 adet çekin teslim edildiğini, iskonto kredisi kullandırılması ilişkin talimatın ve çek bedellerin toplamı tutarı olan 1.249.352,53 TL tutarın da iskonto kredisini aynı gün içerisinde kullandırıldığını ve bu çeklerin temlik cirosu ile verildiğini, delil teşkil ettiğini, dosyadaki 19.03.2020 tarihli müşteri talimatı ile kredi tebliğ mektuplarının da bunu gösterdiğini, teslim tutanağında yer alan ibarelerin gizli tahsil cirosu olarak değerlendirilmesinin verilen iskonto kredisinin kullandırılmasına ilişkin bütün tespitleri ortada bıraktığını, bilirkişi raporunun bir kısmında 476.375 TL iskonto kredisinin kullandırıldığının ve 24.07.2020 tarihinde şartları gerçekleştiğinden kat edildiğinin belirtildiğini, banka kayıtları ve kredi sözleşmeleri de birlikte değerlendirme yapıldığında Yargıtay uygulamasının davalı banka nezdinde kullanılan kredi sözleşmesi içerisinde verildiğinin kabul edildiğinin anlaşılacağını, belirterek bilirkişi raporuna itiraz ederek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Davacı taraf çeklerin tahsil cirosuyla verildiğini iddia etmiş ise de; buna ilişkin delilleri ibraz etmemiştir.
Kambiyo senedinin mülkiyeti ile birlikte senetten doğan hakları karşı tarafa devretmek amacıyla yapılan ciroya, temlik cirosu denir. Temlik cirosu ile ciranta artık senedin nihai alacaklısı sıfatını kaybeder ve ciro yaptığı şahsa ve ondan sonra gelecek olanlara karşı sorumlu olacaktır. Ciro şerhinde, cironun hangi amaçla yapıldığı anlaşılmıyor ise, temlik için yapıldığı kabul edilir. Cironun temlik dışında, başka bir amaç için yapıldığını iddia eden taraf, bu iddiasını ispat ile mükelleftir. Ancak TTK m. 688/1 ve 689/1 de cironun şerhinin bulunmadığı durumlara ilişkin düzenlemeler de mevcuttur. Bu madde hükümlerine göre, tahsil veya rehin cirosu ile senedi devralan kişinin yaptığı ciro, tahsil cirosu hükmündedir.
Senedi temlik cirosu ile devralan kişi, senetten doğan bütün haklara sahip olduğundan, senedi kabul ve ödeme için ibraz edebilir, protesto düzenleyebilir, dava açabilir, sulh, feragat ve ibra gibi hukuki işlemleri yapabilir.
Temlik cirosunun üç fonksiyonu vardır:
-Temlik fonksiyonu: Ciro ile senette mündemiç hak devredilmiş olur. Temlik fonksiyonu ile iyiniyetli iktisaplar korunur.
-Teşhis fonksiyonu: Meşru hamilin tayininde ciro zincirinin muntazam olması rol oynar. Bu yanıyla ciro, senet borçlusuna alacaklıyı teşhis etme imkânı tanır. Esasen buradaki “teşhis” şekli hak sahipliğine istinaden gerçekleşmektedir.
En son olarak ise;
-Teminat fonksiyonu: Senedi ciro yoluyla devreden kişi, senedin kabul edil-memesi veya ödenmemesi durumunda bedeli bizzat ödeyeceğini kabul etmiş sayılacaktır.
Buna göre üç fonksiyondan teminat fonksiyonu senet üzerine açık bir kayıt konarak kaldırılabilir. Bu, bir sorumsuzluk kaydı veya cironun yasaklanmasına ilişkin bir kayıt yardımıyla olacaktır.
Tahsil Cirosunda ise; Kambiyo senedi alacaklısı, senet bedelini bizzat tahsil etmek istemediğinde veya zorunlu olduğu durumlarda, alacaklı, kendisine bir temsilci atayarak, senet bedelinin tahsilini sağlayabilir. Bu yolla yapılan ciroya tahsil cirosu denilmektedir. (TTK 688).
Tahsil cirosu açık veya örtülü (inançlı) yapılabilecektir.
Açık tahsil cirosu, vekâlet kaydının açıkça yer aldığı cirodur. Bunun için ciro şerhinde “bedeli tahsil içindir”, “vekâleten”, “kabz içindir” veya vekâleti gösteren başka herhangi bir kaydın bulunması gereklidir (TTK 689/1). Açık tahsil cirosunun sadece teşhis fonksiyonu vardır. Senedin mülkiyetine ve senetten doğan alacaklara ciranta (tahsil cirosu ile devreden) sahip olduğundan, temlik fonksiyonu bulunmamaktadır. Keza ciranta, tahsil cirosu ile senedi devralan kişinin müracaat borçlusu durumuna gelmediğinden, cironun teminat fonksiyonu da tabiatıyla bulunmamaktadır.
