Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/198 E. 2021/488 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/198 Esas
KARAR NO : 2021/488

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/03/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2021

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği 18/03/2021 tarihli dava dilekçesi ile, davalı taraf ile davacı şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap alacağından dolayı davalı aleyhine 20/06/2019 tarihinde İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından borca ve yetkiye itiraz edildiğini, icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğunu, ancak davalının takipten sonra icra dosyasına itiraz etmesine rağmen takip konusu borca yönelik taksitler halinde toplam 62.000,00 TL bedeli davacı hesabına ödediğini, bu nedenle davalının kalan miktarıda ödeyeceği düşüncesiyle beklenerek herhangi bir işlem yapılmadığını, davalının icra takibi açılmasına yol açması, icra takibi ve borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle oluşan işlemiş faiz, masraf, vekalet ücreti ve sair borçlar olmak üzere fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 15.000,00 TL alacağının bulunduğunu, davalı ile bu bedelin ödenmesi için görüşülmüş ise de herhangi bir ödeme yapılamadığını, taraflar arasında arabuluculuk görüşmeleri yapılmış ise de, anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle 15.000,00 TL alacağın icra takibinin başlangıç tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi tüm asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesinin davalı … Başkanlığına tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından verilen 28/04/2021 tarihli yanıt dilekçesi ile, davanın yetkili mahkemede açılmadığı belirtilerek yetki itirazında bulunulduğu, ayrıca esas yönünden de davanın reddinin istendiği, talep edilen kötü niyet tazminatının kabul edilmediği, davacı tarafından talep edilen şekilde kesinleşmiş bir borcun olmadığını dolayısıyla temerrüd söz konusu olmadığından faiz istenemeyeceğini, kaldı ki yalnızca yasal faiz istenebileceğini bu nedenle faiz oranına da itiraz ettiklerini beyan ettiği, sonuç itibariyle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde bahsi geçen İzmir …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası celp edilerek uyap üzerinden dosyamız içerisine alınmıştır.
Dava davacı şirket ile davalı … arasında ticari ilişkiden kaynaklı olduğu beyan edilen cari hesaba dayalı bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
TTK md 3 hükmüne göre, bir ticari işletmeyi ilgilendiren tüm işlem ve fiiller ticari işlerden sayılır, TTK md 4/1 de ticari davalar tanımlanmış olup, her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikte çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanununda gösterilen hukuki ilişkiler ve sözleşmelerden kaynaklı uyuşmazlıkların da ticari dava sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu madde hükmüne göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin de tacir olması veya uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğması veya madde de belirtilen ve altı bend de gösterilen uyuşmazlıklardan olması gereklidir. Taraflardan birinin tacir olmaması halinde veya uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgisi olmadığı takdirde davanın ticari dava kabul edilemeyeceği gerek hükümlerden, gerekse yerleşik yüksek yargı kararlarından anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin davalı vekili tarafından dosyaya sunulan belge ve kayıtların incelemesine göre mal ve hizmet alımına ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Mal ve hizmet alımına ilişkin sözleşmelerin Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre değerlendirilmesi ve uyuşmazlığın bu hükümler çerçevesinde çözümü gerekmektedir.
Davalı … kamu hizmetinin görülmesi amacıyla kurulmuş ve tacir sıfatını taşımayan bir kuruluş olup, dosyadaki tespit edilen işlemlerin Belediye Başkanlığı adına yapıldığı, Belediye Başkanlığının herhangi bir işletmesi ve yahut da teşekkülü için yapılmış bir işlem olmadığı, TTK md 16/2 uyarınca, Devlet, İl Özel İdaresi, Belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, ticari işletmeyi ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre, yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eli ile işletsinler kendileri tacir sayılamayacağından Belediye Başkanlığının tacir olarak kabulünün mümkün olmadığı tespit edilmiştir.
Bu haliyle davacı şirket ile davalı … arasında mevcut uyuşmazlığın TTK 5/1 hükmü uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemelerinin tüm ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, dava tarihi itibariyle genel mahkemeler ile ticari mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu hükme bağlanmıştır. Göreve ilişkin düzenlemelerin HMK md 1 uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği genel ilke gereğidir.
Taraflar arasında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca, satış ve hizmet ilişkisine dayalı uyuşmazlık olup söz konusu uyuşmazlığın ticari dava olduğu ve asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Bu haliyle dava dosyasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması için uyuşmazlık konusu iş yönünden her iki tarafında tacir olması veya ticari işletmesine ilişkin olması zorunludur.
Açıklanan hususlar dikkate alındığında dava konusu uyuşmazlık yönünden davaya bakma görevinin HMK md 2 uyarınca, Asliye Hukuk Mahkemelerinde olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça yetki itirazında da bulunulmuş ise de, öncelikli olarak görev hususunun değerlendirilmesi gerektiği, taraflar arasındaki ilişki dikkate alınarak yetki itirazının görevli mahkeme tarafından ele alınması gerektiği görülmüş, yetki itirazının bu nedenle mahkememizce ele alınmadığı anlaşılmıştır.
HMK md 114/1-c hükmüne göre, görev hususu dava şartları içinde gösterilmiştir. Dava şartlarının öncelikli olarak yargılama yönünden incelenmesi ve şartın gerçekleşmemiş olması halinde HMK md 115 hükmü uyarınca, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Davanın mahkememizin görevsizliği nedeni ile usulden REDDİNE, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içinde başvuru olduğu taktirde, dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine Gönderilmesine,
Harç ve yargılama giderlerinin HMK md.331 uyarınca görevli/yetkili mahkeme tarafından ele alınmasına,
HMK 20. Md. Uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra başvuru olmadığı takdirde dosyanın mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun dikkate alınmasına,
Dair karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvuru yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/06/2021

Yazman … Yargıç …
E-imza E-imza