Emsal Mahkeme Kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/166 E. 2021/405 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/166
KARAR NO : 2021/405

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 08/03/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davalı takip alacaklısı davalı … müvekkil … dava dışı takip borçlusu bahsi geçen takip alacaklılarının müvekkil ile taşınmaz alım satımından doğduğu iddia edilen alacağı için 05.12.2020 tarihinde … haciz ihbarnamesi gönderildiğini, süresinde itiraz edilmemesi üzerine 22.01.2021 tarihinde ikinci ihbarnamenin tebliğ edildiği iddiasıyla müvekkile … haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilin takip borçlularına söz edildiği gibi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin takip borçlusundan 16.09.2020 tarihinde devir aldığı daireyi 17.11.2020 tarihinde başka bir şahısa devrettiğini, müvekkile daireyi üzerine aldığı ve hatta başkasına devrettiği tarihlerden çok sonra kendisine … ve … haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiğini, taşınmaz işlemlerinden sonra müvekkilinin uhdesinde herhangi bir hak ve alacağın olmadığını, zira iş bu hak ve alacağın mevcut olmadığı tapuda devir esnasında da kayıt altına alındığını, müvekkilinin haciz akıbetinin öğrenmesinin ertesinde alacaklı vekiliyle görüştüğünü, kendisi ile konunun bağlantısının ne olduğu yönünde bilgi talep ettiğini, alacaklı vekilinin kendisini iş bu hususların maktu prosedürler olduğu, taşınmaz devri akabinde bilgi sahibi olmaları sebebiyle bu prosedürleri işlettiklerini ve bir zarar ve ziyanının olmayacağı yönünde bilgilendirilmesi neticesinde hareketsiz kaldığını, müvekkilinin uhdesinde herhangi bir alacağın olmamasının verdiği rahatlıkla da itiraz etmek gereği hissetmediğini ve iyi niyetinin kurbanı olduğunu, aynı zamanda şahıs firması olan müvekkilin ve takip borçlusunun resmi evrak ve ticari defter kayıtları incelendiği taktirde de müvekkilin borçlular ile herhangi bir hak ve alacağının mevcut olmadığı hususunun anlaşılacağını, haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun olmadığını ve usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediğini, üçüncü haciz ihabarnamesinde içerik itibariyle haczin neye ilişkin olduğu bilgisinin de mevcut olmadığını belirterek, müvekkilinin dava dışı takip borçlularına borcu olmadığının tespit edilerek icra takibinin tedbiren durdurulmasına, davalının haksız ve kötüniyetli icra takibi yapmış olması nedeni ile dava değerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davacı tarafın, Tire İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti talebi ile huzurdaki davayı açtığını, ancak dava konusu itibari ile görevli mahkemenin HMK m.2’ye göre Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, ticari nitelikteki davalarda arabuluculuk dava şartı olduğundan huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, yetki yönünden İİK’nun 72. maddesinin son fıkrasına göre:”Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
” Bu durumda davacının, yerleşim yeri İzmir olmayan müvekkil aleyhine, Tire İcra Müdürlüğünün takip dosyasında borçlu olmadığı iddiasının sayın Mahkemenizce incelenmesinin Kanun hükmüne aykırı olduğunu belirterek, mahkemenin yetkisizliğine ve görevsizliğine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının takibin durdurulması talebinin reddine, haksız ve iyiniyet dışı açılan davanın öncelikle yetkisizliğine ve görevsizliğine, esasa girilecek olursa açıklanan nedenlerle esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; İcra takip dosyası, sözleşme, ibraname, tapu kayıtları, hts kayıtları, ticari defterler, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi, yemin ve sair tüm delillere dayandığı görülmüştür.
Davalılar vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; Tire İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası, Turgutlu Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası, Tire İcra Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, tanık, yemin vs. tüm yasal delillere dayandığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari ava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Dava İİK 89.maddesinden kaynaklanan menfi tespit davası, ticari dava olmayıp, bu davaya bakma görevi genel mahkemelere aittir. Yargıtay … HD’nin … esas, … karar sayılı, 12/04/2016 tarihli, Yargıtay …. HD’nin …. esas, … karar sayılı, 17.12.2015 tarihli, İstanbul BAM …. HD’nin … Esas, … karar sayılı emsal kararlarında, İİK 89.maddesinden kaynaklanan menfi tespit davalarına bakma görevinin genel mahkemelere ait olduğu kabul edilmiştir. İş bu davaya bakma görevi genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine ve davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından açılan iş bu davada Mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 331/2.maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.25/05/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.