Gizli tahsil cirosunda ise bu cironun temlik cirosu olarak yapılması ve tahsil amacıyla konulması söz konusudur. Temlik cirosu esas maksadı dışında kullanılmaktadır. Yani temlik cirosu ile çek verilmekte ancak taraflar arasındaki yaptıkları anlaşma ile senet bedelinin tahsil edilmesi ile aralarındaki iç ilişkiye göre cirantanın borçları ödenmiş olmaktadır. Senedin maliki ve alacaklısı senedi alan bankadır. Üçüncü şahıslara karşı kendi adına hareket etmektedir. İç ilişkide cirantasına karşı kendisine verilen alacak durumundan anlaşmaya uygun suretle yararlanmak ve alacaklı sıfatına verdiği imkânlardan faydalanmak borcu altındadır. İskonto amacıyla çekin verilmesi bu amaçla yapılmaktadır. Gizli tahsil cirosunun itimada dayalı olarak yapılmış olması tam bir temlik cirosu olup, ciro edileni hakların sahibi yapmaktadır. Teminat amaçlı verilen bu tür gizli temlik cirolarında hamil ile ciranta arasındaki ilişki dış görünüş itibari ile bilinemediğinden inançlı bir işlem olarak temlik cirosu niteliği taşımaktadır. Hamil alacaklının borçludan alacağına karşılık teminat olarak kendisine çek verilmesini istemesi halinde verilen çek teminat niteliği taşımaktadır. Ancak iskontoya tabi tutulmak üzere verilen çeklerde de temlik cirosu yapılmaktadır.
Çeklerin rehin cirosu ile ciro edilmesi mümkün olmayıp, buna ilişkin olarak TTK m. 818 tahsil cirosuna ilişkin hükümlere atıf yapıp, rehin cirosuna ilişkin hükümlere atıf yapmadığından (TTK m. 689) rehin cirosuna ilişkin hükümlerin uygulanması söz konusu değildir. Çeklerde üzerlerinde “Bedeli teminattır / bedeli rehindir / bu bir rehin cirosudur” gibi kayıtlar bulunduğu takdirde ciro işlemi geçersiz olup, rehin alan kişinin yetkili hamil sayılması da mümkün olmayacaktır.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre verilen çeklerin bankanın kayıtları da incelendiğinde davacıya verilen iskonto kredisine istinaden alındığı belirlenmiştir. Bu durumda örtülü / gizli bir tahsil cirosu olduğu kabul edilse dahi bunun gizli olarak teminat amacıyla alındığı ve teminat amaçlı bir rehin cirosu niteliği de bulunduğu belirlenmektedir. Her ne kadar taraflar arasındaki çek teslim bordrosunda bu işlemin vekâleten yapıldığı, konusunda bilirkişiler görüş bildirmişler ise de bu ciroların gizli / örtülü tahsil cirosu olduğu, kabul edilemeyecektir. Tarafların esas amacının tahsil olmadığını, esas amaçlarının Borçlar Hukuku anlamında borcun teminatı olarak yapılmış olan bir ciro olduğu ve temlik cirosu olarak nitelik taşıdığı belirlenmektedir. Temlik cirosunun yapılması ile birlikte doğacak olan masraflarının da kredi borcundan mahsup edilmesi aralarındaki gerek çek teslim bordrosunda, gerekse (iskonto kredisi) sözleşmede yer alan hükümlerde belirtilmektedir.
Bu nedenle dava konusu çeklerin kullanılan kredi karşılığı verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığından çeklerin bir temlik cirosuyla verildiği kabul edilmesi gerekmektedir. Karşılıksız olarak açık ya da örtülü tahsil amacıyla verilmiş bir ciro yoktur. Davacının bu iddiası yerinde değildir. Eğer bir kredi sözleşmesi olmasaydı ve taraflar bu çeklerin tahsili konusunda açıktan çeklerin üzerine şerh koyarak veya yapacakları ayrı bir anlaşma ile gizli tahsil cirosu ile çekleri devretmiş olsaydı davacının iddiasının kabul edilebilir olması, düşünülebilirdi. Ancak somut olayda verilen krediler ve masrafların mahsubu ile çeklerden elde edilen bedellerin borcun karşılanması için iskonto kredisi olarak banka tarafından davacıya verildiğinden artık bu iddianın dinlenmesi mümkün değildir.
Bu nedenle davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Davacının davasının Reddine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın dava açılışında alınan 12.456,75 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan ‭12.376,05‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT’nin 13/1. maddesine göre belirlenen 130.510,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekili yararına davalıya verilmesine,
Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2022

Başkan …
E-İMZA
Üye …
E-İMZA
Üye …
E-İMZA
Katip …
E-İMZA